04 Kasım 2025 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bu anda gayri ihtiyari kalem baskın bir şekilde görülen”, esprili, iyi bir hatip, müziğe elimden düştü. Yüzüne baktım. piyano çalmayı öğrenecek kadar meraklı, “sözünün eri ve O da benim yüzüme baktı. Bu inatçı”, “fikir ve konuşmalarında tutarlı, düzgün bir şahsiyet” gözlerin bir takılışta birbirine olduğunu öğreniyoruz. çok şey anlatan konuşuşuydu. Ve onun çalışmaları, anıları, özellikle Denizli milletvekili Paşa ile zaman zaman senli olduğu “aynı zamanda yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti benli konuşmaktan çekinmezdim. Devleti’nin kurumsallaşma süreci” olan 1923-1939 yıllarında, ‘Neden durakladın?’ Meclis’te dış politika, iktisadi, mali, sosyal, idari konulardaki ‘Darılma amma Paşam, sizin konuşmalarını okuyoruz. de hayalperest taraflarınız var’ ‘ATATÜRK VE MAZHAR MÜFİT YOLDAŞLIĞI’ dedim gülerek: Feyziye Özberk, Atatürk ve Mazhar Müfit Yoldaşlığı (Kay- ‘Bunu zaman tayin eder. Sen nak, 2025) adlı çalışmasında, “Yarının adamı büyük devrim- yaz...’ dedi. ci deha; gerçeği derinliğine kavrayan, değiştirme kararlılı- Yazmaya devam ettim: ‘Beş: ğında dev bir önder; ilkelerinden hiç vazgeçmeyen, tarih ve- Latin hurufu kabul edilecek.’ rerek olacakları öngören” Mustafa Kemal Atatürk’le Ulusal ‘Paşam kâfi... Kâfi...’ dedim ve Kurtuluş’un pek çok önderi gibi “önce İttihatçı sonra Kemalist biraz da hayal ile uğraşmaktan olan”, “vazgeçmeyen, cesur, fedakâr devrimci” dediği Mazhar bıkmış bir insan edası ile: Müfit’in mücadelelerini ve arkadaşlıklarını anlatıyor. ‘Cumhuriyet ilanına muvaffak Defterinde Atatürk’ün “Biz her şeyi gençliğe bırakacağız, o olalım da üst tarafı yeter!’ diyerek gençlik ki hiçbir şeyi unutmıyacaktır; ümmidi istikbalin ziyadar defterimi kapadım ve koltuğumun (ışık saçan) çiçekleri onlardır… Cumhuriyet rejiminin nigeh- altına sıkıştırdım. banı (bekçisi), muhafızı... gençler olacaktır…” sözünü aktaran, İnanmıyan bir adam tavrı ile: Cumhuriyetin ilk tanıklarından Atatürk’ün yol arkadaşı, dev- ‘Paşam sabah oldu. Siz oturmaya rimci aydın Mazhar Müfit Kansu’yu kendi sözüyle anıyorum: devam edecekseniz hoşça kalın…’ diyerek yanından ayrıldım.” Paşa, bundan sonra ‘Öyle ise önce tarih koy!...’ dedi. Koy- “O Türk gençliği ki, büyük şef, eserini, Cumhuriyeti ona dum: 7-8 Temmuz 1919. Sabaha karşı. Tarihi sayfanın üzerine ‘1923-1939 DENİZLİ MİLLETVEKİLİ MAZHAR emanet etti.” yazdığımı görünce: ‘Pekâlâ… yaz!..’ diyerek devam etti: n MÜFİT KANSU - SİYASİ FAALİYETLERİ’ ‘Zaferden sonra şekli hükümet Cumhuriyet olacaktır. Bunu 1 Mustafa Kemal’le Şişli’deki evinde sürekli olarak görüşen, 1923-1939 Denizli Milletvekili Mazhar Müfit Kansu - Siyasi size daha önce de bir sualiniz münasebetiyle söylemiştim. Bu bir. Faaliyetleri (Ahmet Sezgin, Denizli Büyükşehir Belediyesi, 2016) Amasya Genelgesi’ni imzalayanlar arasına katıldıktan sonra İki: Padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince icap eden adlı kitapta Kansu’nun ailesi, yetişmesiyle ilgili bilgiler ediniyoruz. hep Mustafa Kemal’in yakınında olan İbrahim Süreyya Yiğit. muamele yapılacaktır. Üç: Tesettür kalkacaktır. Dört: Fes kalkacak, “Farklı bakabilen, derin düşünen, ayrıntıya önem veren, Bkz. Atatürk’le 30 Yıl/İbrahim Süreyya Yiğit’in Öyküsü medeni milletler gibi şapka giyilecektir.’ döneminin önde giden ve her alanda eşitlikçi olan görüşleri (Nuyan Yiğit, Remzi Kitabevi, 2004). Paul Celan: ‘Acının terazisi’ Her yerde yabancı, her yerde yalnız. Hayatı, içindeki Şiir “ilham” ve “esin”dir. “Şişedeki mesaj”, dil”dir: acılarla şiirde, hayatta var olma çabasıyla geçti. Geçti, ama “Onca yitirilen arasında erişilebilir, yakında ve yitirilmeden intiharla sonlandırdı ömrünü. Yepyeni, dipdiri gözlemler kalan ise hep: dil”dir. biriktirme ustasıydı Paul Celan (1920 / 1970). “Ama kendi yanıtsızlıklarıyla, korkunç bir suskunlukla, öldürücü Neden şiir yazıyordur? “Konuşmak için, yönümü belirlemek için, konuşmaların binlerce karanlığıyla çarpışmak zorunluluğuyla nerede olduğumu anlamak ve nereye doğru gittiğimi bilmek için, karşılaştı. Bütün bu badirelerin içinden geçti ve olup bitenler için kendime gerçeklik yaratmak için.” sözcük harcamadı; fakat bütün bunları yaşadı. Yaşadı ve ondan Gerçekliği olduğu gibi kullanmak ya da yansıtmaktan öte, sonra, bütün bunlarla ‘zenginleşmiş’ olarak, yeniden gerçekliğe dille varmaktır, şiirinin, imgelerinin, dizelerinin diliyle. günışığına çıkmasına izin verildi. Ben, gerek o yıllarda, gerekse Şiirin bir “zanaat” gibi üretildiğin görüşlerine katılmaz. daha sonraki yıllarda işte bu dilde şiir yazmaya çalıştım...” kahverengi bir ülkeden, benim için SÖZCÜK, ANLAM, İMGE GÜLTEKİN EMRE çölsün sen, denizsin, sır olan her ZENGİNLİĞİ şeysin. Hâlâ hiçbir şey bilmiyorum “Ölümün güneşleri beyazdır, ço- ugünkü Romanya’da Czernowitz’de doğar. Asıl adı Paul senin hakkında ve bu yüzden senin cuğumuzun saçları gibi” der ak- Ancel’ken, 1947’de Agora dergisinde yayımladığı şiirle- için korkuyorum, bizlerin burada lından, yüreğinden hiç çıkmayan B rinde Paul Celan (23 Kasım 1920 / 20 Nisan 1970) ola- yaptığı herhangi bir şeyi senin “ölüm” için. “Acının terazisi”dir rak edebiyat dünyasına adım atar. yaptığını hayal edemiyorum, ikimiz onun şiirinin varlığı. Fransa’da kısa bir süre tıp eğitimi, ardından doğduğu yerde için bir saray kurmalı ve o sarayın “Sus! Daha da derin batmakta Fransız filolojisinde okur. Romanya’da Rus, Alman, Romen içinde benim sihirli efendim diken yüreğine: işgalini yaşamış ve Czernowitz gettosunda kalır. olabilmen için seni yanıma / Onun dayanışması güllerle.” Annesi ve babası imha kamplarında edilir, kendisi de almalıyım, orada halılarımız ve Sonra da “Bademlerden Say Beni” çalışma kampına yollanır. müziğimiz olacak, orada aşkı der ve “Say Bademleri,/ say acı Bütün bu acılı süreç şiir dünyasına ve günlük yaşamına hep bulacağız.” olup da seni uyanık tutanları,/ yansır onu umutsuzluğun pençesinde hep kıvrandırır. “Bu ülke Sıcak mı sıcak bu mektubunu beni de kat aralarına... Beni de beni hasta ediyor” der ve son durak Paris’e yerleşir. şöyle sürdürüyor Bachmann: dönüştür acıya,/ Artık, onun şiiri anlamın tüm çıplaklığını yüklenirler geçmişi “Sık sık düşündüm, senin en kat beni de bademlerin arasına.” hiç mi hiç unutmadan. Faşizmin dehşetini hiç unutmadan. An- güzel şiirin ‘Corona’, her şeyin “Gelincik ve Hatıralar” (1952), nesinin babasının ve ırkının onca ölümünü hep içinde yaşatarak. mermere dönüştüğü ve edebileştiği “Eşikten Eşiğe” (1955) “Di- KALP ZAMANI: AŞKTAN ÖTE NE VAR? bir ânın çok önceden kusursuz lin Parmaklıkları (19599, “Kim- Avusturyalı şair Ingeborg Bachmann’la başlayan, ömrüne bir biçimde gerçekleşmesi o. senin Gülü” (1963), “Nefesdönü- yayılan aşk onun şiirlerinde hep boy verir. Giderken Fransa’ya Ama buradaki ben için ‘zaman’ mü” (1967), “Sonyaz Güneşleri” “bu yolun gül bahçesi olamayacağı” bilincindedir. olmuyor. Elime geçmeyecek bir (1968), “Karanlık Yasağı” (1970), Sevdiği kadından, ülkesinden ayrılmak çözüm değildir, baş- şeye açlık duyuyorum, her şey sığ “Kar Sesi” (1971)... ka çaresi de yoktur. Ona yazdığı bir mektupta “Sana anlatacak ve tatsız, yorgun ve daha kullanılmadan yıpranmış.” Hep Almanca yazar. Çeviriler de yapar bildiği onca dilden dile... çok şeyim var daha, senin bile tahmin edemeyeceğin şeyler” der. Şu dilekle bitiyor aşk dolu bu mektup: “Ağustos ortasında Onun şiirlerindeki dil, imge zenginliği çokkültürlü, çokdilli İşte bir yakınma daha Kalp Zamanı’nda (Çeviren: İlknur Paris’te olacağım, birkaç günlüğüne. Neden, niye sorma bana, bir ortamda yetişmesinden kaynaklanır elbette. Özdemir / Kırmızı Kedi Yayınevi), Bergmann’dan: ama benim için orada ol, bir akşamlığına ya da iki, üç... Alman, Musevi, Rumen, Rus ve Fransız kültürü sezilir. “Bazen buradan ayrılmaktan ve Paris’e gitmekten, ellerimi Beni Sen Nehri’ne götür, küçük balıklara dönüşene ve O, “ben” derken kendini değil, geneli, “insan”ı, tuttuğunu, bana çiçeklerle dokunduğunu hissetmekten başka birbirimizi yeniden tanıyana kadar bakalım sularına.” “insanoğlu”nu imler. Öyle ki “ben”le “sen” birlikte yaşa- bir şey arzulamıyorum; sonra nereden geldiğini, nereye (24 Haziran 1949) maktır. “Düş” ise hep vardır ve acıları, gelecek korkusunu ha- gittiğini de bilmek istemiyorum. Sonra, yıllar sonra Sen Nehri’nde intihar edecektir Celan fifletmek için gündemdedir hep; “Düş Ülke” var olmayacak Benim için sen Hindistanlısın ya da dada uzak, karanlık, acılarını, yalnızlığını, geçmişini, yaşadıklarını da yanına alıp. hiç ama, düşünüp durur onu, umutla, var olacağını umarak. >> 4 30 Ekim 2025
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear