25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

hayatının bir film öyküsü gibi karşıma çıktığını söyle- yebilirim. Bu ömrün yayıncılık dönemine tanıklık et- miş, onunla uzun uzun söyleşmiş, bir arada olmuş biri olarak o öykünün belgesel biçimde karşımıza çıkma- sı bir kez daha Erdal Öz’ü hatırlattı bana. Yazdıklarına döndüm, hikâyesi anlatılan anları ya- şadım adeta. Sarısayın duygulu, şefkatli bir bakışla bu öyküyü bize taşımış. ‘ERDAL ÖZ, İNSAN BİRİKTİREN BİRİYDİ’ Erdal Öz, insan biriktiren biriydi. Cem Yayınevi ile başlayan, Arkadaş kitaplarla süren, kurduğu Can Yayınları’nın kökleşmesi için neredeyse bütün ener- jisini veren bir Erdal Öz… Yayınevine adım attığınızda onu hep hareket halin- de görürdünüz. Sizi dinler ama işine de devam ederdi. Hele günündeyse, mutlaka bir fıkra ile karşılardı sizi. Gülümseyen yüzü, soran bakışları, yeni yetme FERİDUN ANDAÇ, ERDAL ÖZ, AYŞE EZİLER KIRAN bir edebiyat heveslisine kucak açan sözlerine ka- vuşunca ondaki güvenin, dostluğun iklimine kanat şımcı olması, önüne gelen her kitap-dosya ile cenk- Yayınevi’nin sahibi Oğuz Akkan’ın etkisi olduğunu açtığımı hissederdim. leşmesi, iyilerinden söz edip, hatta okumaya durma- düşünürüm. Bir konuşmamızda bundan söz etmişti. O ilk karşılaştığımız Cem Yayınevi’nde, Arka- “1950 Kuşağı” üzerine bir çalışmam için kendisiyle sı... Bazen, onun yakınında dururken yazarlığını kıs- daş Kitapları’nı var ettiği mekân bir süre sonra Can ilgili yazılmış yazılara, yapılmış söyleşilere bakmak is- kanmadan bu işi yapmasına hayranlıkla bakardım. Yayınları’nın da kuruluşunun yeri olacaktı. temiştim. Tutup bana iki büyük klasör vermişti. İçtendi, sevdiğini seven sevmediğine sözü olma- Bunları elden geçirirken Akkan’ın mektuplarına da yandı. Doğru sözlüydü. Eksik aksak gördüğü şey- KURDUĞU BİR OKUL: ‘CAN YAYINLARI’ rastlamıştım. Kanayan ile Yaralısın’ın ilk yayımcısı leri söylemekten sakınmazdı. Sanırım onun dostlu- Can Yayınları’yla bir “okul” kurmuştu aslında. Akkan’ın yazdıkları, ona çağrısı dikkatimi çekmişti. Oraya yolu düşen yazarlar, çevirmenler o okulun Yazarlığının parlak bir yerindeyken yayıncılığı öne inşasında payı olanlardı: alması, çocuk yayınları alanında ufuk açıcı bir giri- Tahsin Yücel, Hilmi Yavuz, Özdemir İnce, Ülker İn- şimde bulunması övgüye değer bir uğraştı. ce, Yaşar kemal, Tomris Uyar, İlknur Özdemir, Ah- Yayıncılığın giderek onu içine çekip yazarlığına met Cemal, Ahmet Altan, Orhan Pamuk, Nezihe Me- engel olması sıklıkla konuştuğumuz konulardandı. riç, Leylâ Erbil, Füruzan, Fethi Naci ve daha niceleri… Bunu bir açmaz gibi görmez, gene edebiyata su ta- Şenlikli bir yanı vardı Erdal Öz’ün. Güvendiğine şıdığını imlerdi. “O kadar kötü şey okuyorum ki bu sonuna kadar güvenen, mesafeli durduğuna da o bile insanı edebiyattan soğutur” derdi. uzaklığı hissettirendi. Yazarlığından yayınevine çok şey taşımıştı. Yazma zamanına gölge düşürdüğünü ‘TÜRKÇE VURGUNU, EDEBİYAT de yer yer kendisiyle tartışırdık. TUTKULUSU BİRİYDİ. YAYINCILIĞI DA Bir gün yayınevine gittiğimde Sular Ne Güzelse’yi BU TUTKUNUN İVMESİYLE YAPIYORDU!’ imzalarken, o hınzırca gülüşüyle “şimdi eleştirme Benim tanıdığım Erdal Öz, Türkçe vurgunu, ede- sırası sende” diyerek öykü kitabını ellerime bırak- biyat tutkulusu biriydi. Yayıncılığı da bu tutkunun mıştı… Bunu bir “dönüş” olarak değil “bekleyiş” ivmesiyle yapıyordu. olarak değerlendirmiştim. İyi bir yazar / yapıtla buluştuğunda, kendisi yaz- mış, ortaya çıkarmış gibi sevinirdi. Hatırlarım Jale AHMET SAY: ‘ERDAL ÖZ’ÜN, DURU, Sancak’ın, Suzan Samancı’nın, Şebnem İşigüzel’in YALIN, AYDINLIK BİR ANLATIMI VAR’ dosyalarından metinler okurkenki sevincini... Ahmet Say, o günlerde bu kitap için yazdığı yazı- İçerideyken kaleme almaya başladığı, Kanayan’a sında şunları söylüyordu: girecek öyküleri, gene aynı süreçte yazdığı, ha- “Erdal Öz’ün, duru, yalın, aydınlık bir anlatımı var. pishane / tutukluluk döneminin tanıklığını yansı- Müzikte anlatım biçimine ‘deyiş’ ya da ‘yazı’ denir. tan, dahası içerideki insanın sıkışıp kalmışlığının Bu müzik terimleri, bence edebiyat için de geçerli- gerçekliğini ustalıkla dile getirdiği Yaralısın romanı dir. (…) Erdal Öz, çok dikkatli bir biçim (form) çalış- 1970’lerin başında onu yeniden edebiyat ortamımı- masıyla öykülerin serüvenine akarsu kıvrımları ge- za taşımıştı. tirmiş. ‘Bölümleme’ yapmıyor; biçimin gereği olan 1950’li yıllarda yazmaya başlayan Öz’ün Odalar- ‘ara’lar serpiştiriyor. da romanıyla Yorgunlar’daki öyküleri ibresini belirt- Bunlar ‘ayrım’ değil, ‘kıvrım’. Böylelikle konuyu baş- miş, ama “12 Mart” sonrasında yazıp ortaya çıkar- ka bir yönden ele alıyor. Bazen konunun ‘öncesi’ne dıkları onun yazarlığının dokusunu göstermişti. dönüyor. Şöyle söyleyelim: Akarsuyu aktığı yön bo- Kanayan öykü kitabı ile Yaralısın romanı kabul yunca izlemeyi bırakıp bu kez kaynağına doğru gide- görür. Bunun üzerine Öz, İstanbul’a gelir. Onun için rek anlatıyor. Geri dönüş tekniğine eğilim mi dersiniz? ğuna bağlanmamda bu yanının etkisi vardı. Çünkü önemli bir dönem olan Ankara Sergi Kitabevi serü- Hayır, konuyu başka açılardan irdeliyor.” kapısı ve gönlü her zaman açıktı. veni böylece kapanmış, bu kitaplarının getirdiği açı- Say’ın bu önemli tespiti, Erdal Öz’ün her bir anla- Odasına adım attığımdaki hali gözümden gitmez: lım yazar olarak onu tanımama da neden olmuştu. tısını nasıl damıtarak yazdığının da bir göstergesi- “Eleştirmenimiz geliyor, kalkın önünüzü ilikleyin” di- Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilen romanın dir bence. İşte Ayşe Sarısayın da bu belgesel kita- yerek gülmesi, o kahkaha tufanından sonra bir fık- gün gün okuru olmak, bambaşka bir romanla yüz- bında, hayatı damıtarak yaşayan birinin öyküsünü leşmek beni yazdıklarına çekmişti. ra patlatması... getiriyor bize. Bunu sunarken, sıra dışı bir kimlikten Onun sürekli okuru olmam, bıraktığı yerden yaz- Sözümüz orada kalmaz, o arı gibi işine devam söz ediyor bence! maya devam etmesini istemem sonunda yeni öy- eder, ama diğer yandan da konuşmayı sürdürürdü. küleriyle buluşturmuştu beni. Eğer acil yetiştirmesi gereken bir şey varsa, bunu ‘SIRA DIŞI BİR YAZARDI. YAYINCILIĞINDA Bunların arasında Sular Ne Güzelse’nin Erdal açıklıkla söyler, söze sonra devam etmemizi isterdi. İSE BAŞLI BAŞINA BİR EKOLDÜ’ Öz’ü, onun yazarlığını, duygu / düşünce dünyasını Eğer yolunuzu akşamları yayınevine düşürmüş- Erdal Öz, gerçekten de sıra dışı biriydi. Yazarlığına iyi anlattığını, yazdığı en güzel öykülerin burada ba- kuşağı içinden baktığınızda bu yanını gözlerdiniz. Ya- seniz, onun en keyifli saatleridir. Mutlaka birer ka- rındığını söylemek isterim. n yıncılığında ise başlı başına bir “ekol” yarattığını söy- deh rakı ile sözü aralamamızı isterdi. leyebilirim. Erdal Öz’ün yayıncılığı seçmesinde yazar- (*) Odalarda, Erdal Öz; Haziran 1960, Varlık ‘YAYINCILIĞI SEÇMESİNDE CEM lığının payı olduğunu düşünenlerdenim. Yay., 96 s. YAYINEVİ’NİN SAHİBİ OĞUZ AKKAN’IN Yazar olarak çoğumuzun çekim odağında bir ya- Yorgunlar, Erdal Öz; Şubat 1960, A Dergisi ETKİSİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜRÜM’ yınevini var etmesinde bu yanını görmezden gele- Yay., 68 s. Erdal Öz’ü, Cem Yayınevi’nin Ankara Caddesi’nde- meyiz. Orada yazarlığıyla duruşu / bakışının etkisi (**) Erdal Öz: Unutulmaz Bir Atlı, Ayşe Sarısa- ki yerinde tanımıştım. Arkadaş Kitaplar çocuk dizisi- sizi yakınına alırdı. yın, İlk basım: 2009, Can Yay., 399 s; İkinci ba- Kurduğu mekânda, yarattığı iş ortamında payla- ni yönetiyordu. Onun yayıncılığı seçmesinde Cem sım: 2023. 1 Şubat 2024 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear