Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 16 EK M 2011 / SAYI 1334 Dünya kapitalizmin kapısında Yüzde 99 size ne ifade ediyor? Ben söyleyeyim, dünyanın yüzde birlik kesimine borçlu olarak doğan, açlık çeken, köleleştirilen kesimi ifade ediyor. Yani sizi, bizi, hepimizi. şte bu kesimden bazıları yaklaşık bir ay önce yüzde birlik kesimin evi Wall Street'e bir ziyaret düzenledi. Hâlâ oradalar. 1 3 nimizi zehirleyen yüzde birlik kesimin evine bir ziyaret gerçekleştirdi. Eylemler değil ama sayılar semboliktir. şgalin gücü de sayılarla ilgilidir herhalde. Medya manipülasyonun bir yönü olan ideolojik dezenformasyon aslında dünyanın dört bir yanında benzer acıları çeken yüzde 99'u pek ilgilendirmiyor. Liberal komünistler, komünist marksistler, anarşistler, emperyalizm karşıtları; ne fark eder ki. Ülkemizi kim sattı diye soruyorlar, siz sormuyor musunuz? Seçtiğim parlamenterlerin masraflarını karşılayamıyorum diyorlar, siz demiyor musunuz? Ellerindeki pankartlarda “insan gibi yaşamak hakkımız değil mi” yazıyor, sizin hakkınız değil mi? Sizin ülkenizde bir Wall Street yok mu? Var. Hafta sonu direniş bölgesini ziyaret eden Slovak sosyolog Zizek sözlerine şu eski Doğu Bloku esprisiyle başlamış: “Sibirya'daki çalışma kampına gönderilmek üzere olan bir anarşist oradan yazacaklarının sansürleneceğini bildiği için arkadaşlarına doğruları kırmızı mürekkeple, yalanları da mavi mürekkeple yazacağını söyler. lk gelen mektubunda yazılanlar şudur. Burada harika bir yerde kalıyoruz, güzel bir binamız ve harika yemeklerimiz var, tek eksiğimizse kırmızı mürekkep.” Medya dezenformasyonu işgalcilerin orta sınıf olmasıyla alakalı iddiayı hatırlatıyor. Tıpkı küreselleşme karşıtı eylemlerde olduğu gibi. Orta sınıf mı? Sanayi sektörünün çöktüğü, beyaz yakalı köleliğin banka borçları karşısında elinin kolunun bağlı olduğu, işlerini doğu Asya'daki gerçek kölelere yaptırmaktan çekinmeyen bir ülkeden bahsediyoruz. Biraz daha müreffef bir orta sınıf ve bir de çalışan kesim var öyle mi? Aman ne güzel, ne cici! Craig Boehman, Wall Street’teki göstericilerden sadece biri. 1999’daki küreselleşme karşıtı gösteriler sırasında apolitik bir Amerikan genci olarak gece kulübünden çıkarken göstericiler ve onlara gaz bombası atan polis arasında kalınca hikâyesi başlamış. O günden sonra Amerikan politikalarının dünyayı geri kalan milyonlarca insan için nasıl cehenneme çevirdiğini fark etmiş. Bu sefer de ilk göstericilerin Özgürlük Parkı’na yerleşmesinden iki gün sonra alana ulaşmış. şgali internet üzerinden öğrenmiş, zaten neredeyse tüm eylemin internet üzerinden örgütlendiğini söylüyor. nternet hani şu Wall Street’in en eski sakinlerinden Rockefeller’ın “asla icad edilmemeliydi” dediği, korsan ve telif hakkı aldatmacasıyla kontrol altına alınamayan elitlerin aşil topuğu. lk başta Boehman da çoğunluk gibi protestoların bu kadar uzun süreceğinden umutlu değilmiş. Olan bitenin gerçek olmak için fazla iyi olduğunu düşünmüş. Ancak Wall Street kaynaklı, Federal Rezerv Bankası’nı da içine alan ekonomik çürüme tahminlerinden fazla insanı rahatsız ediyormuş. Caddedeki kalabalığın isteklerini Boehman özetlemeye çalışıyor. “Büyük şirketlerin devletin içinden elini çekmesini istiyoruz. Böylece ülke çapında demokrasiyi yeniden sağlayabiliriz. Çünkü bugün varolandan demokrasi ya da fırsat eşitliği diye bahsetmek mümkün değil.” Ve o da yüzde 99 hikâyesini örnek gösteriyor. Ayrıca Afganistan, Irak ve Libya'daki savaşların sona erdirilmesi gerektiğini söylüyor. Boehman'ın dikkatini çektiği çok ilginç bir detay: “Amerikan halkı Vietnam savaşından beri yani yaklaşık 35 yıldır büyük kalabalıklar halinde protesto gösterileri düzenlemiyor. Biraz paslanmış olabilir ama sanırım devrimin ilk adımını Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’daki kardeşlerimizle birlikte attık.” Evet kimilerine göre Wall Street işgali Amerikan sonbaharının ilk adımı. Çok da havada bir laf değil. Bugünlerde Washington gibi pek çok ABD şehri ve Kanada'da da işgaller başladı. Boehman yine de temkinli. “Gün ışığını görmemize daha çok var” diyor. Görünen o ki düşman da eski bilindik taktiklerini hayata geçirmeyi geciktirmiyor. Boehman gözünün önünde pek çok protestocunun dayak yediğini ve kötü muameleye maruz kaldığını anlatıyor. Yine de New York polisinin aklının bir köşesinde yüzde 99'un içinde yer aldırası her şeyin başladığı yer. Amerikan Doları'nın ğını unutmadığını söyleyecek kadar da umutlu. Ekilyor, basıldığı dünya ekonomisinin kaderinin elinde tu“işi ne olursa olsun insan, insandır.” tulduğu, çıkarlar için binlerce insanın sefaletine Haksız da sayılmaz şu sıralar işgalciler yeni yerleşim yergöz yumulduğu, dünya zenginliklerini elinde bulunduran lerini pek de terk edecek gibi görünmüyor. Bir anarşist yüzde birlik kesimin konuşlandığı yer: Wall Street. koleji kurulmuş bile. Zizek dışında Michael Moore ve Noam DEN Z Yaklaşık bir aydır işgal altında. Göstermelik mi? Belki. Kim Chomsky gibi pek çok isim onlara yerinde destek veriyor. bunlar anarşistler mi? Bazıları olabilir. Bir yere varacak mı? Wall Street’te hayat toz pembe değil elbette. şgalcilerin ÜLKÜTEK N Kim bilir. Wall Street işgali ve benzer tüm eylemlerde olçoraptan tencereye, ilaçtan temizlik malzemesine kadar duğu yine konu dönüp dolaşıp demokratik hak taleplepek çok ihtiyaçları var. Basın yine bildiğimiz basın. ri ve gelip geçici akımlar arasında tıkanıyor. Oysa Wall Street civarÇadırlarında sevişen bir çifti çekip “ şgal Orgy’e dönüştü” manşeti atlarında gördüğünüz 99 rakamı pek o kadar da sembolik değil. mak ngiliz Daily Mail’e göre çok normal bir hareket. Dünyanın açlık çeken, köleleştirilen, medya yoluyla beyni sulandıAnarşistler ve punklar, Wall Street’i basmış demek çok kolay ama rılan, var olmayan hayallere inandırılan, çalıştıkça daha çok borçlanan, etrafınızdaki tüm fotoğraflar asıl gerçeği gösteriyor. Evet, bu bir sınıf bazısının başını sokacak evi olmayan, bazısı açlık çeken, bazısı başsavaşı. Elitler dünyanın geri kalanına karşı. Fight Club’ta olduğu gibi kalarının çıkarları uğruna bir bombanın altında tek kolunu yitiren yüzTyler Durden’in alter egosu sevgilisi Marla Stinger’ın elini tuttuğu ve de 99'luk kesiminden bahsediyoruz. Şimdi bu kesimin bir kısmı biher şey yoluna girecek dediği anda arka planda tüm finans merkezzim, sizin için, dünyanın tüm zenginliklerine ipotek koyan, çıkarları için lerinin çöküşünü görürüz. Mesaj açıktır. Bu bir filmdir ama Boehman’ın insanları birbirine öldürtmekten çekinmeyen, bunun için silah sevkidediği gibi şu ana kadar olup bitenler de gerçek olamayacak kadar yatlarını bizzat yapan, yapay gıdalarla vücudumuzu, televizyonla beygüzel değil mi? G 4 Fotoğraflar sırasıyla: 1. Dünyanın yüzde 99’unu temsil edenler Wall Street’te pek hoş karşılanmadı. 2. Kalabalık yine de oradaydı ve “ülkemizi kim çaldı” diye soruyorlardı. 3. Muhalif belgeselci Michael Moore da işgalcilerin arasında yerini aldı. 4. şgalciler, kısa süre içinde işgal gazetesini de yayına soktu. 5. “Nazi bankerler!” kinci Dünya Savaşı’nda Hitler nereden finanse edilmişti? 2 5 Wall Street bugüne kadar kapitalizmin simgesiydi. Caddedeki boğa heykeli de bu gücün sembolü. Ne yazık ki boğa şu sıralar biraz korunmaya muhtaç. O ZÜLAL KALKANDELEN Cezaevinde vegan olmak en sık sık müzik festivallerinde vegan yemek satılmadığı için şikâyet ederim. Alana dışardan yiyecek sokmak yasak olduğundan, bütün gün ayakta durup et kokuları arasında aç kalmak, festivali veganlar açısından zorlu bir hale sokar. Özellikle ülkemizde çok az sayıda vegan olduğundan, pek de dikkat çekmez yaşadığımız sıkıntı. Ancak son günlerde medyaya yansıyan bir haber, bir veganın başına gelebilecek en ağır durumlardan birini ortaya çıkardı. Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde yatan vegan mahkum Osman Evcan, kendisine yiyebileceği yemeklerin B www.zulalkalkandelen.com / kzulal@yahoo.com C M Y B C MY B verilmesi için mücadele içinde. Olayın özünü Evcan’ın kamuoyuna yazdığı mektuptan alıntılayarak okuyalım: “Düşünsel, felsefi eğilimlerim nedeniyle 8 yıldır vejetaryen bir yaşam sürdürmekteyim. Hiçbir hayvan eti ve hayvan etiyle yapılmış yemeği yemiyorum. Hayvan ürünleri de (tereyağı, peynir, bal, süt, yoğurt, sucuk, salam vb.) yemiyorum. Hayvansal ürünlerden yapılmış (deri, yün) kullanımgiyim eşyalarını kullanmıyorum. Vejetaryan olmam nedeniyle cezaevi mutfağında pişirilen etsiz yemekler tarafıma verilmektedir. Fakat cezaevi mutfağında yapılan bu yemekler o kadar kötü, bozuk yapılıyor ki, yenilebilir gibi değildir. Cezaevi yönetimine, tarafıma verilen yemeklerin düzeltilmesi amacıyla 2010 yılı Aralık ve 2011 yılı Ocak ayı içerisinde birkaç kez dilekçe yazdım. dare, sorunun çözümü yönünde herhangi bir girişimde bulunmadı, duyarsız kaldı. 17 Haziran’dan bu yana cezaevi mutfağında hazırlanmış yemekleri almama eylemim devam etmektedir. Beslenme ihtiyacımı kendi ekonomik olanaklarımla karşılıyorum. Son olarak, cezaevi kantininde sebzemeyva ve diğer bazı besin maddelerinin getirilmesi ve satılması kısıtlanmaktadır.” (Osman Evcan, mektubunda vejetaryen olduğunu yazmış ama yaptığı açıklamaya göre kendisi vegan. Cezaevindeki sağlık koşulları ve doktor muayenesi hakkındaki sıkıntıları da anlattığı mektubun tamamı, internet üzerinde http://osmanayemek.tumblr.com adresindeki sayfadan okunabilir. Bu sayfadan Evcan’a destek için başlatılan imza kampanyasına katılma olanağı da var.) *** Ben de düşünsel ve felsefi eğilimleri nedeniyle hiçbir hayvansal ürün yemeyen ve tüketmeyen bir veganım. Bu konudaki haberleri okuyunca, “Kendi isteğimle gittiğim festivallerde bir gün boyunca süren açlığımın sürekli olmak zorunda kalması halinde ne yapardım?” diye düşündüm. Ben de Osman Evcan gibi mektuplar yazar, sesimi duyurmaya çalışırdım. Medya haber yapsa da, cezaevi yetkilileri, Adalet Bakanlığı bu haklı talebi dinler miydi? Etik nedenlerle vegan olan bir insanın aç kalmasına göz yumulur muydu? Bazılarının “Yemek bulmuş da seçiyor!” diyerek duyarsızlaşabileceğini tahmin ediyorum. Benim seslenmek istediğim onlar değil; vicdan sahibi olanların empati yapıp, kendilerini bir an için Osman Evcan’ın yerine koymasını istiyorum. Talebi, sadece hayvansal ürün içermeyen, yenilebilir yemektir. Bu durumda olan mahkumlar için diyet yemeği çıkarmak, olanaksız değildir. Mahkumlar için insani yaşam koşullarının sağlanması devletin görevi. Hapiste yatanlar, özgürlükten mahrum kalmak dışında, sağlık, barınma, yemek, hijyen, havalandırma vb. diğer bütün insan haklarına sahip olmalıdır. lrk, renk, cinsiyet, dil, din, politik ya da başka bir görüş, milliyet, etnik ya da toplumsal köken, mülkiyet ve herhangi bir statü nedeniyle ayrımcılık yapmak, bütün dünyada insan hakları belgeleriyle yasaklanmıştır. Osman Evcan’ın vegan olması da bir felsefi / politik dünya görüşüdür. Cezaevinde kendisine yiyebileceği yemeklerin verilmemesi, en başta ayrımcılık anlamına gelir! Yetkililer, bu ayıbı ve haksızlığı ortadan kaldırmalıdır. G