Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
nın ardından Harbiye Nezareti, 14. Kolordu’nun Bandırma’ya taşınmak üzere acilen Balıkesir’e gitmesini emretmişti. O sıralarda işgale karşı bir hareket geliştirmek isteyen şehirde Yüzbaşı Kemal kumandasında erlerden ve ağırlıklı olarak da gönüllülerden bir müfreze oluşturuldu. Balıkesir Kuvayı Milliyesi’nin ilk işi, Yunanlıların işgal ettiği Akhisar’a bir baskın düzenlemekti; ancak ilçeye gelindiğinde Yunan kuvvetlerinin Akhisar’dan Manisa’ya doğru çekilmiş olduğu öğrenildi. Düşmanın Bergama’da olduğu haber alınınca hemen oraya doğru hareket edildi. Bergama’yı kurtarmak üzere çeşitli bölgelerden hem ordu mensupları, hem Kuvayı Milliye milisleri yola çıkmıştı. Bu ortak hareket karşısında hazırlıksız ve dağınık biçimde yakalanan Yunan askerleri, baskına karşılık verecek gücü bulamadılar ve Kuvayı Milliyeciler Bergama’da ilk zaferlerini elde ettiler. Ne var ki Yunanlılar bu yenilgilerinin bedelini Menemen halkına ödettiler; hemen ardından da tekrar Bergama’ya yö neldiler. Bergama ve ardından Kınık ile Ayas işgal edildi. Buna karşı milli müfrezeler, elde kalan birliklerle Soma’da bir cephe oluşturdular. İzmir’in ve hemen ertesinde civar ilçelerin işgalleriyle başlayan silahlı direniş hareketi her geçen gün yayılacak, Anadolu halkı ülkenin her köşesinde düşman işgaline karşı direnmeye devam edecekti. Şimdi artık bu güçleri bir araya toplayacak bir önder gerekiyordu. EGE’DE İŞGAL ANILARI Kuvayı Milliye hareketinin beşiği olan Ege Bölgesi’nde İzmir’den sonra hızla yayılan işgal hareketi, o dönemi bizzat yaşayanların anılarında silinmeyecek izler bırakmıştır. Celal Bayar, Ben de Yazdım adlı eserinde, Menemen’de yaşanan zor günleri yöre tüccarından Çerkez Sefer Efendi’nin ağzından şöyle aktarır: “Çarşı kahvesinde birkaç eşrafla birlikte oturuyorduk. Öğleye doğru Rum mahallesinden silah sesleri gelmeye, herkes dükkânlarını kapayıp evlerine doğru koşmaya başladı. Ben de derhal kendimi evime attım... Şehir üzerine mermi yağıyordu. Saat yarımda başlayan bu ateş, dörde kadar sürdü. Ne olup bittiğini anlamak üzere kendimi dışarıya attım. Sokağa adımımı basar basmaz, önümde üç kadının cansız yattığını gördüm. Bir iki adım ilerledim, bir yanda on yaşında bir erkek çocuk yatıyordu. Biraz daha ilerledim, dizinden vurulmuş bir kız çocuğu kapı önünde yuvarlanmış, korkudan rengi uçmuş, imdat bekliyordu... Artık daha ileriye gitmeye cesaret edemedim. Komşum İshak Efendi de evinin önünde öldürülmüştü. Tekrar eve döndüm. Bir süre sonra kasaba yakınındaki çiftlik bahçemde çalışan hizmetçim Todori geldi, ağlayarak Ahmed’in öldürüldüğünü, sığırların da Yunanlılar tarafından alındığını anlattı... 18 Haziran Çarşamba gününe kadar evden çıkmadım. O gün asayiş sağlandı. İzmir’den İngiliz, Fransız mümessilleri geldi dediler. Biraz cesaret alarak çıktım. Mahallemizin İslam mezarlığı yönünde arabalarla Türk ölülerinin getirilerek gömüldüğünü gördüm... 19 Haziran Perşembe günü Menemen’i bırakmaya karar verdik. Mümkün olduğu kadar eşya aldık, komşularla helalleştik, istasyona indik. Orada bizim gibi göçmeye hazır birçok Türk aileleri bulduk... Tren geldi, kadınları bindirdik. Fakat biz trene bindirilmedik....” Akhisar’ın işgaline ise Gündüz Vassaf, Annem Belkıs adlı kitabında, o sıralarda bir ilkokul çocuğu olan annesi Belkıs Halim Vassaf’ın ağzından şöyle yer verir: “Akhisar’da bulunduğum sıralarda beni en çok kaygılandıran Yunanlıların Akhisar’ı işgali ve o münasebetle yapılan savaş olmuştu. Bunu hatırladıkça bugün bile hâlâ tüylerim ürperir ve o yaşadığımız günlerin korkusunu, heyecanını, ertesi gün bizi ne beklediğini bilmemezliğin kaygısını yaşarım... Bir yaz günüydü. Evin bahçesindeki gül ağacının altında kahvaltı ediyorduk. Sarı gül mis gibi kokardı... Birden toplar duyulmaya başladı. Dayım böyle sevinçle ‘Bizimkiler herhalde İzmir’den Akhisar’a doğru pek yakına gelmişler ki topları duyuyoruz’ dedi. Ve büyük bir iftiharla ‘Manisa’yı alacağız’ deyip düşmanların yenileceğinden emin bir halde sofradan kalkıp işine gitti. Fakat çok geçmeden sokakta bir gürültü başladı... Büyükler çaresizlik, biz korku içindeydik. İnsan gürültüsüyse gittikçe çoğalıyordu... Kafesin arkasından sokağa bakıyoruz. Hayvanlar, insanlar, kedi köpek, çocuklarla çaresizlik içinde sarıldıkları anneleri, kimisi eşeğe binmiş yürüyor, kimisi bir keçisini sürmeye çalışıyor, beraber böyle bir kafile halinde sokaktan adeta akıyorlardı. Ama nereye kaçarlarsa kaçsınlar düşmanın arkalarından yetişmeleri işten değildi. Karşı evlerden ise titreyerek ağlaşan haykıran çocukların sesi geliyor ve bütün bunları Akhisarlı Rumlar, gözlerinde adeta bir memnuniyet ifadesiyle sessizce seyrediyordu... Ta Balkan savaşlarından kaçıp bunca göçten sonra, bu sefer de Anadolu’da düşman işgali altında olmaya hazırladık kendimizi...”