27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURİYET DERGİ Yalçın Bey'in Vivi'si ELtF KORAP eyoğlu'nun her zaman girmeye çekindiğimiz, ama garip bir şekildeinsanı içindeki yaşamlara çeken sokaklanndan birindcyiz. Önde o, bir yazar, bir bohem, bir garip adam, arkada ben ve ortak tek arkadaşımız yürüyoruz. Sokağın iki tarafında kargacık burgacık görünen, hcmen hepsi cumbalı evler. Bazılarının camları kınk ama, hepsinde karşı binaya uzanan ipler ve mavili, sanlı, kırmızılı çamaşırlar scrili. Ne işimiz varburada? Beyoğlu'nun yoksul yaşamı değil, insanzengini sokaklan bizi çeken. Belki fahişelerin, travestilerin mekânı olması, belki nelere tanıkhk ettiği belli olmayan taş yapılann bakışlan... Cinayetlerin başka yerlerde değil de, burada işleniyor olması. Katillerin ve kurbanlann bu seçimi, polisin burayı sevmemesi. Yaşamın aslında görmek istemediğimizyüzünü burada akıtıyor olması, busokaklardayürüyüşümüzünasıl nedeni. Ve bu adamın ne işi var burada? Yalçın Kamar, yıllarca gazetecilik yapmış, birçok inceleme kitabı hazırlamış, evi, parası ve dostu olmayan bir adam. Sokağın sağında sıvalan dökülmüş, eskiden nc rcnk olduğu seçilmeyen bir binanın, dışarıdan inilen merdivenleri ve demir bir kapı. Kapıyı açıyor Yalçın Kamar. Burası onun yaşadığı yer. Boş odanın zemini çamur içinde. Sarı bir ampulün aydınlattığı odada, bizi karşılıyor Kamar'ın yaşlı köpeği Şirin. Odanın sağında, üzerinde yatak bile olmayan bir demir somya, üzeri kitaplarla dolu bir masa, birkaç çamaşır... Ne tuvalet, ne mutfak var bu evde. Birinsan,nasılyaşarburada?Üstelikyıllarca basın emekçiliği yapmış, bunca kitap hazırlamış birinin bu koşullarda yaşaması? Şimdi bu insan, tüm bu olanaksızlıkların içinde bir kitap yazıyor. Ölümü, ötenaziyi in celiyor bu kitap, bir de onun için çok önemli birini, bu sokaklardan birini, mesleği fahişelikolanbirkadını.Vivi'yianlatıyor. Aslında 14 Ekim günü, sabah saatlerinde, Atatürk Kitaphğı'nda karşılaşıyoruz onunla. Beyaz saçları taranmamış, gözlüklerinin arkasından mavi gözleri görünüyor. O zaman, gözlcrinden birinin görmediğini fark etrnıyorum. Ona ait değilmiş gibi duran giysileri, titreyen elleri dikkatimi çekiyor. Bir şey söytemek ister gibi öne atılıp sonra biraz geri çekilen adımlanna, sesi karşıhk veriyor. "Tekbirsayfa fotokopi çektireceğim. Sayfası 20 bin lira. Kalanını kendim yazarım. O kadar para veremem." Sıramı rica ediyor. Benden başka kimse yokzaten. Parasını ödedikten sonra masasına seyirtiyor. Dönüp yarun ağızla, "Kitap yazıyorum. Okumak istersen gel" diyor. Ne üzerine, diye soruyorum. Yanıtlıyor: Ölüm. Görevli, onun birkaç yıldırhergüngeldiğini ve saatlerce çahştığını söylüyor. Sonradan öğreniyorum ki Kamar, evinde ısınamadığı için kitaplıklarda çahşıyor. Yazdıklannı okumak istiyorum. Yanına oturuyorum. Hiçbir şey söylemeden kapaksız, kurşun kalemle yazılmış defteri koyuyor önüme: "ly i ya da Kolay ölüm Seçkisi 1, Beyoğlu Yosması Vivi'nin Tutkusu 2". Konuşmuyoruz. Onun tek dostunu, Vivi'yi okuyorum. "Başkalannca da önemsenebilecek birkaç anı içinde en anlamlılannı seçtim. Bunlardanbiri: Yakıcı yaz güneşi ya da sulu kar altında yıkılmadan duran ama hep gülümseyen bir kadın. Adı, kimi yerde Vivi, kimi zorunlulukta Çilek. Aslında evli olduğu alkolden, koparabildiği teközgürlüğü: gülümsemek. Geçinmek için gülümser olmak." Vivi, yıllarca fahişelik yapmış bir kadın. Yalçın Kamar'ın köpeği dışındaki tek dostu. Sekiz yıl önce bir şaraphanede, Beyoğlu'ndakiPanoŞaraphanesi'ndetanışıyorlar. "Gençliğimde sıkça uğradığım Galatasaray'daki çogu ayaktakımının sığındığı Pano Şaraphanesi 'ne yıllar sonraki adım atışımda, ona rastladım. Bana sesleniyordu: 'Beyefendi, burada boş yer var. Geliniz.' Gülümsüyor, eskilerden kalan bir tanıdık el gibi sallanıyordu. Bende; elimdcki şapkayı sallayarak, ona karşıhk verditn. Meyhanecinin 'O kan, seni rahatsız eder' sözlerine nedense aldırmadım. Ve birlikte epeyce şarap içtik. Gözünüyatağımdaaçtığında 'neredeyim' diyesormadı. 'Biriçki olsane kadar iyi olurdu' sözlerini de, boş kadehi ona uzatarak karşılamaya çalıştım, alay edercesine. O, 'sek rakı olsun'la ycni bir güne; isteği doğrultusunda 'günaydın' dedi"... Vivi'yletanışmalannıkitabındaböyleanlatıyor Kamar. "Pek anlaşamazdık onunla. Gece meyhanede içer. Saat iki, üç olduğunda, parası biter bana gelirdi. Kapının önünde bağırırdı, ben de rezalet çıkmasın diye içeri alırdım onu." Böylebaşlıyordostluklan, Vivi'nin Fransızca ve Ahnanca bilen, çok zeki bir kadın olduğunu fakat, yaşadığı olaylarnedeniyle alkole yenik düştüğünü söylüyor Kamajr: "Vivi,alkole 'kocam' derdi." Kızım, biricikçlçeğim... Vivi, gençliğinde Beyoğlu'ndaki Lüks Şermin Abla'nın evinde başhyor hayat kadmlığına. Kamar, bir gün Vivi'nin kızına yazdığı mcktububuluyor evinde. Ve kitabında yer veriyormektuba. Çünkü mektup, Vivi'nin yaşamını gösteriyor bir anlamda,hisscttikleriyle birlikte: "Kimdi;boyluboyuncaçırçıplakodamda yatan bu dalgın kadın? Tam yanıtını gerçek olarak bulamadım... Neden sonra yanında duran çanta gözüme ilişti. Çok geçmcden çantasını, iyice elden geçirdim. Birçok ıvırzıvınn yanında birkaç
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear