Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Solda I. Dünya Savaşı’nın yenilgiyle sonuçlanması üzerine Türkiye’den kaçan İttihat ve Terakki liderlerinden Cemal Paşa ve maiyeti. Altta I. Dünya Savaşı’nın sona erdiğini duyuran bir afiş. ise 63 milyar doları bulmuştu. Savaş her ne kadar Japonya ile ABD’nin katılmasıyla bir “dünya” savaşı olarak sürdüyse de, sarsıntının asıl sonuçlarıyla Avrupa baş etmek zorunda kalmıştı. Savaşla birlikte Avrupa haritası önemli ölçüde değişmiş, ulusal azınlıklar hak arayışına girmişti. Hesapsız ve zamansız girilen bu savaşta Osmanlı’nın umut ettiği tablo gerçekleşmemiş, sonuç ülkeyi olduğu gibi İttihatçıları da felakete sürüklemişti. Savaş mağlubu hükümet 14 Ekim 1918 günü istifa etti; kabine üyelerinin bir bölümü çareyi yurt dışına kaçmakta buldu. Yeni hükümet ise silah bırakırken ABD Başkanı Wilson’ın ileri sürdüğü ilkeler üzerinden barış talebinde bulunmayı tercih etti. Avrupa, Çanakkale, Doğu Anadolu, Filistin ve Mezopotamya’da farklı cephelerde sürdürülen ısrarlı mücadele beklenen sonuçları vermedi. Cephedeki askerler düşmanın üstün askeri gücünün yanı sıra bazen soğukla, bazen sıcakla, çoğu zaman da açlık, hastalık, yolsuzluk ve cephanesizlikle mücadele etmek zorunda kaldı. Savaş süresince yaklaşık 200 bin asker esir düştü, sorgulandı, yük vagonlarıyla esir kamplarına götürüldü, uzun süreler bu kamplardan çıkamadı. Başlangıçta herkes, savaştan yenik çıkabileceği düşünülmeyen Almanya ve Avusturya birliğinin, Osmanlı’nın varlığını ve bağımsızlığını koruyacağına inanıyordu. Toplumsal birlik fikri ve seferberlik kampanyaları ile de beslenen bu inanç, savaşın ilk birkaç yılında tüm halkı canla başla askeri desteklemeye yöneltmiş, ancak zaman geçtikçe her alanda olduğu gibi bu inançta da bir yıpranma baş göstermişti. Çünkü sanayileşmiş ve savaşa hazırlıklı büyük devletlerle karşı Osmanlı Devleti’nin ne ekonomik gücü, ne de teknik donanımı yeterliydi. Anadolu’da yeterli taşıt yoktu. Hızlı taşıma için başvurulabilecek tek yol KonyaBağdat demiryoluydu, ki onun da lokomotif ve vagonları ihtiyacı karşılamıyordu. Neredeyse bütün taşıma işleri deve, eşek ve kağnılarla gerçekleştiriliyordu. Evlerinde kalan insanların kendi hayatlarını sürdürebilecek güçleri yokken cepheye destek vermeleri artık iyice imkânsızlaşmıştı. Belki halen savaşın tamamen kaybedileceği akıllardan geçmiyordu, ancak gidişat iyi değildi ve korku herkesin yüreğinde yer etmeye başlamıştı. Savaşın üçüncü yılında gerçekleşen Bolşevik devrimi Rusya’nın savaştan çekilmesine yol açtıysa da, İtilaf Devletleri bir başka büyük gücü yanlarına almakta zorlanmadılar: Amerika Birleşik Devletleri’nin maddi ve insani kaynaklarını İtilaf Devletleri’nin yanında savaşa sürmesi, bütün cephelerde üstünlük sağlanmasında önemli bir rol oynadı. İttifak güçleri ise hem cephelerde, hem de kendi ülkelerinde giderek daha karanlık tablolarla karşılaşıyorlardı. Halk yıllardır süren savaştan bıkmış, yorgun düşmüş, karamsarlığa gömülmüştü. Artık savaşın sonuna gelinmişti. AvusturyaMacaristan, Bulgaristan, Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu, birbirleri ardına savaştan çekildiklerini açıkladılar. Bulgaristan’da Kral Ferdinand tahtı oğluna bıraktı; Almanya’da İmparator II. Wilhelm tahtından feragat etti ve cumhuriyet kuruldu; AvusturyaMacaristan İmparatorluğu yerini iki ayrı cumhuriyete bıraktı. Savaş sona erdiğinde, yaklaşık 42 milyon kişiyi seferber eden İtilaf Devletleri 5 milyon kayıp vermişti; İttifak Devletleri’nde ise 23 milyon kişiden 4 milyonu cepheden dönememişti. Bu sayının dörtte birini Osmanlı askeri oluşturuyordu. Çarpışmalarda yaralananların sayısı 21 milyona ulaşmıştı. Ülkelerin uğradığı zararlar hariç, doğrudan savaş harcamaları İtilaf cephesinde 145 milyar, İttifak cephesinde Savaşın sonuna yaklaşıldığı sıralarda henüz tahta geçmiş olan Mehmed Vahdeddin, savaş sonuçlarını bir fırsat olarak değerlendirip meşrutiyet yönetimiyle hesaplaşmayı ve yeniden mutlakıyet yönetimine dönmeyi düşlüyordu. İtilaf Devletleri’nin hesabı ise, savaş sırasında tek taraflı olarak kaldırılan kapitülasyonları yeniden devreye sokmak ve askeri olarak diz çöktürdüğü Osmanlı İmparatorluğu’nu her bakımdan sömürgesi haline getirmek, hatta mümkünse yok etmekti.