27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

18 PAZARIN PENCERESINDEN CUMHURİYET DERGİ Köktendin iktidara yerleşirse SELÇUK EREZ öktendinin Türkiye'de iktidara gelmesinin felakete yol î açmayacağına, demokratik sistemın, zamanla böyle bir partıyı törpüleyip uygarlaştıracağına, belkı de Batı'daki Hırlstiyan demokrat partilerden birini andıran bir şekle dönüştüreceğine inananlarımız vardır. Böyle bir iktidarla işbirliği yapabileceklerinı uman gafil müttefiklerimiz de vardır... Bu savın doğruluk derecesi üzerinde düşünmek gerekir. Bu konuda bıze ıpucu sağlayacak, esin kaynağı olacak olgular az değlldir: Islam köktendincilerin iktidara geldıkleri ülkelere bakarsak öğreneceklerimiz vardır. Işe, Islam köktendınci hareketinin teorisyenlerinin dedıklerıne bakarak başlamak gerekir: AlMaududi (ölm. 1979) ve Sayyıd Kutb (ölm. 1966) bu konuda okunması gerekenlerdir. Al Maududi, "Tanrı'nın hakimiyeti" kavramına dayanan bir teorı geliştirmiştir. Bu teoriye göre, insanlar ancak "Tanrı adına ve kurallarına göre" hükmedebilirler. Demokratik toplumlar, kulların yaptıkları yasalara göre yönetihrler. Bu cahllliktir; çünkü toplumlar, Tanrı'nın yasalarına göre yönetilmelidirler. (1) sayyidKutb, Maududi'nin tezini geliştirerek şu sonuca varmıştır: Bugün yeryüzünde cahillik egemendır, Cahillerın yaşadıkları topluluklar, Hazretı Muhammed'e Tanrı'nın Buyrukları iletilmeden önceki Arap toplumuna benzetilebilir. Gerçek Müslümanlar'ın görevi, bu toplumdan elayak çekip kendi, kurallara uygun yaşayan gruplarını yaratmak ve zamanla cahilliğin hüküm sürdüğü yerlerı fethetmektir. Cahıllere yanı köktendincilerin yorumuna göre Tanrı'nın söylediklerine ve kurallarına uymayanlara karşı sürdürülecek savaşa 'Cihat' adı verilir. Kutb, AlMaududi'nin "Cihat" fikrinin, çağdaş Islam düşüncesine en anlamlı katkı olduğunu ilerı sürmüştür. Al Maududi, bu düşüncelerini açıkladığı yayında, "uluslararası bir devrim partısınin kurulup gaddar yönetimlere karşı savaşılmasını önermıştı. (2) Tanrının yeryüzünde hakimiyetini sağlamak için "Cihat" süreklı olmalıdır. Tanrının egemen olduğu alan ıle Şeytanın hüküm sürdüğü bölge belirlenmelidir. Cihat, yani "savaş" dünyanın her yerinde Tanrının egemen olacağı, yani şeriatın geçerli kılınacağı güne kadar devam etmelidir. Bu ilkeler ve teoriler, belki çağdaş ve demokratik kurallarla yürütülen bir ülkede geçerli ve yararlı olmayabilirdi.. Ama Islam Köktendinciliğınin iktidara gelebıleceği toplumlar, demokrasi açısından yeterince gelişememiş üçüncü dünya ülkeleri olduğundan bu kurallar, adı geçen partilerin iktidara kavuşmasına yaradıl Dahası da var; bu partıler bir kez iktidara gelince, oradan ayrılmamak için de aynı kuralları uygulamayı gerekli buldular. örnek verelim: Iran'da Humeyni, Şah'ı devirdikten sonra "Amerika'nın tüm şeytanlıkların kaynağı olduğunu" açıklayınca Iranlı öğrencıler 1979 Kasımında Tahran'dakı ABD Büyükelçiliği'ni işgal edıp 61 elçilik görevlisını esir aldılar. Bu olay üzerine ABD Iran'a ekonomik ambargo uygulamaya başladı: O zamanki ABD Başkanı Carter, bir taraftan Iran'ı ekonomik açıdan sıkıştırırken, bir taraftan da çeşitli yollardan temas aramakta ve elçılık görevlilerinin serbest bırakılmasına karşılık Iran'a belli ödünler vermeye razı görünüyordu. Ancak konuyu diplomatik açıdan halletmenin imkânsızlığı kavrandığında ABD, bir askeri kurtarma girişımınde bulundu; başarılı olamadı. ABD yetkilileri, Iran'ın bu esirlerın serbest bırakılması konusunda niçin bu kadar isteksiz davrandığını anlamakta uzun süre güçlük çektiler. Neden sonra durum yorumlanabildi: Iran'ın köktendınci rejimi varlığını, Şah'a karşı yaptığı cihada borçluydu. Cihada son vermesi, normal bir parti haline dönmesı, o şıkta da zamanla her iktidar partisi gibi yıpranıp iktidarı yitirmesi kaçınılmaz olurdu. Şah ve taraftarları yokedilince halka yeni bir umacı göstermeye, yani yenl bir "şeytan"a ve bu yeni "şeytana karşı cihad sürdürmeye" ihtiyaç doğmuştu: Yeni şeytan ABD ve Israil oldu! Rejimin şeytanla hemen anlaşması, şeytanın korkunçluğunu azaltacağından bu konudaki anlaşma geciktikçe geciktı... Bugün bile Iran'daki yönetimin, kendisini terorıst ülke ilan edip ekonomik ambargolar uygulayan ABD ile anlaşmamayı tercih etmesinin nedeni, şeytana olan ıhtıyacın sürmesindendir. Şeytanın ortadan kalkması, cihadın bıtmesine, bu ise köktendınci iktidarın sırası geldığınde yerini demokratik bir şekilde terketmeyı kabul etmesine yol açar. Oyleyse soralım: Bizim köktendincıler, ıstedikleri şekilde iktidara geldiklerınde hemen demokratik ilkelere göre davranıp normal bir parti halini mı alırlar yoksa yayınlarında, toplantılarında söylemlerını paylaştıkları, sembollerinı kuilandıkları, uluslararası ilişkilerde yeğledikleri köktendinci yönetimler gibi mı davranırlar? Bize, bugüne kadar "demokratik yollar" önermiş olan aziz müttefiklerimiz, böyle köktendincileşmiş bir Türkiye'nın keyifli bir tıcaret ortağı mı olurlar yoksa köktendincilerin en görkemlisinin muhtaç olacağı şeytan mı ilan edilirler? Bu konuları yeterince düşünmeden bizden köktendincilere hoşgörü istemeyin!^ (1) Y. Choueiri The Political Discourse of Contemporary Islamist Movement, Islamic Fundementalısm ed. Sıdahmet ve A. Ehteshami Westvıew Press 1966 s. 20 (2) A.AIMaududi. Jıhad ın Islam. Lahore. Islamic Publications Ltd., 1978 s. 1718 Kişüere çocuklukların satan hayal tacirlerinin buluştuğu kent. Postmodern bir başkent. BARAN UNCU B urada çocukluk düşleri bile alınıp satılıyor. Cebi delikbiröğrencinin "maceradoluAmerika"yagelİ!jinden önce aklına bile getiremeyeceği bir " düş sanay ii" var burada. Çok katlı mağazalarda dünyanın her köşesinde çocuklann hayallerini süsleyen çizgifilmkahramanlannın resımleri ile bezeli eşyalar tüketime sunuluyor. Çoğunluğunu yetişkinlerin oluşturduğu bir tüketici ordusu, y üklü fiyatlar ödeyerekçocukluklannı satınalıyorlar. Her şeyin bir fiyatı var New York'ta. tnsanların bile. Her sabah işlcrine o anki ulusal borç miktannı ve kişi başına düşen borç payınıgösterenbüyüksokaktablolanndasürekli artan rakamları seyrederek gidiyor New York'lular. Herkes "kaç dolarlık adam" olduğunu bu tablolardan öğreniyor. Takrm elbiselen nin y a da mini eteklerinin altına beyaz spor pabuçlarını giymiş, scrt ve kesin tavırlarlaofislerinekoşaradımilerliyorlarkibıçilenyaşamadıyetiniödeyebilsinler. Ncw York, dünyanın her köşesinden binlcrce insanın çekimine kapıldığı "Amerikan rüyası"nınenuçnoktası. Dünya'nın "postmodern başkenti..." Tüm dil, din ve ırkları kucaklama çabasmda. Öyle ki Türkiye'den gelen uçaktan inenlerı "acaba bu Amerika'yailticaedermi?"kaygısıylaincedenınceyesorgulayangörevlilerbileyallintli,ya Meksikalı.yada "beyaz" olmayan bir Aınerikalı. Merdivenlerde "trabzanlaratutunarak inin, yoksa düşersiniz" ikaztabelaları göze çarpıyor. Bunlar farklı kültürlerden gelcn insanlann yabancılık çekmemeleri için olsa gerek. Mükemmel olmayan bir Ingilizceyle sorulan sorulara, dahakötübirîngilizceyleyanıt almak bir süre sonra kanıksaniyor. örneğin, kimi Çin lokantalanndael kol harekctleriyeterlioluyor. Bölgeler de çoğunlukla etnik kökenlere göreaynlmış. Çinmahallesi, K.oremahallesi gibi birçok mahallenin yanı sıra, Yunan sokağı, Italyan sokağı okrak anılan sokaklaruzanıyor. Bugruplarbinlercekilometreöteden sırtlanna alıp taşıdıklan kımliklerini korumak için büyük bir çabagösteriyorlar. tnsanlar yaşadıkları alanlara kendi kültürel özelliklerini yansıtmışlar. örneğin Yunanlı mahallesınde oturanların dinscl seçimleri, bahçelerine koydukları ortodoks Mcryem Ana heykelciklerisayesındeanlaşılıyor. Koremahallesındeki dükkânların tabelaları hemen hemen hepsi kendi dillerindc. Insan bir an durup düşünüyor. Bunca kışı kimlikleriniyaşatabılmekiç.ingözlegörülür
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear