Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
30 OCAK 2011 / SAYI 1297 11 Hayat yeşil, umut mavi lini sıkmadığımız insanları tanıyor olmamız olası mıdır? Geçenlerde kütüphanede Uğur Mumcu’yla karşılaştım, sene 1989! Söyledikleri önemliydi, ayaküstü, tozlu rafların çok uzağında, sanki yanı başımızda duran başka bir evren boyutunda sohbet ettik. Bir saat sonra, İlhan Arsel’le randevuma koşarken, Yusuf Atılgan’ı, Aziz Nesin’i, Behice Boran’ı, Sabiha Sertel’i gördüm. Ölüm yanılsamadan ibaret; onlar eserleriyle aramızda yaşıyorlardı! Konuşmanın, dokunmanın, karşılıklı kahve fincanına uzanmanın dışında başka türlü bir iletişim var. Yazılan, çizilen, notaya, kâğıda, metale, toprağa hatta suya aktarılan her duygu o kadar canlı ki! Melih Cevdet ya da Oktay Rifat’ın şiirlerinde bir başka dünya saklı. Tıpkı ilkokul defterimin kenarına çizdiğim çiçekler ve yazdıkça benle birlikte büyüyen satırlar gibi! Yazı benim dostlarla buluştuğum, sırlarla dolu evim. Bugün evimin salonunda, şöminede yanan çam kozalaklarının çıkardığı “hoş EBRU geldin” hareketliliği eşliğinde, GÜZEL Evgin’i ağırlıyorum. Senin, yazının başlığına ya da resmine gözünün takıldığı andan itibaren ve hayalimdeki kar desenli battaniyenin durduğu koltukta, bize katılman dileğiyle… Tanıştırayım, Evgin Atalay Hayat Yeşil, Umut Mavi kitabının yazarı. “Friedreich Ataksisi” hastası. Evgin yürüyemiyor; ellerini, parmaklarını, sesini istediği gibi kullanamıyor. Bacaklarını kabuğu soyulmuş elmanın, düşmeden kalan parçaları olarak tanımlıyor. Hastalığının tedavisi yok; ama her şeye inat o, seni gülümseyerek selamlıyor. Evgin, var olma çabasını yazarak sürdürenlerden. “Yazmasam hayal kuramam; sinemaya gidemem; âşık olamam; nefes alamam”, diyor. Kitabının önsözü, elini sıkmadığı, yüzünü görmediği, değerli bir yazarın cümleleriyle başlıyor. Yazı başka türlü bir iletişimdi ya, üstada dokunmuştu bir kere! Ancak Mario Levi uyarıyor: “Dikkat edin. Yolcu yaralı, kırgın, örselenmiş. Ama bir o kadar da hayata bağlı; çünkü bir şiiri var… Sözlerinden deniz geçiyor, martılar geçiyor, oyunlar ve sonbahar geçiyor”. O şiirlerden birinde Evgin, dünyasını şöyle özetliyor: Düşünüyorum da Giderken ardımda bıraktığım bir şeyler olmalı Ürettiğim, kalıcı şeyler. Mesela şiir yazmalıyım Buram buram sevda kokan Kilim dokumalıyım, yaşanmışlığı anlatır gibi Ya da kazak örmeliyim belki de, Üstünde adının baş harfleri işli! Yahut resim yapmalıyım, güneşi, çocukları çizmeliyim. Sonra çekip gitmeliyim Ardımda bir şeyler bıraktığımı bilerek, benden kalan. E Evgin, kimi zaman da haklı olarak öykünüyor. “Biz engellilere iş vermiyorlar, çünkü onlar için beynimizin sağlıklı olmasının bir önemi yok. Ulaşım sorunumuz var, bir yerden bir yere gidemiyoruz; çünkü binecek arabamız, gezebileceğimiz yolumuz yok! Her yer kaldırım, çukur, basamak, normal insanlara bile kaza unsuru olabilecek şeyler. İnsan haklarımız her gün başkalarının aleyhimizde aldığı kararlarla ihlal ediliyor. Bu da yetmiyormuş gibi toplumsal bir acıma duygusuyla karşı karşıya kalıyoruz”. Kitabı okudukça acıtatlı gülümsüyorum. Evgin’in, Hasan Hüseyin’in dizelerinde uykuya dalışını; Nâzım Hikmet’le umut ekmeğini paylaşımını dinliyorum. Üniversiteyi kazanıyor, İngilizcesini geliştirmeye karar veriyor. Yüzde 1 bile olsa, iyileşme SELÇUK EREZ Statta yuhalanma aşbakan’ın Türk Telekom Arena Stadı’nın açılışında ıslıklanıp yuhalanması uzun tartışmalara yol açtı: Kimi “Eyvaaah!” dedi, kimi, bunu, adamın stada girişinden önce tahmin eden Cüneyt Özdemir’in düzenlediğini söyledi, kimi de davetiyelerin ve kamera görüntülerinin incelenip yuhalayanların saptanmasını ve cezalandırılmasını istedi. Recep Tayyip Bey spor alanlarında yuhalanan ilk politikacı değildir. Bugüne kadar birçok ülkede çok sayıda politikacı bu tür tepkilerden nasibini almıştır. ABD’de son seçimde Cumhuriyetçilerin Başkan yardımcısı adayı olmuş Sarah Palin, Philadelphia’da RangersFlyers maçında; Bush’un başkan yardımcısı Dick Cheney, Washington Nationals maçında şiddetle yuhalanmışlardı. Yuhalanmış politikacılar listesinde Bill Clinton, Barack Obama, John Mc Cain gibi tanınmışlar da var. Politikacının statta yuhalanması ne demektir? Terörist bir komplo mudur, büyüklere saygıda atalarımızdan geride kaldığımızı mı yansıtır yoksa nankörlük örneği midir? Konuyu irdelemiş olanlar arasında, bu olayın daha çok bir tür seçim anketi olarak yorumlanması gerektiğini söyleyenler az değildir: Evet, stat yuhalanmaları aslında gereğince değerlendiremediğimiz sosyal olgulardır: Bunlar aynen boşa akıp giden sular gibi, B umudundan hiç vazgeçmiyor. Evgin gözümde, yüreğimde, evimde büyüyor; büyüdükçe kâh çınar oluyor, hatun dedeye dönüşüyor; kâh meltem esiyor, bir uçurtma kadar özgür, saçlarını rüzgârda savuruyor. Evgin yaşama duyduğu saygıyla usulca, “nefes aldığım sürece yazacağım” diyor. Bunca soğukluğa, yabancılaşmaya, kirliliğe, yok olmaya; yaşamdan vazgeçtiğimiz her anın adına “lütfen yaz, hatta sars bizi; bağır, ısrarcı ol, belki ısınır kalbimiz” diyorum. Sırası gelmişken Evgin’le yüzümüzü sana çeviriyor ve bir teklifte bulunuyoruz: 2 Şubat’ta Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde Hayat Yeşil Umut Mavi’nin tanıtım ve destek gecesi düzenlenecek. Gelir misin? G guzel1977@gmail.com elektrik enerjisi üretimi için kullanmadığımız rüzgâr gibi, deniz dalgaları gibi ziyan edilmekte, biz sadece dedikodusunu yaparak zaman tüketmekteyiz. Milyonlarca lira verip seçim anketleri ısmarlayacağımıza, politikacıları bir vesileyle stadyumlara çağırıp izleyicilerin tepkilerini ölçerek seçim tahminlerinin en doğrusunu yapabiliriz. Dahası da var: Dörtbeş yılda bir maliyeti çok yüksek seçimler yapacağımıza adayları, nasıl olsa oynanacak maçlara davet edip, bu kimselere gelecek tepkilere göre cumhurbaşkanı, başbakan, belediye başkanı vb. seçmememiz için pek az neden vardır. Ey Gelecek Seçimlerin Sayın Adayları, Lütfen eski Büyük Millet Meclisi tutanaklarını okuyun. Bu tutanaklarda geçmişin pek çok bakanının, milletvekilinin yaptığı konuşmanın sonunda “Sağdan alkış, soldan yuha sesleri” notlarının yer aldığını göreceksiniz. Demek ki “yuhalama” demokratik bir eylem olup saygısızların değil, milletin temsilcilerinin yer aldıkları bir ortamda bile görülen sosyal bir olgudur. Bunu böylece kavrayıp önümüzdeki seçimi izleyen devrede yenisini üreteceğinizi söylediğiniz anayasaya, bilgisayar oyunları, sandık kaçırmaları gibi hileler yapılmasına olanak sağlamayan bu seçim usulünü de eklemenizi rica ederiz. G selcukerez@gmail.com Yeni Ford CMax büyük ama küçük Espirisentır Misafir şair Gerçek Adalet İnsanlığın ateşli yasası Üzümden şarap yapmak Kömürden ateş Öpücükten insan. İnsanlığın zorlu yasası Onca yoksulluk ve savaş içinde Dimdik ayakta kalabilmek Ölüme karşın yaşayabilmek. İnsanlığın tatlı yasası Suyu ışığa dönüştürmek Düşleri gerçeğe Düşmanları kardeşe. Sürüp gider yasalar böyle Kendini geliştirir bu dizge Çocuk yüreğinin derinliklerinden En yüce akla dek. Paul Eluard Arabalarda koltuk sayısı arttı ALİ DENİZ USLU ir kültür sanat muhabiri otomobil sürüşü yapar ve yazarsa ne olur? İşte bu yazı onun cevabı, görelim... Yeni Ford CMax aile otomobili kulvarının iddialı isimlerinden. Tasarıma olduğu kadar teknolojiye de yalnızca erkeklerin değil kadınların gözünden bakan Ford, beş ve yedi koltuklu iki farklı modelle satışa sunduğu yeni CMax ile aile otomobili segmentine gözünü dikmiş. Biz de Ajia Hotel bilgi toplantısının ardından CMax’ler ile Riva’da bulunan Taş Ev’e doğru yola çıktık ve arabayı malum İstanbul trafiğinde test ettik. Bana giderken söylediler burası Aşkı Memnu dizisinde, Behlül ve Bihter’in kaçamak yaptığı yermiş. Tuhaf duygular hissettim ya da ne hissedeceğimi bilemedim. Ama baktım çevremdekiler bundan heyecanlanıyor. Ben de onlara uydum. Zira diziyi hiç izlememiştim. Ama şimdi “Fatmagül’ün Suçu Ne”ye gözüm kayıyor. Neyse, konumuza dönelim. “2011 Yılın Otomobili Ödülü” (COTY) finalisti yeni CMax, sığabileceği uygun park alanını kendi tespit edip, kendi park edebiliyor. Yokuş kalkış desteği, tek düğmeyle kendiliğinden açılan otomatik bagaj kapağı, kör nokta uyarı sistemi ve MP3 albümler için USB girişi gibi özellikleriyle konforlu artıları var. Yolda seyrederken, hava durumuna göre tek düğmeyle açılıp kapanabilen güneşlikle panoramik cam tavan ve yüksek sürüş pozisyonu etrafa Bir hayvan bir ütopya Saksağan: Ulan adi ööle dam üstünde boş boş oturacağına, eline bi keman alıp, Damdaki Kemancı olsana!.. B bakmaktan keyif almanızı sağlıyor. Aracın içine bolca ışık ve güneş giriyor. Hava karardığında baş üstü konsol çevresine, kapı tutamaklarına, kapı ceplerine ve ön konsola yerleştirilmiş LED’ler sayesinde yaratılan yumuşak kırmızı bir renk var. O da hoş. Yedi koltuklu Grand CMax modeline eklenen arka kayar kapılar, ikinci sıradan üçüncü sıraya koridor geçişi ve arka koltuk konfigürasyonunu ihtiyaca göre anında değiştirebilme imkânı veren katlanır koltuk sistemi rahat ve ferah bir sürüş umudu veriyor. Araç pek de küçük değil. Şehir için kullanımda yakıt tüketimi çok ekonomik olmayacak olsa da oval hatlarıyla her yerden sıyrılmanızı sağlıyor. Ford EcoBoost ailesindeki diğer motorlarda olduğu gibi 180PS gücündeki 1.6 litre Ford EcoBoost motoru sayesinde aynı güç sınıfındaki daha geniş hacimli geleneksel benzinli motorlara oranla yüzde 20’ye varan yakıt ekonomisi ve daha düşük CO2 emisyonuna sahip. Euro NCAP kuruluşu tarafından en yüksek “5 yıldız” güvenlik notu ile ödüllendirilen yeni, ABS, ESP, ayarlanabilir hız sınırlandırıcı, ön ve yan perde hava yastıkları ve Izofix çocuk koltuğu bağlantı noktaları gibi özelliklerinin yanı sıra bluetooth ve Türkçe kontrol sistemi gibi akıllı teknolojiler dikkat çeken özellikler. Beş koltuklu Yeni CMAX’a 43 bin 565 TL’den başlayan anahtar teslim fiyatına, yedi koltuklu Grand CMAX modeliyse 56 bin 380 TL’den başlayan anahtar teslim fiyatına sahip. Sonuçta çok kullanılabilir, ferah, güvenli keyifli bir otomobil yeni CMax. G Fırsat..Fırsat.. Atlet emeklisinden, kırılmamış rekor acilliyetten satılıktır. İbrahim Ormancı Yinelendikçe, yalanın gövdesi büyür. C M Y B C MY B Ahhh Nuri Amca ahhh, bahçene giden topumu kesmeseydin, bugün Fenerbahçe’de kaptan olurdum. Bir BAKAN, bir BAKAN’a, ne bakıyon lan dedi!. Misafir çizer: Serdar Sayar Sahibinin sesi Petşop Detay Haber