Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sivas Kongresi Sadece Doğu illerinin temsil edildiği Erzurum Kongresi’nin ardından, kongrede alınan kararların daha geniş katılımlı bir toplantıyla teyit edilmesi ihtiyacıyla 4 Eylül 1919 günü Sivas’ta bir ikinci kongre düzenlendi. Sivas Kongresi’nde tespit edilen ilkelerden bazıları şöyleydi: Osmanlı ülkesi hiçbir parçası bir diğerinden ayrılamaz bir bütündür. Osmanlı toplumunun bütünlüğü, milli istiklalin temini ve yüce hilafet ve saltanat makamının korunması için Kuvayı Milliye’yi etkin ve milli iradeyi hakim kılmak esastır. Ülkenin herhangi bir parçasına karşı meydana gelecek müdahale ve işgallere karşı hep birlikte direniş gösterilecektir. Osmanlı topraklarında yaşayan 4 Eylül 1919 gayrimüslimlerin yasa önündeki her türlü eşitlikleri tamamıyla korunduğundan, bu unsurlara siyasi hakimiyeti ve toplumsal dengeyi ihlal edecek ayrıcalıklar tanınması kabul edilmeyecektir. Osmanlı Hükümeti bir dış baskı karşısında memleketin herhangi bir parçasını terk ve ihmal etmek zorunda kalırsa, her türlü tedbir alınacak ve gerekli kararlar verilecektir. Devlet ve milletin iç ve dış bağımsızlığı ile vatanın bütünlüğü korunmak şartıyla, herhangi bir devletin bilimsel, teknik, ekonomik konulardaki yardımı kabul edilebilir. Osmanlı ülkesinin maruz kaldığı tehlikeler karşısında milli vicdandan doğan cemiyetler birleşerek Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’ni oluşturmuştur. 11 Eylül 1919 günü günü sona eren kongrede alınan bu kararlar, demokratik ve milli bir devletin habercisiydi. Bu kongre ile Türk milleti kendi kaderine el koymuş, milletin bağımsızlığı yönündeki temel ilkelerin ve milli dış politikanın temellerini atmıştı. GENERAL HARBORD’A MUHTIRA Anadolu’da kongreler yapılırken, Paris Konferansı’nda Amerika, Yakındoğu ve Ortadoğu’ya ilişkin kararları uygulama görevini almıştı. Bu karar doğrultusunda General James G. Harbord, bölgeyi inceleyip bir rapor hazırlamak üzere bir heyetle Sivas’a giderek Mustafa Kemal’le buluşacak, oradan da Erzurum ve Kars’a geçecekti. Nitekim planlanan görüşme gerçekleşti. Yapılan görüşmede konuşulanlar ise, generalin ricası üzerine Mustafa Kemal tarafından ayrıntılarıyla kâğıda döküldü. 24 Eylül 1919 tarihli bu muhtırada özetle, ortak bir yaşam sürdürülen azınlıkların, İtilaf Devletleri’nce kendilerine gösterilen yakınlıktan cesaret alarak ulusun ve devletin saygınlığına ve haklarına açıkça hücumlara başladıkları; Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Derneği’nin ilk amacının Osmanlı Devleti topraklarının bütünlüğünü korumak ve milli egemenliği sağlamak olduğu; İtilaf Devletleri aleyhinde saldırgan niyetler beslenmediği; merkezi Erivan olan Ermeni Cumhuriyeti’ne karşı düşmanca hiçbir niyet güdülmediği, ancak bu yeni devletteki Ermenilerin, Ermeni müfreze komutanının buyruklarına dayanarak Müslüman halkı yok etmek üzere çalışmalarda bulundukları; İngilizlerin Ermenilerin Müslümanlara karşı tutumlarını destekledikleri, dahası onları bu konuda kışkırttıkları; memleketin İzmir, Antalya ve Adana gibi eşsiz bölgeleri yabancı işgali altında bulunduğu; Türk milletinin bin yıldan uzun süredir bu topraklarda yaşama hakkına sahip olduğu, ancak çeşitli iç ve dış etkenlerin milletin çağdaş düzeyde ilerleme ve refah yolunda ilerlemesini engellediği; bugün içinde bulunulan acı durumun, hiçbir zaman Türk milletinin yetersizliğini ya da çağdaş uygarlığa ayak uyduramadığını göstermediği; eğer yabancıların entrikalarından kurtulmak mümkün olursa ve memleketin sorunları, milli iradeye saygı duyan güçlü bir hükümetçe yönetilirse, yurdun bütün dünya için memnunluk kaynağı olacak bir duruma geleceğine dair en kesin güvencelerin verilebileceği bildiriliyordu. 364