Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
MERHABA
apağımızda yer alan iki ölümsüz usta; Gültekin
Emre’nin kaleminden Alexander Puşkin ve
K Ahmet Arpad’ın kaleminden doğumunun
150. yılında Thomas Mann ile “Merhaba”.
Gogol’e gönderme yaparak Puşkin’in “olağa-
nüstü bir olay” olduğuna değinen Dostoyevski,
Puşkin Üzerine Konuşma’sında şöyle der:
José Saramago:
“Derin sezgisi, dehası ve apak Rus yüreğiyle Puş-
kin, çağdaş aydın toplumumuzun tutulduğu hastalığı
belli başlı belirtileriyle görüp ortaya serenlerin ilki ol-
Bizi bir araya getiren bakış! muştur. Puşkin’in ele aldığı toplum katı, bu toprak-
tan köklerini koparmış, halkın üstüne çıkmış ufacık
bir zümreydi. Puşkin bu zümreyi içinden kurcalayıp
aramızdaki olumsuz adam örneğini bize gösterdi. Hu-
osé Saramago’nun edebi harekete geçmenin, inşa et-
zursuz, istediğini bulamamış bir adamdır bu. Kendi
mirasına baktığımızda, onu menin ve yaratmanın değerini
ülkesine, kendi ülkesinin gücüne inancı kalmamıştır.”
J hiç de “programlanmamış bilen birinin güven ve tatmin
Kimi zaman devlette görev alsa da dışişleri ba-
bir yazar” gibi göremeyiz. Neden duygusuyla çalışmaktayım” (*)
kanlığında sekreter olarak çalışsa da hep özgürlük-
mi? Çünkü bu onun tanımı! Kendi malzemesini bakış
çü düşünceden yana oldu Puşkin. Baskı gördü, yaz-
Gene de ben, her Saramago açısıyla özgün kılan bir anlatı-
dıkları sansürlendi, sürgüne yollandı, kovuşturma-
okumasında, bir yazarın kendi-
cıdır Saramago.
lara uğradı. Buna karşın hep ilerici, çar karşıtı kaldı.
ni nasıl “program”layabileceğini
Onun için gören / hisse-
düşünmüşümdür. Özelikle de
den olmak yetmiyor; iyi anlatı- Vatanına derinden bağlıdır Puşkin. Hep halkının
otobiyografik anlatıları bize bu-
cı olabilmek için “‘heykel’ saf- yanında yer almıştır. Roman, şiir, öykü, gezi notla-
nun ipuçlarını verir.
hasından ‘taş’ safhası”na geç- rı, destan, çocuk şiiri, masalları, dramlar yazar.
Kuşkusuz bir yazar için “yön-
mesi gerekmektedir.
Tarihle güncel yaşam, halkın yaşamıyla soylula-
tem” ve “amaç” her daim önem-
Bir başyapıt olan Körlük ro-
rı, askerlerle köylüleri, büyük bir gerçeklikle ele alır.
lidir. Ama sürdürebilirlik çabası-
manıyla ilgili şu belirlemesi
İzlenimleri, düşünceleri yalın bir anlatımla öyküle-
dır asıl bunları da biçimleyen.
önemlidir:
şir, romanlaşır, şiirleşir. Yapıtlarında yıkılması gere-
Yazdıkça, okudukça, gözlem-
“Bazı yazarlar vardır, bir tür-
ken çarpık düzenin varlığı, bozukluğu apaçık yansır.
ledikçe yazı yaşamındaki sürekli-
lü yaşlanmazlar, taşı oyarak
Çarın bir komplosu sonucu, karısının onurunu
liğin nasıl olabileceğinin de yolu-
derinliklere bir türlü ulaşamaz-
korumak adına düelloda öldürülür. Evet, şairi öl-
nu yordamını öğreniyorsunuz is-
lar. Körlük de bu oyma safha-
dürdüler ama yapıtlarını öldüremediler!
ter istemez.
sına ait, görmek istemedikle-
20. yüzyıl Alman edebiyatının ustalarından
Bu yanıyla doğaçlama bir anlatıcı gibi görünse de
ri için görmeyenler dünyasının sancılı gidişatını konu alıyor,
Thomas Mann en başarılı yapıtlarını “sürgünde” ol-
Saramago’nun en belirgin özelliği yaşamın o akışkan do-
dünyanın beyaz yansıması bu kişileri kör etmiş, her ne ka-
duğu yıllarda kaleme almıştır.
ğallığı içinden konularını bulup çıkarmasıdır.
dar ışık olasılığı kendi yanlarında olsa da, gözleri gören ka-
1933’te Nazilerin yönetimi ele geçirmesiyle
Yarattığı her bir izlek de odak konusu ekseninde biçim-
dınla vücut bulan bir olasılık bu çünkü kadın bencillik de-
İsviçre’ye sığınır. Kısa süre sonrasında Hermann
lenedurur. Bu da onu belirli kavramlardan / meselelerden
nen peçenin ardına sığınmadan sevmeyi biliyor.
Hesse ve Stefan Zweig’la dostluk kurar. 25 Şubat
yola çıkarak yazmaya yöneltir.
Şimdi fark ediyorum da, bütün eserlerimde, günümüzde
1933’te, Zweig’a bir mektubunda: “Almanya ina-
Açıklık, anlaşılırlık, bağlantılar kurma onun yazma ilkesi-
pusulası hiç olmadığı kadar fena şaşmış haldeki insanlığın
nılmaz bir duruma düştü, ileride çok insan o gün-
dir adeta. O, içte olanı gördükçe, dışa yansıyanın öyküsü-
kurtarıcı unsuru olarak hep kadını inşa etmişim” (*)
leri yaşadığı için utanç duyacak!” diye yazacaktır.
nü anlatmakta ustalaşan bir anlatıcıdır.
Varlık ve varoluş sorunsalı Saramago anlatısının odağın-
Her bir romanında, anlattığı hikâyeyi bitirdiği yerden ye-
Nazi yönetimi 1936’da Mann’ı Alman vatandaşlığından
dadır. Şunu diyecektir bir yerde: “Varlığımız anlara bağlıdır,
niden başlatır. Bir başka anlatıya / kurmacaya kapı aralar.
çıkarınca Zweig da ona şöyle yazacaktır: “Resmen
insan yaşamlarının anısı var olduğu sürece, sevenlerinin
Zaman zaman çizgisel, bazen de dönüşler üzerine ku-
Alman vatandaşlığından çıkarılıp bir dünya vatandaşı
yaşamlarına anlam kattıkları sürece varlıklarını sürdürürler.”
rar anlatısını.
olmaya hak kazandığınız için sizi tebrik ederim!”
Onun yaşamın izinde bir anlatıcı olmasını sağlayan da
Sizi, konusuna, meselesine bu denli eş kılan çağdaş bir
1938’de ABD’ye yerleşen Thomas Mann uzun yıllar
bu bakışıdır kanımca!
anlatıcı bulmak pek zordur.
Princeton Üniversitesi’nde dersler verir. 1944’te Ame-
Yazarak var olma, varlığı sürdürme çabasının diğer
Bir bakıma, bu çağı soluyan her bir insanın müşterekle-
rikan vatandaşlığına geçer. II. Dünya Savaşı’nın biti-
bir örneği ise onun günlükleri ve not defterleridir. Eğer
rinden söz eden Saramago, aşkın bir anlatıcıdır.
minden sonra Almanya’ya dönmez. 1952’de İsviçre’ye
Saramago’ya dönük bir yolculuk yapacaksanız, bunlar da
Anlatı coğrafyasında adeta bağlantısızlık ülkesi yaratır.
yerleşti ve yaşamının sonuna dek Zürih’te yaşar.
size eşlik etmelidir.
Okurunu, okurken yükümlü kılar. Soran, sorgulayan, itiraz
O, “Lanzarote Defterleri”nin ilkinde şunu diyecektir.
- Feridun Andaç (“José Saramago: Bizi bir araya
eden olmanızı ister.
“Günlük yazmak, basit bir hoş görüntüyü bir güzelliğe veya
getiren bakış!” / José Saramago, Heykelden Taşa
Romancı, yazdığı ile bir kişiliğe bürünür. Orada konusu-
en kötü ihtimalle, korkunç bir çirkinliği daha tahammül edi-
ve Nobel Konuşması, Çeviren: Emrah İmre, Kırmızı
nu temellendirdiği meselesi, bunları taşıyan karakterler ve
lebilir bir hale getirmek üzere eğitilmiş bir özgüven aynası-
Kedi Yayınevi // José Saramago, Lanzarote Defter-
yansıtan izleklerle adeta “anlatan kişi”nin kimliğinde anlatı-
na bakmak gibidir. Kimse olduğu kişiyi anlatmak için günlük
leri: I, Çeviren: İmren Gökçe Vaz De Carvalho, Kır-
cı ormanını andırır.
yazmaz. Başka bir deyişle, bu tür yazıların daima gündeme
mızı Kedi Yayınevi),
Saramago düşünen, düşündüren biridir. Bir yanıyla bu-
getirdiği esas meselenin samimiyet olduğuna inanıyorum.”
- Hidayet Karakuş (Yaşar Seyman, Gönül Gördü
gündeki düne bakar, bunu gösterirken günde olanı, gün-
Saramago, defterleri neden yazdığını da şöyle gerekçe-
Dil Söyledi, Bilgi Yayınevi),
celi de sorgular.
lendirecektir. “Şüphelere yol açıp onları haklı çıkarıyorsa,
- Çiğdem Aldatmaz (Baki Can Ediboğlu, Gerçe-
İşte o anlatı evrenini şöyle tanımlamak mümkün: “Yaşanmış
neden mi bu defterleri yazıyorum?
ğe Değen İhtimal, Sayfa6 Yayınları),
ve anlatılmış geçmişin şimdiki zamanda gerçekleşmesidir.”
Bir gün, her şeyin bir otobiyografi olduğunu yazmıştım,
Onu “barok anlatıcı” tanımının dışına çıkaran bir ses dö- - Necdet Neydim (“Gökten üç kitap düştü…”
yazdığımız ve söylediğimiz her şeyle, jestlerimizle, oturuşu-
nüştürücüsü olarak “söz”ü yeniden kurmasıdır. Hep anla- / Martin Waddell, Barbara Firth, Eve Dönelim Kü-
muz, yürüyüşümüz , bakışımız , bakışımızı çevirişimiz, yer-
tan olmak yerine, anlaşılan olmayı seçmiştir. çük Ayı, Çeviren: Aslı Motchane / Kır Çiçeği Yayın-
den bir nesneyi alış şeklimizle her birimiz kendi hayatımızı
O ne “söz”de ne de “ses”te kalandır. Düşünceden yana- ları // Martin Foreman, Neyse ki Ne Yazık ki, Çevi-
anlatıyoruz aslında”(**)
dır. İnsana, insanlığa dair olanı anlatırken düşünsel tözü ön ren: Aslı Motchane / Kır Çiçeği Yayınları // Jeanet-
Edebiyattan konuşmak yerine, iyi edebiyatı okumak için
planda tutar. Bu nedenle güncelin sorgulayıcısı, geçmişin te Randerath, Imke Sönnichsen, Fips Olanları An-
José Saramago’yla başlamalı derim.
eleştirel taşıyıcısıdır. layamıyor-Anne Baba Ayrıldığında, Çeviren: Arzu
Her bakımdan “inşa edici” bir anlatıcıdır Saramago. Bu- (*) Heykelden Taşa ve Nobel Konuşması, José Tuncel Rollenhagen, Gergedan Yayınları),
nun en güzel örneğini de İsa’ya Göre İncil’de ortaya koyar. Saramago, Çeviren: Emrah İmre, Kırmızı Kedi
- Y. Bekir Yurdakul (Nazlı Deniz Güler / B’nin
Yeni bir romana başlarken yaşadığı “varoluşsal kırılma”yı Yayınevi / 102 s. / 2018.
Kelimeleri / D’nin Mektupları / E’nin Problemleri /
gene sözcüklerle ifade ederek bir başka anlatısına kapı aralar. (**) Lanzarote Defterleri: I , José Saramago,
Y’nin Tarifleri / Can Çocuk),
Saramago, öncesi ve sonrası olan bir anlatıcıdır. Çeviren: İmren Gökçe Vaz De Carvalho, Kırmızı
- Vitrindekiler, Emek Yurdakul’dan Güncel ve Mus-
Bunu da şöyle açıklayacaktır: “…sözcükleri kullanarak Kedi Yayınevi, 156 s., 2025.
tafa Başaran’dan Bulmaca ile de düşün trafiği sürüyor!
İyi okumalar...
lİmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Yayın Yönetmeni: Gamze Akdemir l Tasarım:
Serhan Eren l Sorumlu Müdür: Betül Berişe l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık
AŞ l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli- İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72
74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Uets: 25999 - 15079 - 37611 l Reklam Genel Müdürü: Evsun Sinem
Alkan l Reklam Rezervasyon: Tel: 0 (212) 343 72 74 Mail: reklam@cumhuriyet.com.tr l Baskı: İleri Basım
KItap
Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. AŞ, Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41
Bahçelievler - İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir.