26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

GULLERIMIZ I S P A R T A ' D A N K O N Y A ' Y A PARF G Ü All Ihaan ÇaltıSablt Horasan nadolu'da, her yörenin kendi özellikleri, belli dönemlerde o bölgeyi.her zamankınden daha cekici kılar. Iştelsparta ve civarında mayıs sonıı ve haziran boyunca, boyle bir dönem yaşanır.Kentin gırısınde sizi karşılayan gül, doyumsuz kokusu ve güzel görünumünun yanı sıra, Isparta için " p a r a " demektir. Halıdan sonra gülcüluk, Isparta ekonomısine en büyuk katkıyı sağlar. Son yıllarda Bulgaristan'da başgösteren kriz nedeniyle.gülculüğün Isparta ekonomisinc katkısı gıderek artmaktadır. A lsparta'da gül tarımının hangi tarihte baş ladığı kesin olarak bilinmıyor. "Yağ gülü"nün kaynağının Şam olduğu, Bulgaristan'ın Osmanlı egemenliğınde bulunduğu dönemleıdc, Şam'dan alınarak "Kızanlık" bölgesinde yetiştirildiğı, varsayımlar arasında... Gülün dünya çapındaki tarihçesıne bir göz atarsak, Eski Çin ve Sanskrit yapıtlarında, gülün "nefis kokusu"ndan söz edildığini görüyoruz. Günümüzde olduğu kadar, eski çağlarda da gülyağı ve gulsuyunun dini törenlerde kullanıldığı bilinen bir gerçek. Gülün damıtılması ve gülyağı konusunda en eski bilgiyi, Islam tarihçisı Ibni Haldun vermekte. Gulsuyunun 8. yüzyılda Hindistan ve Çin'e sevk edılen ticari mallar arasında yer aldığından yıne tbni Haldun söz etmektedir. Nevcihan Sultan'ın keşfi Gülsuyuna oranla, gulyağının uretim ve kullanımı çok daha yeni bir konudur. Bir rivayete göre, Iran Şahı'nın kızı Nevcihan Sultan'ın düğün şenliklerinde, saray bahcesindeki havuzlar gulsuyu ile dolduıulmustur. Zaten bu gülyağını keşfedenın de "gülsuyu üzerinde, gül kokulu bir yağın toplaştığını" gören Nevcihan Sultan olduğu söylenır. Sa"yiiiin bahçesindeki havuzu su yerine gül•uyla doldurtan Nevcihan Sultan, çiçekleıin üzerine dökülen buğuların, bir süre sonra nafif yağlı ve "latif kokulu" bir madde ile kaplandığını görür; bu maddenin sudan ayrıştırılmasını emreder. lşte rivayetlere göre gulyağının ortaya çıkış öykusü de böyle. Gülyağı uretıminin, Iran'dan Hindistan ve Cezayir, Tunus'a doğru ıki yönlü bir yayılmadan sonra, ttalya, Fransa ve Bulgaristan'a da geçtiğı ve Bulgaristan'da bir sanayi dalı olarak gelıştiği biliniyor. Türkiye'de Isparta yöresıne gulcülüğun ne zaman geldiği ko nusunda, elde kesin veriler yok.Ama Türkiye'ye "yağ gülü"nün 1870 yılında bir göçmen tarafından getinldiği ve ilk kez Bursa ve Denizli, Çal yöresinde dikım yapıldığı söylcnegelir. Isparta'ya ilk sanayi gülünün 1888 yılında IVfiiflüzade Ismail Efendi tarafından Bulgaristan'ın "Kızanlık" yöresınden getırıldıği ve sonradan "Gülcü Mahallesi*1' adını alan yerde dıkıldıği rivayet olunuyor. İlk gulyağının da, tahminlere göre yine Müftüzade Ismail Efendi tarafından 1892 yılında ilkel imbiklerle elde edıldiği sanılmakta. Bugun, Isparta ve çevresinde 7 bın 500 dolayında aıle, gül tarımı yapıyor. Gülbirlik tarafından 1986 yılında ureticiden satın alınan 2 bin 500 ton gule, yaklaşık 2.5 milyar lira ödenmiş. özel sektörün Ispartalı ureticiden aldığı gül çiçeği miktarı ıse 628 ton. Aynı yıl Gülbirlik tarafından Isparta'daki fabrikalarda 799 kilogram normal gülyağı ve 360 kı logram ınce gülyağı üretilmiş. Özel sektörün ürettiği de dahil, gulyağının tamamı yurtdışına ınrav ediliyor ve gecen yılın rakamlarına göre, gulyağının kilosu 7 bin 600 dolar üzerinden işlem gdrüyor. Türkiye, dünya gülyağı uretiminin yaklaşık yüzde 60'ını karşılarken, yurtiçinde de bu uretimin yüzde 80'i Isparta'dan gelıyor. Uretimin geri kalanı da Burdur, Denizli ve Afyon illerinde sürdüruluyor. Şimdi gelin, rakamları bir kenara bırakıp Isparta'nın gül bahçelerinde gezınelım. Sanayi gülünun toplanması ıçin en uygun saatler, sabahın dördu ile on arası. Gül, guneşın doğuşu ile tomurcuklarını yırtmaya başlıyor. Güldeki yağ oranı, tomurcukların tamamen açıldığı anda, en üst düzeyde bulunuyor. Tamamen acılmış güller, elle, sap altından kırılarak toplanıyor. Güneş ışınları çiçeklerdeki çiği buharlaştırıp yağ oranını düşürdüğünden, en geç saat 10.00'a kadar güllerin toplanması gerekiyor. Yörenin genç köylü kızları, bu ışi büyük bir çabukluk ve maharetle becerırler. Üzerlerındeki çiğ daha uçup gitmeden fabrikanın yolunu tutan güller, tartıldıktan hemen sonra kendilerini yağ kazanlanrrda buIuyorlar. Her kazan, en fazla 500 kilo gul alıyor. Ve kazanlar yüklerıni tuttuklarında güller 6070 dakika süreyle, 3035 derecede damıtılıyor. Oaha küçük kazanlarda ikinci bir kez basınç altında damıtılan güller, artık gülyağına dönüşmuş oluyor ve filtre kâğıtlanndan suzülerek canı şişelere dolduruluyor. Ağızlan mühürlenerek ambarlara yerleştirilen bu şişeler, gül mevsımi soııunda yeniden elden geçirılirler. Süzum odalarında, bu dinIendirilmiş gülyağı, kalaylı kazanlarda bir kez daha suzülerek "tek t i p " bir urun kalitesine 16
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear