Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                İstanbul’a her gelişinde görüşür olmuştuk. Kızı Işık kaçırmaz. Problemleri serinkanlı karşılamasını bilir; küçük, kurt. Dile getirdiği sorunlar toplumun gidişatına ilişkin 
Baykurt’ta kalıyordu. Sıklıkla onun evinde ya da yayıne- bayağı şeyler üzerinde durmadan, önemli olan ipucunu sosyoekonomik birer analizi içerir adeta. Gözlemevine 
vinde buluşuyorduk. yakalamaya çalışır. yansıyanları sorgulayan bir dille aktarır. 
Omuzlarının arasında batılı olgun bir insan kafası ka- Öyle ki Baykurt’un ileride yazacağı roman ve öyküle-
FAKİR BAYKURT-VEDAT GÜNYOL 
dar sağlam kafasını süsleyen gözleri kuvvetli iki ışıldak gi- rinin mayası da bu süreçte yazdığı Efendilik Savaşı ve 
DOSTLUĞU VE ‘YENİ UFUKLAR’
Efkâr Tepesi kitaplarındaki yazılarıyla oluşur.
bi hiç durmadan etrafı tarar. 
Fakir Baykurt kitabını hazırlarken birçok kişiyle görüş-
Baykurt’ta tanıklık esastır. Salt aktarıcı değil, sorgulayı-
O, düşünüşlerine, yargılarına köyü temel taşı yapması-
müştüm. Bunların en başında elbette Vedat Günyol var-
cıdır da. Onun 1959’da yazdığı yazılarının yer aldığı Efkâr 
nı bilir, ölçülerini köy gerçeklerine göre kullanır; geleceğin 
dı. Baykurt’un Vedat Bey’le Yeni Ufuklar dergisi aracılı-
Tepesi, öğretmen olarak geldiği Şavşat’ın gerçekliğinde 
güzel günlerle bezeneceğine inanır.” (**) 
ğıyla başlayan yakınlığı dostluğa dönüşmüş hatta dene-
dönemin bir Türkiye manzarasıdır. 
bilir ki yazarlığının da önünü açmıştır. 
ÖĞRETMENLİK YAPTIĞI ŞAVŞAT’TA 
İnsanların durumu, doğa ve orman köylülerinin yaşam 
Vedat Günyol bununla ilgili bir anısını anlatmış-
FAKİR BAYKURT’U KONUŞMAK
zorlukları, bürokrasi, eğitim ve üretim ilişkileri… 
tı. Sonraları Efkâr Tepesi’ne girecek yazıları yazıyordur. 
1959’da öğretmenlik yaptığı Şavşat’ta Fakir Baykurt’u 
Adeta bir sosyolog, antropolog gibidir Baykurt. Adım 
İstanbul’u merak ettiğini, görmek istediğini yazar. Günyol 
konuşmak için yola çıktığımda Tonguç’un bu yazısının 
adım bize zamanın ruhunu var eden gerçekleri anlatır. En 
da onu ve Atalay Yörükoğlu’nun bir yaz İstanbul’a davet 
yer aldığı Efendilik Savaşı elimin altındaydı. 
temel sorun ekonomik koşullar, üretimsizlik ve eğitimdir. 
eder. O gelişi ufkunu iyice açmıştır. 
Baykurt’un yazarlığına yüzünüzü döndüğünüzde yal-
Bunlarla var olan cehalet. 
nızca romanları ve öyküleri sizi karşılamaz. Özellikle ül-
Türkiye’de geri kalmışlık, azgelişmişlik sorgulanırken 
‘DİKENLERİN ARASINDAN ÇIKIP GELMİŞ  
kenin en temel sorunlarına bakışının izlerini denemelerin-
bunun neden niçinlerini görebilme için Baykurt’un yaz-
BİR YAZARIM BEN!’
de bulursunuz. 
dıklarına, tanıklıklarına bakmak yeterlidir. 
Bir denemesinde şunu yazmıştı: “Dikenlerin arasından 
Onun deyimiyle “Memleket meselesi edebiyatın da 
Efkâr Tepesi’ni okuyarak yazıldığı ortamı / dönemi dü-
çıkıp gelmiş bir yazarım ben. Yüzyıllarca karanlıkta bıra-
meselesidir”. 
şününce ve bugünün gerçeklerine dönüp bakınca ülke-
kılmış köylerin birinden, Akçaköy’denim. Ailem yoksuldu. 
Görüp gözleyen, izleyip yazandır. Uyarıcıdır, eleştirel-
nin dünden bugüne ele alınan sorunların çözümünde ne-
Kır bayır kırk iki dönüm toprağımız vardı. Birkaç yerde an-
dir, sizi dile getirilen tüm sorunlar üzerinde adeta düşün-
den “geri” kaldığını daha iyi anlıyorsunuz. 
lattım, anam babam okuma yazma bilmiyordu. 
meye / sorgulamaya yöneltir. 
Haritamızda Bir Noktacık: Çağlayan Köyü anlatısı ade-
Köyümüzü geç açılan ilkokul yalnız üç sınıflıydı. Evi-
Baykurt’un edebiyatı her yanıyla insanlığa çağrıdır. 
ta bir romans. Baykurt’un anlatıcılığını, dili biçimlemedeki 
mizde bir tek kitap yoktu. Cumhuriyet beni götürdü, aç-
Özellikle yazarlığının ilk döneminde yazdığı yazılara göz 
hünerini de bize gösteren bir metin. 
tığı Köy Enstitüsünde eğitti, öğretmen yaptı; elime kalem 
attığımızda bu bakışını temellendirdiği konular bir ömür 
Fakir Baykurt’un sekiz ciltlik “Özyaşam” öyküsü onun 
verdi yurdun yazarları arasına kattı. 
boyu onun yazı yolculuğunu izlemiştir. 
yazarlık dokusunu en iyi anlatan “nehir anlatı”dır. Edebi-
Şimdi düşünüyorum, yokluktan geliyorum. Cumhu-
Bir konuşmamızda Almanya’ya gitme öyküsünü anla-
yatımızda bugüne kadar öylesi bir yapıt yazılmamıştır. 
riyete elbet teşekkür ediyorum ama onun için ölmüyo-
tırken “Meselelerini anlattığım insanların göçe katılıp yurt-
Bu dizinin dördüncü kitabı Köşe Bucak Anadolu onun 
rum. Yazarın görevi şakşakçılık değildir…” Duisburg, 
dışına gitmelerinin ardına düştüm, onların oralardaki so-
öğretmenlikle yazarlığını bir arada nasıl sürdürdüğünün 
01.06.1997 (*)
runlarını yakından gözleyip yazmak için gittim” demişti. 
öyküsünü de taşır bize. 
EFKÂR TEPESİ’NDE FAKİR BAYKURT’U ANMAK
Baykurt’un yazarlık yolu zorludur. Şunu diyordu gene 
Kendi deyimiyle “Bizde pek alışılmış değil özyaşam” 
Fakir Baykurt’taki ışıltıyı ilk gören sanırım İsmail Hak-
bir konuşmamızda: 
ama kendi yazdıklarına yüzünüzü döndüğünüzde burada 
kı Tonguç’tur. Onu Gönen Köy Enstitüsü’nden beri izler, 
“Kolayından yazar olunmaz ki? Yazar olmayanı toplum 
yalınızca onun değil, ülkenin de yakın döneminin öykü-
hatta Yüksek Köy Enstitüsüne girmesi için teşvik eder. 
iplemez. Ama toplum birine yapıtlarından ötürü güven-
sünü göreceksiniz. (****) 
n
Nice sonra onu Gazi Eğitim Enstitüsü edebiyat kolun-
meye, saygı duymaya başladı mı, yöneticiler de aynı say-
(*) Anadolu Aydınlanmacısı: Fakir Baykurt, Feridun 
da öğrenci olarak görür. Baykurt köy öğretmenliğinin ya-
gıyı duyabilmelidir, sağlık buradadır.” 
Andaç, Evrensel Yayınları, 254 s., 2000. 
nı sıra yazarlığa da adım atmıştır. 1955’te Çilli kitabı çı-
‘EFENDİLİK SAVAŞI’, ‘EFKÂR TEPESİ’: 
(**) “Efendilik Savaşı” Üstüne, İsmail Hakkı 
kar, bunu Yılanların Öcü (1958) izleyecektir.
ŞAVŞAT’IN GERÇEKLİĞİNDE DÖNEMİN 
Tonguç, Demet dergisi, 2000 / Efendilik Savaşı, 
Tonguç, bu parıltılı kalemin yazdıklarını o günlerde 
BİR TÜRKİYE MANZARASI! Fakir Baykurt, Bilgi Yayınevi, 218 s., 1972. 
şöyle karşılayacaktır: 
Şunca yıl sonra Şavşat Kültür ve Sanat Evi’nin düzen- (***) Efkâr Tepesi, Fakir Baykurt, Literatür 
“Yazılarını sabırsızlıkla bekler, elime geçtikçe zevk-
lediği şenlikle Fakir Baykurt’u karşılaması onun söyledik- Yayınları, 261 s., 2025. 
le okurdum. Güzel yazar bizim Baykurt. Onun konuşma-
leriyle örtüşüyordu bir biçimde. 
sı da tatlıdır. Hele karakteri öyle sağlamdır ki dünya ye- (****) Özyaşam: 1. Özüm Çocuktur, 2. Köy 
Efkâr Tepesi (***) kitabında yer alan yazıları onun Anado-
rinden oynasa inançlarından vazgeçmez, hayat anlayışı- Enstitülü Delikanlı, 3. Kavacık Köyünün Öğretmeni, 
lu insanına, yaşadıklarına dönük tanıklıklarını getiriyordu. 
nı değiştirmez. 4. Köşe Bucak Anadolu, 5. Bir TÖS Vardı, 6. 
Meselelerin çürük taraflarını bulup onladı kurcalamak- Gittiği her yerde o yöreyi irdeleyen bir bakıştır onun- Genç Emekli, 7. Sıladan Uzakta, 8. Dost Yüzleri 
tan hoşlanır. Bönlerle, kültürsüzlerle alay etme fırsatını ki. O yöre insanının dertleriyle dertlenen bir yazardır Bay- (Portreler), Literatür Yayınları.
NAİM TİRALİ’DEN ‘SAĞANAKTAN ÖNCE: 
EDEBİYATIMIZDAN PORTRELER, GÜNLÜKLER’
azar, gazeteci ve siyasetçi Naim Tirali 60 yaşından gün almadan gibi bir şey, bir tür tanıklık, yapmak istediğim. Çağa ve çevreye tanıklık. 
önce gelecek günleri kurgular: “Gelecek yıl bu günlerde altmış Öyle de önemli olan, ölçüyü ne denli geniş tutabileceğim. Onu da ma-
Yyaşıma gireceğim. Çocukluk, öğrencilik, dergicilik, gazetecilik sa başına oturup çalışmaya başlamadan saptamak zor.” 
ve politika yaşamımla ilgili anıları, genişçe bir yaşam öyküsü biçiminde 
Ama en azından günlük tutar: “Günlük yazmak en kolayı, … Kuralını 
‘Altmış Yıl Kitabı’nda toplamayı düşünüyorum. Tanığı olduğum olaylar, 
kendin koyuyorsun. Konu sınırlaması yok. Ev içinde, terlik, pijama do-
tanıdığım ilginç kişiler var anlatılacak. 
laşmanın bir rahatlığı vardır ya, onun gibi bir şey.”
Gerçi öykülerimi de çoğunlukla kendi yaşamımdan ya da yakın çev-
Sonra altmış, derken yetmiş yaş; gelip geçen yıllardan ve sağanaktan 
remden çıkarırım. Ama her olayı, her ilginç anıyı da öyküleştirmek ola-
önce bir türlü “Altmış Yaş Kitabı”nı tamamlayıp yayımlayamaz Tirali. Sa-
sı değil. Nice ilginç anı neden unutulup gitsin. Çoğunu ayrıntılarıyla 
ğanaktan Önce (h2o Kitap), edebiyatımızdan portrelerini ve günlüklerini 
anımsayamayacağım da doğal. Ama bir kez yazmaya başlayınca, çorap 
bir potada toplayan belgesel nitelikli ustalıklı bir çalışma. 
n
söküğü gibi yürüyebilir. 
Bir de Yenilik dergisi, Vatan gazetesi koleksiyonlarını karıştırdıkça, bel- Sağanaktan Önce: Edebiyatımızdan Portreler, Günlük-
leğimde kim bilir neler de neler canlanacak. Geçmişi yeniden yaşamak ler / Naim Tirali / h2o Kitap / 256 s. / 2025.
28 Ağustos 2025
6
            
    
