26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

20NISAN2003.SAYI891 elektriği söndürüp mumlan yaktık, birlikte şarkı söylüyoruz. Necip Celal'in gözleri kör ama, ışığı görebiliyordu. 'Çocuklar, şu mum ışığını da söndürün de, bu akşam hepimiz eşit olalım,' dedi. Ağlamaya başladık." Evlerdeki toplantılargiderek tango seanslanna dönüştü. Yine böyle bir gecede îclal Ar'ı îstanbul Radyosu Müdürü Mesut Cemil de dinledi ve radyoda tango okumasını istedi: "Istanbul Radyosu'nun, Galatasaray Postanesi'nin üstündekı ilk döneminde, Necip Celal'in bir tangosunu takma isimle, Kızıl Ay adıyla okudum. Saçlarımın kızıl oluşundan dolayı, Mesut Cemil beni öyle takdim etmişti." Bu arada Istanbul Konservatuvarı bir koro kurmak için çalışmalara başlamıştır. Koroyu Muhittin Sadak idareedecektir. Konservatuvar öğrencileri ve dışardan insanlarla büyük bir koro kurulması amaçlanmaktadır. îc ları ilerisi için çok şeyler vaadediyor." Koronun 1951 yılındakiikinci konserinde de Iclal Hanım dikkaderi yine üstüne toplardı. Akşam gazetesindeki makalede şu satırlar yer alıyordu:"lclal Ar, Schubert'in 'Ave Maria'sında, bu çok tanınmış ve o nisbette sevilmiş eserin ifadesinde haklı bir başarı kazandı. Bayan Iclal Ar'ın ses genişliğivekuvvetiilemüsavi değerde müzikalitesi var. Sesini hizmetine vakfettiği eseri anlayarak ve duyarak ifadelendiriyor. Bu güzel sesi daha başka eserlerde de dinlemeyi temenni ederim." Koronun üçüncü konserinde ise îclal Ar, Binnaz Fevzioğlu ile birlikte solist olarak görev aldı. îclal Ar, aynı yıl içinde, piyanoda Prof.Italo Brancucci'nin eşliğinde bir konser verdi. Küçük Sahne'de gerçekleştirilen bu konser sonrası olumlu eleştiriler alındı. Bunu diğer konserler izlel'Md'lı vıllaıda irlal Ar hoı asi Maotrn Dımarki ilc (solda). Naımk isıııaii'iıı kfiıdi III simlvtısııııda l<»lu|'i ı l l a l ( l a Ar (ııMNl. l')>\ VIİİMM lal Ar," Bu koroda dokuz yıl çalıştım. Koroda solist olarak da görev alıyordum," dedikten sonra ekliyor, "Muhittin Sadak'ın çok katkısı oldu yetişmemize. Onu hep saygıyla anarım bu nedenle. Bu arada Profesör Brancucci'den de özel ders almayabaşladım. Birlikte resitallerverdik." Konservatuvar Korosu'nun 1950 yılındaki ilk konseri büyük ilgi ilekarşılandı. Koro,70kişilik kadrosuyla Türkiye'nin bu konuda o güne değin gerçekleştirdiği en önemli atılımdı. Konserde Haydn, Brahms, Schumann gibi bestecilerin eserleri seslendirildi. Bu arada Iclal Ar da bir parçada solist olarak görev aldı. Faruk Yener konser sonrasında şunları yazıyordu: " Veda Şarkısı'ndaki bariton ve radyomuzdan evvelce de dinlemiş olduğumuz soprano îclal Ar'ın ses kapasitesi ve diksiyon di. 1954yılındaFerdiŞtatzer'in piyanosu eşliğinde îstanbul Radyosu'nda bir konser verildi. Ştatzer'le bu beraberliği aynı yılın 19 Mayısında Küçük Sahne'deki resitalde de sürecektir. MUMSERGİSİ... Bu arada Muhsin Ertuğrul'un teşebbüsüyle Ankara'daki Devlet Opera'sına bağlı olarak îstanbul'da da bir "Şan Stüdyosu" açıldı. Şanla uğraşan müzisyenler ve solistler burada çalışmaya başlarlar. Her katında piyanosu olan, beş katlı bir apartmandadır bu stüdyo. Alman, ltalyan hocalar ders vermektedir. îclal Ar da bu çalışmalara katılır: "Ben buraya imtihanla kabul olundum. Dört yıl kadar çalıştım. Sonra Istanbul Operası'nın kuruluşu yapıldı. îmtihanları kazanarak Opera'ya girdim. Dört yıl kadar da Opera'da çalıştım. Menotti'nin Konsolos operasında, Mascagni'nin Ca1 valleria Rusticana sında baş rolleriüstlendim." Ve bu noktada birden ortalığa bir sessizlik çöküyor. Bundan sonrası biraz hüzünlü. Ayrıntılannı anlatmak istemediği bazı çekemezlikler, anlaşmazlıklarla dolu. Bu huzursuzluklar îclal Ar'ı rahatsız ediyor ve emeklilik hakkını da kazanmış olduğu için ayrılmayı seçiyor. Artık o emekli bir sopranodur:" Sonra başka işlereverdimkendimi.Dekoratif mumlar yaptım. 1967 yılında Beyoğlu'nda ŞehirGalerisi'nde bu konuda bir sergi açtım. Salonun dekorasyonunu da eşim VedatAryapmıştı." O dönemin eski bir kupürünü buluyorum Vedat Ar'ın dosyalarıarasında. VatanGazetesi'nde Nihal Atamer bu sergiyi şöyle tanmyon "Eski sopranolanmızdan îclal Ar, renklerin bütün tonlarını kullanmış, 111 parça yuvarlak, dört köşe, dikdörtgen, silindir geometrik şekillerin tümü, maharetle iriden ufağına kadar iğrilmiş, bükülmüş, yuvarlanmış vedekoratif mumolmuş. Lamba şişesinden kalıplar, kadehler, bardaklar, kolaylıkla, ama sanatçıya has bir buluşla içleri doluvermiş. Sonra Laleler, Hisar, Çeşmi Bülbül gibi güzel isimler alarak ince titrek, yana yana eriyecekler. Yakılmak için yapılan küçük heykelcikler başka bir sanat." Bugün îclal Ar, duvannda Namık Ismaü'in yaptığı o güzel portresinin onünde yıllara meydan okuyor. Gülüşüeskigünlerihatırlatacak kadar güzel. Ve elbette müziği yine delicesine seviyor. Fotoğraf makinesı elinde dağ tepe dolaşıp resimler çekiyor. Hiç sönmeyen bir kızıl meşale gibi...*
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear