Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
buna karşı protesto eylemleh gelişmesinden sonra da, YÖK'ten üniversitelere "yumuşayın" direktifi geldi. Tüm bu aşamalarm ve "geri adım" olarak nitelenen bu yumuşamamn nedenlerini açıklar mısınız? OAslında Yüksek öğretim Kurulu'nun çıkarmış olduğu tek yönetmelik maddesi bulunuyor. O da öğrencilerin çağdaş kıyafetli olmalarıdır. Uygulamayı üniversiteler yapar. Fakat uygulama yapınca tekrar bir araya gelirler, nasıl yapalım, nasıl edelim derler. Herhangi bir yönetmelik maddesinden şikâyet olursa, bizim bir denetleme kurulumuz var, gider inceler. Ne sakal. ne başörtüsü yönetmelikte ya/.ılıdeğil. Üniversite derseki kot pantolon, sakal çağdaştır, o zaman çağdaş olur. 0 Sizin üniversitelerin başı olduğunuz süre içinde, üniversitelerde hızlı bir mescitleşme, cami yaptırma, imam getirme gibi gelişmeler oldu. Tüm bunlar bir YÖK politikası mı, yoksa kontrol edemediğiniz gelişmeler mi? O Biz üniversitelerin yoneticisi değiliz. YÖK, bir tçişleri Bakanlığı değil, vilayetlerin kontrolü ordan olsun. Hayır efendim, üniversitelerin hiçbiri YÖK'e bağlı değil. Her universitenin bir tüzel kişiliği vardır. YÖK, üniversitelerin gelişmesi, çalışması, çağdaş bilim, teknoloji ve sanatta ilerlemesi için bazı kurallar getirir. Üniversitelerin başı rektördür. Ben rektörlerin başı değil, YÖK'ün başıyım. Üniversiteler bizden emir almazlar. FOTOROMAN Şapkam önümde, Nazmiye de yanımda, eyi. OKURDAN Portreler Tetevizyonda seyrettiğimiz "Dünya Meseleleri" adlı programın sunucularından Peter Ustinov'u tanıtan yazınız tam zamanında, yerine oturan bir yazıydı. Sıradan bir tanıtma yazısının, bir biyografinin çok ötesinde, günlük olaylar içındeki ilginç tepkileriyle "Ince Memed" film.'nin yönetmenin kişiliğini gerçekten yakından tanıma fırsatı bulduk. Kutlanm sizi. Ancak bu tür kişılerin, yani Türkıye'de TV ya da sınema vasıtasıyla tanıdığımız fakat hakkında pek fazla bir şey bilmeden değerlendırmeye çalıştığımız sanatçılann tanıtıldığı yazılara az yer veriyorsunuz. Hatırımda kaldığı kadar, bir Jack Nicholson yazınız vardı; onun dışında pek bu tür sanatçı portreleri çizen yazınızı anımsamıyorum. Çalışmalarınızda başarılar. FERİHA DÜZÜN/İzmir Her şey var, müzik yok Cumhuriyet Dergi neredeyse bir buçuk yaşına giriyor ve bu süre içinde okurlarının düşünce ve eleştırıleri ışığında belli bir biçim aldı denilebılır. Dergı sayfalarında sınırlı da olsa "televizyon, şiir, öykü, sağlık, bulmaca, yemek, ev ekonomisi gibi" bırçok konuya yer veriliyor. Fakat bana göre bunlara bir de "müzık köşesi" eklenmelidir. Bu köşenin içeriği üzerine farklı düşünceler olabilir. Benim düşüncem ise eğer böyle bir köşe açıhrsa, burada özellikle Türk Halk Müziği ile ilgili konulara yer verilmesi. Pir Sultan, Dadaloğlu gibi halk ozanlarının yanı sıra Ruhi Su, Zülfü Livaneli, Sadık Gürbüz, Ahmet Kaya gibi büyük bir kitle tarafından dinlenen sanatçılann çalışmalarına ve bunlar üzerindeki düşüncelere yer veriimesi. Umarıfn, Dergi okurlarından bu isteğime katılanlar vardır. Gerçekleşmesı dileğiyle, dostça selamlar. SERDAR OĞUZALP/Bolu • Üniversitelerdeki camileşme, mescitleşme gibi gelişmeler nasıl değerlendiriyorsunuz? O B u dediğiniz bütün üniversiteler için söz konusu değil. Bazı üniversitelerde eskiden beri mescitler vardı. önceden beş altı üniversitemiz vardı; şimdi 28 üniversitemiz var. Bu üniversitelerde eğer birer rhescit.birer ibadetyeri açılmışsa, bu üniversitenin görüşüdür, ihtiyacıdır. Ve şunu söyleyeyim, Batı üniversitelerinde de kiliseler, sinagoglar vardır. önemli olan din işlerini deylel işjerine kanştırmamaktır. Ama diyeceksiniz ki, şu anda dine karşı bir yakınhk var. Olabilir. Bu çağın Türkiye1 deki bir eğilimin, bir parçasıdır. • Taşra üniversitelerinde, eğitim öğretimin yükü daha çok öğretim ve araştırma görevlilerinin sırtında. Hiç profesör, doçent ve hatta yardımcı doçentten ders almamış öğrenciler bulunuyor. Bu şekildeki eğitim öğretim kalite bakımından sizce yeterli midir? O Bence bu eğitim, öğretimin kalitesi daha da yüksek olur. lngiltere'yi ele alırsak, burda bir profesörün yanındaki 150 araştırma görevlisidir dersi veren. Yardımcı doçent düzeni getirdik. Dünyanın her yerinde bu kalitede kişiler ders verir; profesör pek az ders verir. • Taşra üniversitelerindeki öğretim üyelerinin çok büyük çoğunluğu, orada bulunmaktan hoşnutsuz. Önemli bir bölümü ailesini dahi yanına aldırtmayarak, "yatılı öğrenci" gibi yaşıyor. Bu koşullarda eğitime sağlıklı katkıian beklenebilir mi? O Bunu eskiyle mukayese etmemiz lazım. Eskiden yoktu. Eskiden 'uçan profesörler' gidip gelirdi. Şimdi boş geçen ders kalmadı. Ama arzu edilcn istekli olsunlar; sosyal şartları yerinde olsun. • Bugün de taşra üniversitelerine, başta büyük kent üniversiteleri olmak üzere diğer üniversitelerden bir aylığına, bir haftalığmah bir iki günlüğüne öğretim üyeleri getiriliyor. O Evet bunlar var. Sayıları çok azdır ve gün geçtikçe düzelecek. D Kendim için bir şey istiyorsam namerdim "Ciddiyet'siz Cumhuriyet Napcen, hamama giren terler Cumhuriyet'i ilk kez ılkokul birinci sınıfta, okumayı öğrendiğim sıralarda okudum. Rastlandı tabii ve ılk okuduğum yazı da ilhan Selçuk'un "Pencere"siydi. Aradan 1516 yıl geçti elbette, gazetenin tarihıni anımsamıyorum. Aradan yıllar geçti ve 12 Eylül'lü günlerde sürekli "Cumhuriyet" okuru olarak, gazeteyi yakından izledim. En ufak bir değişiklık dahi olsa "Cumhuriyef'te bir okur olarak hemencecik farkına varıyoruz. O eski, okunaksız, bozuk harflerle basılıyorken Cumhuriyet'te bir köşe vardı. Yalnız pazarları yayımlanan "Ciddiyet". Anımsadığım kadarıyla, bugün "kültüryaşam" sayfasının ikincisinde tam sayfa halinde, daha sonraları yarım ve çeyrek sayfa olmuş. "Cumhuriyet" yeni ofset baskıya geçtiğinde de ortadan kalkmıştı. Ve yine anımsadığımız gibi ıleride tekrar yayımlanacağı konusunda da galiba söz vermiştiniz. Aradan 56 yıl geçmesine rağmen "Ciddiyef'ten bir ses yok. "Ciddiyet" gerçekten yeri doldurulmaz bir sayfaydı. Tekrar yayımlanmasını beklıyoruz. Dergi sayfalarında olursa daha iyi olur. Dergi gittikçe güzelleşmekte. Kalıcı olması dileğimızdir. Nice "Cumhuriyet Dergi"li ve "Ciddiyef'li günlere. KENAN YAVUZ/Avanos Demireller DYP Temsilciler Kongresi'nde. (Fotoğraflar: ÜMÎT OTAN)