Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                modern dünyadaki yerini sorguluyor. Bireysel özgürlük ile gö- Thomas Mann, roman sanatının tüm incelikleriyle yarattı- pek çok edebiyatçı çıkmıştır. Thomas Mann, son yapıtı olarak 
rev bilinci, gelenek ile modernize arasındaki zıtlıkları masalsı ğı ve hafif alaycı bir üslupla sunduğu çağımıza tutulan bir ayna düşündüğü Faust’ta kendini beğenmiş bir sanatçı olan Adrian 
niteliğindeki Büyülü Dağ’da, zaman, karşıt kültürler, aşk, has-
bir dille anlatıyor. Leverkühn’ün gerilimli dünyasında dolaştırıyor. 
talık, ölüm gibi evrensel temaları işliyor. 
Ruhu yaratma isteği ile dolup taşsa da akılcı ve duygusal-
DERİN DUYARLILIĞININ EN YALIN 
lıktan uzak kişiliğini dizginleyemeyen Leverkühn’ün gerili-
ALMAN EDEBİYATININ EN ÇARPICI 
ÖRNEĞİ: ‘VENEDİK’TE ÖLÜM’
mi, yaratma gücünün önündeki en büyük engeldir. Şeytan, 
ÖRNEKLERİNDEN: ‘LOTTE WEIMAR’DA’
Thomas Mann’ın yazarlık yaşamında Venedik’te Ölüm’ün (1911) 
Leverkühn’ü bu zayıf noktasından yakalar. 
Thomas Mann’ın ilk kez 1939’da Stockholm’de, Bermann-Fisc-
özel bir yeri vardır. Mann, I. Dünya Savaşı’nın öncesinde yayım-
Thomas Mann, nasyonal sosyalistler döneminde medeni ya-
her Yayınevi’nde yayımlanan ünlü romanı Lotte Weimar’da, mo-
lanan bu uzun öyküsünde bir sanatçının trajik çıkmazını işler. 
şamın parçalanmasına da yer veriyor. Yazarın hiçbir romanının 
dern Alman edebiyatının en çarpıcı örneklerinden biridir. 
Dinlenmek için Venedik’e giden ünlü yazar Aschenbach, 
üzerinde Faust kadar tartışılmamıştır.
Mann bu yapıtıyla büyük usta Goethe’yi uzaktan selamlı-
genç Polonyalı Tadzio’nun Yunan Tanrılarını andıran olağa-
yor. Roman konusunu Goethe’nin başyapıtı Genç Werther’in 
SON UZUN ÖYKÜSÜ: ‘ALDANAN KADIN’
nüstü güzelliği karşısında büyülenir. 
Acıları’ndan alıyor. 
Aldanan Kadın (1952 / 1953), Thomas Mann’ın ölümünden ön-
Sanatçının varoluşunu aşk ve ölüm simgeleriyle harmanlayan 
Werther’in büyük aşkı Charlotte Kestner uzun yıllar sonra 
Venedik’te Ölüm, Mann’ın derin duyarlılığının en yalın örneğidir. ce bitirdiği son uzun öyküsüdür. Yazar, erken dönem çalışmala-
Goethe’nin yaşadığı Weimar’a dönmüştür. Artık yaşlı ve zen-
rından Venedik’te Ölüm’ün ana motiflerini, bu kez yaşlanmaya 
Bu ölümsüz yapıtı Luchino Visconti sinemaya da uyarlanmıştır.
gin bir kadındır. Charlotte ile Goethe’nin bu buluşmasında 
başlamış bir kadının duygu dünyasına yerleştiriyor. Yapıtlarında 
Efendi ile Köpeği, Thomas Mann’ın 1919 yılında yayımlanan ve 
okur gençlik, aşk, karşılıksız bırakılan duyguları, insanın yaşa-
yaşam ile ölümün karmaşık diyalektiğiyle hesaplaşan Mann, bu 
otobiyografik öğeler içeren anlatısıdır. Yapıt Mann ailesiyle yaşa-
ma bakışının zamanla değişmesini, toplumsal ve ahlaki sorum-
mış av köpeği kırması Bauschan ve sahibi ekseninde temelleniyor. son öyküsüyle kendi yazınsal döngüsünü de tamamlıyor. 
lulukları hep bir arada yaşıyor. 
Aldanan Kadın uzun öyküsü o yılların kadına bakışını yansıtı-
Efendi ile Köpeği, köpekler ve efendileri üzerine yazılmış bir 
Anlatılanlar gerçekle varsayım arası bir karışım. Thomas Mann’ın 
yor, ilgi çekici diyaloglar içeriyor. Rosalie eşini kaybetmiştir, kırık 
belgedir! Beş bölümden oluşuyor. 
bu değerli romanı yer yer Genç Werther’in Acıları’nı anımsatıyor. 
bir aşktan geride kalan boşluğu resim yaparak gidermeye çalışan 
1919 yılının Kasım ayında piyasaya çıkmadan bir yıl önce özel 
1940’ta Stockholm’de yayımlanan Değişen Kafalar adlı 
kızı ve lise öğrencisi oğluyla birlikte sakin bir yaşam sürmektedir. 
baskı yapmış ve numaralanmış olan 120 adedin geliri o günler-
uzun öyküsünde Thomas Mann, XII. yüzyıldan kalma bir Hint 
Oğluna İngilizce dersi vermek için eve gelen genç bir Ameri-
de büyük geçim sorunları yaşayan yoksul yazarlara dağıtılmıştı. 
efsanesine değişik bir açıdan yaklaşıyor. 
kalı, onu çok etkiler. Rosalie ne pahasına olursa olsun, doğanın 
Thomas Mann, sadece büyük bir romancı olmadığını, aynı 
Yazarın bu yapıtı zihin ve beden arasındaki ikilik üzerine ol-
ona bağışladığına inandığı bir aşkın peşinden gitmeye karar verir.
zamanda küçük metin türlerini de deneyip başaran bir yazar ol-
dukça ilginç bir kitap. “Bizi biz yapan kafa mıdır beden mi” 
duğunu bu yapıtıyla kanıtlıyor. 
sorusuna yanıt bulmaya çalışıyor. Mann bu yapıtında Doğu 
ZWEIG’DAN MANN’A: ‘RESMEN ALMAN 
Öykü, köpeğin insanın yaşam alanının bu denli içinde olma-
ve Batı’daki zihin ve beden, dostluk ve aşk, erotizm ve ruhsal 
VATANDAŞLIĞINDAN ÇIKARILIP BİR 
sına karşın ona hâlâ ne kadar yabancı olduğunu anlatıyor. 
uyum üzerine değişen görüşlere yer veriyor. 
DÜNYA VATANDAŞI OLMAYA HAK 
Thomas Mann, Değişen Kafalar’la mitolojik bir Hint fantezi-
ÇAĞIMIZA TUTULAN BİR AYNA: BÜYÜLÜ DAĞ! KAZANDIĞINIZ İÇİN SİZİ TEBRİK EDERİM!’
si yaratmış denebilir. Yapıt mitolojik ve fantastik bir uzun öykü.
Nazi yönetimi 1936 yılında Thomas Mann’ı Alman vatandaş-
1924’te yayımlanan ve daha o günlerde sayısız baskı yapan 
Büyülü Dağ adlı yapıtı Hamburglu genç gemi mühendisi Hans lığından çıkarınca Stefan Zweig ona biraz hiciv dolu şunları ya-
SON BÜYÜK YAPITI: ‘FAUST’
Castorp’un yaşamını anlatır. zar: “Resmen Alman vatandaşlığından çıkarılıp bir dünya va-
Faust (1947) Alman edebiyatının geçen yüzyıldaki en önemli 
Hans, bir İsviçre sanatoryumunda ziyaretine gittiği kuzeninin tandaşı olmaya hak kazandığınız için sizi tebrik ederim!” 
roman yazarı kabul edilen ve dünya edebiyatının kültleri arasında 
Başta Hermann Hesse olmak üzere bazı yakın dostlarının des-
hasta olduğu saptanınca orada kalması gerektiğini anlar. Sana-
tartışmasız bir yeri bulunan Thomas Mann’ın son büyük yapıtıdır. 
toryumda geçen yıllarda doktorlar ve hastalar dünyasını, Ba- teği ile 1938 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşen Tho-
Faust miti ile bağlantılı bir çağ ya da toplum romanıdır. Şey-
tı felsefesinin iki kutbunu, platonik bir aşk serüveninin sarhoş- mas Mann uzun yıllar Princeton Üniversitesi’nde dersler verdi. 
tan ile pazarlık eden Doktor Faust efsanesi daha çok Goethe’yle 
luğu içinde yaşayarak tanır. Sanatoryumda kaldığı süre içinde 1944 yılında Amerikan vatandaşlığına geçti. II. Dünya Savaşı’nın 
tanınmış olsa da 15. ve 16. yüzyıla uzanan bir geçmişi vardır.
bitiminden sonra Almanya’ya dönmedi. 1952 yılında İsviçre’ye 
hastalık ve ölüm gibi deneyimlerin ötesinde hayatın mucizesini Goethe’den de önce pek çok yazar ve şairi etkilemiş, duy-
kavrayan Castorp’un yalın ruhu bir değişim geçirir. gulandırmıştır. Goethe’den sonra da Faust konusunu ele alan yerleşti ve yaşamının sonuna dek Zürih’te yaşadı. 
n
BAKİ CAN EDİBOĞLU’NDAN ‘GERÇEĞE DEĞEN İHTİMAL’
Bir ihtimal daha var!
“Çıkamaz çocukluğundan dışarı;/ Kimse./ Kardeşliğimiz bundandır,/ Mavi sularla binlerce yıl”. Baki Can 
Ediboğlu’nun yeni romanının sayfalarını çevirirken aklıma düştü Dağlarca’nın bu dizeleri. İyi bir hikâyeyi edebi 
emekle, sakin, geçirgen ve okuyanı içine alıp götüren üslûbuyla kısa süre önce Sayfa6 Yayınları tarafından 
yayımlanan ve 90’lı yıllarda geçen Gerçeğe Değen İhtimal, maviliğin dinginliği içinde çocukluğun karmaşasını ve 
neşesini, dünyaya ötekinin gözünden bakan bir keşfin hazzını yaşatıyor.
90’LI YILLAR TÜRKİYESİ... REDDEDİLEMEZ BİR KAVRAM: ENTROPİ!
ÇİĞDEM ALDATMAZ
Devletin karanlık güçlerle işbirliği içinde olduğu, Bu gülümseme Eser ve Ekim arasındaki aşkın ka-
Türkiye’nin ilk defa hiper enflasyonla tanıştığı, her vuşmayla bitip bitmeyeceği endişesi ve fonda durul-
erçeğe Değen İhtimal (Sayfa6 Yayınları), 
türden tarikatın ve faili meçhul cinayetlerin patladığı, mayan olaylar eşliğinde akarken yazar karşımıza red-
1990 yazında bir kanal müdürü ve ülkenin 
darbeci generaller ile medya patronlarının hükümet dedemeyeceğimiz bir kavram çıkarıyor: Entropi! 
G önemli iş kadınlarından bir annenin 
kurup hükümet düşürdüğü, mafyanın siyaseti teslim “Büyümek alışmak mıdır, unutmak mıdır?” sorusu 
ergenliği keşfeden oğlunun ve dünyaya küçük 
aldığı, servetlerin el değiştirdiği yıllar… zihnimde dolaşırken şu alıntıya takılıp kalıyorum:
kalbinin zarafetiyle bakan kız kardeşinin kalabalık ve 
Gerçeğe Değen İhtimal’in sayfalarında ilerledikçe “Büyüdükçe etraf olduğu gibi kalacak diye düşü-
gürültülü yetişkin dünyasında kendilerini var etme 
nürken tam tersi oluyor, bense sindire sindire ilerle-
90’ların bu yakın dönem siyasetinden / ortamından 
serüvenlerini usul usul işliyor. 
canlı örneklerle karşılaşıyoruz. meyi düşünürken çevreme alışamıyordum. 
Tatlı bir doksanlar geçidi yaşanırken ülkenin 
Koalisyonlar dönemi, yeni bir politik iklimin Kafamın içinde karıncalar, arılar, sivrisinekler vı-
gündeminden düşmeyen bir mafya babasının kızı 
çalkantıları içinde yaşamları birebir etkilenen bir zıldıyordu sanki. Babam “entropi” diye bir kavram-
Ekim ile anlatıcı kahraman Eser’in yolları büyüklerin 
anne ile babanın hareketli yaşamının yanı sıra dan bahsetmişti. Bozulmak demekmiş ve bozulma de-
dünyasının aksine olanca masumluğuyla bir aşk 
doksanlarda büyüyen çocukların bu süreçler içinde vamlı büyürmüş, dünyam da böyleydi. 
hikâyesi doğuruyor. 
neler yaşayabileceğine de tanık oluyor ve o günlerin Beynim, legodan yaptığım o kaleyi Esna’nın sinir-
90’lı yıllardaki siyasi gerilimi, kültürü, aşkın en  
izlerini bugünde de sürüyoruz. le duvara vurduğu andan sonra halının üstüne saçılan 
saf halini çerçeve alarak bambaşka bir İstanbul 
Gerçeğe Değen İhtimal, salt iyi edebiyat kaygısıyla parçacıklar gibiydi. Sesim bile kafayı yemişti. Söz söy-
portresi çiziyor.
kaleme alınmış ve toplumsal gerçekçi Türkiye ledikten sonra bir süre duraklayıp, ‘Acaba bu ses bana 
Kahramanımız etrafındaki kalabalık aile üyeleriyle, 
panoraması sunan bir roman değil, aynı zamanda mı ait?’ hissinden bir türlü kendimi kurtaramıyordum. 
eğlenceli karakterleriyle kayıp bir çocukluk aşkının 
Bu ses kalınlaşması işini hiç sevmemiştim. Sesim bo-
izini sürerken özel bir çocuğun gözünden insanın 90’lı yıllara ilişkin özlediğimiz, çocukluğumuza 
dokunan karakterleri, oyunları, çizgi filmleri, şarkıları zuk plakları andırıyordu, utanıyordum ve galiba bu bü-
dünyayla uyumunu ve uyumsuzluğunu bazen bir sızı 
gibi bazen de güçlü bir mizah duygusuyla anlatıyor. ve yıldızları da sık sık anımsatarak gülümsetiyor da. yüme işini hiç sevmemiştim. Büyümek bozulmakmış.” 
n
5 Haziran 2025 9
            
    
