24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

27 MART 2011 / SAYI 1305 5 Çözüm tüm bu coğrafyanın Ortadoğu’da kadın, slam ve kadın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kadın gibi konularda çok sayıda çalışmanız var. “Müslüman Toplumlarda Cinsel ve Bedensel Haklar Koalisyonu, Kadın nsan Hakları Derneği ve Müslüman Toplumlar Dayanışma Ağı”nın da kurucususunuz. Ama sanırım bu da görmezden geliniyor. Özellikle Müslüman ülkelerde kadının toplumsal yaşamdaki konumunu iyileştirmek için çabalıyorum. 60 sivil toplum kuruluşunu bir araya getiren, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Güney ve Güneydoğu Asya’yı kapsayan “Müslüman Toplumlarda Cinsel ve Bedensel Haklar Koalisyonu, Kadın nsan Hakları Derneği ve Müslüman Toplumlar Dayanışma Ağı”nın kurulma nedeni bu. Kadının insan hakları, kadın ve cinsellik, kadına karşı şiddet ve aile içi cinsel taciz, Ortadoğu’da kadın, kadın ve slam, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kadın, göçmen kadınlar, kadın ve ırkçılık, kadınlar için insan hakları eğitimi, Türkiye’de ve dünyada kadın hareketleri üzerine çalışıyoruz. Türkiye, Ortadoğu’dan bağımsız değil. Çünkü bir çözüm varsa tüm bu coğrafyanın ortak paydasında olacak. G Türkiye’de her şey kâğıt üstünde... Türkiye’nin önde gelen kadın hakları savunucularından Pınar lkkaracan, “Dünyayı Sarsan 150 Kadın”dan biri seçildi. Kadına şiddetin eşitsizlikten kaynaklandığını, politikacıların da bu eşitsizliği her fırsatta arttırmaktan çekinmediklerini söylüyor lkkaracan. Belki uç örnek ama “erkekler için randevu evi varsa kadınlar için niye yok?” diyebiliyor. Bu arada AKP hükümetinin mevcut genelevleri şehir planlaması adı altında kapattığını da söylemeden edemiyor. AL DEN Z USLU üslüman ülkelerde kadının toplumsal yaşamdaki konumunu iyileştirmek için çabalayan Pınar lkkaracan, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Newsweek ve ortak olduğu internet sitesi Daily Beast tarafından “Dünyayı Sarsan 150 Kadın”dan biri seçilmişti. Kadının nsan Hakları Yeni Çözümler Vakfı’nın kurucusu ve başkanı olan lkkaracan, kadına yönelik şiddetin artmasına siyasilerin söyleminin de katkıda bulunduğunu söylüyor. Türkiye’de kadını ilgilendiren kanunların insan hakları yerine edep törelerine göre hazırlandığını savunan lkkaracan uyarıyor: “Kadınlar yasalar ve törelerden korunmalı.” Pınar lkkaracan’la Türkiye’de kadın haklarının son fotoğrafını konuştuk. Kadına yönelik şiddet hızla artıyor. Son yedi ayda 252 kadın cinayeti oldu. Haberi hazırlarken dört cinayet daha gerçekleşti. Nasıl bir pozitif ayrımcılık bu? Türkiye kadın şiddetinin artışı konusunda bir istikrar yakaladı. Zaten kadın konusundaki istatistikler son derece yetersiz. 1995 Pekin Anlaşması’na göre her ülke düzenli istatistikler tutacaktı. Fakat Türkiye bu konuda hâlâ çok geri. Adalet Bakanlığı namus cinayeti istatistiklerini on yıl önce tutmuyordu. Uluslararası baskı ile tutulmaya başlandı. Türkiye’de her şey kâğıt üstünde var ama gerçekte yok. Son zamanlarda kadın şiddetinin yüzde bin dört yüz arttığından bahsediliyor. Evet ciddi bir artış söz konusu ama oran bu kadar değil. Hükümetin politikaları bu artışa nasıl katkıda bulundu? Kadına karşı şiddet eşitsizlikten kaynaklanıyor. Politikacılar da her fırsat bu eşitsizliği arttırmaktan utanmıyor. Eskiden en azından politik nezaket gereği sessizlerdi. ktidar bu anlamda cesaret kazandı. Şimdi akıllarına geleni söylemekten çekinmiyorlar. Türkiye’de 2006 yılından itibaren kadın ve erkek arasındaki eşitsizliğin hızla arttığını söyleyebiliriz. Kadınların ekonomik bağımsızlığı burada çok önemli. Çünkü kadın şiddet görse bile kendi kendine yetemeyeceği için mücadele edemiyor. Bırakıp gidemiyor. Bu da onları daha bağımlı bir hale sokuyor. Türkiye’de kadın istihdamı OECD ülkelerinin de en düşüğü. Peki ya kadın bedeniyle ne kadar barışık? Erkek onun hakimi hâlâ ya da aile. TCK’ye göre topluma ait hatta. Yani kendi dışında her şeye ait. Kadının, bedeni ve cinselliği üzerindeki bağımsızlığını elde etmesi gerekli. Kız çocuklarının okula gönderilmemesinin nedeni onun cinselliğini kontrol etmektir ama bu konuşulmaz. Sessiz bir anlaşmadır herkes için. Yoksulluk bir perdeleme, korkunç bir bahane. Elbette biz cinsellik üzerine değil insan hakları için çalışıyoruz. Ama iş gelip bu cinsel ayrımcılığa, cinsel baskılarla hayatları cehenneme dönen insanlara dayanıyor. Amacımız kadınların bedenleriyle ve cinsellikleriyle barışık, özgür yaşayabilmeleri. M Bu, kadınların sorunu mu yalnızca? Elbette değil. Erkekler de aynı baskılarla büyüyor. Herkes cinsellik ve seks kahramanlıklarından bahsediyor ama erken boşalmanın en yüksek olduğu ülkelerden biri Türkiye. ktidarsızlık da diz boyu. Erkekler de cinselliği bilmiyor, genelevlerde yaşadığı şoklar yüzünden cinsellikten soğuyan o kadar erkek var ki. Biliyorsunuz randevu evleri devlet kontrolünde. Şimdi AKP mevcut evleri kapattırmak için baskı yapıyor. Şehir planlamasını bahane gösterip sayılarını azaltıyor. Tabii yenisine de izin vermiyor. Biri seks işçiliğini yapmak istiyorsa bu haktır, seçimdir. Seks işçiliğinin nedeni de zaten kadın ve erkek arasındaki eşitsizlik. Kadınlar için de randevu evi olabilir mesela... G ARKA SAYFA GÜZEL KAP TAL ZM N ÜRÜNÜ Yasalar, kadının bedenini toplumun malı gibi gören zihniyetin ürünü. Şimdi kadını kimden korumak gerekli o durum biraz karışık değil mi? Türkiye’de kadını ilgilendiren kanunlar, insan haklarına göre değil, edep törelerine göre hazırlanıyor. Kadınlar yasalar ve törelerden korunmalı. Mesela TCK’yi okuduğumda şok geçirdiğimi hatırlıyorum. Çünkü kadına tecavüz, kişiye karşı suç değil topluma karşı suçtu. Bunu kavramak mümkün mü? Kadının ne yaşadığı değildi önemli olan! Toplumun ahlakının ırzına ya da kocasının namusuna tecavüz ediliyordu. Ama biz pek çok şeyi değiştirdik ve değiştireceğiz de. Medyanın kadını sayfalarına taşırkenki tutumu değişti mi? “Arka sayfa, ön sayfa güzeli”nden öteye gidemedi. Elbette bu bir yayın politikası. Haberleri okumuyoruz, kadınları izliyoruz. Kadın, güzellik üzerinden pazarlanıyor, böyle kodlanıyor. Güzellik, kadının bedeniyle barışık olması gibi gösteriliyor, öğretiliyor. Arka sayfa güzeli, kapitalizm ve neoliberalizmin ürünü. Artık etik yok, kural yok. Ne kadar çıplaklık, ne kadar beden o kadar pazar... Kadın sığınma evlerindeki son durum nedir? Kadın sığınaklarında kalma süresi üç ay. Zaten bu süre ilk travmadan kurtulmak için bile yeterli değil. Süre uzatmadaki istisnai durumlar çok nadir. Burada da devlet çok büyük bir hata yapıyor. Bunun değiştirilmesi şart, acilen hemde. htiyacımız olan sürdürülebilir destek. Çünkü şiddete geri dönüş çok kolay. Şiddetin şehirlere ve bölgelere göre dağılımı nasıl? Bilindik klişelere inat büyükşehir, kırsal farkı yok. Namus cinayetleri için de aynı şey geçerli. Şiddetin özellikle alt sosyoekonomik grupta olduğunu düşünmek de büyük bir mit. Çünkü görüyoruz ki eğitim bunu köreltmiyor. Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. (cumdergi@cumhuriyet.com.tr) C M Y B C MY B mtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: brahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase lknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ dare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / stanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74 / 75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / stanbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear