Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kurtuluş Savaşı Direniş Amaçlı Cemiyetler ondros Mütarekesi’ni takip eden günlerde keyfi işgaller devam ediyor, hem hükümet hem aydın kesimi memleketin kurtuluşunu büyük güçlere teslim olmakta görüyordu. İşgal tehditlerine karşı halkın kendini savunmasını sağlayacak kurumlar çalışamaz durumdaydı ve bir güvenlik ihtiyacı baş göstermişti. Anadolu halkı İstanbul’daki girişimlerden bağımsız, kendi başının çaresine bakması gerektiğinin farkındaydı. Bunun sonucunda, mütarekeyi takiben ülkenin dört bir tarafında yoğun bir cemiyetleşme faaliyeti başladı ve devletle hiçbir organik bağı olmayan, sivil direniş örgütleri ortaya çıktı. Osmanlı hükümeti, tehlike karşısında yetersiz ya da bilinçli olarak duyarsız kaldığında cemiyetleşme girişimlerinin ortaya çıkmasına yabancı değildi. Nitekim bundan on yıl kadar önce de, başta hükümetten bağımsız bir girişim olarak şekillenen İttihat ve Terakki Cemiyeti zaman içinde M güçlenmiş, ülkede bir yönetim değişikliğini talep edecek siyasi gücü yakalamıştı. Bu girişime karşı 31 Mart’ta ayaklanan gericilerin hareketi ise, Selanik’ten Mustafa Kemal’in kurmay başkanlığında İstanbul’a gönderilen Hareket Ordusu sayesinde bastırılmıştı. İstanbul hükümeti bugün ise karşısında bambaşka bir amaçla, bu kez yurdu savunmak amacıyla kurulan cemiyetleri bulacak, düşman işgali karşısındaki duyarsızlığı ile de aslında kendi mezarını kazacaktı. Söz konusu cemiyetler, daha çok günlük hayatın getirdiği zorunluluklara karşı, pratik bir çözüm olarak gündeme gelmişti; ancak fikri bir dayanaktan da yoksun değillerdi. Wilson ilkelerinin 12. maddesinde, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Türklere emin bir egemenlik hakkı tanımak gereklidir. Bununla beraber, Türklerin hâkimiyeti altında bulunan diğer milliyetler mensuplarına da serbest bir gelişme imkânı verilmelidir,” ibaresi yer alıyordu. 12. maddeyi ilk defa tahlil edenlerden biri olan Prens Sabahattin ve arkadaşları, Cenevre’de bir araya gelerek bir beyanname yayınlamışlar ve 12. madde hakkında şu yorumu yapmışlardı: “Bu prensip, İngiliz kıtalarının işgal ettikleri Türk topraklarını terk etmeleri ve burada oturan insanların kendi mukadderatlarını kendilerinin tayin etmeleri şartı ile devamlı bir anlaşmanın temelini teşkil etmektedir.” İşgallerin haksızlığına dikkat çekenler, Anadolu’da Rumlara, Ermenilere, Gürcülere verilmek istenen topraklarda Türk nüfusun çoğunlukta olduğunu, dolayısıyla bu uygulamanın Wilson ilkelerine aykırı olduğunu savunuyorlardı. Ortaya çıkmaya başlayan cemiyetlerin ortak özelliklerinden biri, tümüyle yabancı işgale karşı değil, ağırlıklı olarak Yunan ve Ermeni tehditlerine karşı olmalarıydı; dolayısıyla ilk başta, daha sonra geliştirilecek olan “her türlü işgale direnme” fikrinden bir adım geride hareket ediliyordu. Cemiyet tüzük 50