Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
^ ^ Son günlerin şiir kitapları © "Şairler... Şiirler..." okuruyla olumlu bir iletişim kurdu. Şiirin içsel sorunları yanında şiir yayınları üzerinde de durmak istiyoruz zaman zaman. Bu hafta son günlerde çıkan, ama dergilerin, gazetelerin gizli köşelerinde kalan, okuruna ulaşmayı bekleyen şairlcrin yapıtlarının kısa bir listesini vermek istiyoruz. Ali Yücc: Antakya Çarsıları. Mustafa Şerif Onaran: Unutulmuş Şiirler. Ali Cengizkan: Bağımlı Şiir. Haydar Eroğlu: Türkçemle Türküler. Melisa Gürpınar: Yaz Mektuplan. Aytunç Altındal: ötelerde. Aytcn Mutlu: Vaktolur. Salih Bolat: Bir Afışin ÖnUnde. Salih Bolat'ın bu kitabıyla 1986 Yaşar Nabi Nayır Şiir ödulü'nü aldığını da belirtelim. Yine ödüllü bir kitap, Yaşar Miraç'ın Barış Güllerinin Gümüş Denizi. Miraç da bu kitabıyla, 1983 yılında Abdi Ipekçi Banş vc Dostluk ödülü'nü almıştı. Ve Kıbrıs'tan bir şair, Fikret Demirag'ın Rüzgârda Ozan Türküleri ya da Şiirin Uzun YürüyüşU. Yeni kitaplar elbet bu kadar değil. Zaman zaman böyle şiir kitaplannı duyuracağız. "Şairler... Şiirler..." köşesi, yalnızca şiir yayımlayan bir sayfa olmanın ötesinde, şiirin bütün düzleminden ses getirme amacında çünkü. " G r a v ü r " şiirini Salah Bolat'ın kitabından aldık. c 5 Gravür bu dağlar o çok öldüğüm dağlar değil eğri büğrü gülen bu çocuk bu yamyassı riizgâr kapının öniinde uluyan bu gece ufukta uyanan bu masmavi kadın cesedi deniz bu yeni doğmuş tayın ıssız adımları sığ sularda boğulan bu balık o değil bu umutsuzluğun gravUrü umutsuzluk: tabutuma çakılan son çivi SALİH BOLAT Usul usul Karakızım usul usul konuş benimle her gündüz duvar dibindeyim kimseler gOrmeden gel voltalartma gözün sınır tanımadığı yerlerden anlat bana Karaktzım gözü çıksın bu mapus akşamlarm gönlünce çay demlenmez yerlerdeytm kimseler görmeden gel akşamlarıma demli soluğunu boşalt bana Karakızım gece uykusuz uyku düşsüz olur mu düşleri uykusuz görmelerdeyim kimseler görmeden gel düşlerime gittiğin yerlere götür beni de Usul usul konuş benimle karakızım usul usul... MEHMET YÜCEL DEMİRCİ io •u o Kaytan bıyıklı şair Eskilerden açıyoruz. Yenilerlni de yenfler yazsın. Hafta sonu, sıkıcı şeyler yazacağımıza eskilerin bakışlarıyla oyalanalım. Asaf Halet Çelebl, gününde her davranışı ile ilgi çeken şairlerden biriydi. Denilebilir ki Orhan Vell'den daha çok ilgi ona idi. Fakat bir süre Orhan Veli'nin ön almasından, "Garip" şairlerinin Nurullah • Ataç aracılığıyla topluma sunulmasından sonra, Asaf Halet de, onunla atbaşı giden Artf Dlno da unutulur gibi oldu. Asaf Halet'e şiir nedir? diye soruyorlar. "Şllr salhaneye bağlı bir kurumdur. içlnde sadece kalp parçaları satılır. Bu kalp parçalarım satana şair derler. Ellnde vezln denllen hassas bir terazl bulunur. Şairler, yüzyıllar boyunca hep kalp Mtmıslardır." Asaf Halet Çelebi, adı gibi çelebi bir adamdı. Giyiml, kuşamı, oturuşu, kalkışı kendine özgüydü. Bıyıklarını bir Çinli gibi aşağı uzatır, yeşil bir ceket giyerdi. Pantolonu ' dardı. Düğmeli, bağcıklı fotinleri vardı. Koltuğunun altında sürekli birkaç kitap taşırdı. Demokrasi geldikten sonra, 1946 seçimlerinde adaylığını istanbul'dan bağımsız olarak koymuştu. Bir gün Azlz Nesln soruyor. "Çelebl adaylığını koydugunda mllletveklll olacağını sanıyor muydun?" "Hayır, bagımsız aday olarak düsündüklerlml aöylemek latedim. Adaylığım alyasal bir bosalma Idl. Söyledlklerlml yazaam klm blllr baatma neler geleblllrdl. Oysa seçlm alanlannda dlledlğlmi söylüyordum, hlçblr kovusturma açmıyorlardı." Kitaplara düşkünlüğü kadar Çelebi'nin dolmakalemlere merakı da varmış. Bozuk dolmakalemleri eşinden, dostundan alır, onarırmış. Biliyorsunuz, ünlü 6/7 Eylül olayları oldu. Bütün solcuları toplarken, giyimi kuşamı herkese aykırı gelen Asaf Halet Çelebi'y' de birkaç günlüğüne tutuklamışlar. Bir de bakmışlar ki, cebinde 2025 dolmakalem var. "Bunlar ne?" "Benlm ve dostlann kalemlerl... Bozuk olanlarını onarıyorum." O günlerde istanbul, yıkılıp, yakılıyor, türlü talanlar var. Dolmakalemleri de ilkin talan malı sayıyorlar. Sonra araştırıyorlar ve öğreniyorlar ki kalemler talan değildir, Çelebi'yi serbest bırakıyorlar. Asaf Halet, şairler arasında en çok Ahmet Haşlm'l severmiş. Onun, 'Göllerde bu dem bir kamış olsam' dizesi en begendikleri arasındaymış. Tutmuş, o da 'Koskoca bir ağaç görüyorum / ufacık bir tohumda / o ne ağaç ne tohum' dizelerini yazmış. Yazıldığı günlerde bu şiirler çok ünlüydü. Ancak, Orhan Veli de her ikisine benzeyen 'Rakı alşeslnde balık olsam' dizesini yazınca, papuçları dama atılmış. Şiirleri alaya alındığı halde, kendine göre her yazdığını ciddi sayardı. Bu konuda şöyle diyor: "Şllrlerlm yeni olmakla birllkte, modaya uymaktan da uzaktır. Bundan ötürü sevenlere de kızanlara da •öylenecek bir sozüm yoktur." D El kızmayın hammefendi, Ititfen kızmayın çocuk aklı annesininkilere çok benziyor elleriniz yiik vagonlu doğum sancılı bıçak tutmuş, badana yapmış, güngörmüş kadın elleri onun için sarıldı öptti ellerinizi onun için iki gözü iki çeşme elini bırakmayın hammefendi, lütfen bırakmayın anlasın ki sizinkiler de sevmiş sevilmiş kadın elleri AKGÜN AKOVA Yitirilmiş bir çift göz Pembe düşebilir yeşil üzerine Savrulabilir eteklerin çıldıran gecenin al beni koynuna. Yeşil düşebilir siyah üzerine öldürebilir yirmibironbeş kimsesizliği, ya da şiirimdeki çift göz. Siyah düşebilir ak ten üzerine Sarılabilir yitirilmiş Çok şey varsa yaşamdan Korkarak ellerim etlerine. Gönlüm düşebilir bir gün binbir siyah/ak ten üzerine kısaca Kanayabilir çok yıl önceki yaram, öldürülmüş bir kuşun gecesinde böyle; Dün geceyi çürüttüm ve boğdum boynumdaki o ilmeği de Seviler unutulur. Artık kederlerden damıttığım sevgi örselenirse Unuturum konuşmayı zor tetiklerde AHMET ÖZBEK Ne çok özlemiz Saçlarına günışığı emziren bu kentlerde Tersiz bir keder /Zorla alınmış bir çingene tefiyle ne söylenir ki Ne!.. Ne söylenir ülkemde Ulkesiz kanıyorsa iklim güller/ Yine de o ıslak hüzünlerde özne değilim Hem kan kaybeden kanamalı bir ben miyim ki önce yamtsız sorular çarpıyor şakaklarıma Sonra dağlar çağırıyor beni uslanmaz anılarla Islak fışekleri kurutan bu şarkılar Aylak ve gezgfn büyüyor içimin tufanında Artık bu gözü sulu kentler de unutmalı ağlamayı Sevgilim hoşça kal sevgilim iyi geceler Unutma pencereyi kaparken tersiz bir keder Ve biraz Ulkesiz rüzgârı içeri doldurmayı YILMA2 ODABAŞI 22