27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 OCAK 2000. SAYI 719 kat kâğıda sanlı bır zarf, bunda da, onun yaşamının dayanılmazlığını buldum. Çok uzun yazdıklanna, 'kızım' sözcüğüylebaşhyordu..." Mektup, onda neler yazıyordu Kamar? "Kızım, sevgilibincikçiçeğim:Evrende: ona buna don çıkarmaya başlayıp da yanda bırakmak her babayığıdin harcı değildir. Lüks Şermin Abla'nın evinde, kendi isteğimle çalışmaya başladım. Asla satışa gelmedim." Kamar'a dönüp Vivi' yle tanışmak istediğimi söylüyorum. Ve öğreniyorum ki Vivi şubat ayında, yıllarca mücadele ettiği sistemin ve insanların kendisine direttiği bu hayata selam durmaktan vazgeçmiş. "Bir gün, Vivi kaldırımın kenannda oturup şarap içerken, önünden bir kamyon geçtniş. Bu sırada kamyonun önüne bir otomobil çıkmış. Kamyonun şoförü, Vivi'yi görmemiş ve Vivi'nin başı kamyonun altında kalmış." Köpeği dışandaki tek dostunu böyle kaybediyor Kamar. Daha acı olan Vivi'nin gerçek anlamda bir yokoluşa gitmesi. Ardında Kamar dışında onu hatırlayacak kaç kişi kaldıacaba? "Bizım Zavallı Vıvı, ne oldu? Otomobilin altında kaldı gıtti. Belki onunla içki içen, onunla bir gecesini geçiren bir erkek için unutuldu. Oysa soylu biri olsa, bir Lady Di olsa.azizegibigömülürdü. Bizim Vivi'nin yaptığı neydi: Bir şarap uğruna kendini teslim etmek. Öbürü ne için ederdı bilmem." Mektup Kamar, Vivi'nin mektubunu tamamlayalım önce: "Izak'la evliliğim süresinde, hiçbir kimseylesevişmemolmadı. tzak'labile. Babanın Izak olmadığını da yerı gelmişken sana açıklamahyım. Izak'mzorlamasıyla: kendi soyundan o adamdan, Viyanalı bir Yahudi'den doğdun. Bugüne dek bu gcrçeği hep gizledım, senden bile... Oysa sen, kısa süreli babalığın Nebih'ın koynuna girdin. Bunu duyabümem için, herkapıyı zorladın. Niye? Orospunun kızı da, orospu olur yakıştırmasıy la: kendini tanıtıma mı sunuyorsun?" Kamar, Vivi 'yi çok sevmesine karşın, kimi zaman ona kızmadan da edemiyor ve Vivi'yle ilgili bir anısını anlatıyor: "Bir kış günü, ısınacağım bir yere ihtiyacımvar. 1982'denberısobayüzügördüğüm yok. Kütüphaneye gıdeceğim ki ısınayım. Otobüs durağına gittitn. Baktım Vivi geliyor. Mantosunugiymemiş, omuzunaalmış. Hava soğuk, tabii akşamdan kalmışlık var. Şöyle bir süzdü benı. Hiçbir şey demeden önümden geçti gitti. Halbuki üç akşam evvel bendeydi. İçemediğim yanm şişc rakımı bile ıçmişti. Aradan dört gün geçti. Baktım gece yarısıgenebanageldi. Sabahkalktı. 'Benim param çalındı, sen çaldın', diye bağınyor. Sille tokat attım dışanya. Bende para yok, bir de para çalmakla suçlanınca dayanamadım. Ben de dışanya çıktım. Üzerimde gene para yok. Galatasaray'da kıtaplanmı sattım. GittimÇiçekPasajı'na.Aldığımparaylayabir, ya iki bira içebiliyordum. Baktım, Vivi meyhanelcrden birinde oturuyor. Beni çağırdı, oturdum. Gayetkibarbirtavırla, 'beyefendiyeservisaçın' dedi. Kendisiderakıiçiyordu. 'Ne alırsın' diye sordu. Tekrargarsonu çağırdı, ' benim güveçten vemeyvegetirin' dedi. Ben bardagıma rakıyı koyaum. Güveç geldi. Ayağa kalktı Vivi, "Sen beni evden nasıl kovarsm!" diye bağırmayabaşladı. Daha rakıdan bir yudum içmeden, benı meyhaneden kovdu. Gene aradan bir hafta geçti. Bir gece yansı geldi. Kapıyı çaldı. Açmadım. Kapımı kilitlememişim. Omuz attı, girdi içeriye. Elindebirşişe70'likrakı. 'Benseni seviyorum. Benimle evlen' diyor. Ne evleneyim onunla.' O zaman evlenme teklif i et bana, bu rakıyı beraber içelim.' dedi. Başka dostum yokki. Birköpeğim var, birde Vivi." Kamar, kitabında Vivi'nin ağzındanölümüsorguluyor: "...Üstelikçeşitlidensizliklerinyetmiyormuşçasına: birde, intihardan sözedıyorsun her önüne gelene... lntihar düşüncesınin kaynağı ne olursa olsun, korkutmaksa ash, sonunu çok iyi düşünmeli." Yalçın Kamer, intihan da düşünmüş. Bunu anlayan arkadaşları, onu Bakırköy Ruh ve Sinır Hastahklan Hastanesi'ne kaldırmışlar. Ancak o, kendisıni hastanede yatmaya ikna etmek isteyen doktorunu ve kapıdaki görevlileri atlatarak kaçmayı başarmış. Bu, onun için neşeyle anlattığı bir anı artık. Kamar, insanlara kırılmamayı öğrenmış, kendisine yapılan bu davramşa kınhp kendisini deli yerine koymalarına üzülmek yenne, tüm olanlara gülmeyi tercih ediyor. Belki Vivi de bunu düşünmüş. Bir gün Vivi, Kamar'a intihan sormuş. "Jean Paul Sartre ne kadar güzelce değiniyor, bu yaşama: 'lntihar, dünyada varolmanın bir başka yoludur'uyla. Onun yaşamak diye ileri sürdügü canlılık nedir?" (...) Hiç intihara neden oldun mu?" Ve ardından yaşadıklannı yazıyor Kamar: "Çantasını kaptığı gibi bir çırpıda sokağa firladı. Arkasından ben de seğirttim. Anlamsız sözlerle, sokağın karanlığında onu aradım. Döndüğümde, odamn dört bir yanı onun adını söylüyordu: Vivi, Vivi..." Ve kitabında Pınar Çekirge'den yaptığı bir ahntıyla soruyor Kamar: "lntihar düşüncesi ne zaman başlar içimizde? Rasgele bir sığınma, kaçma, kurtulma isteği yüreğimize düştüğünde mi? Kaçma, sığınma düşüncesini reddedeceğimize ya da kısa bır süre sonra bütün bütün unutacağımıza, geliştırmeye, yüceltmeye, vazgeçilemezimiz kılmaya yöneldiğimizde mi? lntihar tutkusu kesin karara dönüştüğündc mi?" 19 Bir kitap yazılıyor kütüphanelerin sıcak, sessiz, ağır salonlannda... Yazan Yalçın Kamar. Eski bir gazeteci, yalnızlığının tek eşlikçisi köpeği Şirin. Anlattığı ölüme ve şaraba âşık bir fahişeye, Vivi'ye dair... Ah! Kızına "Evrende ona buna don çıkarmaya başlayıp da yanda bırakmak her babayiğidin harcı değildir" diye yazan Vivi... cek parası olmadığından, polislere kapıdaki mühürü açtınp eşyasını alamıyor. "Birakşamevegeldim. Yan binada cinayet işlenmış. Polis benim de kapımı mühürlemiş. Bir gömlek, birpantolonlakaldım. Cepte para da yok. Nereye gideceksin şimdi? Arka tarafta bir giriş yeri vardı. Köpek içerideydi. Birine arka kapıyı kırdırdım. Polis kaynaklamıştı kapıyı. Şirin'i aldık çıktık. Kış geldi. tkiüçtanepaltom var. Kazağundavar aslında, ama onlan alıp getiremiyorum." Vivi'nin anılandabuevde kalmış. Birgün bize Vivi 'nin tokasını getiriyor Kamar. Vivi ' nin ölmediğini söylüyor, cn azından kitabında. Çünkü hâlâ anlatmadığı bir şeyler var. Vivi'nin anlatılmayan dostlan... Şimdi, bu tavaletı bile olmayan tek odah evde yaşıyor. Kamar, bu hayatı kendisi tercih etmiş. Tüm bu şahit olduklannın, yaşamın gerçek yüzü olduğunu düşünüyor. Ve yaşananlar, ona yazacak bir güç ve hayal zenginliği kazandınyor. Kamar, kimi zaman da yaşadığı bu yoksul hayattan şikâyet ediyor. Belki onu yazmaya iten, yaşadığı bu çelişki. Belki de, zamanla yazarak yanıtını bulacak, yaşamın ona kazandırdıklanmn ve kaybettirdiklerinin. Çünkü yaşam bırzamansızlıksa, o zamansızlığı en farklı yoldan tatmak gerek. Kamar'uı yaşadığı sokaklar,busokaklann adamlan, kadınlan, bu sokaklann cinayetleri ve çocuklan, sanki yoklarmışçasına yürüdüğümüz bu Beyoğlu, yaşamı bizden daha fazla soluyan insanlarla dolup taşıyor. Ve yaşadığımız hayatın ne olduğu, belki onun anlamsızlıklayüklüanlamı. Kamar bir sigara içip dünyarun en güzel şeyiymişçesine soluduğunda dumanı Gökhan Erol'un şiirinde anlamlanıyor: "Bir Bremen mızıkacısıydı kitapçıdaki kadın/ bugün bitmeyen bu 1 van günü/ üzerindeki ağırlığı atmak için süslenmışti/ elındeki kullanma kılavuzuna görehayat/ güzel bir orospuydu/ve çok güzel sigaraiçiyordu."^ Paramı verslnler de... Kamar, hayatta yapacağı bir iş daha olduğunu, bu kitabı bitırmeden intihar etmeyi düşünemeycceğini söylüyor. Onun en büyük istcği,kıtabınınyayımlanması.Hemdüşgücünün yaratımlannı hem de Kamar'ın intihar üzerineincelemelerini.alıntılannıiçenyorçalışması. Kamar, kimi zaman çaresızlığe düşüşünü şu sözlerle anlatıyor. "Kitabı bir yayınevıne götürüp satacağım. Kiminadınıyazarlarsayazsınlar.Birialsın, ben yazdım desin. Yıllarcabu işten para kazanamadım. Emeğimin karşılığım alamadım. Şimdı paramı versinler de, nc y aparlarsayapsınlar." Kamar, yıllar önce gazetecilik yaptığını ceketindeki rozeti göstererek anlatıyor. "Bizim zamanımızda bir kadro meselesı vardı. Yazıişleri müdürüyle, baş yazar, tefnkayazanlarlabirgrupoluştururdu. Birgazetede yazıişleri müdürüyle patron ters duştüğü zaman, yazıişleri müdürü ekibiyle, bir gazeteden bir başka gazcteye giderdi. O dönem Basın Kanunu da olmadığından, patronlar istedikleri ücreti veriyorlardı çaîışanlara Ben ne hikmetse hiçbir gruba giremedim Şansım iyi gitmedi. Emekli bile olamadım. 1949 'da bir mahalli gazetede çalışmaya başlamıştım. Akın gazetesine, sonra da Gece Postası' na geçtim. Son yıllarda da Hürriyet gazetesine dışandan haber topluyordum. Çalıştığım gazetelerde, çalışmayanlar bile sıgortalıydı, ben sigortasızdım, gazetenin yönetim kadrosunun, havuzdan para alan yazarlann eşleri dostlan sigortah olduğundan... Şimdidebu böyle sürüyor." Kamar, daha önce yaşadığı evden, yan binada meydana gelen bir cinayet nedeniyle çıkanlmış. O nedenle kitaplan, giysileri hâlâ mühürlü kapının ardında. Nakliyeciye vere Yalçın Kamar ve köpeği Şirin... Vivi yok... Şubatta hayata selam durmaktan vazgeçmiş...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear