27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

(IJMIIIJRİYF.TDER(;1 Sincma sezonu başladı. Eskinin sinema salonlannı bilenler geçmişi özlemle hatırlıyor. "Şimdi sinemaya değil, filme gidiliyor, işin töresi kayboldu" diyorlar. Salondaki büyü: Sinema Atlas Sineması Müdürü Suphi Oktay. Kilmin sonu.. "Film nasıldı?" sorusuyla gerçek yaşama dönüyoruz... Dikmen altmış dört yaşında, 1956 'dan bu yana Emek 'le yaşlanıyor. Işini çok sevdiğini söylüyor hemen. "Atlas sineması müdürü Suphi Oktay veben yaşı geçmis. iki sinema müdürüy üz. Ama biz bu işı çok seviyoruz. Işverenin para kazanması önemli değil. Burada sevgi var." Yeni alınan oyuncağını gösteren birçocuğun heyecanıyla devam ediyor: "Bcn sinemaya gitmck için güçlüklerçektim.Ekonomik şartlarımı zorladım." Sekldoryan Bloku'yla ilgili sorumuzu, "Lütfen" diye kesiyor. "Bütün gençlik yıllarım, ömrüm burada geçti."Kısa bir duraklamadan sonra devam ediyor. "Emek sinemasını yıkmaya kimsenin hakkı yok. Çünkü her kesimden insanın anısı vardır buralarda. Hiç olmazsa o kalsın." Emek Sineması... O da hiç kuşkusuz bir sinema emektarı. Eskiden filmlerin yanı sıra konscr ve gösterilerdehıncahınç dolanbu salon, günümüzde festival ve olağan progranııyla seyirci çekmeye devam ediyor. Hmck; cesur, mağrur çehrcsiyle kollannı izleyicisine açıyor. Cesur, çünkü onun da yer aldığı Sekldoryan Bloku satışa çıkarıldı. Birkaç yıldır yıkılacak, satılacak diye sanat sayfalannın baş köşelerinde. Ama Emek 'te şimdilik yaşam sürüyor. Güngörmüş tavny la, güzelliğini kapısından girene dek saklayan Emek YAZI: İMREN TÜBCİL FOTOÖRAFLAR: SUNA AKTAŞ e güzel olgudur sinema... Duygu yiğılmasını, dünyadaki her şeyi yutarak kadraja sokar, özneyi ve nesneyi objektifin de yardımıyla en iyi o anlatir... Sinema salonunun ışıkları söndürüldüğünde, birkaç saatlik yapay, farklı bir dünyaya girer, günlük yaşamı unutarak filme koşullanır, onun peşinden koştururuz... YıllarınPotemkinZırhlısı'nıizlediniz mi? Ya Vakil unçuk 'un yanında ncfes patlatır, ya da bcbcklc mcrdivenden yuvarlanır buluruzkendimizi.Bebekarabasıbasamak basamak indikçe, gerilir yine geriliriz. Işte budur, bir şeyleri yaşama, duyumsama, olayları görme, düşünme, yorumlama, hayatı sorgulama... Yaşamsal değerleri terketmeye yöneldiğimiz bir dönemde sinema imdadımıza yetişir. Fellini, Bunuel, Bergman, Hitchcock okullarından çıkan bir film kolumuzdan çeker, lıayatınanlamınıanımsatır, bizcbas.kayas.amlardanyolaçıkarak. Sinema evreninde, herkes bir kolondan tutar. Yazanları, çekenleri vardır. Izleyenleri dc:Onlar sinema salonlannınmüdavimleridir. Birdegörünmezkahramanlan vardırsinemadünyasının. Makinistler;sinemasalo nunu, işletmesini derleyip toparlayan müdürler;yergöstericiler;biletkesiciler...Bıınlarınyaşamı, sinema salonlannaparametrelidir. Bu salonlara ve sinemaya gönülden bağhdırlar. Emek Sineması Müdürü Hikmet Dikmen, Emek Sineması'nın son müdürü. Emek'e girdiğinizde, ona has soyluluk, kibarlık bizi karşılar. Emektar teşrifatçılar, saygıyla, daha da önemlisi zamana uymaz birgüleryüzleönümüzükeserler.. Zamanzaman bunlann içine, salonun müdavimlerinin yakından tanıdığı, yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmayan, sürekli izleyiciler için koşturan bir sinema emckçisi de kanşır; Hikmet Dikmen... "önce filmi izleyin, sonra konuşuruz."diyor Dikmen. Filmi izlerken, aklımıza ister istemezAtillaDorsay'ınyazdıklarıdüşüyor: "Bu salon 1924 'te açılmış. tpekçi kardeşlerin açtığı salon, Melek adını taşıyordu. Ve o günden bugüne sanıyorum hep aynı soyluluğunu korudu. Oldukça geniş bir çift fuaye birçok salonun tersine uzunlamasına değil, perdeye koşut olarak genişlemesine yay ılan bir salon, duvarlardabaşlayıp.tavanlardayoğunlaşan barok ve rokoko değil se de insanı rahatsız etmeyecek koltuklar. Ve yıllarboyu Beyoğlu'nun en "düşkün" günlerinde bile nasılsa bir mucize sonucu mu? korunabilmiş.Birseçkinlik,birsaygınlık,birklas." Sineması'nı bırakıp başka bir emekter, Atlas Sinemasf na doğru yol alıyoruz. Küçük bir oda. Sürekli cıvıldayan bir muhabbet kuşu, ekranında sıyah bey az bir filmi oynatan birtelevizyon. Duvarındakocaman bir Uğur Mumcu posteri... Atlas Sineması Müdürü Suphi Oktay, eski sinema salonlarına, sinemaya gösterilen ilgisizliğe karşı sert veisyankâr. "Sinema salonlarını teşekküredıyorıızIstanbul Beledıyesi yok ettı. Emek çok güzeldi. Bozdular. Teşekkür ederiz Emekl) Sandığı'na. Rüya, lpekSinemaları'nımahvetti. Emekli Sandığı, Emek'in her şeyinı çaldı. Kristal avizeler, yağlıboya tablolat vardı. Yan halkonlan, locaları, ışlemelen vardı. Şimdi hiçbirisi yok." Susuluyor. Odayı kuşun sesi kaplıyoı yine. tçeri girdiğimizde seyretmekte olduğu filmdeki Garry Cooper'a gözü takılıyor. "Eskileri anyorum" diyor, televızyonu göstercrek "Bizim zamanımızda sinemalarda öğrencı bileti yoktu. O zamanki Vali Lütfi Kırdar'a gidipbunuanlattık/'Öğrenciyiz, sinemaya giremiyoruz"dedik."01maz,"dediler. Eskiden Sultanahmet'te, Esnaf Hastanesi'nin karşısında Alemdar Sineması vardı. Şimdi otogalerisioldu. Valininsözleriüzerinebiz de, o sinemanın gişelerini söküp sokağa atıyorduk. Vali başedemedi bizimle. Öğrenci bileti tahsis etti. Biz o zamanlar hakkımızı böylearadık." Konuşmamız, bir Garry Cooper repliğiyle yeniden bölünüyor. Oktay'ın gözü hep Garry Cooper'da. "Bclediycnin en büyük kazığı, Türkiye'nin en büyük arsjv fiImlerini, Kasımpaşa'dakiçöpdeposunakoymasıydı. Kasten yaktılar. Bütün arşivler, filmler(şimdiolmayanlar)oradayandı. 1900'lerinfilmleri vardı onların içindc. Hepsi bir anda yokoldu. Eskiden Fatih Medreselerini depo olarak kullanıyorduk. Maliye Bakanlığı vermişti.Bakımlıydı,taşbinaydı. Amasonraki depoda hepsi yandı, yok oldu..." Susuyor Oktay. Atlas Sineması önceki görkcmli salonunun balkonunu vermişmiş şimdiki iki salonundanbirine. Burçak Evren şöyle anlatıyor: "Beyoğlu'nun orta yerindeki Atlas Sineması'nın görkemli mi yoksa devasa mı olduğunabir türlü karar veremezdim. Onun bu boyut vc görünüş aldatıcılığımn üzerine bir de küfkokusu eklenirdi. Gerçekten küf kokar mıydı, yoksa bana mı öyle gelirdi bilemiyorum." "Acaba hangi salon balkondu?" deyip Atlas'ın kokusunu soluyarak dolaşırken aklımıza ılginç bir olay geliyor: Bu salonda "Rock Around The Clock "filmi oynarken, seyircilerodenlicoşkuluymuşlarki,koltuklann üzerlerinde ve koridorda dans ediyormuş. Bu arada balkondan birpalto düşmüş. "tnsan düştü" dcmişler. Sonra bunun birpalto olduğu anlaşılmış. Herkes dans ederken birdensahneçökmüş. Düşünebiliyormusunuz? Tamiri süresince salon kapalı kalmış. Birakım.rock'nrollakımıTürkiye'debufilmlebaşlamış,. Nostaljlk sinema sevenler... Bunu bize Nostaljik Sinema Sevenler Grubu'nun bir üyesi anlattı. Bu grup DormenTiyatrosupasajındaküçük bir kırtasiye dükkânındatoplanıyor. Buranın duvarlannda büyük çoğunluğu Tyrone Power'e ait siyah beyaz sanatçı fotoğrafları var. Masanın üzerinde albümler, kitaplar. Oradan, buradankafalarınıuzatmışgazetekupürleri.dakümanlar.. Buranın genelgeçerden farkı hemen göze çarpıyor. Gene Kelly "S'.nging in the Rain"i söylüyor" dans ederken. Kızılilahe Rita Hayvvorth eldivenlcrini siyırarak o ünlü gösterisini yapıyor. Rudolph Valentino, GingerRogers, Marlene Dietrich... Böylebir yerburası... Yeni sinemalur kımjorlu, perdvier buyuk ama...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear