Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SON OSMANLI MECLİSİ MEBUSANI Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulmadan evvel ülkede parlamento görevini sürdüren Meclisi Mebusan, 1920 yılında son kez toplandı. Osmanlı Devleti’nde 1876 Kanunı Esasi ile iki meclisli bir parlamento kurulmuştu; Meclisi Mebusan olarak anılan Heyeti Mebusan, meclisin seçimle gelmiş üyelerden oluşan kanadıydı, diğer kanat ise Heyeti Âyan’dı. Yetkileri ve işlevleri bakımından tam bir millet meclisi niteliğinden olmayan meclisin üyeleri Kanunı Esasi yerine padişaha bağlılık yemini ederek göreve başlıyorlardı. Padişah, meclisin gösterdiği adaylar arasından başkanı seçip atadığı gibi meclisin süresini kısaltma yetkisine de sahipti. Yasa önerisi getirmek için padişahtan izin almak gerekiyordu ve padişah yasalar konusunda mutlak veto yetkisini elinde bulunduruyordu. İlk kez 19 Mart 1877 tarihinde toplanan Meclisi Mebusan 28 Haziran’da çalışmalarına tamamlayarak kendiliğinden dağıldı. İkinci dönem meclis çalışmaları 13 Aralık’ta başladı; II. Abdülhamid’in çeşitli gerekçelerle tatil etmesi üzerine 13 Şubat 1878’de dağıldı. II. Meşrutiyet’in ilanına dek ülkede meclise dayalı bir yönetim uygulamadı. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra yapılan seçimlerle oluşan yeni meclis 17 Aralık 1908’de toplandı. 1909 yılında Kanunı Esasi’de yapılan değişiklikle Meclisi Mebusan’a kendi başkanını seçme ve padişahtan izin almadan her konuda yasa önerisi getime yetkisi tanındı. II. Meşrutiyet döneminde zamanla İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin denetimi altına giren meclis, 1912’de ve tekrar 1918’de feshedildi. Müdafaai Hukuk yanlılarının çoğunlukta olduğu son Osmanlı Meclisi Mebusanı 28 Ocak 1920’de Misakı Milli’yi kabul ettikten sonra, İstanbul’un işgaliyle çalışmalarını durdurdu; daha sonra üyelerin bir bölümü Ankara’da kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne katıldı. Misakı Milli’nin İlanı Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan kararlar doğrultusunda oluşturulmuş altı maddelik bir bildiri olan Misakı Milli, Osmanlı Meclisi Mebusanı’nın 28 Ocak 1920 tarihli oturumunda kabul edildi. Bu bildiri ile kapitülasyonlar reddediliyor ve bugünkü Türkiye’nin teorik sınırları çiziliyordu; sağlam bir Osmanlı saltanatı ve toplumunun varlığı, her şeyden önce bu esasların kabulü ile mümkün olabilecekti. Bildirinin birinci maddesinde Osmanlı topraklarının hiçbir sebeple ayrılık kabul etmez bir bütün olduğunu; ikinci maddesinde “Elviyei Selase” (Kars, Ardahan, Batum) için, gerektiği takdirde serbestçe oylamaya başvurulmasının kabul edileceği; üçüncü maddesinde Türkiye ile yapılacak barışa bırakılan Batı Trakya’nın hukuki durumunun tespitinin, halkının tam bir hürriyetle vereceği oylara göre yapılması gerektiği; dördüncü maddesinde İslam hilafetinin merkezi, saltanatın payitahtı ve 366 Osmanlı hükümetinin merkezi olan İstanbul şehri ile Marmara Denizi’nin emniyetinin her türlü ihlalden korunmuş olmalısı gerektiği ve bu şartlara uymak kaydıyla Akdeniz ve Karadeniz boğazlarının dünya ticaret ve ulaşımına açılması hakkında Osmanlı ile diğer bütün ilişkili devletlerin ortaklaşa verecekleri kararın geçerli sayılacağı; beşinci maddesinde İtilaf Devletleri’yle hasımları ve bazı ortakları arasında da kararlaştırılan anlaşma esasları içinde azınlıkların hukukunun, civarda bulunan memleketlerdeki Müslüman ahalinin de aynı hukuktan istifadeleri güvencesiyle teyit ve temin edileceği; altıncı maddesinde ise milli ve iktisadi gelişmeye imkân vermek ve daha asri, muntazam bir idare şeklinde işlerin yürütülmesini başarabilmek için, her devlet gibi Osmanlı Devleti’nin de gelişmesinin sağlanmasında bağımsızlık ve tam serbestliğe sahip olmasının, hayatının devamının temel esası olduğu ve bu sebeple siyasi, adli, mali gelişmeyi önleyen bağların karşısında durulacağı belirtiliyordu. 28 Ocak 1920