15 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

kendi içlerinde barındırdıkları değişik etnik gruplara tanımaktan kaçınıyorlardı. Aksine, ekonomik ve sosyal gelişme düzeyleri farklı toplulukların ilişkisinde, başlangıçtaki eşitsizlik, yoksulun daha da yoksuUaşmasıyla derinleşiyordu. Bu gözlem, Myrdal'ın gelişme iktisadına yaptığı katkılarda büyük rol oynadı. Blr gelişme iktisatçısı Myrdal'ın gelişme iktisadına girişi, 1947'de Birleşmiş Milletler kuruluşunda görev almasıyla başladı. Bu süre içinde, büyük bir Güney Asya turuna katıldı. Bu turun, Myrdal'ın kariyerinde bir dönüm noktası oluşturduğu söylenebilir. Gelişme iktisadının klasiklerinden sayılan "Asya Dramı"'^' bu tur sonucu ortaya çıktı. Myrdal'ın gelişme iktisadına bıraktığı kavramların en önemlilerinden biri "geri itici etkiler" (backvvash effects) kavramı. Myrdal, bu kavram aracılığıyla, gelişmiş ülkelerle azgelişmiş ülkeler arasındaki ilişkilerin, genellikle ikinci grubun aleyhine işleyen çıkar ilişkileri olduğunu öne sürüyordu. Ama bunu yaparken, geri kalmışlığın yalnızca dış ilişkilerle açıklanabilecek bir olgu olduğu yanılgısına dUşmüyordu. Sosyal, kültürel ve özellikle siyasal yapının özellikleri de gelişmeyi engelleyen unsurlar olarak, kuramsal yaklaşımın bir parçasını oluşturuyordu. Siyasal yapıyla ilgili çözumlemelerinde Myrdal, iktisadın bir devlet kuramına sahip olmamasının ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu defalarca vurgulamıştı. Kendisi, azgelişmiş ülkelerdeki siyasal süreci ve bu sürecin ekonominin işleyişiyle ilişkisini "yumuşak devlet" (soft state) kavramı çerçevesin Isveçli iktisatçı Gunnar Myrdal'ın çok sayıdaki yapıtlarından ikisi: Ingılizce, "The Polıtical Element ın the Development of Economic Theory" (iktisat Kuramının Gelişmesindeki Siyası Öge) ve Isveç dılınde yazdığı siyasal anılarını içeren "Hur Styrs Landet?" (Ülke Nasıl Yönetiliyor?). tirmesinde ve iktisadın bir ahlak bilimi olduğuna karar vermesinde etkili olduklarını yazdı. "tktisat bir ahlak bttıaMir" diyor ve modern iktisatçıların bunu sürekli unutmalarının, hem iktisat açısından hem de iktisatçılara bütün sosyal bilimcilerden daha çok ihtiyacı olan dUnya açısından, tehlikeli bir durum olduğunu öne sürüyordu. Bu durumu belirleyen, iktisatçıların, doğa bilimcilerine öykünerek, bütünüyle nesnel olma iddiası güden, niceliksel çözümlemelere ağırlık vermeleri, giderek bu tür çözümlemelerin dışında kalan bütün çalışmaları bilim dışı görme eğilimleriydi. Nesnellik iddiasıyla niceliksel çözümlemeler geliştirme merakı ise, iktisatçıları, kaçınılmaz olarak, ekonomi dışı unsurlann dışlandığı, "çıkar uyumu" fikrini yansıtan, genel denge modellerine itiyordu. Oysa gelişme iktisatçılarının bu gidişe ayak uydurmaları olanaksızdı. Olanaksızdı, çünkü bütün çalışmalarında ekonomiyi etkileyen ekonomi dışı unsurlar gözardı edilemeyecek bir biçimde karşılarına çıkıyordu. Olanaksızdı, çünkü azgelişmiş Ülkelerde kendiliğinden dengeye gelen piyasalardan söz etmek olacak şey değildi. Olanaksızdı, çünkü Myrdal'ın özellikle vurguladığı gibi, azgelişmiş Ülkelerle gelişmiş Ülkeler arasındaki ilişkiyi belirleyen, çıkar birliğinden çok çıkar çatışmasıydı. Dolayısıyla gelişme iktisatçıları, her zaman, iktisadın yöntemi uzerine düşünmek, standard kuramlara eleştirel olarak yaklaşmak zorundaydılar^7^. Myrdal, 1974 yılında, Nobel İktisat Ödülü'nü F.Von Hayek'le paylaştı. ödülün, bu dUşUnürlere, "Para ve ekonomik dalgalanmalar alanında çıgır açan çalışmalan ve ekonomik, sosyal ve kurumsal olgular arasındaki UiskUerie UgiU derin çözttmiemeleri için" ve Mirdal'a göre Batı uygariığının sörekllliği, ancak bu uygariığın, bütün nlmetleriyle azgelişmiş ülkelere yayılmasıyla sağlanabillrdi. de ele alıyordu. Asya ülkelerindeki gözlemlerine dayanarak, azgelişmiş ülkelerde devletin bir anlamda çok "sert" olduğunu yazıyordu. Baskıcı uygulamalarla, her türlü özgürlüğUn, bu arada ekonomik özgürlüklerin kısıtlanmasıyla ilgili olarak sert devletten söz edilebilirdi. Ama evrensel yasalann aynı biçimde herkese uygulanmasını sağlamak, bir kurumlar ağı yardımıyla toplumun bütün alanlannda etkili olmak, bazı hizmetlerin halka ulaşmasını sağlamak söz konusu olduğunda, devlet kesinlikle yumuşaktı ve bu yumuşak devlet, ekonomik gelişme için gerekli önlemleri alamazdı. Siyasal yapının var olan ekonomik yapının kemikleşmesine yol açtığını, kemikleşen ekonomik yapı içinde beslenen çıkarlann da söz konusu siyasal düzenin giderek güçlennıesini sağladıklarını öne sürüyordu. Myrdal'a göre, bu kısır döngü, anoak, "zamanı fhı değil mi" diye düşünmeden, demokratik bir düzen kurulmasıyla kırılabilirdi. Myrdal'ın gelişme iktisadı alanındaki çalışmalarında, sürekli iki çeşit etnosantrizmc karşı çıktığı söylenebilir. Kultürel, siyasal ve sosyal farkhlıkları yadsıyan, insanların temelde aynı olduklarını, dolayısıyla gelişmiş ülkelerden kaynaklanan ekonomik modellerin azgelişmiş ülkelerde de, oldukları gibi, aynı başanlı sonuçları vererek uygulanabileceklerini öne süren bir etnosantrizme karşıydı. Ama aynı zamanda, bütün toplumlarda insanların bazı temel ihtiyaçlan paylaştıklarına inanıyor ve buna karşı çıkan görüşlerin içerdiği etnosantrizmi de dışlıyordu. Modern Kocası Gunnar Myrdal gibı İsveç Sosyal Öemokrat işçi Partısi'nın önde gelen kuramcılarından, isveç eski Silahsızlanma Bakanı ve 1982 Nobel Barış Ödülu sahibi Alva Myrdal da geçen yıl öldü eğitim ve sağlık hizmetlerinden, modern teknolojinin sağladığı diğer yaşama kolayliKİarından yararlanmak, herkesin hakkıydı. Azgelişmiş ülkeler, baskı rejimlerini besleyen yapılarına ve Batı anlamında insan hakları kavramıyla geç tanışmış olmalarına rağmen, bugünkü dUnya sistemi içinde bu haklara sahip olmalıydılar. Demokrasi ve özgürlük, kavram olarak nereden kaynaklandıklarından bağımsız olarak, dünyanın her yerinde, herkesin hakkıydı. Myrdal, gelişmiş Batı ülkelerinin bu doğrultudaki gelişmeleri desteklememiş, hatta zaman zaman bunları engellemiş olduklarını düşUnüyordu. Oysa ona göre, Batı uygarlığmın sürekliliği, ancak bu uygariığın, bütün nimetleriyle, azgelişmiş ülkelere yayılmasıyla sağlanabilirdi. Bu alandaki görüşleri, şu alıntıyla özetlenebilir: "Kendi yaklaşımını tanımlamak için yalnızca degerierimin, bize çok eskilerden miras kalan ozgürlük, eşitlik ve kardeşlik degerleri olduğunu eklemem gerekiyor. Tek tek uluslar içindeki ilişkiler diizeyinde, ekonomik planlama yonundeki gelişmeler bu ideallerin daha kapsamlı bir biçimde gerçekleşmesi sonucuııu verdi... l'luslararası ilişkilerde ise, planlamanın etkileri, bu ideallere uygun olmadı. Refah devleti milliyetçi bir niteük taşıyor. Uluslararası düzeyde, ozgürlük, eşitlik ve kardeşlik yalnızca refah dünyası dogrultusunda bir siyasal gelişme yoluyla saglanabilir""'. "İktlsat, bir ahlak billmidir dlyen Myrdal, modern iktlsatçılann bu gerçeği unutmalannın dünya açısından büyük tehllke oluşturduğunu öne sürüyordu. rildiği belirtilmişti. Bir bakıma, bütün yaşamları boyunca taban tabana zıt fıkirler için mücadele etmiş olan sosyal demokrat Myrdal'la muhafazakâr liberal Hayek'in, aynı ödülü aynı nedenlerle paylaşmaları, "kaderin garip bir tecellisi" olarak görülebilir. Hayek, Myrdal'ın biçimlenmelerine katkıda bulunduğu "refah devleti" uygulamalarına, Batı uygarlığının özgürlükçü temellerine yönelmiş saldırılar olarak karşı çıkmıştı. Belki iki düşünür arasındaki temel ayınm, Myrdal'ın, ozgürlük ve eşitlik ilkelerinin bağdaşmazltğı inancını yadsıyarak, iki ilkenin, bilinçli ve sistematik çabalarla, birlikte gerçekleştirilmeleri gerektiğine inanmasıydı. Başka bir deyişle, ayırım, Myrdal'ın insanın kaderini kontrol edebileceğine inanmasındaydı. Marksizmin, en açık ifadesini tarihin aşamalarıyla ilgili kuramlarda bulan, teleolojik yorumuna da; kendiüğindenliğe duyulan inançla belirlenen bir liberalizme de karşıydı. Bir iktisatçı olarak kariyerini belirleyen de, bu tavırdı.' D (!) Essayt and Ltctura, Tokyo, 1973, s. 64. (2) Monttary EguUbrtum (1939), New York, 1962 (3) An Amertcan DOtmma, New York, 1944 (4) AsUm Drama, New York, 1968 (5) Beyond tht Wtlfart State, New Haven. 1964, ss. 1316 (6) Th» Potttical EUm*ntfcıtht Dtvelopmmt of Economic Thtory, New York. 1969, s. vii. (7) Atatnst tht Stream, New York, 1972 (VDr. Ayse Buğra, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Oğretim üyelerindendir. İktisat ve ahlak Myrdal'ın ilk kitabı, bir yöntem kitabı olan "tktisat Kuramının Gelişmesindeki Siyasal Unsur'Mu. Kitabın 1929'da yayımlanan Isveççe baskısında Myrdal, hocası Wickseire karşı, iktisadın değer yargılarından bütünüyle bağımsız olabileceğini öne sürüyordu. Kitabın 1953 İngilizce baskısına yazdığı önsözde, bu görüşünU bütünüyle değiştirmiş olduğunu şöyle belirtiyordu: "Bugünkü bakışımla, bütün deger yargüanndan bağımsız olarak el de edilen bir bilimsel bilgi bütününün var olabilecegine duyulan inancın, safiyane bir ampirizmden başka bir şey olmadığını görüyorum. Gerçekler, saf gozlemler sonucu kavramlar ve kııraınlara donuşmezler. Giderek, kavramlar ve kuramlann dışında bilimsel gerçeklerden soı edemeyu, bunlann'dışında var olan, yalnızca karmaşa, yalnızca kaostur. Btitun bilimsel çalışmalarda kaçınılmaz bir önsel (a priori) unsur bulunur. Yanıttan önce sonı gelir. Sorular da, dünyaya duydugumıu ilginin ifadeleridir, yani (emelde deger ygrgılandır. Dolayısıyla, yalnız gerçeklerden ve onlann degerlendirilmesinden politik sonuçlar çıkardığıraız aşamada degil, daha gerçekleri gözleme ve kuramsal incelemelere girişme aşamasında deger yargılan işin içine gircr. Mayrdal, son kitaplarından biri olan ve otobiyografik bir nitelik taşıyan "Akıntıya Karşı"da, gelişme iktisadı alanındaki çalışmalarının, yöntemle ilgili görüşlerini değiş 11
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear