Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
E V EKONOMİSİ Meral Tamer Fiyatlann el yaktığı şu günlerde... Meyve yemesek de olur Prof. Dr. Ayşe Baysal, "Şu sıralar kiraz gibi kayısı gibi meyvelere avuç dolusu para dökmek yerine, yeşil yapraklı sebzelere ya da greyfurt gibi fiyatı ucuz, besin değeri yüksek meyveye itibar edelim" diyor. • eyve yemesek de olur"... Bu başlığı görünce, kuşkusuz pek çok okur şaşıracaktır. Çünkü basında sık sık vitamin deposu olarak nitelenen meyveleri yemenin ne denli sağlıklı olduğu vurgulanır. O zaman başlığımızı biraz daha açalım ve "şu günlerde meyve yemesek de olur" diyelim. Hacettepe Universitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Ayşe Baysal; kiraz, şeftali, kayısı, erik gibi bu mevsimde piyasada bulunan meyvelerden hiçbirinin vitamin açısından zengin olmadığını, buna karşılık ateş pahası olduklarını hatırlattıktan sonra, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben Ankara'da geçen hafta pazara çıktığımda, bir kilo kiraz 800 liraydı. Onu almadım. Buna karşılık 500 liraya 3.5 kilo greyfurt aldım. Yani kilosu 150 liraya. Hem kirazdan çok daha ucuzdu, hem de vitamin açısından çok daha zengin. Greyfurt, C vitamini deposu biliyorsunuz..." "Ekonomik yönden bakılacak olursa, şu günlerde hiç meyve almamak lazım" diyerek sözlerini sürdüren Prof. Baysal, tüketicilerin sebze, meyve alışverişi için pa/ara gittiklerinde, bilinçli bir seçimle taze ve ucuz oian meyve sebzeye yönelmelerini önerdi. Prof. Baysal, tüketicilerin "Fasulye alacağım ya da elma, armut alacağım", gibi belli listelerle önceden şartlanmış olarak pazara gitmemelerini, buna karşılık söz gelişi, 4 kilo sebze, 3 kilo meyve gibi önceden sadece miktar saptaması yapmasını önerdi. Prof. Baysal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tiiketiciler pazara çıktıklarında, hiç şartlanmadan önee pazarı boydan boya dolaşsınlar ve hangi sebze daha bol ve ucuz, hangisi daha taze, belirlesinler. Mesela ben geçen hafta kilosu 350 liraya (aze fasulye aldım. Bu hafta için çok uygundu, ama daha ucuz ve besleyici bir başka sebze olsaydı fasulyeyi değil, onu alırdım. Yani ille de fasulye alayım diye çarşıya çıkmadım." Tüketicinin pazara "şunu alınm", diye değil de, "Neyi alabilirim?" diye çıkmasını isteyen Prof. Baysal; şeftali gibi, kiraz gibi kayısı gibi meyvelerin besin değeri açısından hemen hemen birbirleriyle eşdeğerde olduklarını ve önemli bir besin değerine sahip bulunmadıklarını dile getirdi. Prof. Baysal'a "Kirazın kanı sulandırma özelliği bulunduğunu söylerler", dediğimizde, "Her meyve kanı sulandınr, çiinkii suludur", yanıtını aldık. Kayısının A vitaminini içerdiğini hatırlattığımızda ise, bugün piyasada bulunan kayısıların henüz "koyu sarı" olmayıp, yeşile çalan renkte olduklarını ve dolayısıyla A vitaminini içeren " k a r o t e n " maddesi açısından zengin olmadıklarını söyledi. Prof. Baysal sözlerini şöyle sürdürdü: "Mesela 1 kilo kayısıya 700800 lira vereceklerine, 80100 liraya göbekli olmayan, yeşil yaprakları bol kiiçiik marullar alsınlar. Böyle bir marul yendiginde, 1 kilo kayısı yenmiş kadar A vitamini sağlanmış olur. Ama evlerde çocuklar falan kiraz, erik gibi meyvelerde ısrar edebilirler. O zaman onlar için belli miktarlarda alınabilir." Prof. Baysal, şu günlerde greyfurttan sonra Ankara'da en ucuz meyvenin akçaarmudu olduğunu ve pazarda kilosu 350 liradan satıldığını söyledi ve akçaarmudunun da peklik çekenler için, uygun bir meyve olduğuna işaret etti. Her ailenin kendi kesesine, evdekilerin gereksinmelerine ve ağı? tatlarına göre alışveriş yapmasını öneren Prof. Baysal, nane, maydanoz, tere, roka, pazı, ıspanak, marul gibi tüm koyu yeşil yapraklı sebzelerin hem A, hem C hem de bazı B vitaminleri açısından zengin olduklarını, bu sebzelerin fiyatlarının da makul düzeyde bulunduğunu dile getirdi. Domatesin de C vitamini açısından çok değerli bir besin olduğunu vurgulayan Prof. Baysal, "Siz greyfuri yiyin diyorsunuz, ama bu mevsimde greyfurtlar taze olur m u ? " şeklindeki sorumuzu, "Soğuk depolarda saklanmış greyfurtlann tazeliklerini koruyabileceklcrini" belirterek yanıtladı. Prof. Baysal, sözlerini noktalarken, pazardan alışveriş yapmanın bir avantajının da çevrede yetişen sebze ve meyvenin taze olarak satın alınabilmesi olduğunu kaydetti. • Çamaşır makinesinde "aklatıcı" icin ozel goz.. "Aklatıcı"nın bileşimi çamaşır suyundan farklı, çamaşır makinesinin aksamına zarar vermesi söz konusu değil. Geçen hafta bu köşede, "çamaşır suyu için özel göz" başlığı altında bir yazı yayımlamış ve çamaşır makinelerinde çamaşır suyu için "özel göz"ün söz konusu olmadığını, çünkü çamaşır suyunun deterjanla biriikte kullanıldığmda çamaşırları sararttığını, ayrıca çamaşır suyunun çamaşır makinesinin aksamı için de zararlı olduğunu belirtmiştik. Bu yazımız üzerine bizi arayan Elektropak Firması Genel Müdürü Burhan Karahan, yazıda eleştirilen çamaşır makinelerinin kendilerinin ithal ettikleri çamaşır makinesi olduğunu ve bu makine ile ilgili reklamlarda tüketicinin yanıltılmasımn söz konusu olmadığını söyledi. Güveci sık kullanmayın Güveçler çoğunlukla iyi sırlanmamış oldukları için, güvecin sırrında bulunan kurşun gibi maddeler de pişen yemeğe geçiyor. nkara'dan bize yazan Mine Taşpınar adlı okurumuzla Izmır'den yazan Dttriye Poturcu, toprak kaplarda ve güveçlerde yemek pişirmenin sağlığa zararlı olup olmadığını soruyorlar. Toprak kaplarda pişirilen yemeğin daha lezzetli olduğu görüşünde birleşen okurlanmız, bu yüzden güveçte yemek yapmaktan vazgeçemediklerini, ancak bu arada da sağlığa zarar verebileceğini dUşünerek kaygı duyduklannı dile getiriyorlar. Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz Hacettepe Universitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ayşe Baysal, toprak kaplarda ve güveçlerde yiyecek pişirmenin sağlığa zararlı olabileceğini ve bu nedenle sık sık kullanılmaması gerektiğini söyledi. Güveçlerin ve toprak kaplann içindeki sırların çoğunlukla usulüne uygun koşullarda yapılmadığını ve kaplar sırlanırken yeterince yüksek ısı kullanılmadığını belirten Prof. Baysal sözlerini şöyle sürdürdü: A "Toprak kaplann sırlanma», usulUne uygun olarak yapıknadıftı takdirde, sıriann içindeki kurşun gibi maddrirr yiyeceftc kanşmaktadır. özeUlkle asitli ytyeceklerde bu kansım daha hızlı gerceklesmektedlr. Bu yüzden güveç kaplann sık kullamlmasına karşıyu. Zaten kursunun bu özelliği nedeniyle biz ev hanımlanna hep toprak kaplarda kesinlikle yogurt mayalamamalamu ve bekletmemelerini öneririz. Bunun gibi, limonlu salatalar Için de toprak kaplar uygun deglldir, cttnktt kursun asitli yiyecektere daha hızla kanşır. Ama güveçte pisen yemegi daha lezxetli bulanlara da, 'kesinlikle toprak kap kullanmayın' demiyoruz. Toprak kaplar çok sık olmamakia biriikte arada sırada bir patlıcanh et, bir türlü pişirmek ttzcre kuUanılabilir. Ancak ylyecek sadece pişme sttresindc güveçte kalmalı, yemek pişip de servis yapıldıktan sonra güveçte yemek artarsa, o yemek bir baska kaba aunmaiıdır." D Burhan Karahan'ın bize gönderdiği yazıya göre; kendilerinin ithal edip "Rovventa" markasıyla piyasaya sürdüklerı çamaşır makinelerindeki "dördüncü göz" Türk tüketicisi için yabancı bir terim olan "aklatıcı" için kullanılıyor. Çamaşırları beyazlatıcı etkisi olan, ancak bileşimi çamaşır suyundan farklı olan "aklatıcı"lar konusunda bilgi veren Burhan Karahan, bunların Türkiye'de üretilmedığinı, ancak ithal edilebileceğini, bu arada, aklatıcıların çamaşır makinesinin aksamına zarar vermeyeceklerini söyledi. Çamaşır makinesinde "aklatıcı" ya da çamaşır suyunun, deterjanla temas etmediğine de işaret eden Burhan Karahan, deterjanın yıkama . suyunda kullamldığını, çamaşır suyunun ise durulama sularında kullamldığını belirtti. D