22 Nisan 2025 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

öngörülebilir bana göre. Romanda köy enstitüsünün Romanları kaleme aldığı tarihlerde o yaşlara kendisi- kılan anlatı kurmak zorunda olduğunun bilincinde an- son sınıfına geçen Sefer, yaz tatilinde, arkadaşıyla bir- nin de yakınlığı düşünülürse yazarın bu ikisini kendisin- cak püskürüp dışa fırlamak için kabını zorlayan ille de leşerek aldıkları, basma torbası içindeki mandoliniyle den kalkarak yapılandırdığı öngörülebilir. anlatıverme isteğiyle kıvranan tutum yansıtıyor, genel- babasının ortakçılık yaptığı çiftliğe gelir. Arif’le Sefer babalarıyla yaşadıkları bir yabancılaş- de çengelde kendini sallandırıyor. Roman kaleme alma Baba, delikanlıya yakınlık da gösteren, annenin uzak ma içindedir. Sarı Traktör’de traktör, Ortakçılar’da çal- cazibesi, sonuçta bir zaafa da yol açabiliyor. akrabası, çiftlik beyinin karısına, çocuklarına, yaşama gı, babalar için âdeta birer lanet öğesidir. Delikanlılar Suskunlaştırılmış, suskun kalması için özel çaba har- biçimlerine özenerek Sefer’in de bu tür yüksek bir ya- babalarına karşı kavga verir, kendi geleceklerine dönük canmış bir toplumsal yapıdan, yay benzeri kendini at- şama katılabilmesinin önünü açmak amacıyla çabalar. babaların korkusu, çekintisi nedeniyle. mak için fırsat kollayan, daha kâğıdı görmeden hazır- Oysa Sefer, onlara sırt dönmekten yanadır. Babalar-oğullar arasında derin bir yabancılaşmanın lanmış, uzakta görmesiyle bile kendini yazmaya prog- Torbalanmış dizleriyle aile karşısında üstüne başına, önünü açar bu, kendilerini bunun etkisinden kurtara- ramlamış hatta havaya çiziktirmeye koyulmuş hızla ro- davranışlarına bakarak eksiklik duygusu yaşar, utanır, ama mazlar bir türlü. Rus yazınından bir yapıtın girişidir ade- man başına geçen bir topluma dönüştük. ailenin yaşıtı kızından ötürü de gizli ilgi duyar bu yaşama. ta bunlar. Her yıl kaç ilk roman yayımlanıyor, bunu artık salt ka- “İçimde bir kahır vardı. İyice kestiremediğim, açıklaya- yıt tutucular biliyor olsa gerek. n ANLATMANIN CAZİBESİ, ANLATI KURMANIN HÜNERİ madığım bir acı gelip oturmuştu yüreğime” der. (19) Ye- Romancılarımız, hep bir anlatma, yaşam akışında www.sadikaslankara.com, her perşembe öykü- tişme çağındaki delikanlının sancıları da eklenir böylece hep kendi varoluşunu dayatma arzusu içinde fışkırma- roman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek romana Arif’te görüldüğünce. Aynı yaşlardaki Arif’le Sefer’i tek bir karakterin farklı ya hazır bir durum yansıtıyor. sürüyor. (Yukarıdaki yazının ayrıntılarla örülü daha ge- iki yüzü olarak görebiliriz. Her romancı, yapıtının yazınsal gereksinirlikleri içkin niş biçimi 24 Nisan güncellemesinde yer alacaktır.) * LISA RIDZÉN’DEN ‘TURNALAR GÜNEYE UÇARKEN’ Yaşlılığın ve yalnızlığın dokunaklı bir tasviri! 30’u aşkın ülkede yayımlanan, İsveç’te Yılın Romanı ve yılın ilk çıkış romanı dallarında 2024 Adlibris Ödülü’ne değer görülen Turnalar Güneye Uçarken (Timaş Yayınları), Lisa Ridzén’den yaşlılık, yalnızlık ve insan ilişkilerini derinlemesine ele aldığı, babalar ve oğulları, sevgi ve yaşamın kontrolünü elden bırakmama mücadelesi üzerine, toplum olarak yaşlı bireyleri görmenin ve anlamanın önemini hatırlattığı dokunaklı bir ilk roman. Roman, erkeklerin yalnızlıkla ve duygularıyla ne indirgenmesini gözler önüne serip farklı bir bakış açısından YONCA METE SOY okuma olanağı da sunuyor. nasıl başa çıktıklarını ve kuşaklararası farkların aile ilişkilerinde nasıl yanlış anlamalara ve uzak- Bürokrasi ve bireysel varoluşun yan yana getirilişiyle tema- isa Ridzén’in 30’u aşkın ülkede okuyu- tik derinliğini güçlendirildiği Turnalar Güneye Uçarken, bu laşmalara neden olabileceğini inceliyor. cularla buluşan, yaşlılık, yalnızlık ve bağlamda yalnızca yaşlı bir adamın yaşamını anlatmakla kal- Lisa Ridzén, kendi büyükbabasının bakıcı not- Linsan ilişkilerini derinlemesine ele al- mıyor, aynı zamanda yaşlılarımızı daha iyi anlamak ve daha larından ve erkeklerin duygusal dünyaları üzerine dığı ilk romanı Turnalar Güneye Uçarken’de güçlü bağlar kurmak için zamanımız varken harekete geçme- yaptığı araştırmalardan hereketle de kalele aldı- (Tranorna Flyger Söderut), şiirsel ve yalın bir nin önemini hatırlatıyor. ğı Turnalar Güneye Uçarken’de düşük tempolu üslupla, yaşamının son dönemine yaklaşan bir Dostluk ve sosyal bağların, yalnızlığın yükünü hafifletme- ancak derinlikli bir anlatımla kuruyor. adamın yalnızlıkla mücadelesini ve bağımsız- deki etkisini vurguluyor. Günlük yaşamın sıradan ayrıntılarını, duyarlı- lığını koruma çabasını işliyor. Romanda tekrarlanan bir motif olan göçmen kuşlar, özellik- lıkla işleyerek Bo’nun rutinleri ve anılarına tutun- Romanın başkahramanı Bo, Jämtland bölge- le turnalar, değişimin ve yaşam döngüsünün bir metaforu ola- ma çabasının duyumsanmasını sağlıyor. sinde, ailesinden kalan evde yalnız yaşayan 89 rak öne çıkıyor. Turnalar Güneye Uçarken, yaşlanmanın, in- yaşında bir adamdır. Eşi Fredrika, birkaç yıl Doğanın sunduğu semboller, geçmişin kaybını ve hatta ya- san ilişkilerinin ve bağımsızlığını sonuna kadar önce demans bakım merkezine yerleştirilmiş, şamın sonlarına yaklaşılsa bile yeni bağlantılar ve farkındalık- sürdürme isteğinin melankolik aynı zamanda böylece Bo’ya sadece sadık dostu, köpeği Six- lar kazanmanın mümkün olduğunu işaret ediyor. da sıcak ve şefkat dolu bir anlatımı. ten eşlik etmeye başlamıştır. Ridzén’in bu romanı, çağdaş İsveç edebiyatında yaşlılık Bo, duygularını ifade etmenin pek teşvik edil- Günleri sakin ve tekdüze bir rutin içinde geçmekte, evde ba- ve yalnızlık temalarının işlenişine dair geniş çaplı bir mediği bir dönemde yetişmiş bir erkek kuşağını temsil ediyor; kım hizmetlerinin sağladığı bakıcı ziyaretleri ve oğlu Hans ile eğilimin parçası olarak görülebilir. Löpa Varg (Kurt Olmak, bu da onun oğlu Hans ile arasındaki duygusal mesafeyi daha da nadiren kurduğu iletişimle sınırlı kalmaktadır. Çeviren: Ali Arda) ile Kerstin Ekman ve I varje ögonblick artırıyor. Roman, sessizliğin ve bağımsızlığın hem bir güç hem Bo ile Hans arasındaki ilişki karmaşıktır, yıllar içinde biri- är vi fortfarande vid liv (Her An Hâlâ Hayattayız) ile Tom de bir kısıtlama olabileceğini vurgulayan bir yaşlılık ve erkek- ken söylenmemiş sözler ve geçmişin yaraları arasında sıkışıp Malmquist gibi yazarlar da benzer konuları ele almışlardır. lik portresi çiziyor. kalmıştır. Hans, babasının artık köpeğiyle ilgilenemeyeceğine Ancak Ridzén, erkekliğin yaşlılık dönemindeki yansımaları- İç monologlar, Bo’nun yalnızlığını ve geçmişle bağlarını inanarak onu Sixten’den ayırmaya çalışır. Ancak Bo için Six- na ve yaşlılar ile bakıcıları arasındaki güç dinamiklerine odak- daha görünür kılıyor. Yazarın doğa tasvirlerine verdiği önem, ten yalnızca bir evcil hayvan değil, özgürlüğünün ve kendi ka- lanarak özgün bir bakış acısı sunuyor. kahramanın içsel yolculuğuyla paralel olarak okuyucu da de- rarlarını verme hakkının bir sembolüdür. Turnalar Güneye Uçarken, edebiyatta genellikle göz ardı rin düşüncelere sürüklüyor. Bu gerilimler yaşanırken Bo’nun düzenli olarak telefonda edilen bir kuşağın sesini duyurarak toplum olarak yaşlı birey- Romanın anlatısına ilginç bir katman ekleyen bir unsur da görüştüğü eski dostu Ture ile olan bağını da takip ediyoruz. leri görmenin ve anlamanın önemini hatırlatıyor. n bakıcıların tuttuğu notlar. Bu bölük pörçük raporlar, Bo ile Genellikle mizahi ve melankolik bir tonda ilerleyen sohbetler, yaşlı bir adamın toplum içinde nasıl görünmez hale geldiğine dış dünya arasındaki mesafeyi artırarak yaşlı bireylerin kar- Turnalar Güneye Uçarken / Lisa Ridzen / Çeviren: maşık yaşamöykülerinden çok bakım süreçlerinin bir nesnesi- ilişkin güçlü bir içgörü sunuyor. Yonca Mete Soy / Timaş Yayınları / 352 s. / 2025. NAZLI GÜLLER’DEN “HAYRUN ‘GERÇEK YAŞAMDAN ALINMIŞ BİR ÖYKÜDÜR’” “Gerçek hayatın insanı çok şaşırtan, hüzün, hayal kırıklığı, merak ilk görüşte başladı. Hayrun, güçlü ve tanınmış asker babanın, Fah- duyuran hikâyeleri barındırdığını düşünüyorum. Hayatta bu kadar rettin Altay Paşa’nın güzel kızıydı. Kamil ise köklü bir aileden gelen, ilginç ve çok hikâye varken önce onları aktarmak gerekir. Basında iyi eğitim almış vadeden bir gençti. Dolmabahçe Sarayı’nda ger- sıkça görülen o düğün fotoğraflarında Mustafa Kemal Atatürk’ün çekleşen düğünlerine Mustafa Kemal Atatürk bizzat katılmıştı. yanında duran o gelin ve damadın hikâyesini okurların da ilginç bu- Hayrun ve Kamil iş gereği önce doğuya, İran ye Afganistan’a, ar- lacağını umuyorum. Kimbilir, unutulmuş sanılan bazı aşklar belki de dından batıya, Almanya ye Fransa`ya gittiler. Bu dönem, evliliğin unutulmamıştır.” Nazlı Güller yükseliş dönemiydi. Fakat kaderin onlar için farklı planları vardı. Güneşli yaşam gölgelendi, çevresel faktörler ve insan ilişkileri ya- ayrun, Büyük Taarruz’dan sonra Yunan ordusunun geri çekil- şamlarına bir sarmaşık ördü. Bazı aşklar unutulmazdır ama bazı ka- mesini sağlayarak İzmir’e giren 5. Süvari Kolordu Komutanı rarların da geri dönüşü yoktur. n Hsiyasetçi Fahrettin Altay’ın torunu Nazlı Güller’in aile tarihin- deki gerçek olaylardan esinle kaleme aldığı bir roman. Hayrun ve Hayrun - Gerçek Yaşamdan Alınmış Bir Öyküdür / Nazlı Gül- Kamil, 1932 yılında ailelerinin yönlendirmesiyle tanıştılar ama aşkları ler / Arkeoloji ve Sanat Yayınları / 292 s. 17 Nisan 2025 14
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear