26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

BBC Televizyonu: Bııkac ay once TRT tarafından da yayımlanan BBC yapımı bır dızıde TVpolıtıka ılışkılerıne yer verılıyor TV'de habercilik: Meksıka dakı yanardağ lelaketı ya da benzerı olayları. gorüntuye dayalı bır anlatımla, tum dunya aynı anda ızleyebılıyor Bütün dünya teleyizyonlarında, geliştirdiği formüllerle kayıtlı ka'hkaha sesleri bile Ve televizyon i Ismet Berkan • Japonya'da bir televizyon, günde ortalama sekiz buçuk saat açık kalıyor. Bu, televizyonun, insanlann gUndelik yaşamında uykudan sonra en uzun ve en çok kullamlan şey olduğunun kanıtıdır. • Hlndistan, uzaya ilk haberleşme uydusunu fırlattığında amaç, ülkenin bir türlu ulaşılamayan en fakir yörelerine eğitim goturmekti. Her köye bir televizyon dağıtıldı, her akşam eğitici tarım haberleri, programları yayımlandı. Bu, büyiik ölçüde başarılt da oldu, tarımsal üretlm arttı. • 1960 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleştirilen bir istatistik çalışmasında, 1 hafta içınde ekrana 144 cinayet, 143 cinayet girişimi, 52 haklı sayılabilecek öldürme olayt, 2 toplu katliam ve sayısız dövtişme sahnesınin geldiği ortaya çıktı.' Bu, insanlann şiddet duygulannı alevlendirmekten başka ne ife yarar ki? • Alman televizyonunun en çok tılenen programı, "ÇözUmlenmemiş XY Dosyası" isimli bir programdır. Bu programda sunucu, çözumlenmemlş gerçek bir polisiye olayı anlatır, sonra olayı soruşturan polislerle konuşur ve seyircilerden yardım ister: Gördunuz mü, ktmtn yaptığını ve nerede saklandığmı biliyor musunuz? Almanya'da bir çok çözumlenmemlş olay bu programa doğrudan katılan vatandaşların yardımıyla çözümlendi. • Şiddet ve terör olaylarının TV'den haber olarak yayımlanması, bu olayları yaratanların işine yarar. Giderek şiddet bir araç olmaktan çıkar amaç haline gelir, TV'ye çıkmak fetişleşir. Terör, çekici hale gelir, her önüne gelen haber saatine yetişecek şekilde sağa sola bomba koymaya başlar. • ABD'lt siyahlarm uygarlık hakları savunucusu Dr. Marttn Luther King'in bir yardımcısı anlatıyor: "1960'h yıllarda ticari televizyon istasyonları, izleyici sayılannın artması için bizim dUzenlediğimiz her yüruyüşü ekrana getirdi. Sonra biz onların istediği saatlerde yürümeye başladık. Onların izleyici sayısı arttı ve reklam aldılar, biz ise haklarımızı elde etmede önemli biryol kat ettik. Hatta başanlanmızı televizyona borçluyuz". Yukarıda saydığımız anekdotlar, 50 yıl önce düzenli yayına başladığı günden beri tartış'ma gündeminden eksik olmayan televizyonla ilgili çeşitli görüşlerden yalnızca birkaçı. Televizyonun insanı tek boyutlu hale getirdiğinden de söz edilebilir, küçük camlı kutunun önemli bir eğitim aracı olduğundan da... TV'nin şiddet eğilimlerini güçlendirdiği de öne sürülebilir, suçluların yakalanmasında, kamuoyunun bilinçlendirilmesinde önemli bir araç olduğu da... Televizyonun, terör olaylarını haber olarak ekrana getirmekle bunları meydana getirenleri ödüllendirdıği ya da tam tersine bir hakkın elde edilmesinde demokrasinin gelişmesinde yardımcı olduğu aynı hararetle savunulabilir. TV'de gösterilen şeyleri çocukları için sınıflandırmak. Japonya'da okul çocukları, dikkatlerini her hangi bir konu üzerinde 15 dakikadan daha fazla yoğunlaştıramıyorlar. Bunun nedeni çok basit: TV'de reklamlar 15 dakikada bir gösteriliyor. lşte bu yüzden Japonya'da öğretmenler 15 dakikada bir çocuklara espriler yapmak, onları rahatlatmak zorunda. Amerika'da 1983 yılında en başarılı eğitimciler seçilen iki bayan öğretmen, bu başarılarının sırrını "Cosby Show'daki yöntemle ders anlatmak" olarak açıkladılar. Amerika'da bir çocuk 18 yaşına gelene kadar ekranda tam 15 bin cinayeti izlemiş olur. Yine Amerika'da bir çocuk 18 yaşına gelene kadar tam 950 bin reklam izlemiş olur. ABD'de çocuklara yönelik reklamlar için yılda 800 milyon dolar harcanır. Neden tartışılıyor? Peki televizyon neden bu kadar tartışılıyor? Ve neden bu tartışmalar bir türlü sonuçlanmıyor? Bu soruların yanıtı, kuşkusuz televizyon denen olgunun, "iletişlm" kavramını tümüyle dönüştürmüş olmasında yatıyor. Televizyonun devreye girmesiyle birlikte, eskiden oluşturulmuş tüm iletişim teorileri bir anda geçerliklerini yitirdiler. Bir anda iletişim teorisyenleri ikiye bölündüler. En basit anlatımla bu ikiye bölünme şöyle oluyordu: lyimser bakış açısı, insanlann başka ülkelerdeki yaşayış biçimlerini görerek değişeceklerini, toplumun daha iyiye gideceğini söylüyor; kötümser bakış ise hemen Dallas örneğini veriyordu. Bir UçüncU bakış açısı ise, her iki görüşün deyanlış olmadığını söylüyordu. 2 Kasım 1936'da ilk düzenli TV yayını başladığında "masum" bir araç olan küçük camlı kutu için bugun aynı masumluk elbette söz konusu değil. Televizyon, aradan geçen 50 yıl içinde, kendi dışındaki dünyanın olayları ve olguları tarafından belirlenen, değiştirilen bir şey olmaktan çıkıp, tam tersine bütün dünyayı belirler hale geldi. Televizyonun kendisini belirlemesine izin verdigi bir tek şey var: Reklamlar. Bazı küçük rakamlar vermek mümkün: ABD'de bir çocuk 18 yaşına gelene kadar hayatının 3 yılını TV karşısında geçirmiş olur. Anne ve babaların ABO'deki yeni işlevi, TVpolitika ilişkisi Televizyoncular, TVpolitıka ilişkilerine en büyük örnek olarak Jobn Kennedy'nin ABD Başkanı seçilmesini gösteriyor. Kennedy, Başkan seçilmezden önce, öteki başkan adayı Cumhuriyetçi Ricbard Nixon ile TV'de tartışmış, bu tartışma sonrasında ibre Demokrat adaydan yana dönmüştü. Bu örnek olayla ilgili olarak yazılan ve söylenenlcrin bir ortak özelliği var: Hiçbiri, tartışmarun içeriğinden söz etmiyor. Etkili olan tek şey, biçim. tki liderin TV ekranından halka nasıl gözüktüğü. Birkaç ay önce TRT tarafından da yayımlanan BBC yapımı televizyon dizisinde bu konuda açıklanan bazı gerçekleri yinelemekte yarar var: 1. CBS'in stüdyolan çok sıcaktı. özellikle serinletilmedi, çiınkiı Nixon çok lerliyordu. 2. Nucon'a, program öncesi çok koyu renkli bir fon kullanılacağı, bu yüzden açık renk elbise giymesinin iyi olacağı söylendi. Oysa fon açık renge boyandı. Kennedy ise tartışmaya koyu renk bir elbise ile gelmişti. 3. Program yapımcısı, biri konuşurken ölekini gösleriyordu. Nixon sürekli teıiiyordu ve hep terini silerken gösleriliyordu. Ama seyircl onu Kennedy'nin teriettigini «uuyordu. 4. Kennedy konuşurken hep yakın plan çekildi. Nixon ise boy plan. Nixon'un bir ayağı geçirdiği bir ameliyat nedeniyle rahatsızdı ve hep aynı bacağının üzerinde durmamak için sürekli ayak değiştiriyordu. Bu bilgilerin ardından aynı CBS televizyonunun tartışma sonrası yaptığı mini kamuoyu yoklamasının sonuçlarına bakalım: Tartışmayı TV'den izleyenlerin ezici bir çoğunluğu tartışmayı Kennedy'nin kazandığı görüşündeydi. Bu çoğunluğa göre Kennedy, güven veren bir kişiliğe ve derin bir bilgiye sahipti. Oysa aynı tartışmayı radyodan dinleyenler, tam tersi görüşteydi: Nixon kazanmıştı. Nixon her şeyi Kennedy'den daha iyi biliyordu. Kennedy, böylece ABD'ye başkan seçilirken politikaya yeni bir yarışma aracı girmişti: Televizyon. Türkiye gibi siyasi haberlerin TV'den haber olarak bile verilmediği, TV'nin bir iktidar aracı olarak görüldüğü bir Ulkede, salt TV'den yararlanmak için kimi siyasi partiler "misyonlarını" terk ederek bir zamanlar "Devrim Muhafızlan" dedikleri milletvekiilerini partilerine transfer ettiler ve parlamentoya girdiler. Televizyon, her şeyden ve her şeyden önce görüntülere dayalı bir anlatım aracı olduğu için, önce içerik dışsal görUnümün ardına düştü. Orneğin, yakışıkh olmayan, ses tonu kötü olan politikacılar lider seçilemez hale geldiler.lngiliz işçiPartisi Başkanı Neil nock, görevine TV'deki görünümü nedeniyle seçilen bir lider. Başbakan Turgut Özal'ın seçimi kazanmasının en büyük nedeni olarak hep TV'deki başarısı ve elinde tuttuğu kalctni gösterildi. Kültür emperyalizmi mi? TV, insanları yalnız haberlerle etkilemiyor elbette. Dizi filmler ve şov programları, insan Üzerinde ne tUr etkiler yapıyor? Uzay Yolu isimli kurgubilim dizisiylc uzun bir süre evle 16
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear