Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
27 MART 2011 / SAYI 1305 9 Shed Simove “Erkekler Seksten Başka Ne Düşünür” kitabıyla liste başı oldu... ngiltere’yi karıştıran mizahçının son eseri E rkekler seksten başka ne düşünür? Cevaplaması zor bir soru. En azından Shed Simove’nin bir cevabı var: Hiç bir şey. Simove neredeyse bir haftada yazdığı(!) kitapla en çok satanlar listesinin zirvesine oturmayı başardı. Erkekler seksten başka ne düşünür sorusuna cevabı 200 boş sayfaydı. O, bir fikirle onbeş dakikalığına ünlü olan bir isim değil. Aslında çok tartışılan hareketleriyle ngiliz basınının gündemini on yıldan fazladır işgal ediyor. lk icraatı 2001'de Channel 4 kanalı için çekilen bir belgeselde 16 yaşında bir öğrenci kılığında (kendisi o zaman 30 yaşındaydı) iki hafta boyunca derslere girmişti. ki haftanın sonunda Simove yakayı ele verdi ve sonuçta belgesel aldığı tepkiler yüzünden hiç yayımlanmadı. 2005’te yine Simove’nin editorlüğünü yaptığı Ünlüler Evi isimli televizyon şovu eşcinsellere karşı ırkçı sözler kullanıldığı için eleştiri aldı. Geçen yılsa “kadın kontrol kumandası” isimli ürünü birçok markette satıştan çekildi. Ancak o bunların hepsini mizahın bir parçası olarak görüyor ve çok da ciddiye alınmaması gerektiğini düşünüyor. Kitapla ilgili fikir nereden aklınıza geldi? Yaklaşık iki buçuk yıl önce Ideas Man isimli bir kitap yazmıştım. Bence iyi bir kitaptı ama ne yayınevleri ne de okuyucular ilgi göstermedi. “Tanrım keşke bu kitap DEN Z okunsaydı” diye ÜLKÜTEK N düşündüğümü hatırlıyorum. Kitabı yazmam bir yıldan fazla sürmüştü. Sonra bu fikir aklıma geldi. Her şeyiyle kitabı hazırlamam dokuz gün sürdü. Herhangi bir yayıneviyle anlaşmadım. Kitabı Amazon’dan piyasaya sürdüm ve birkaç saat içinde en çok satanlar listesine yükseldiğini gördüm. Daha da ilginci neydi biliyor musun? Birkaç gün içinde dünyanın her yerinden telefonlar gelmeye başladı. zlanda’dan Japonya’ya kadar birçok yayınevi kitabımı çevirmek için benle temasa geçti. Bu arada Türkiye’de de bir yayıncıyla çalışmak istediğimi buradan söylemiş olayım. Açıkçası olan bitenden çok mutluyum, çünkü hep “bestseller” bir yazar olmak istemiştim. Aynı zamanda insanların bam teline dokunmayı seviyorsunuz sanırım? Evet kesinlikle insanları zorlamayı seviyorum. 2006’da ismimi Sheridan’dan Tanrı’ya çevirmiştim. Ne oldu biliyor musun? Bankam HSBC benimle ilişkisini kesti. Birçok arkadaşımdan hatta kiliseden bile büyük tepkiler aldım. Ben de ismimi “Kudretli Tanrı” olarak tekrar değiştirdim. Kitabınıza nasıl tepkiler geldi? Bazı insanlar bu tür şeyleri gerçekten dahice bulabiliyor ama bazıları da gereğinden fazla ciddiye alıyor. Birçok insan beni cinsiyetçilikle suçladı. Tabii bu suçlayanların çoğu erkeklerdi. Kadınlarsa beni haklı buldular. Peki biri size için tamamen boş ve başlığı “Erkekler Seksten Başka Ne Düşünür” isimli bir kitap verse içine ne yazardınız? Sanırım hiçbir şey yazmazdım. Çünkü ne yazık ki gerçek bu. Tamam bazıları Monalisa ya da Van Gogh’la ilgili bir şeyler karalayabilir ama erkeklerin genel tavrı düşünüldüğünde bu fazlasıyla yüzeysel kaçıyor bence. Sizi ilk olarak hiç yayımlanmayan bir belgeselle tanımıştık. O belgeselin akıbeti ne oldu? Bu konudaki hayalim bir film şirketinin olaya el atması ve bunu bir film haline getirmesi. Çünkü gençlerin iniş çıkışları üzerine harika bir yapımdı ve henüz doğru dürüst montajı bile yapılmadı. nan bana bunu gerçekleştirebilirsek oskar bile kazanabiliriz. Bunu ciddi söylüyorum. Topluma içeriden inanılmaz bir bakıştı. G shed@thetalentshed.com ADNAN B NYAZAR nsandır her şeyin başı! acı Bektaş şu dörtlüğü, aydınlanmacı kafaların, Anadolu’da slami etkilerin eleştiri süzgecinden geçirildiği bir dönemde söylemiş: “Hararet nardadır, sacda değildir / Keramet hırkada tacda değildir / Her ne ararsan kendinde ara / Mekke’de, Kudüs’te, hacda değildir”. Yaratılış gerçeğini varlık bütünlüğünde arayan Yunus Emre’nin söylediği de ondan farklı değil: “Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle birkaç huri / steyene ver sen anı / Bana seni gerek seni”. Bu iki dörtlüğün içeriği, üretildiği dönem göz önünde bulundurularak birbiriyle bağlantılı da yorumlanabilir. Ama bu bir düşünceyi bağımsız algılayıp anlam alanını genişletmek de ayrı bir yöntem. Düşüncede olguları bağımsız yorumlamak, somut verileri değerlendirmekte kuşkusuz daha etkili olacaktır. O nedenle Yunus Emre’nin bakış açısını başka bir yazıda irdeleyip yorumlamak gerekecek. Hacı Bektaş’ın dörtlüğünde yer alan öbür üç dizede, yalnızca düşünceyi somut kılan öğelerin sıralanıyor. nsanı gerçeğe ulaştıran aklın yolu ise, “Her ne ararsan kendinde ara” dizesinde yoğunlaşıyor. Öbür dizelerde sıralanan somut veriler anlama inandırıcılık kazandırıyor. Gerçekte aydınlanma düşüncesini çıkış yolu da aynı: “Her şeyin ölçüsü insandır!” Hacı Bektaş’ın 13. yüzyılda, olanları ve olagelecekleri “insan”a bağlaması nedeni budur: Her şeyin başı insandır! Örneği kültür tarihimizden verelim; KökTürk yazıtlarında üç kavrama göz atmak yeter: yir (yer, toprak), sub (su), kök (gök)... Yazıtlar belge olsa da, insanımızın, “Üstte gök delinmezse, altta yer çökmezse senin ilini, töreni kim bozar?” sorusunu düşünüp sormasının tarihini bilen var mı? Emperyalizmin para sömürgenleri, ağzına politikanın kiri bulaşmış H Shed Simove’nin “Erkekler Seksten Başka Ne Düşünür” isimli, içi boş sayfalarla dolu kitabı geçen haftanın en çok satanlar listesindeydi. Aslında Simove’ninki biraz yayınevlerinin politikasına tepki, biraz da mizahla insanların üstüne gitme isteği. Yine de eleştirilerin ardı arkası kesilmemiş. yöneticiler, olageleceklerin üstünü örtüp çürümüşlüğün içinden gül bahçeleri yaratadursunlar; yalnız bizde değil, bütün dünyada gök deliniyor, yer çöküyor! Dönelim Hacı Bektaş’ın bu erdemli sözüne: Toprağı, suyu, havayı kirleten kim? nsan! Nükleer santral kurup insan soyunun karşısına ölüm zebanileri diken kim? Yine insan!.. Bizim Enerji Bakanımız ekranlarda, Fukuşima Nükleer Santralı’ndaki sızıntının tehlike yaratmayacağını ilan ederken, Japonya’da santralın patlayıp sızıntının ülkeyi saracağı olasılığından söz ediliyor. Onlar olasılıkları değerlendirip 30 km yarıçapını kapsayan alandaki 170 bin kişiyi o alandan boşaltıyorlar. Almanya Başbakanı nükleer santralların kapatılacağını açıklıyor. Bizimkiler ise, yurdun en verimli topraklarında hâlâ nükleer santral kuruyorlar! Hava kirliliğinden dolayı sokaklarda ağzı bez bantlılara, savaş maskesiyle dolaşanlara daha şimdiden rastlanır oldu. Bugün yarın, kafasına hava temizleyici fanuslar geçirip öyle dolaşanları da göreceğiz. Gün gelecek, emek sömürgenleri, göğün ulaşılamayacak katlarında kurdukları gezegen sitelerinde şaraplarını yudumlarken, emekçiler kire batmış yaşlı dünyanın sokak köşelerinde can verecek. Gezegenlerde yaşayanların zamanla bedensel küçülmelere uğrayıp hilkat garibesine döneceklerini savunan bilimkurgucuların olduğunu da unutmayalım... Hadi, bunları bilimkurgu hayalleri sayalım; meyvelerin, sebzelerin ne kokusu kaldı, ne tadı; organlarımız her gün kimyasal maddelerin işgaline uğruyor. Elli yıl içinde topraklar çöle dönüşecekmiş... Böyle giderse bir gün, doğa, insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle gübre yığınına dönüşecek!.. G binyazar@gmail.com Çocukların hayalleri fotoğraf karelerinde Çocuklar, stanbul, Mardin, Hasankeyf, Amasra ve Safranbolu’ya, “Hayalden Gerçeğe” uzanan bir yolculuk yaptılar ve Türkiye’nin kültürel miraslarını fotoğraf karelerinde ölümsüzleştirdiler. Şimdi bu fotoğraflar “Geleceğe Miras” adıyla sergileniyor. P&G Türkiye ve Darüşşafaka Cemiyeti işbirliği ile sürdürülen “Hayalden F GEN Gerçeğe” projesi kapsamında çocuklar, ilk fotoğraf sergilerini Nişantaşı Sofa Otel’de ATALAY açtılar. 46 fotoğraftan oluşan fotoğraf sergisi, stanbul’da çeşitli alışveriş merkezlerinde de toplumla buluşacak. Kültürsanat ve bilim dalında geleceğin liderlerini yetiştirmek ve çocukların hayallerini gerçeğe dönüştürmek amacıyla tasarlanan bu projede, Darüşşafakalı öğrencilerle Mardin, Hasankeyf, Amasra ve Safranbolu’da yaşayan çocuklar, fotoğraf sanatçısı Ömer Serkan Bakır’dan fotoğraf çekmenin inceliklerini öğrendiler, bu yörelere yaptıkları gezilerde onlarca fotoğraf çektiler. Sezen Mert / Darüşşafaka Eğitim Kurumları: Ben fotoğrafta portre çalışmayı seviyorum. nsanlar çok ilgimi çekiyor. Örneğin Mardin’i ve Hasankeyf’i fotoğraflarken insanların bakışı beni çok etkiledi ve çok güzel fotoğraflar çektim. Bu çalışmalar, hem bizim hem de gittiğimiz bölgedeki arkadaşlarımız için çok heyecan vericiydi. Arkadaşlarımız öğrenmeye çok meraklıydı. Her yerden çok güzel anılarla, güzel dostluklar kurarak ayrıldık. Deniz Temiz / Midyat: Bu proje sayesinde ilk kez Midyat’ın fotoğraflarını çektim. Midyat’ta hiç gitmediğim yerlere gitmiş oldum. Kendi çektiğim fotoğrafların sergilenmesi beni çok sevindirdi. Fotoğrafçılık diye bir meslek olduğunu bilmiyordum, sadece hobi olarak yapıldığını sanıyordum. Bu proje sayesinde fotoğrafçılığın da meslek olarak seçilebileceğini öğrendim. Fotoğraf çekmeye devam edeceğim. Ama hayalimde polis olmak var. Neler yaşadılar? Neler öğrendiler? Esra Soysal Ceyhun Alper Berivan Aslankılıç / Hasankeyf Fotoğrafa önceden de ilgim vardı, ailemin fotoğraflarını çekiyordum. Ama “Hayalden Gerçeğe” projesi sayesinde fotoğraf çekmek için eğitim alınması gerektiğini anladım. Daha profesyonel fotoğraflar çekebileceğimi fark ettim. Hasankeyf’in fotoğraflarını çekmek gerçekten çok güzeldi. Yaşadığımız yerin farklı farklı karelerini görmek beni çok heyecanlandırdı. Bu proje bana şunu kattı; insanlar dışarıdan bazı şeylerin çok kolay olduğunu sanabiliyor. Ama bazı şeylerin çok da kolay olmadığını, mutlaka eğitimini almak gerektiğini öğrendim. Esra Yıldız / Safranbolu stanbul’dan gelen arkadaşlarımdan çok şey öğrendik ve çok eğlendik. Beni en çok heyecanlandıran şeylerden biri de sergiye alınan fotoğrafımızın hangisi olduğunu bilmiyorduk. Onun için de sergi açılışını heyecanla bekledik ve burada çektiğimiz fotoğrafları görmek bizi çok ama çok mutlu etti. Fotoğrafımı sergide görünce kendimle gurur duydum. Bundan sonra da fotoğraf çekmeye devam edeceğim. G figenatalay@yahoo.com Zeynep Kutlu Minik ellerden büyük icatlar REL Eğitim Kurumları Anaokulu’nun 56 yaş grubu minik mucitleri tarafından düzenlenen “ catlar ve Mucitler” gününde, birbirinden ilginç icatlar sergilendi. Çocukları düşünmeye, araştırmaya yönlendirmek, problem çözme yetisini arttırmak, sorumluluk alabilmelerini sağlamak A amacıyla düzenlenen “ catlar ve Mucitler Günü”nde minik eller, hayatlarında karşılaştıkları zorluklara ve onları rahatsız eden durumlara karşı ürettikleri çözümlerin neler olduğunu sundular. catların hazırlık sürecinde anne babalar da asistan olarak çocuklarına destek verdi. G C M Y B C MY B