Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sükleer silahlann günümuzde erişmls olduğu yoketme gücü yarnnda, Hiroşlma 'ya atılan bomba oyuncak gtbl kalmaktadtr. Nükleer silahlanmada psikolojik etken olarak "diişman imajı"nm bu oluşumda onemli bir rol oynadığı kanısındayım. Tüm devletlerin, özellikle nükleer silahlara sahip devletlerin bir "düşman" imajı var. Başka bir deyişle, düşuncelerinde bir "düşman" kavramı ve oııunld baglantılı olarak geliştirilen özellikler söz konusu. Ama düşmanın kendi ıle duşüncelerdeki görüntu arasında bir farklılık da pekâiâ olabilir. "Düşman", kuşkusuz, olumsuz bir kavramdır. Ama ona ilişkin bilgiler ve değerlendirmcler her zaman gerçekler üstüne oturmayabilir. Bazen, rakamsal yanılmalar olabileceği gibi, onlara dayalı yorumlar da hatalı çıkabilir. Konu nükleer silahlarla ilintiliyse, düşman imajının ne denli gerçekçi olduğu daha da önem kazanmahdır. Kcndıni mezke/ alan bu (etnosentrik) yak laşım kişisel düzeyde dc, toplumsal (ya da res mi) du/eyde de gorülebilir. Kendini "iyi" ve "olumlu" ve başkasını da "koıu" ve "olumsuz" bulan kışi, başkalarına ilişkin imajı değiştirecek farklı gerçekleri küçümser ya da görmezlikten gelir. Ama duşünce ve yorumla bilikıe "gerçek" de saptırılmış olur. Toplumlar da birbirlerine ilişkin algılamalar ve değerlendirmeler yaparlar. Bunların gerçek duıumla bılımsel ölçuler açısından ne derece ilgıli olduğu ayrıca araştırılmalıdır. Örneğin, bir toplum otekını kötülüklerin kaynağı olarak görebılir. Bu durumda, rakip taraf "kötu", kendi "iyı", hıç dcğilse "daha iyi"dir. Bu genel tavır "düşman" diye adlandırılan hedefe karşı gudülen siyaseti kendi gözünde "haklı" yıpar; bundan tla öte, meşrulaştırır, giderek "ideaF'leştirır. Onu tanınılarken insan'nk dışı sayılabilecek ba/ı sıfatlar da cklendi mi, ortadan kaldırmak artık "farz" olur. Bu anlayış çerçevesinde, onların silahları "saldırgan"dır, beri tarafındakiler yalnızca kötülüğe karşı "savunma" amacını güdebilir. Amaç "savunma"dan başka bir şey olmadığına göre, buna yönelik her harcama da "gerekli"dir bu haıcamalar yurt ıçinde yatırım dengesinde ve uluslararası düzeyde çarpıklıklan beslese ve büyutse de... Kitle haberleşme araçlarının buyuk bir kısmı da "düşman" imajının böylesıne geliştırilmesinde önemli bir rol oynar. Haber de, yorum da bu imajı buyutecek ve yaşaiacak biçimde seçilir ve kullanılır. Nükleer devletlerin her biri, kendini "barışçı" ve "savunmacı", karşısındakini "savaşçı" ve "saldırgan" görecektir. O kadar ki, ülke içinde muhalefel bile, yerine ve zamanına göre, "duşman"la özdeşleşir. Muhalefetin söylediklerinin içeriğine bakıimaz; o nasılsa "düşmanın sözcüsii"dür. Ra mım Hiroşlma'ya atom bombasınm atümasından 43 saniye sonra 80 binin üzerinde insan ölmüştü. Yenl bir savaşta yukardakt insanlar gibi yaralı olarak kurtulma şansı bile pek görünmüyor. mayan çatışma ve çelışkıler bile "düşmanın parmağı"na bağlanır. Anlaşmazlıklann tenıclden bağlı oldukları laıih olaylan, hukuksal dayanaklar, ekonomik sorunlar geri dıı/eye itilir. Kişilcrin dikkati "düşnıan"a çekildikı:e, K sorunların baskısının azaldığıııa da inanılır. Boylesine bir "düşman imajı" nükleer silanlannıa, saldırı vc savaşı'kolaylaştıran psikolojik lemellerdir. Ne var ki, bugunku savuş tcknolojisi çerçevesinde bu lip imajlar insdiılığın surüp gitmesini tehdit eden buyuk tehlikeleı oluşturuyorlar. Nükleer silahlara sahip devletler arasındaki ilişkiler belırlı kurallaı çerçc\esinde yurümek zorundadıı Bu kuıallar, nukleur savaşın önlenmesi, savaş propagaııdasının yasaklanması, nükleer silahlann ilk olarak kulanılmayacağına ilişkin açıklaınaların yapılması, nükleer silah deneylerinın sona erdirilnıesi ve bu tip silahlann giderek a/alulması ve nihayct yok cdilmesi dahildir. Bu kuıallardan bazıları nükleer savaş olasılığını bütunüyle oıtadan kaldıracak niteliktedir. örneğin, tarafıar "ilk darbe"yi vurmayacaklarmı garaııti edeılerse, bir ikinci darbe dc olmayacak, nükleer savaşa başvurulmayacaktır. Iç rejimleri arasındaki farklılık bir yana, nükleer silahlara sahip devletler arasındaki geıgınliği azaltmak için gunumuzde, dııne oranla birkaç kez fazla çaba göstermek gerekli olmuştur. Bir aiom bombası deneyiminden geçmiş Hiroşima'da her gün sekizi çeyrek geçe vuran saat, aynı olayın bir daha yaşanmaması gerektiğini bize haiırlaiıyor. Yeryüzunu birkaç ke/ ortadan kaldıracak silah stokları olduğunu bilerek, önce yaşamı surdurecek orıak önlemlerde anlaşmak gerekir; rejim tartışmasını yapmanın da önkoşulu budur. n Hiroşima'nın çanları Nükleer silahlanmaya tüm dünyada harcanan para, 1985 rakamlarına göre 940 milyar doları buluyor. Nükleer Sava$ı Onlerne Uluslararast Bilimciler Komttesı Üvesı eı gun saat sekizi çeyrek geçe Hiroşima'daki büyük kent saati tok bir sesle çalar! Uygarlık tarihindeatom bombasının ilk kurbanı olan kentin bir hatırlatışı bu. 6 Ağustos 1945 sabahı bir Aınerikan savaş uçağı, Hiroşima'nııı mavi göğüne dev bir mantar bulutu bırakıp gıtmişti. Üç gün sonra, Nagasaki'nin çevrcsıni de aynı ölum bulutu sarmış, her iki kent de birkaç saniye içinde kızgın kul yığınına dönuşmuştü. Bu iki olaytn ustünden kırk bir yıl geçti. Yok edicilik yönünden o gunun bombaları ile bııgünküler karşılaştınlamazlar bılc. Bombaların üretimi için yapılan harcanıalar da, öldürücüluğü de geometrik olarak arttı. Diinya Saglık Prof.Dr.TÜRKKAYA ATAÖV H örgülü'nun verdiği rakamlara göre, yeryuzundc sıtmanın kökunün kazınması için 450 ınilyon dolar gerekiyorsa, bu para tüm dünyanm silahlanmaya yalnızca bir günde harcadığı meblağa eşittir. Bu çelişki, çağımız dünyasını kaımaşık ve rahatsız bir toplum yapıyor. O kadar ki, bazı bilimcilerin gözünde insanlığın bir numaralı sorıınu, nükleer bir savaşı engellemektir. Geıçekten, nükleer silahlanmayı daha da tırmandırmanın ateşle oynamak olduğunu mantıklı hcrkcs kabul cder. Yalnız başkalarının değil, bu arada kişinin kendi toplumunun da yok olması gibi ters bir sonuç doğıuacak bir politikaya tum dunyanın 1985 rakamlarına gore, yılda 940 milyar dolar yatırmış olması ıırkutucu bir gerçektir. Modern bilim ve teknoloji, yok etme yeteneği teorik olarak aneak tahnıin edilebilen silahlar üreten bir aşamaya gelmiştir. Nükleer siiahlanma yarışının yeni aşamalara, denetimı daha zor alanlara girmesi de söz. konusudur. Bu gidişi frenleme girişimlerinin meşruluğu herhalde tartışılmamalıdır. Hiroşima'da ilk atom bombasının atıldtğı alan bugün bir tbret anıtı olarak htç deği}tlrllmeden korunmaktadır. Yent bir savaş Hiroşima'nın başma gelenlertgeride bırakacağa benıer. 11