Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Politikaya ve politikacıya güven yok Rapora göre, Türkiye’de gençlik, siyaset mekanizmalarına karşı olumsuz duygular ve güvensizlik besliyor. Gençler, politikanın ‘’dürüst ve adil olmadığına’’ ve ‘’hak edenin hak ettiği yerde olmadığına’’ inanıyor. Aynı güvensizlik politikacılara karşı da görülüyor. Gençler, politikacılar için (Yalnızca kendilerini ve yakınlarını kolluyorlar), (Milletin yararına bir şey yapmıyorlar) ve (doğruyu söylemiyorlar) şeklinde görüş ifade ediyor. Halen bir siyasi partide faaliyet gösteren gençlerin oranı yüzde 4,7’yi aşmıyor. Geri kalan yüzde 95,3’ün dörtte üçü ileride de, bir parti içinde yer almayı düşünmüyor. 20022007 döneminde 550 milletvekilinden 35’i 3035 yaş grubu içindeydi. 22 Temmuz 2007 seçimlerinden sonra bu rakam 19’a geriledi. Aynı şekilde bir sivil toplum kuruluşu üyesi olanların oranı yalnızca yüzde 4. Bunların da yaklaşık 46’sı ise lise ya da üniversite öğrencisi veya mezunu. ‘Para kazanmamız gerekli’ Söz konusu rapor için gerçekleştirilen Gençliğin Durumu Araştırmasında lise veya üniversiteye gitmeyen gençlere bu durumun nedenleri soruldu. Gençlerin yaklaşık yüzde 30’u işe girip para kazanmaları gerektiğini ya da okul harcamalarını karşılayacak ekonomik durumları olmadığını söyledi. Yüzde 50’lik grupta, ilgi ve istek eksikliği saptandı. Bunların da yüzde 60’ının düşük gelirli ailelerden geldiği ve önemli bir çoğunluğunun bir önceki yılda okula gitmekten hoşlanmadığı ortaya çıktı. Eğitimlerine devam etmeyen gençlerin yüzde 11’inin okula gitmelerine ailelerinin engel olduğu belirlendi. Para kazanmak üzere işe girmesi gerektiği için okulu bırakan genç erkeklerin sayısı, aynı durumda olan genç kızların sayısını 2’ye katladığı anlaşıldı.Aile baskısıyla okulu bırakmak zorunda kalan genç kadınların sayısı ise aynı durumdaki erkeklerden yaklaşık 9 kat fazla olduğu saptandı. Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 75’i okula gitmenin zaman kaybı olduğu görüşüne katılmıyor. Ama iş bulmalarında eğitimin etkisi sorulduğunda durum değişiyor. Gençlerin yüzde 37’si iş bulmada eğitimin önemli bir rolü olmadığını düşünüyor. Her yıl 19 mayıs gününü Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutluyoruz. Ancak Cumhuriyeti gençlere emanet eden Atatürk’ün mesajını doğru mu algılıyoruz acaba? ÖZLEM YÜZAK Bayrami var ama genc¸lik politikasi yok Sürdürülebilir Kalkınma’nın en önemli dinamiklerinden biri gençlik....Bir toplumun gençliğine sahip çıkması, çağcıl, kişilikli, iyi eğitilmiş, üretken ve yaratan bireylere sahip olması o ülkenin sürdürülebilir kalkınma sürecinin de temellerini oluşturuyor. Her yıl 19 mayıs gününü Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutluyoruz. Ancak Atatürk’ün mesajını doğru mu algılıyoruz acaba? “Neden Atatürk Cumhuriyeti gençlere bıraktı, ne bekliyordu gençlerden? “ BM Kalkınma Programı UNDP tarafından hazırlanan Türkiye’de Gençlik konulu 2008 Ulusal İnsani Gelişme Raporu, gençliğimizin resmini gerçekçi bir biçimde çiziyor. Rapora göre Türkiye’de 1524 yaş arasında 15 milyon gencin %30’u öğrenci, %30’u çalışıyor, geriye kalan %40 ise ne çalışıyor ne de okuyor. İşi olmayan her 100 kişiden 35’i genç. Tablo şu: 1519 yaş arasında toplam 6,3 milyon gencin 3.5 milyonu okulu terk etmiş. 1,6 milyon erkek ve 1,9 milyon kız artık okumuyor. Bu 3,5 milyonun içinde 2,3 milyonun en fazla ilköğretim diploması almış olması gelecek için son derece olumsuz bir durum. Bu gençler arasında işgücüne katılan 1.7 milyonun 1.4 milyonunun işi var 300.000’i iş arıyor. Ve çalışma şartları son derece olumsuz. Çoğu herhangi bir sosyal güvenlik sisteminde kayıtlı olmadan haftada 40 saat veya daha fazla çalışıyor. Her zaman olduğu gibi kızlar yine en fazla kaybedenler ve zarar görenler. Eğitim sisteminin içinde yer almayan bu muazzam kitle için hiçbir çözüm, öneri yok. Zira Türkiye’de gençlik sadece öğrencilik olarak algılanıyor. Türkiye’nin bir gençlik politikası olmadığını görüyor ve bu politikanın nasıl olabileceği konusuna giriş yapıyorsunuz. Türkiye’de Gençlik konulu 2008 Ulusal İnsani Gelişme Raporu, alışılmışın dışında bir yöntemle hazırlandı. Ülkenin gençleri, özellikle araştırma aşamasında, çalışmalara doğrudan katıldılar. Ayrıca, tüm Türkiye’yi temsilen 12 değişik bölgede, 1524 yaşlarında 3.000’den fazla genç arasında geniş kapsamlı bir Gençliğin Durumu Araştırması gerçekleştirildi ve hem gençlerle hem yetiş kinlerle toplam yirmi sekiz odak grup toplantısı yapıldı. BM Mukim Koordinatörü ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Temsilcisi Mahmood Ayub, raporun önsözünde “Türkiye’nin bugünkü genç erkek ve kadınları, ülkenin gelecek kuşağını oluşturuyor. Onların becerileri, emelleri, vizyonu ve enerjisi var. Ama bunları sonuna kadar kullanabilmek için fırsatlara da ihtiyaçları var”, diyor. “Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde 1923’ten itibaren güçlü bir modernleşme sürecine girdi, ama sosyal politikalar alanında, Kişi Başına Yıllık Geliri aynı civarda olan ülkelerden birçoğunun halen gerisinde buluyor. Bölgesinde ekonomik alanda en hızlı büyüyen ülke ve genç nüfusu en kalabalık ülkelerden biri olan Türkiye’nin uluslararası ilerlemeyi de yakalaması gerek”, diye belirtiliyor raporda. Daha geniş seçeneklere sahip olmak diye de tanımlanan “insani gelişme”nin daha yüksek düzeylerine ulaşabilmek için, iyi belirlenmiş bir gençlik politikası oluşturmak çok önemli. Yüksek düzeyde bir insani gelişme, demografik zorlukların sarsıcı potansiyel etkilerinin bir kısmını engellemek açısından da kritik önem taşıyor. Doğu Asya ülkelerinin yaşadığı deneyimler, geniş bir gençlik kuşağının, ekonominin çok yüksek büyüme düzeylerine ulaşmasında nasıl yardımcı olduğunu gösteriyor. Ama, başka ülkelerin, ör neğin bazı Latin Amerika ülkelerinin yaşadığı deneyim ise, bu pozitif olguya hiçbir şekilde garantili gözüyle bakılamayacağını gösteriyor. Bu bakımdan, çalışma yaşındaki nüfusun getirisi yüksek işlerde çalışması hayati önem taşıyor. Rapor, “görünmeyen” gençlerin durumuna özellikle dikkat çekiyor ve onların ihtiyaçlarına da odaklanılması gerektiğini vurguluyor. Bu “görünmeyen” gençler arasında, sayıları 2,2 milyonu bulan ve ne okula giden ne de iş arayan genç kadın ve ayrıca fiziksel engelliler, tüm ümitlerini kaybedip iş aramaktan vazgeçmiş olan gençler, ergen hükümlüler, sokak çocukları, vb. bireyler var. İçinde bulundukları açmazlar sonucunda gençlerin güç, para ve şöhreti temel değerleri haline getirmiş olması ve en kısa yoldan bunlara ulaşmak için herşeyi yapmaya hazır olmaları kimseyi şaşırtmamalı. Değerler gayret, sebat ve kamusal olanak gerektiren eğitim ve çalışma değil artık. Ankara Genç İşadamları Derneği’nin yaptırdığı araştırmada görüldüğü gibi gençliğin güç, para ve şöhreti simgeleyen medyatik şahsiyetleri model alması doğal. Ancak bu delikanlıların %43’ü AB’ye girmemeli derken %78’i yurt dışında yaşamak istediğini belirtmiş. Cehaletin dayanılmaz ağırlığı işte tam burada kendini gösteriyor. Raporun sunduğu politika önerileri arasında, tüm gençlerin dijital teknolojiye daha kolay erişimini sağlamak ve değişik sosyo ekonomik kesimlerden gelen tüm çocukların kaliteli okulöncesi eğitime kavuşmalarını garanti altına almak gibi öncelikler yer alıyor. Devlet, erken çocukluk eğitimine odaklanarak ve farklı düzeydeki sosyoekonomik kesimlerden gelen çocukların tümünün yüksek nitelikli okulöncesi eğitime erişmesini sağlayarak, çocukların ilköğrenim okullarına daha eşit koşullar altında başlamasını güvence altına alabilir. Gençlik sağlığı alanında gerekli yatırımların yapılarak, gençlerin sağlık sorunlarına odaklanmak da öncelikler arasında yer alıyor. Raporda üzerinde durulduğu gibi, istihdam politikalarının mesleki öğretim ve işyerinde eğitim yöntemleri ile halihazırdaki iş gücünün niteliğini yükseltmesi; yüksek teknolojinin yardımıyla geleneksel sektörleri modernleştirmesi; tarımadayalı endüstrilerin gelişimini teşvik etmesi; ve gençler tarafından kurulan Bilişim Teknolojileri şirketlerinin çoğalmasına yardımcı olması da gerekiyor. 2008 Türkiye İnsani Gelişme Raporu, kesinleşmiş bir istihdam stratejisi oluşturmanın son derece önemli olduğunu vurguluyor. İstihdam yaratma açısından Türkiye’nin en öne çıkan özgül niteliklerinin, sıkıntılarının ve fırsatlarının belirlenmesi hayati önem taşıyor. Bu bağlamda, gençlerin siyasi kurumlara olan güvenini katılımcı yollarla güçlendirecek ve sürdürülebilir insani gelişmenin temellerini atacak olan politikaların en kısa zamanda geliştirilmesi gerekiyor. 7