Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
GENERAL TOWNSHEND ANLATIYOR Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi için Osmalı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında ilişki kurulmasını sağlayan General Townshend, sonraki yıllarda Türk Kurtuluş Savaşı hakkında şunları söylecekti: “Şimdi bir an için Türkleri karşımıza aldığımızı varsayalım. Ne anlama gelir bu? Türklerle bir savaşa girişeceğimiz anlamına mı? Keşke öyle olsaydı. Keşke bizi bekleyen tehlike bu kadarla kalsaydı. Türkleri karşımıza alarak duvara sıkıştırdığımızda yalnız Türkleri değil bütün İslam âlemini karşımıza almış olacağız. Bu konuda en ufak bir değerlendirme hatasına tahammülümüz yoktur sanıyorum. “Kutsal Cihad” çağrısı Türklerin henüz oynamadıkları bir koz olarak ellerinde durmaktadır... Kemal istediği anda bütün İslam âlemini bizlere karşı ayaklandırabilecek durumdadır. Afrika çöllerinde örgütlenmiş olan Senusi kuvvetleri, Mısır ve Hindistan yarımadasındaki isyankâr kitlelerin yanı sıra Sovyet Rusya’nın azgın ve güçlü orduları da Kemal’in yanında bulunmakta, Britanya ve Fransa İmparatorluklarına öldürücü bir darbe indirmek için fırsat kollamaktadırlar. Kemal’in bugüne dek bu hazır desteğe başvurmamış olması iyi niyetinin en belirgin işaretidir. Kemal’in Britanya İmparatorluğunun bütünlüğünü hatta belki de varlığını tehlikeye sokabilecek bir çabaya girişmemiş olması lehine kaydedilmesi gereken bir nottur. Ancak Türklere karşı adil davranmaz ve Kemal’in talep ettiği hakları vermemekte direnerek onu bir köşeye sıkıştırırsak o da bugüne kadar başKutülamare’de (Irak) mağlup edilerek esir alınan İngiliz birliklerinin komutanı General Townshend, dört generali ve kurmay subaylarıyla birlikte Bağdat’ta. vurmadığı güce başvuracak ve bizi çok bir yere dayanmadan. Hıristiyanlardan daha büyük bir tehlikeyle baş başa bı ve Müslümanlardan oluşmuş bir Türk rakacaktır. milleti görmek istiyoruz; tam anlamıyla birlik halinde, kaynaşmış bir millet. Sevr Antlaşması’nın her paragrafı Türk Ordumuzda yabancı subay, gümrükler için hakaret anlamına gelmekte lerimizde ve maliye dairelerimizde yadir. Fransa Temsilciler Meclisi bu ant bancı memur görmek istemiyoruz. Dış laşmayı onaylamamıştır. İtalyanlar ise borçlarımızı tanıyor ve ödemeyi taahböyle bir antlaşmanın varlığını bile ka hüt ediyoruz. Milli varlığımızın garanbul etmez görünmüşlerdir. Türklere ya tiye alınması ve geliştirilmesi yolunda şama hakkı tanınmasını isteyen Fransa büyük batı devletlerinin desteğini arıve İtalya, Gladstone’un Türklerin Avru yoruz. Dış ticaretimizin geliştirilmesi pa’dan sürüleceği yolundaki palavrala başlıca hedeflerimizden biridir. Fakat rını gülerek karşılamışlardır. Gerçekte her şeyden önce yabancıların hoşgö“kutsal savaş”tan söz eden veya böyle rüsüne sığınmak zorunda olmayan babir amaç güden Kemal değildir. O sa ğımsız bir millet olduğumuz kabul edildece haklarını istemektedir... “Kutsal melidir.” savaş” açmak isteyenler Hıristiyanlığın sahte şampiyonlarıdır. Bu kişiler İngil Türkler sözlerinin eri olduklarını geçtere’nin Hindistan’da Yakın ve Uzakdo miş olduğumuz yıllarda göstermişlerğu’da bugüne dek tutunabilmesinin en dir. Türklerin çok zor şartlar altında önemli nedenlerinden birinin burada yeniden toparlanarak örgütlenmeyi bayaşayan insanların dinlerine karşı gös şarmaları bağımsızlığı hak ettiklerinin terdiği saygı olduğunu bilmiyorlar mı? açık bir kanıtıdır. Bir devlet adamının bu gerçeği nasıl göremediğini anlamaya İngiltere Hükümeti’nin Kemal’in ordu imkân yoktur. Gladstone’un devri geçsu hakkında ne derece bilgi sahibi ol miştir artık. Yeni bir devir başlamıştır. duğunu bilmiyorum. Bu kaliteli orduyu Kendi yapmış olduğumuz mezalimi gizFransız ve Alman subaylarının yönetti leyip Türkleri mezalim yapmakla suçği yolunda çıkartılan söylentiler tama layarak Avrupa ya da Asya’dan kovma men asılsızdır. Milliyetçi Türkler yaban imkânı kalmamıştır. Türkleri anavatancıları işlerine karıştırmak istemiyorlar. larından kovmak için bu milleti son ferBana defalarca şu sözleri tekrarladı dine kadar yok etmek gerekecektir. Ve lar: “Biz artık eski Türkler değiliz. Ken bu son Türk ferdinin de savaşarak öledi ayağımızın üzerinde duruyoruz, hiç ceğinden hiç şüpheniz olmasın.” 341