Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4â& V muşlu o /aman. Yeni uvukatlardan.. Soyunur, keyifle ı dururdu. Fakat daW lıa sonra, ogrenciyle 1 anlaşamadı. ögrenci kendisini çirkin çiziyor diye işi bıraktı." Hocaya, amatörlerin bu işi neden benimsediklerini soruyorum, "Kimbilir?" ^y gıren der gibi başını sallayıp, "Teşhircilik öğretim de olabilir" diye yanıtlıyor. Meyhaneci uyelerinden Despina da bir zamanlar Güzel Sanatbiri, konuşlar Akademısı atölyelerinde modellik yapmış. mamızı dinle"Biri daha vardı" diyorlar, "Samsunlu unlu bir yıp, onaylıyor. güreşçi.." Adını çıkaramıyorlar.. "Benim og"Yaaa, ben ögrenci ile diyalogum çok iyidir" diye söze gırirenciydim o zaman.. yor 24 yıllık model, "Her öğrencinin göruşü On yaşlannda ya var, ya farklı. Beni nasıl goruyorsa, öyle çizer. Hoş yoktu. Okulun bahçesinde karşılarım. Biz burada bir aile gibiyiz. Çok biboyacıhk yapardı. Hocalar liriın, ogrencinin yırlılan panlalonunıı diklltuttu kolundan getirdi. Öylece, ğiıni. Ögrenci modele karşı saygılıdır. Yeni geannesi model oldu..." 3 temmuzda, balenler modele karşı zorlanır. Şoyle dur, böyle Rumen asılzı oğretım üyeleri ve oğrenciler modur tliyemezler. Biz onlara kolaylık gosteririz. lı.. Sonradan deller ıçın,"simit günu"düzenlemışOnlar da toplanır, yaz gunlerinde, hediyeler Müslüman olmuşler. O gun, deniz kıyısında yapılan törenalırlar bize"... lar. Daha önce, 'Kesim ve heykel sanatına uzun yıllar THY'de yer hostesiyemekleri geçen" modellere Oscar heykelciklemiş. Tam uçuşa başlayarine benzer armağanlar verılerek gönulleri almcağı sırada 67 Eylul Olaylamış. Bu da bir şey. "Kiminin parası, kımının rı patlak vermiş. Yaşlı anne kıduası" demişler. "Yanm elma, gönül almal' Yezının yanında kalmasını istemiş. O şil gözlü, çekik kaşlı model iç geçiriyor: da zorunlu, hostesliği bırakmış... Yıl» EskJden Akademi boyle degildi. Dostluklarııı, "kadirbilmezliğıne" kuskün. Belli lar vardı. Herkes birbirini tanır, derdini biliretmemeye çalışıyor. 1962 yılında, Heykel Bö di. Doğum günleri kutlanırdı. Üniversite olalı lümu'nde yapılan model seçıminde podyuma beri kopukluk başladı... O zamanlar, bir arçıkışını anımsıyor şimdi: "Öteki adaylarla kadaşımızın ayağı sakatlanmıştı da, hemen pabirlikte çıktık. Yuvarlak podyumu oğrenciler ra toplanmıştı... Oysa,rçeçenlerdcbir arkadaş çevirdi. Hiç başım donmedi.." Daha önce, araba kazası geçirdi, kımse aramadı... çıplak olarak kımsenin önüne çıkmamış "..Ama, yadırgaınadım" diyor gururla, "Sayın Geçmiş günleri anlatırken, biraz da o günKonuşmamızm bir yerinde, "Bence bir moKerim Silivrili ile Sayın Huscyin Gezer seçti lerdeki çekiciliğini, çevresindekilerin gösterdiği del kendine iyi bakmalı" diyor. Ben de, "Baler beni. Görür görmez bana karar verdiler..." ılgıyı vurgulamaya çalışıyor "Eksik olmasın kım para ister" diye fiyatları anımsatıyorum. lar, yine çok iyidir aramız sayın hocalarımızla" "Haklısın" der gibilerden başını öne, arkaya sözuyle de, "Kskisi kadar olmasa bile" demek sallayıp iç geçiriyor. Çoğu model podyuma çıkistiyor... Haklarını elde edebılmek için Kültür mak için kumaş getirirmış evinden. "Ben pe.Bakanlığı'na başvurmuşlar. "Biz bir statü luş getiririm" diyor övüncrck. "Bir modelin ıstiyoruz" diyor, "Sinema sanatçılarına tanı dolabı, onlugu olmalı. (Jerekli bunlar. Giyidıklan gibi..." Ağzındakini bastınp, bir Birinci nip soyunmak için bir paravanamız var. O da ^laha yakıyor. Arkasına yaslanıyor. Anlattık bir atolyede var, otekinde yok..." Konunun daha iyi açılması, basında ayrıntıh ça sinirlılik belirtilerı de çoğalıyor: Bir ömür geçti şu Akademi'de... Sıkılmış bıçimde yer alması için, öteki modellerle özellikle de, "Abi" dedikleri emektar modelle göbir portakal gibi... Bu son sözler ağzından kaçmış gibiydi. 1961 rüşmek üzere, ertesı güne sözleşip kalkıyoruz. "Yarın, yine aynı saatte, yine aynı yerde." yılında Ekspres Gazetesi'nin düzenlediği Sonra, bir sigara yakıyor. Bırıncı içıyor. "Biz Turkiye Gılzellik Kraliçesi Seçimi'ne girişini, Kalkış o kalkış. Koca Mimar Sinan ÜniverBirinci'ciyiz diye, alaycı, paketi gösteriyor. Kireçburnu'ndaki evlerini, tuhafiyeci dük sitesi'nin koridorlarında ara ki birini bulasın... "Yaa, 24 yıldır çalışıyoruz ama bir turlü emekli kânlarını, Heybeliada'da geçen yaz günleri Ertesi gün, daha ertesi gün... Yine yoklar. Atolamıyoruz. Yarım gun sayılıyor çalışmamız. ni, Rumence, Rusça, Fransızcadan sonra Rum latılıyorum açıkça. Hırsızpolis oyununa dönDekanlık kapılarında, imza atmak için, sıra ca'yı nasıl çabucak öğrendiğını uzun uzun an dü. Daha sonra Seyfi Baba'yla haber yolluyorlar üstü kapalı: ya giriyoruz. 65 yılında sigorta yapıldı. Yarım lattı da, "sıkılmış portakal" benzetmesine bir gunluk pirim odeniyor. Yaz a>larında hiç daha hiç dönmedi... Bakanlığa başvurdular da.. Bekliyorlar. ödenmiyor.. tşte bu yuzden, hiçbirimiz emekAmatör modeller de çıkıyormuş bazen. özel Şimdi bu yazı çıkarsa, bakanlık yetkililerine li olamıyoruz. Ben yine neyse, burada ne ar arabalarıyla geliyorlarmış. Bir süre, ıstekle so ters gelebilir, Umur bey kusura bakmasın dikadaşlar var. Kırk yıllıklar... Her tarafı buruş ,yunup öğrencinin doğadan çalışmasına yar yorlar. Ben de Seyfi Baba'yla yolluyorum yanıtımı: mıış, sarkmış... Yine de çalışıyor Ne yapsın?.. dımcı oluyorlarmış. Sonra, farklı beklentiler Bizi emekli edin, yeni model alın diyoruz. Ne ıçınde olsalar gerek, sıkılıp gidiyorlarmış. öğ Soyle onlara, aglamayana meme yok. Öybizi emekli ediyorlar, ne yenisini alıyorlar.." retim uyelerinden biri, "Gardropları da zen le, devlet babalarını gucendirmeyelim diye suModel arkadaşlanndan birinin durumunu gin olur böylelerinin" diyor, "Ne istesek geti sar, otururlarsa daha çok beklerler. Sinemaözellıkle örnek verıyor. "Bey" diye söz ediyor rirler. Çumelcr, kupeler, ayakkabılar, kurkler. cılara bir statü tanındı ama onlar da Ankara'ya ondan, "Kırk yıllık model." O sırada içeriye Güzel bir kız vardı. Hukuktan yeni mezun ol dek yürüdüler. ü UMUR BUGAY • M imar Sinan Üniversitesı'nın atölyelerınden bırinde öğrenciler, "doğa çalışması" yapıyor. Odun sobası cayır cayır yanmakta. Bazı öğretim uyelerinin bıle "Abi" dedikleri yaşta emektar model, masalardan bırinin üstüne çıkmış,çırılçıplak, kıpırtısız duruyor. "Kaldır kolunu, yandön" gibilerden ikınci bir istek gelmedikçe de oyle duracak.. "Sabır ister bu iş," diyor deneyimli modeller. A "Bıkkınlık belirtisi olmamalı. Ögrenci eşya gibi, bir vazo gibi bakar modele." Masanın üstundeki adamın alnı kırışık, şakakları kırlaşmış, gözleri atolyenın bir ucunda, boşlukta... Duşunceli görunüyor. Kafasından geçenler bilinmez. Ev kirası mı, yol parası mı?.. Bir duruşundan, otuz farklı desen çıkacak, az soııra... Ve, "Abi" yıne sessizce ınecek masanın üstünden. Bir köşede sessizce giyinip, yola koyulacak. Fındıklı durağında otobüs bekleyecek, sessizce... Esmer, güzel bir kadın telefonda, "Bir reklam filmi de ben çcvirsem," diye yakınıyor arkadaşına, "Biıim Akademideki kızlardan kaç tanesi çevirdi. Biliyorsun, yazın bize para da vermiyorlar." Kadın dul, ıkı çocuklu. "Bizinı Akademi" dediğı, şimdikı Mimar Sinan Onıversitesi, Mimarlık Fakültesi'nde üç yıl öğrenim görmüş. Bir söylentiye göre, "politik nedenlerle" bitirememiş. Kocasıyla anlaşamamış, boşanmışlar... Uzun süre iş aramış kendine, bulamamış... Şimdi, GUzel Sanatlar Fakültesi'nin resimheykel atölyelerinde modellık yapıyor. "Yaz aylarında para vermiyorlar ama buna da şiikıir. Birkaç reklam filmi çıksa bu arada, iyi olacak.." Eski koca, "Çocuklarımın annesi yüz kızartıcı iş yapıyor," diye mahkemeye başvurmuş, şu gunlerde. Çocukları geri istiyormuş. Mahkeme olayı, "Muzır Yasası" doğrultusunda değerlendirirse o zaman anne sanat değil, "Tiırk kadınına, iffet sahibi bir anneye yakışmayacak müstehcen fiil ve davranışlarda bulunmuş, mahrem yerlerini ıımııma leşhir ederek aile şerefini ayaklar altına alınış olacak." Babalarının kanatlan altında, "muzırdan korunarak" yetışen çocuklar da büyüyünce, "Herkesin onunde utanmadan çırılçıplak soyunuyormuş annemiz" diyecekler, "Orasını burasını açıp, dakikalarca gösteriyormuş..." SahneGöruntu Bolumu'nün atölyelerinden birinde öğrencılerin üıılü "Seyfi Baba"sının ?>dasında deneyimli modellerden biriyle ka~ şılıklı oturuyoruz. 45 yaşında. Hiç evlenmemiş, Kireçburnu'ndaki babadan kalma iki katlı evde yalnız ya^ıyor. Hayvanları çok severmiş. 24 yıl olmuş modelliğe başlayalı. Babası Beyaz Rus, "Bir model kendine iyi bakmalı. Bir modelin dolabı, önlüğü olmalı. Gerekli bunlar..." diyor bir diğeri... Arkasına yaslanarak, "Bir ömür geçti şu akademide... Sıkılmış bir portakal gibi..." diyor biri... 15