Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
19 PAZARIN PENCERESİNDEN Haykular ve maniler SELÇUK EREZ Küçük göl: Bir kurbağa atlıyor ıçıne: Ah! suyun sesı! Gel de hayran kalma "Yaşam geçici" diye düşünmeyene Bir şımşek görunce! Bunlar, Tahsın Yücel tarafından çevrılmiş, Roland Barthes tarafından yazılmış "Göstergeler Imparatorluğu" başlıklı eserde okuduğum ıkı hayku. Hayku, kısacık, üç dizeden oluşan birtür Japon şiiri . Adamın biri (Rus filozofu Berdyaev) "Dostoyevski'nin değeri o kadar yücedir kı, böyle bir yazarı yetıştırmış olmak, Rus halkının yeryüzünde varolmasının gerekçesi olabilir!" demişti.. Her iki hayku okuyuşumda bu gelir aklıma ve "Böyle güzel haykuları yazan ınsanları yetiştırmiş olmak Japon halkının yeryüzünde varolmasının gerekçesi olabilir!" diye düşünürüm. Hayku konusunda derinine düşünmüşlerden VVılliam Hıggınson'a göre, hayku okumanın ve yazmanın amacı, yaşamımıztn, bızı heyecanlandıran dakikalarını başkalarıyla paylaşmaktır ve bu dakikalar boyunca edınılmış deneyım ve ızlenımlerin bu dünyayı paylaştıklarımıza bir "armağan" olarak sunulduğunun bilincini de ıçerır. Aslında başta edebiyat, tüm sanat dallarının da ereğı bu değıl midır? Haykular, genellikle doğanın ınsan yaşamı ıle çakıştığı dakikalar, saniyeler boyunca edınılen ızlenımlerı, bu ızlenımlerin yolaçtığı düşuncelerı yansıtır. Beylık bir deneyimın, beylik olmayan bir çağrışıma yol açması daha etkıleyici olur: Gelip görmek istemez mısın Yalnızlığı? Kirı ağacından Sadece bir yaprak ötededir.. Bakırtepe'de da^Li hunıpı. Bu Başo'nundu; bir de Kyoşi Takahama'dan okuyalım: Kurumuş bir krizantem Ama, bunda hâlâ Canlı bir şeyler var.. Bu turun geçmişi? Çağdaş anlamda haykular 1890 yılından bu yana oluşmuşlar ama ikiyüzyıl önce yaşamış Matsuo Başo'nun (16441694) şiirleri (aslında daha eski birtarz olan 'hokko' sınıfına gırerler ama ..) gunümüzde, en etkileyici haykular arasında yer alır. Yazımızın başındaki ilk hayku, Başo'nundur. Nasıl yazılır? Üç satırasığmış 17 heceden oluşurlar. Kelimelerden biri "kigo"dur.. Kigo, ızlenımlerin, yılın hangı mevsimınde edınıldiğıni belırtir. Mesela, kirazlann çiçek açması, ılkbaharı, kar kışı, sivrisinekleri de yazı çağnştınr. İlk yumuşak kar! Nergıs yapraklarını Eğecek kadar.. A/j//ı fnr düzenleyen seyahat şirketlerinin mola noktalarından biri... Dahasonradağıbirkezdahadenedik. Bu kezAralık 1987'dckalabalıkekiplezirveye çıktık. Hkiptc esjim Sema bir kcz daha benimleberaberdi. 1988'in nisan ayında, lzmir'den Ayfer Yiğitler yönetimindc gelcn 8 kişilik ekip, Antalya'dan Katma Eroğlu ve bir kişiyi daha alarakdağaçiktı. 10 Eylül 1988 tarihinde Bakırtepe ilk kez "Bayanlar Expedisyonu"na sahne oldu. SemaCîüncij lidcrliğinde Hülya Serbest, ZelihaYıldınm,NacıyeOğu7, MchpareÇalak, Perihan Akay, Serap Onur, Şenes Demır, Olwyn Yörükoğlu, MukaddesKelten.GültenSalman,TülayBozyiğit,NeslihanOğuz, Kadriye Yörükoğlu, Fatma Eroğlu, Ncvin Dedeoğlu, SabireBilgitekinveGünscli Akkuş'tanolıiijanekipzirveyculaştı.Böylelikleheryıl"DünyaKadınlarOünü"nedeniyle Bakırtepe'yedüzenlenenbayançıkışlarının başlangıcını oluşturdu. Bakırtepe halen Antalya dağcılığının en popülerdağlanndanbiri.Süreklidoruğuna çıkılan dağ olarak hİ7mct vermey i sürdürüyor. HeleTÜBİTAK Gözlertıevi saycsinde çıkiijiyicesorunolmaktançıktı.^ Bu da Başo'dandı.. Haykuların bazıları bana halkımızın manilerini anımsatıyor: Tarz başka, genellikle doğa değil insan ılişkılerı ve dıdişmelerı konu ediliyor ama manilerde de bir doğa gözlemı yerıne bir insanla olan olumlu ya da olumsuz ılışkıyı sıradışı, akla kolay gelmeyen bir şekilde yansıtabılenler ortam ve kültür farkı elverseydi iyi hayku yazarlardı diye düşunurum. Manilerde doğa yok mu? Olmaz olur mu, var! Ancak doğa unsurlan, son mısrada, taşı gediğe koymak ıçın yazılan hazırlıkta kullanılan nesnelerdır. Genellikle çıçeklerin, geyiklerin, şu ağacın, bu suyun sözü, sadece kafıyeye uyduğundan geçer; doğrudan doğruya doğaya hayranlık ıfadeleri azdır: Ak kavağım kavağım ben de senden ufağım öldür gavur kocanıGünahına ortağım... Sonra, "Bahçelerde yerelma Macırlardan kız alma Macırların kızlan Ookuz kocadan kalma.." gibi. Bu ülkede doğa sevgısini yaygınlaştırmak, ormanların yakılmasını, hayvanların doğal yaşam sahalannın talanını engellemek için çaba gösterenlerin üzerınde düşünmelerı gereken bir konu bu.. Ancak tutup bu giriş, hazırlık için katılmış bölümlerı ayıklayın: Birçok haykuya taş çıkartan manıcıkler oluşur: Ben sana varır mıyım? Köpekten korkan oğlan? öpülmemiş kızların kabul olmaz orucu! Haykular bugün Japonya'nın hudutlarının çok ötesinde okunuyor, irdeleniyor, önce çeşitli dillere çevrıliyor, sonra da Polonya'dan Portekiz'e kadar değışik ülkelerde insanlar çıkıp hayku yazmaya başlıyorlar.. Uluslararası hayku yarışması bile düzenlenıyor.. Peki, bizim manilerimiz? Evrensel yönlerı olanları, insanoğlunun ortak duygularını hoşça yansıtanları hiç de az değil: Aşkı olmayan kışilerGözlerı var ışılar ,,**» Yer ekmeği, içer suyuCamuş glbi muşular.. Av'ca aldım bıberıEkıp ekıp gıderim El ne derse ko desinben bildiğin ederim. Bunlar nıçin çevrilmesin başka dillere? Kültür Bakanlığı, Bızans batığının bulunduğu müzeye minare yaptırıp gavur düşmanlığı sergilediğinde hangi danışmanı ona, "Sen böyle akılalmaz şeylerle uğraşma. Gel doğru dürüst çevırmenler bulalım da manilerimizden seçmeler yapıp Ingılızce'ye, Portekizce'ye çevirtelim!" dedi? Hangi imamımızı, hangı din kursu mezunumuzu yeterli genel bir kültüre, yeterlı bir dunya görüşüne sahip kılacak kadar eğıtıyoruz kı onu, Kültür Bakanlığı'na danışman ya da kütüphane, müze müdüru yaptığımızda bize doğru yolu göstersın? Böyle yetersiz yetışmiş kuran kursıyerlerı, köy imamları, asal görevlerini yaparlarken de doğru yolu bulabılır, bızlere gösterebılırler mı? Bunalan, ekonomıden, sosyal çarpıklıklardan ezılen halkımız yüzünu onlara dönup medet umduğunda çare olabılırler mı? Dığer ulkelerdekı dın adamlarının eğitımlerı bu nedenle dın dışına taşar, kültürü de içerir, sanatı da.. Sekız yıllık temel eğıtımden sonra imamhatiplere hayku ve manı derslerı de koydurmalıyız! ^