Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 SİYASET 84 va politikalarını, yani miting ve afişlemeleri asgariye indirdi. Amerikan politikacısı şimdi New York'taki Musevi oylarını toplamak için miting yerine ufak bir sinagogda yaptığı konuşmanın TV'den yayınlanmasını tercih ediyor. te, yayınladığı bir haber nedeniyle tazminat ödemeye mahkum edilmişse, bunu gazetenin her ay "lekzip sigortası" fonuna prirn ödediğı sigorta şirketi karsılıyor. Buna bakıp Amerikan basınını "pıimimi 6dedim, istedlgimi yaparım" ilkesini uygulamakla suçlamak mümkün değil. Çünkü Amerika'da gazeteleri izleyen gazeteler de var. Basın, çok saygın gazetecilik dergilerinin sıkı denetimi ile karşı karşıya. Gazetelerin geliştirdiği bir başka yeni yöntem de "haber doktorlugu." Gazete bürolarında çalışan psikologlara haber doktoru denir. Bu psikologlar kamuoyu araştırmalan ya ABD basını: Nasıl bir dev? UFUK (İİJIDKMİK WASHINGTON Amerikalı gazetecilcrin Üçüncü Dünya'dan yazdığı haberlerin yüzeysel kalışını içme suyunun zararlı etkilerini önlemek içiıı, dezenfektan olaruk çok viski içmelerine bağlayanlar, Amerikan basınının seçim kampanyasını yüzeysel olarak izlemeye basladığı iddialarına aynı gerekçeyi gösteremiyorlar. Çünkü Dünya Sağlık Orgütü'nün raporlarına göre Amerika, musluk suyu tereddütsüz içilen 10 ülke arasında birinci. Amerika'nın en büyük TV şirketlerinden NBC'nin ünlU programcısı Roger Nudd'a bakılırsa, seçim kampanyasını izlemek Amerikalı gazeteciler için okurlara o günkü mitingde hangi adayın daha çok espri, hangisinin gaf yaptığını anlatmaktan ibaret kalan bir havaya girdi. Nudd'a göre adaylarla basın arasındaki ilişki sadece fotoğraf çekilebilen özel basın toplantılarıyla kısıtlı kalmak tehlikesiyle karşı karşıya. Ancak Nudd, asıl büyuk tehlikeyi yazılı basının seçim kampanyasını TV gibi işletmeye başlamasında görüyor: Ayrıntılı, senteze yönelik olanlardan zıyade hangı adayın oğlunun kokain içerken yakalandığına ilişkin haberlerle yani. Başkan adayları Amerikan gelenekleri uyarınca TV'ye çıkıyor ve ılç ya da dört gazeteci tarafından sorguya çekiliyor. Naklen yayınlanan bu basın toplantılarının Amerıka'da seçimlerin kaderi üzerinde büyük etkisi var. Çünkü bu basın toplantıları bir futbol maçı gibi, bir adayın galibiyetiyle ya da berabere sonuçlanabiliyor. Yani adayın soru karşısındaki performansı seçmen üzerinde çok etkili oluyor. Bu nedenle de adayın herhangi bir sorun konusunda ne düşündüğü değil, düşündüğünü nasıl ifade ettiği ön plana çıkıyor. Mondale ve Reagan'ın ılk TV karşılaşmasında Baltimore Sun gazetesinden Fred Barney, Rcagan'a neden kiliseye gitmcdiğıni sordu. Reagan, "Bana yönelik bir bombalı suikastlan cemaatin zarar görmemesini saglamak için" deyince, Barney'in ikinci sorusu Reagan'ın yenik sayılmasına yol açan neticeyi getirdi: "Neden o /aman TV stüdyosuna gelerck bizim hayatımızı (ehlikeye attınız?" tecilik yapmaya çağırıyor. Seçimleri iyi izlemediği yakınmalarına karşın basın, Amerikan siyasi yaşamını yönlendirmekte etkili olmaya devam ediyor. Son yirmi yılda her iki kurumun birbiri üzerindeki etkilerini dört başlıkta incelemek mümkün: 1 Amerikan basını daha etkili olacakları iddiasıyla Amerikalıları son yıllarda. Basın saldırıyor Amerikan basını, dünyanın en saldırgan basını olarak tanınıyor. Gazetecilerin bu saldırganlığı politikacılan şüphesiz daha çok okumaya, daha zeki yanıtlar vermeye zorluyor. Basın, politikacıların ilgisini ölçebilmek için daha çok uzmanlaşıyor, po Heııı yüzeysel lıeııı yönlendirici, lıeııı sıkmtıda lıeııı saldırgan Amerikan basını bugün yüzeysellik suçlamalarıyla karşı karşıya. Ama basının politikada demokratiklik, açık/ık sağlama konusundaki başarılı uğraşmın hakkını herkes teslim ediyor. Ayrıca, basının "saldırganlığı ", politikacıların zorunlu olarak kendilerini sürekli geliştirmelerine yol açıyor. "bagımsız kalıp" hizmete göre oy vermeye teşvık etti. Bir partiyle doğrudan bağlantıları olmadığı için bu bagımsız kitleye ulaşmanın tek yolu da kitle iletişım araçları oldu. 2 Basının yoğun denetimi 25 sene önce gizli kulislerde gerçekleşen, Başkan adaylarının saptanması surecine demokratik ve açık bir kimlik kazandırdı. 3 Basının partilerin mali durumları üzerindeki sıkı denetimi yeraltı dünyasını partilere bağış yapıp Amerikan politikasında etkili olma dönemini sona crdirdi. 4 TV'nin 1963'ten sonra yaygın kitle iletişim aracı olarak ortaya çıkması, açık halitikacılar basının sorularını yanıtlayabilınek için daha çok okuyor. Bu dönencenın doğal sonucu olarak her iki taraf da gelişiyor. Bilgisizliğini koruma polislerinin yardımlarıyla saklamaya çalışan politikacının Amerika'da yaşama şansı bu yüzden mümkün olmuyor. Aynı kural Kongre'nin basın bürosu görevlileri için de geçerli. Basın bürosunda çalışan 30 kamu görevlisinin işine devlet değil, 7 kişiden oluşan Parlamento Muhabirleri Derneği Yönetim Kurulu son verebiliyor. Amerikan basını, gazeteler aleyhine açılan tazminat davaları için "lekzip sigortası" denilen bir yöntem geliştirmiş. Gaze parak, hangi haberlerin ilgi çektiğini saptıyor. Ve yazım tekniklerinde alterazyonlar, uygulamalar öneriyor. örneğin Musa'nın 10 Emri bir gün bu kez Boston'a inerse, şu haber girişini öneriyorlar: "Musa'nın 10 Emri dün Boston'a indi. tçlerindeki en ilginçleri iiç ve sekizinci maddeler." Maryland Üniversitesi'nden Doktor Mary Levy, Amerikan basınının haber anlayışını şöyle açıklıyor: "Bir yangında kucagında çocuk olan rahibenin ikinci kadan adayıp itfaiyeciler larafından (ente ile yakalanması iyi haberdir. Bfr yangında kucağında çocuk olan rahihenin ikinci kattan atlayıp itfaiyeciler tarafından yakalanamaması, harika bir haberdir." tlan endüstrisi Bu tanımlar basın dışı, ama basınla ilgili kişiler tarafından yapılan tanımlamalar. Amerikalı gazetecilere göre de "İlandan arta kalan yerlerde yayınlanan yazı parçalarına haber denir." Amerika'da basın denince ilan endüstrisi akla gelir. Gazetelerde en iyi giyinenler yazı işleri müdürleri değil, ilan servisi personelidir. Gazetenin en entelektüel unsurları da ilan servisinde çalışır. örneğin Şili'deki insan hakları krızini bilip bir Santiago mahkemesi iki polisi işkenccden mahkum ettiyse, Washington'daki Şili Elçiliği'ni arayıp, "Işkencecilerin mahkum olması, iilkenizi tanıtmak için iyi bir fırsat" diye ilan alacak olan kişi, ilan servisi personelidir. Türkçede ilan konusunda nasıl ki hafif bir davranış biçimini çağnştıran "ilan vcrmek" deyimi kullanılıyorsa, Amerika'da konuşulan tngilizcede ise aynı işlem için saldırgan bir davranış biçimi çağnştıran "ilan salmak" deyimi kullanılıyor. tlan servısleri erçekten ilan almıyor, satıyor. örneğir enede 40 özel ek hazırlayan birbuçuk ı .ılyon tirajlı USA Today gazetesinin, lran'daki Amerikalı rehineler serbest bırakıldığı gun VVashington Şimendiferciler Derneği'n'ien rehineleri Amerıka'ya getiren pilotlara teşekkür alan ilan servisi nıüdürü Chnrles Gibbson'a sorduk: Ürneğin seçimlerde işverenlerı Demokrat Parti'ye oy vermemeye çağıran bir ilan gelse, yayınlamayı kabul eder misiniz? Gibson, "Elbette koyanz. Üslelik bir de işçi sendikalarını arayıp karşı ilan satarız" dedi. Böylesıne saldırgan gazeteci ve ilan personelı istihdam eden Amerikan basını, şimdi seçimleri doğrudürüst İ7İememek suçlamasıyla karşı karşıya. Peki, Kongresinde alınan ufak bir karar tasarısı bile Türkiye'yi karıştırmaya yeten, Türk savunma sanayii için hayati önem taşıyan Amerika'yı Türk basını nasıl izliyor? NVashıngton'da sadece TRT ve Tercüman'ın fulltıme (tek işi bu olan) temsilcileri var, diğer gazetcIerin yok. Bu yüzden Amerika'ya gelip, Amerikan basınının "Tiirkiye gibi jeostratejik önemi olan müttefike ilgisi/ kaldıgından" yakınanlara, dünyadan haberli Washingtonlu gazeteciler soruyor: Washington'da kaç muhabiriniz var? Basın, sıkıntı yaşıyor Amerika'nın önemli gazetelerinden Los Angeles Times'ın VVashington Büro Şefi Jack Nelson'a bakılırsa, basın Nixon döneminden sonra habere ulaşmak açısından en büyuk sıkıntıyı Reagan döneminde yaşıyor. "Gandi'nin Başkanlık Sarayı'nda verdiği bahçe parlisindı bulunmuş Üçuncu Dunyalı gazeteci" sıfatı taşımamız nedenıyle öldürülmcsindcn sonra NVashınglon basın kulübünde düzenlenen Gandi panelinde bir araya geldiğinıiz Nelson, Reagan yönetimini "gizli sansur" uygulamakla, yani "çevresindekileri korkularak ga/etecilerle konuşmamalarını saglamakla" suçluyur. Nelson, "Amerika'da bulabildiginiz her şeyi yayınlamakla hıirsünuz. Eger bulabilirseniz" diyor. Nelson, Reagan'ı bılgısizlığı ortaya çıkacağı için az basın toplantısı duzenlemekle de suçluyor. Ancak Reagan'ın Beyaz Saray nnıhabirlerine adlarıyla hitap etmekten, doğum yapan eşlerine çıçek yollamaya kadar varan ilgisini de inkâr etmiyor. Ancak Başkan Reagan'ın basın sözcüsü Larry Speakes, Nelson'un iddialarını reddedıyor. Beyaz Saray'ın gündelik basın brifinglerine espri ve hoşgörü havası getirdiği için gazetecilerin "baskentiu en iyi şovmeni" diye takıldığı sözcu, Reagan'ın 1984 yılında 13 basın toplantısı yaptığını söylüyer ve Başkan'ın fildişi kulede yaşadığını iddia edenleri Ortadoğu ülkelerinde gaze HERŞEY PROPAGANDA İÇİN Reagan ve Mondale leleviıyonda yayınlanan tartışma sonrası eşleri tarafından kutlamyor.