Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Beş yıla yakın süren işgalden sonra İstanbul’da Türk askerleri. umulan yeni barış ortamında bütün çabaların memleketin ekonomisini iyileştirmek, her türlü teşkilatı kurmak ve milletin refaha erişmesini sağlamak için yoğunlaşılacağı bildiriliyordu. Bunun için atılacak siyasi adım ise, “Halk Fırkası” adlı bir parti kurularak Meclis’teki Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk grubunun bu partiye dahil olmasıydı. Kurulacak partinin esaslarını belirlemek üzere 9 maddeden oluşan esaslar belirlenmişti. Birinci madde, “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. İdare usulü halkın kaderini bizzat ve fiilen idare etmesi esasına dayanır. Milletin gerçek ve yegâne temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Türkiye Büyük Millet Meclisi dışında hiçbir fert, hiçbir makam milletin kaderine hakim olamaz” cümleleriyle, hem bugüne kadar uğruna savaşılan amacı, hem de bundan sonra alınacak tavrı açıklıkla anlatıyordu. İkinci madde, 1 Kasım 1922 tarihinde alınan kararla saltanatın kaldırılmasının “değişmez bir düstur” olduğunu bir kez daha teyit ediyordu. Bundan sonraki maddelerde ise memleketin asayişine, hukuk işleyi şine, alınacak ekonomik tedbirlere, askerliğe ve devlet memuriyetine dair hükümler yer alıyordu. Bu beyannamenin yayınlanmasının ardından, seçim hazırlıklarına girişildi. Seçim çalışmaları, fırka adına bir heyet tarafından istasyondaki hususi kalem binasında bir odada yürütülüyor, Mustafa Kemal Paşa da her gün burada geç saatlere kadar çalışmalara katılıyordu. 20 Ocak 1921 tarihinde ilan edilmiş olan Teşkilatı Esasiye Kanunu’ndaki bazı maddelerde birtakım değişiklikler yapılarak birinci maddenin sonuna “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyettir” cümlesi eklendi, üçüncü madde “Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, hükümetin ayrıldığı idare kollarını İcra Vekilleri vasıtasıyla idare eder” şeklinde düzenlendi. Sekizinci ve dokuzuncu maddeler ise şu şekildeydi: “Türkiye cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi Umumi Heyeti tarafından ve kendi üyeleri arasından bir seçim dönemi için seçilir. Cumhurbaşkanlığı görevi yeni cumhurbaşkanının seçilmesine kadar devam eder. Görev süresi biten cumhurbaşkanı yeniden seçilebilir. Türkiye cumhurbaşkanı devletin başkanıdır. Bu sıfatla lüzum gördükçe Meclis’e ve Vekiller Heyeti’ne başkanlık eder. Başbakan, cumhurbaşkanı tarafından ve Meclis üyeleri arasından seçilir. Diğer bakanlar, başbakan tarafından ve yine Meclis üyeleri arasından seçildikten sonra cumhurbaşkanı tarafından hepsi birden Meclis’in onayına sunulur. Meclis, toplantı halinde değilse, onaylama, Meclis’in toplantısına bırakılır.” Bir not defterinin sayfalarına yazılmış bu maddeler, Mustafa Kemal Paşa’nın yelek cebinden çıkarılarak “Bunları müsvedde halinde tebyiz edeceksin. Yazılar biraz karışıktır; dikkat et; okuyamadığın yahut anlayamadığın bir yer olursa beni buraya çağırır sorarsın. Bir cümle düşüklüğüne rastlarsan düzeltmeye mezunsun. Aynı zamanda şunu da söyleyeyim ki bunları şimdilik yalnız sen ve ben bileceğiz. Amirlerine dahi bahsetmeye lüzum yoktur” sözleriyle Hasan Rıza (Soyak) Bey’e verilecekti. 323