Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Solda Mondros Mütarekesi’nden birkaç ay önce tahta geçen VI. Mehmed Vahdeddin, Cuma selamlığı için saltanat arabasıyla Yıldız’daki Hamidiye Camii’ne giderken. Altta Wilson ilkelerini hazırlayarak I. Dünya Savaşı'nın sona ermesinde etkili olan ABD Başkanı Woodrow Wilson. Sağ sayfada I. Dünya Savaşı sırasında İtilaf güçlerine tutsak düşen binlerce Türk askeri esir kamplarında kötü koşullara maruz kaldı. Boğazlar üzerinde hak iddia eden Rusya bambaşka bir sürece girmişti; ancak bu gelişme büyük devletlerin paylaşma siyasetinde önemli bir değişikliğe yol açmadı. Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki paylaşım planları günün koşullarına uydurularak devam etti. 1918 yılına gelindiğinde, savaşa taraf olan tüm uluslarda bir bıkkınlık baş göstermiş, açlık ve sefalet tüm Avrupa’yı avucuna almıştı. Görünüşte henüz savaşın kesin bir galibi yoktu; ancak tüm faktörler İtilaf Devletleri’nin lehine gelişmekteydi. İşte bu aşamada, Ocak 1918’de ABD Başkanı Thomas Woodrow Wilson tarafından dünya barışının temellerini oluşturmaya yönelik “Wilson İlkeleri”nin ilan edilmesi, savaşa yeni bir yön verdi. İttifak Devletleri’nin silah bırakmaya yönelmesinde, Wilson’ın 14 ilkesinin payı vardı. Woodrow Wilson’ın Amerikan Kongresi’ nde gündeme getirdiği esaslar, İtilaf Devletleri’ni kimi açıklamalar yapmaya yöneltti. Fransa savaşa girişirken istila amacı gütmediğini, zaten bir köle hayatı yaşayan Doğu halklarına kendi kaderlerini tayin hakkını verecek prensipler için savaştığını bildiriyordu. İngiltere ise, Osmanlı Devleti’ne ilişkin olarak, kökleri Türk ulusuna dayalı bir imparatorluk yapısına karşı olmadığını açıklıyordu. Wilson ilkeleri özetle şu koşulları içeriyordu: Milletler arasında gizli anlaşmalara son 12 verilip barış antlaşmaları açık olacak; karasuları dışındaki denizlerde savaş ve barış halinde mutlak serbesti bulunacak; ticari meselelerde uluslararası engeller kaldırılacak ve eşitlik sağlanacak; ülkeler silahlanmanın yalnızca iç güvenlikleri seviyesine indirilmesi için karşılıklı garanti verecek; sömürgeler üzerindeki istekler serbestçe ve tarafsızlık esasıyla incelenecek; işgal edilmiş Rus toprakları boşaltılacak ve Rusya’ya kendi gelişmesini sağlaması için her tür imkân verilecek; Belçika, egemenlik haklarına dokunulmaksızın yeniden kurulacak; işgal edilen Fransız topraklarının boşaltılıp ülkeye geri verilmesi ve barışın garanti altına alınması sağlanacak; İtalya sınırları ulusal esaslara göre düzeltilecek; Romanya, Sırbistan, Karadağ toprakları boşaltılarak Balkan devletlerinin siyasal ve ekonomik bağımsızlıkları için uluslararası garantiler verilmesi sağlanacak; denizden bir kapısı bulunan bağımsız bir Polonya kurulacak; büyük ve küçük ulusların, siyasal bağımsızlıklarının ve toprak bütünlüklerinin karşılıklı güvenliğinin garanti altına alınması amacı ile bir millet teşkilatı kurulacak. Osmanlı İmparatorluğu’nu doğrudan ilgilendiren 12. ilke ise, Osmanlı İmparatorluğu’nda Türklerin yaşadığı bölgelerin bağımsızlığının tanınmasını, Türk egemenliği altında bulunan diğer uluslara ise özerk bir gelişme için tam ve engelsiz bir fırsat verilmesini öneriyordu. Ayrıca Boğazlar uluslararası garanti altında bütün devlet lerin ticaret gemilerine sürekli açık bulundurulmalıydı. Bu maddeleri hak ve adalet esasına uygun bulan Osmanlı hükümeti, ilkeleri açık yüreklilikle kabul edeceğini belirterek barış talebinde bulundu. Siyasi ilişkiler ve ulusal egemenlik gibi konulardaki sorunların da, bizzat “ilgili olan kavim tarafından serbestçe kabul olunacak biçimde çözülmesi” ilkesini benimsediğini açıkladı. Ahmet İzzet Paşa başkanlığında kurulan yeni hükümetin öncelikli kaygıları içte ve dışta barışın sağlanması, uzun süren savaşlarla hırpalanan milletin istirahatının temini, Wilson ilkelerine uygun bir barışın kabulü ve Arap vilayetleri işinin koşullu muhtariyet yöntemiyle çözülmesiydi. Ama ne yazık ki ateşkesin ilanı Osmanlı Devleti’ne arzu ettiği huzur ve barışı değil, tam tersine yeni acıları, kan ve ateşi getirecekti.