23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

‘Turunçgil üreticileri kendi haline terk edilmesin’ Ş. Şemsi BAYRAKTAR (TZOB Genel Başkanı) lke ekonomisine sağladığı katkı bakımından son derece önemli olan turunçgillerden üreticilerimiz hak ettiği geliri elde edememektedirler. Nitekim 2004 2005 sezonu üreticilerimiz açısından pek de iyi geçmemiştir. Dolar kurundaki düşüş, ihracat iadelerinin açıklanıp açıklanmayacağından emin olunamaması, açıklanan ihracat iadelerinin ise dış piyasalarda rekabet edecek şekilde belirlenmemesi nedeniyle pazar ve fiyatlarda yaşanan sorunlardan en fazla etkilenen kesim üreticilerimiz olmuştur. Ülkemiz tarımının genel sorunlarından biri olan maliyetlerin yüksekliği turunçgil üreticileri için de geçerlidir. 2004 yılı itibarıyla 1kg limonun maliyeti 164.540 TL/kg, 1kg mandarin maliyeti 249.303 TL/kg, 1 kg portakalın maliyeti ise 195.010 TL/kg’dır. Üreticilerimizin diğer üretici ülkelerle rekabet edebilmesi için maliyetlerin düşürülmesi gerekmektedir. Nitekim ürüngirdi paritelerindeki değişimi inceleyecek olursak; Portakal fiyatları bir önceki yıla göre yüzde 49,4 oranında azalmıştır. 2004 yılında mazotportakal paritesi 6,8 iken 2005 Mayıs ayında parite portakal aleyhine işlemiş, ve 16 olmuştur. 2004 yılı gübreportakal paritesi 1,2 iken 2005 Mayıs ayında 2,4 olmuştur. 2004 yılı sulamaportakal paritesi 549,1 iken 2005 yılında mayıs ayında 1190,6 olmuştur. Limon fiyatları ise bir önceki yıla göre yüzde 56 oranında azalmıştır. 2004 yılında mazotlimon paritesi 6,3 iken 2005 Mayıs ayında parite limon aleyhine işlemiş, ve 17 olmuştur. 2004 yılı gübrelimon paritesi 1,1 iken 2005 Mayıs ayında 2,5 olmuştur. 2004 yılı sulamalimon paritesi 502,6 iken 2005 yılında mayıs ayında 1255,5 olmuştur. Mandarin fiyatlarına baktığımızda bir önceki yıla göre yüzde 41,5 oranında azalmıştır. 2004 yılında mazotmandarin paritesi 8,8 iken 2005 Mayıs ayında parite mandarin aleyhine işlemiş, ve 18 olmuştur. 2004 yılı gübremandarin paritesi 1,6 iken 2005 Mayıs ayında 2,7 olmuştur. 2004 yılı sulamamandarin paritesi 706,2 iken 2005 yılında mayıs ayında 1328 olmuştur. Turunçgil üreticilerimiz Ü açısından oldukça sıkıntılı bir sezonun ardından yaş meyve sebze ihracatımızı yaklaşık yüzde 24’ünü gerçekleştirdiğimiz komşu ülke Rusya’nın 30 Mayıs 2005 tarihinde latince adı "ceratitis capitata" olan Akdeniz meyve sineği larvalarını ileri sürerek yaş meyve sebze ihracatını durdurduğu yönündeki açıklama üreticilerimizi ve sektörü oldukça zor bir duruma sokmuş, Akdeniz ve Ege üreticileri ile ihracatçıları zarar görmüşlerdir. Nitekim yaşanan bu olay sonucu üreticiler mallarını satamamış yada zararına satmak zorunda kalmıştır. Bu durumda ihracat yapamayan ülkemiz gelir kaybına uğramıştır. Bugün turunçgil üreticilerimiz bu sorunlarla birlikte daha pek çok sorunla karşı karşıya kalmaktadır; • Ülkemizde turunçgil tüketimi(23,1 kg) dünya ortalamasının(14,8 kg) üzerinde olmasına karşın AB ortalamasının(33,8 kg) gerisinde yer almaktadır. AB ile kıyasladığımızda iç tüketim yetersizdir.İç tüketim artırılmalıdır. Virüsten ari sertifikalı turunçgil fidanı üreten işetmeler ile bu fidanı kullanan üreticiler desteklenmelidir. • Entegre mücadele yöntemine ağırlık verilmeli ve üreticilerin katılımı sağlanmalıdır. Bitki sağlığı, gıda kalitesi ve güvenliğinin giderek önem kazandığı günümüzde sürdürülebilir tarım tekniklerinin kullanımı konusunda gereken hassasiyet gösterilmeli; zirai mücadele ilaçları ile bu ilaçları üreten ve satan ve firmalar sıkı bir şekilde denetlenmelidir • Miras ve intikal yoluyla arazilerin parçalanması turunçgil bahçelerinde standart bir üretimin gerçekleştirilmesine engel olduğu gibi biyolojik mücadeleyi de önemli ölçüde kısıtlamaktadır. Verimli bir üretimin sağlanması bakımından arazilerin veraset yoluyla bölünmesinin önüne geçilmelidir. • Ülkemizin yeni pazarlar bulması, üretimde çeşitliliğin sağlanması, turunçgillerin yetiştirilmesinden pazarlanıp tüketiciye ulaşana kadar olan süreçte çok yönlü "arge" çalışmalarının gerçekleştirilip desteklenmesi gereklidir. Araştırmayayımüretici koordinasyonu daha etkin bir hale getirilmeli, eğitim faaliyetlerine gereken önem verilerek, araştırma sonuçlarının uygulamaya aktarılması sağlanmalıdır. • Son yıllarda gıda güvenliği kapsamında tarladan sofraya kadar, çevre ve insan sağlığına zarar vermeyen, üretimin her aşamasında gerekli kontrolleri yapılmış, sağlıklı ve güvenilir ürünlere olan talep giderek artmaktadır. Nitekim AB’de büyük hipermarketler tarafında talep edilen EUREPGAP sertifikası , gelecekte AB’ye ürün satışımızın ön koşulu haline gelecek olup, üreticilerimizin ve ihracatçılarımızın bir pazarlama problemi yaşamamaları bakımından protokol hükümlerine uyumun sağlanması gerekmektedir. • Yaş meyve ve sebzenin hale giriş zorunluluğu kalite, zaman ve üretici fiyatlarında kayba yol açmaktadır. Ürünlerini komisyoncu ve perakendeciye tesliminde kesilecek olan müstahsil makbuzları ürünün kayıt altına alınmasını sağlayacak olup, hal yasasına bu doğrultuda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Sonuç olarak; girdi fiyatlarının bu denli artığı, ürün fiyatlarının düştüğü ve üreticinin alım gücünün giderek azaldığı, uluslar arası piyasalarda rekabet şansını giderek yitirdiği, dayanma gücünü giderek kaybettiği bir ortamda üreticilerimiz daha ne kadar ve nasıl bir şekilde üretime devam edebilecektir. Turunçgiller yaş meyve üretimi içinde önemli bir ürün grubumuzu oluşturmaktadır. Nitekim, toplam meyve üretimimizin yüzde 19,1’ini, toplam yaş meyve ihracatımızın yüzde 69’unu gerçekleştiren ve bunu karşılığında yaklaşık 300 milyon dolar ihracat geliri ile ülke ekonomisine önemli katkılarda bulunan ve ihracat iadeleri dışında da doğrudan bir destek almayan bu üretim dalı ve bu üretimi geçekleştiren üreticiler kendi haline terk edilmemelidir. Karataş’da sosyal destek merkezi açıldı DANA Adana’nın Karataş İlçesi’nde, tarımda çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi projesi kapsamında uygulamaya konulan ‘‘Sosyal Destek Merkezi’’ açıldı. İl Milli Eğitim Müdürvekili Atilla Gülsar, Milli Eğitim Bakanlığı ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) arasında imzalanan işbirliği protokolü gereğince ocak ayından bu yana Karataş’ta, ‘‘Mevsimlik Gezici ve Geçici Tarım İşçiliğin A deki En Kötü Biçimde Çocuk İşçiliğinin Eğitim Yoluyla Sona Erdirilmesi Projesi’’nin yürütüldüğünü kaydetti. Gülsar, proje kapsamında, tarımda çalışan çocukların eğitime kavuşturulması, sağlık, hukuk ve psikososyal bakım hizmetleri ile sosyalkültürel etkinlikler düzenlenmesinin yanı sıra, bu çocuklara hizmet vermesi amacıyla Yemişli Köyü’nde sosyal destek merkezi kurulduğunu belirtti. 11
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear