08 Ocak 2025 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 30 OCAK 2011 / SAYI 1297 Nietzsche’den 70’lere moda karması Moda tasarımcıları ile hazır giyim markalarını bir araya getiren İstanbul Fashion Week 3 Şubat’ta başlıyor. Santralistanbul’da esecek moda rüzgârının ikinci gününde Aslı Güler ve Jale Hürdoğan karma bir defileyle koleksiyonlarını sergileyecek. ASLI GÜLER: Dişiliğiyle barışık kadınlara hitap ediyor slı Güler’in “Her şey MümkünAnything Goes” koleksiyonunda çikolata kahvesi ana renk olarak yer alırken, dönemin hit renkleri olan okyanus mavisi ve hardal sarısı da göz alıcı tonlarıyla tasarımlara canlılık katıyor. Kalın yün ve tiftik kazaklar tığ işi çiçeklerle süslenerek, mini şortlarla kombinlenirken “patchwork” detayı hem kumaş dokularında hem de triko örgülerinde önem kazanıyor. Etek boylarında da koleksiyondaki gibi yine her şey mümkün... Modayla yolunuz kendi kıyafetlerinizi kendiniz tasarlayıp dikmeye başlayınca kesişmiş, bize biraz bu süreci anlatabilir misiniz? Biraz klişe olacak ama benim de daha ilkokula başlamadan önce bir “Barbiemania” dönemim oldu. O zamanlar Barbie’ler için şimdiki gibi farklı giysi seçenekleri yoktu. Ben de, gerek evde bulabildiğim kumaş parçaları, SİNEM gerek banyo perdesi gibi ilginç DÖNMEZ materyalleri birleştirerek kostümler yaratırdım. Anneannem ve iki kız kardeşinin annem doğmadan önce dikiş okulları varmış. Anneannemlerin evinde o zamanlardan kalma sayısız kumaş, giysi, şapka gibi aksesuvarlar mevcuttu ve benim en büyük zevkim anneannemin tüm itirazlarına rağmen kendimi bunların arasında kaybetmekti. Lisede anne ve babam kimyager olduğu için kendimi sayısal bölümde buldum ve ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nü kazandım. Üniversite yıllarında ise artık örgü örmeye, dikiş makinemle gerek kendime gerek de arkadaşlarıma giysi ve aksesuvarlar yaratmaya başlamıştım. Üniversite devam ederken bir yandan tasarımla ilgili part time işlerle uğraşıp stajlar yaptım. Üniversite bittikten sonra da moda A tasarımın benim hayatımın sonuna kadar yapmak istediğim iş olduğuna karar verip moda eğitimi almaya başladım. Aslı Güler markasını yaratırken nelerden esinleniyorsunuz? Bazen gittiğim bir mekân, bazen gördüğüm bir film ya da bir sergi çıkış noktası olabiliyor. Cin Ali, 20112012 sonbaharkış koleksiyonunuzun başrolünde. Neden özellikle Cin Ali? Başka karakterler var mı esinlendiğiniz? Cin Ali benim dönemimdeki çocukların ilkokul gibi tam çocukluktan çıkmaya başladıkları dönemde tanıştıkları ve oldukça da uzun zamanlarını paylaştıkları bir karakterdi. Hatta okumayı “Cin Ali”nin Karagözlü Kuzusu’yla söktüğüm ve o gün öğretmenimizin hediyesi olan elma şekeri hâlâ aklımda... Ne yazık ki 2000’li yılların başlarında müfredattan kaldırıldı. Aslında benim çizgi karakterlere ve masallara karşı hep farklı bir ilgim oldu. 2008 yılında Trend Show kapsamında da “Alice Harikalar Diyarında” konseptli defilem olmuştu; kitabın filmi çekilmeden çok önce... Bu koleksiyonunuzda nereden ilham aldınız? Evde yapılan bir tadilat sırasında, üniversite zamanlarında arşivlediğim 1970’lerin Seventeen, Burda gibi dergilerine rastladım ve “evet aradığımı buldum” diyerek işe koyuldum. Koleksiyonumun ana hatlarını 1970’lerin stil karmaşası oluşturuyor. Feminen ve yumuşak hatların çocuksu ve hippivari görünümlerle kontrast oluşturması, hemen hemen her türlü kombinin olası hale gelmesini ve görsel olarak “her şeyin mümkün” olmasını sağlıyor. Kendi koleksiyonlarınızda başlıca unsurlar neler? Rahatlığı feminenlikle birleştirmek çıkış noktam oldu. Feminenlikten ödün vermeden hem iş hayatında hem de sosyal ortamlarda rahatça giyilebilen giysiler, volanlar ve fiyonklarla detaylandırılarak cıvıl cıvıl koleksiyonlar haline bürünüyor. Koleksiyonun bir diğer önemli özelliği de dokunulduğunda verdiği yumuşak ve akıcı hisle; giyene şıklığın yanında rahatlık ve konfor vaat eden kumaşlar. Kumaşın verdiği rahatlık, tasarımda kullanılan şık detaylar ve çizgilerle birleştiğinde ortaya hem şık hem de rahat kullanımı olan bir koleksiyon çıkıyor. Nasıl bir kitleye hitap ediyorsunuz? “Aslı Güler” koleksiyonu rahat ama feminen kalıplarıyla 34’den 42 bedene kadar genç ve kendini genç hisseden, yaşamdan keyif alan tüm kadınlara hem günlük hem de gece giyilebilecek seçenekler sunuyor. Aslı Güler koleksiyonunun kadınları hayatta belli bir duruşu olan, aynı zamanda eğlenceli ve dişilikleriyle barışık kadınlar. G JALE HÜRDOĞAN: Kaostan doğan yıldız ale Hürdoğan, 2011 Sonbahar / Kış koleksiyonunda Nietzsche’nin “İnsanın içinde kaos olmalıdır ki dans eden bir yıldız doğurabilsin” sözünden yola çıkmış. Siyah, gri, lacivert, bordo gibi koyu renklerin oranj ve mavi ile karşılaşmalarından doğan bir kaosu yansıtmış. Bu kaostan doğan görüntü ise dans eden bir yıldız, bir rock yıldızı, 70’lerin etkisinde fakat günümüz çizgilerinde olan modern, şık, ışıldayan bir kadın. Şık ipeklerle pamuklu günlük kumaşları, saten finişli koton gabardinle ipek satenleri kombinlemiş, gece elbiselerinin içinden danteller çıkartmış. Arkadaşlarınıza kıyafet tasarlayarak başlamış modayla ilişkiniz. Bunu bir kariyere dönüştürme süreci nasıl oldu? Çok eskiden beri tasarımcı olmak istiyordum aslında. O yüzden de karşıma çıkan her yol ayrımında eninde sonunda varmak istediğim yere geleceğime inanarak seçimlerimi yaptım. Üniversite sınav maratonunda mimarlık yazacakken son anda bir u dönüşü yapıp, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’ne girdim. İşletmeekonomi gibi bir altyapının, ilerde hayalimi gerçekleştirdiğimde benim için daha yararlı olacağına inandım. Mezun olduktan sonra Amerika’da okuyan ağabeyimin yanına gittiğimde karşılaştığım, Chicago Art Institute gibi bir müzenin kendi okulunun olması ve okulun Moda Tasarım Bölümü beni çok etkiledi. Bu da Chicago Art Institute’de tasarım eğitimi almamda etkili oldu. Türkiye’ye döndükten sonra ise Vakko, Mudo, Yargıcı, Esposa ve Koton gibi hazır giyim sektörünün önde gelen firmalarında moda tasarımcısı olarak çalıştım. Son bir yıldır da kendi markam olan “Janucha” için Nişantaşı’ndaki butik / atölyemde tasarımlarımı gerçekleştiriyorum. Yaratıcı düşünme sürecinde ikilemlerden etkileniyormuşsunuz. Nasıl oluyor bu? Bir de neden? Aslında kendi içimde hep ikilemler ile yaşıyor olmamın etkisi var galiba. Tıpkı lisedeyken, matematiği çok sevdiğim için her şeyi bırakıp güzel sanatlara yönelmemem ve ekonomi okumam, fakat sonunda yine de ekonomi eğitimimin üstüne, sanata dayalı bir eğitim almam gibi.. Hep yalnızca yaratıcı işler, çizimler yapıp hiç hesapkitap işlerine bulaşmayayım derken, beynimin bir tarafında da bunun imkânsız olduğunu ve kendi kendime yeni denklemler bulacağımı bilmem gibi. Neden derseniz, zıtlıklar beynimi harekete geçiriyor, yaratma sürecimi hızlandırıyor ve yaptığım işe anlam katıyor sanırım. Kürk yerine el örgüsü kullanmanızın nedeni hayvan hakları duyarlılığı mı? Bu koleksiyonumda özellikle 70’lerde rock yıldızları ya da rock yıldızlarının eşleri, groupie’leri gibi çevresinde olan şık kadınları düşünürken, hep gözümde kürkler içerisinde incecik kıyafetler giyen kadınlar vardı. Ama bugün çok şık ve parıldayan bir kadını yaratırken, onu gerçek kürk içine koyamam. Kimsenin yaşamına karışmam ama ben kendi ellerimle bu işe ortak olmak istemem. Ayrıca ben güzel bir tasarımda kullanılan el örgüsünün her zaman ayrı bir yeri olduğuna inanıyorum. Üstelik herkes için ayrı örüldüğü için kişiye özel bir parça olmuş oluyor. Janucha’da hem abiye hem de günlük kıyafet tasarımları yapıyorsunuz. Biraz tarif eder misiniz 24 saat şıklığı? Benim için şıklık bir hayat tarzı, bir stil. Bu stil, günün her saatinde sizi tamamlamalıdır. Benim amacım “Janucha” giyen kadının, sabah işe giderken giyebildiği bir modeli akşam yemeğe çıkarken de hiç eve uğrayıp değişmeye gerek duymadan, belki yalnızca kolyesini ya da ayakkabısını değiştirerek geceye devam edebilmesini sağlamak. Genelde günlük şık koleksiyonumda bulunan bütün modelleri de bu konsepte uygun olarak tasarladım. Her model üzerinde şık bir stile dönüşebilen detaylardan oluşuyor. Aynı zamanda seçtiğim kumaşların çok kaliteli olmasına özen gösteriyorum. Yüzde yüz pamuk poplin bir gömlek bile kumaşın finişi ile öne çıkarken, üzerindeki saten biyeler, ya da ipek volan detaylarıyla daha özenli ve rafine bir tercihin stiline dönüşüyor. Defilenizde nasıl bir koleksiyon var? IFW kapsamında gerçekleşecek defilemde biraz karanlığı renklendiren, hem eğlenceli hem çok şık, uçuşan romantikken rocker olabilen, payetlerle ışıldarken de masumiyetini koruyan bir koleksiyon olacak. Dediğim gibi kaostan bir yıldız doğacak. G J C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear