26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 İnsanlık onurunda mutlak eşitlik CUMHURİYETDERGÎ Karabasan KEZBAN HATEMÎ vrensel hukukun gerçekten hukuk olabilmesi onsuz olmaz koşul olarak "insanlık onurunda mutlak eşitlik" ilkesine dayanır. Daha ilk ilkeden itibaren ya çifte standart başlar, yahut da çifte standartsız olarak bu ilkeye sadık kalma yolu seçilir. Yol ayrımı daha başlangıç noktasından başlamıştır. Yollardan biri evrensel hukuk ve ahlak yoludur.. diğeri eyyamcılık , oportünizm, Makyavelizm yoludur. Evrensel hukuk yolunu seçmeyenlerin çok azı, seçmediklerini açıkça söyler. Bunlar Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'sinde "Gaflet, dalalet, hatta hıyanet içinde" olarak nitelenen kişilerdir. Bunlar sömürücülerin emelleri ile, kendi bencil çıkarlarını çakıştırmış işbirlikçilerdir. Sömürücü giicün arkasında da çok tehlikeli ve akıl hastası diyebileceğimiz insan sevgisinden yoksun, canavarlaşmış, silah tacirleri, kara para avcılan, bunlann da ardında tam anlamı ile deli ve Hitler'e parmak ısırtan insanlık düşmanları gizlenmiştir. Sonsaldırıdabütünbunlarıgördük. 30 yıJ kadar önce Amerikan filosunu Dolmabahçe'deprotestoedensınıfarkadaşla Sorun ABD'ye, yani polise kim polislik edecek sorunudur. Dünya hümanistleri birleşmedikçe, çok yakın zamanda sıra bize de gelecektir... Çalar saatimiz mi bozuldu? Yoksa hiç mi yoktu? Büyük bir kısmı ise son savaş sırasındaki açık oturumlar ve panellerde dehşet ve ibretle gördüğümüz gibi daha başlangıç noktasındaki ilk adımda tamamen aksi yöne saptıklarını gizlemek için önce " Burada savaşa taraftar olan kimse yok, hepimiz savaşa karşıyız"dedikten sonra, ünlü"ama"larını bastırarak derhal iç yüzlerini açığa vururlar. Fakat o kadar pişkin, bir o kadar da yüzsüzlerdirki, doğru yönü seçenleri derhal şamata ile sıısturmaya çalışıp "solcu, îslamcı, Manken" koalisyonundan söz ederler. Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasındaki benzerlerinin ne halde olduklartnı o dönemi yaşamamış olan bizim nesiller mesela; Y. Kadri Karaosmanoğltı'nun o dönemin Istanbulu'ndaki işbirlikçileri anlattığı "Sodom ve Gomore" adlı romanından ibretleöğrenebilirler. rımın haklılığını ve ne kadar" önsezili" ol duğunu içimiz sızlayarak hatırladık! Yassıada mahkumlannın itibarı benim de onayladığımbiçimdeiadeedildi. Şimdi de onlardan 10 yıl sonra mahkum ve idam edilen idealist gençlere sıra henüz gelmedimi? Gitgide ülkemize de saldıracak dehşet vericibircanavarhalinegelenemperyalizmin karşısında solcu, tslamcı, manken koalisyonunu, mandacılar, hortumcular, kefen soyucuları koalisyonuna inat güçlendirmekvebilinçlendirmekiçinDenizGezmiş ve arkadaşlarının da itibarının iade edilmesinin Yassıada'nın "üç kurbanı" gibi; dar ağacında " üç fidan "nın da aynı şekilde anılmasının zamanı hâlâ gelmedi mi? Ortadoğu çok renkli kültürlerin yaşadığı, çok çeşitli problemlerin ve krizlerin oluştuğu çatışmaların olduğu bir bölgedir. Bölgenin Suudi Arabistan hariç (hac gelirleri) tek sahip oldukları şey petroldür. Aslında Ortadoğu halkları petrolden elde edilen kârların Batıya ve ABD'ye gitmesini hiçbir zaman kabul etmcmişlerdir. 1991'de Körfez Savaşı'nda Irak'ın sivil altyapısı bilinçli ve kasten bombalandı. Ortadoğu'nun Paris'i sayılan benim çocukluğumun Binbir Gece Masalları'nın simgesi olan Bağdat modern bir şehiriken bilinçli ve kasten sanayi öncesi çağa geriletildi. Yarım milyon çocuk ve binlerce sivilin ölmesine neden olan ve ekonomik ambargo ile aslında savaş öncesi yok edilen Irak, ABD ve îngiltere ambargo planını hazırlayıp uygulamayı BM'ye bıraktılar. UNICEF'in 1990 tarihli raporunda dünyanın en sağlıklı veen iyieğitimli nüfusuna sahip olan Irak, ambargo ile aslında savaş öncesi yok edildi. ABD ve tngiltere ambargo ve yaptırım politikaları ile Saddam'ı yerinden etmeyi değil bir toplumıı yok etmeyi amaçlayan Irak'ın kültürünü, modernitesini ve insanlık tarihini yok ettiler. Ambargo Iraklılan tiim toplumu özgiirlükten, bilimden, entelektüel gücünden ve enerjisinden,kendineyeterliliğinden,kendinesaygısından yoksun bıraktı. Uluslararası hukuk düzeni "barış vegüvenliği"sağlamakamacıilesadeceGüvenlik Konseyi'ne bazı zorlayıcı eylemlere girışme yetkisi tanımasına karşı ABD ne hukuki ne de insani hiçbir endişe taşımadan uluslararası hukuka tabi olmadığını ilan etti. Sorun ABD'ye yani POLlSE KÎM POLlSLÎK EDECEK sorunudur. ABD'li petrol şirketleri (bunların temsilcileri herdönem iktidarda idiler) denetimlerini devam ettirebilmek için dışa bağımlı ABD'ye boyun eğen (boyunduruğu kaptıran) ama halkına şiddetli baskı yapan güçsüz aile diktatörlükleri oluşturdular. Şah zamanı Iran rejimi ve Israil'in üslendiği rol Türkiye ve Pakistan yani Arap olmayanlar bölgede ABD lehine denge sağlıyorlardı. Bu dengeler 1979 yılında Iran devrimi ile bozuldu. îran Devrimi'nden sonra emperyalizmin, sosyal psikoloji laboratuvarına derhal yeni bir ihaleverildijo zamana kadar komünizme karşı "Yeşil Kuşak" ürünleriyerinebundan sonra Sovyetler Birliği'ni de yanına çekmeye çalışan emperyalizm bu kez de Islamı baş düşman ilan etme yolunu seçti. Kısa bir süre sonra Huntington'a * (Bu kitaba Henry Kissinger önsöz yazdı) bu konuda sözde bilimsel bir öncülük görevi verilerek Meşum Armegedon efsanesine sözde bilimsel bir kılıfgiydirildi. Bizim safenteller de; îslamcılar da dahil medeniyetler savaşından 21 yy. harikası globalleşme yanında bahseder oldular. Ne de olsa emperyalizmin aptallaştırdığı yığınlar için bu kitabın başlığı çok fazla bir şey söylemiyordu. Bunun için dini bir takviyegerekiyordu. Bu da uçuk fundamentalistlerin vatanı ABD'de bunlan yönlendirme ve kullanma amacını güden bir şeytani zekânın "Tevratın şifresi ** " başlıklı kitabı ile ortaya çıktı. Esasen ABD'de Papa'yı Deccal veya Leviatan sayan akıl hastahanesinden boşanmış tipler, bu kitaptan fazlası ile etkilendiler. Bizde de bu kitap derhal her iki cildi ile çevrildi veTürkiye'de bile etkileri göriildü. Bu etkilerin en zararsızı Kuranın Şifresi gibi yine akıl sağlıgı uzmanlık alanına giren kitaplann "Bestseller" olması şeklinde göriildü. Asıl tehlike ise; başta ABD Başkanı Bush olmak üzere birçok kişinin Islama saldmsına vesile oldu. Bunun en korkunç örneği Irak'a karşı yapılan saldındır. Dünya hümanistleri birleşmedikçe çok yakın bir zamanda bize de sıra gelecektir. Çalar saatimiz mi BOZULDU? Yoksa hiç mi YOKTU!» * The Clash of Civilizations and the remaking of world order, Samuel P. Huntington * Tevratın Şifresi, III, Michael Drosnin
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear