22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

TANGUY VIEL’DEN ‘TELEKIZ’ Telekız’ın rızası… Tanguy Viel’in Telekız adlı romanı Mehmet Emin Özcan’ın çevirisiyle İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Romanın merkezinde üç ana karakter yer alıyor: Laura, ünlü bir boksör olan babası Max Le Corre, belediye başkanı ve geleceğin denizcilik bakanı Quentin Le Bars. Viel, karakterlerin kesişen yollarında şekillenen derin bir öykü sunmanın yanı sıra patriyarka ve politik gücü temsil eden bir kimliğin “rıza” kavramını nasıl altüst edebileceğinin altını çiziyor. Bars’ın şoförü olarak çalışan Max. kavramının kırılganlığını derinlemesine sorguluyor. SENANUR SÖZEN Laura’da gördüğümüz tepkisizliğin bir benzeri yargı sis- Boks hayatının en önemli maçlarından birine hazırlanan ve ringlere geri dönmeyi bekleyen Max, tam da o günlerde, teminde de karşımıza çıkıyor. Hangi suçlamayı yapacağına anguy Viel’in Fransa’da 2021 yılında yayımlanan ro- karar veremeyen savcı “kamuoyunun en kolay katlanabilece- Le Bars’tan bir istekte bulunarak olayların fitilini ateşliyor. manı Telekız, Mehmet Emin Özcan’ın çevirisiyle İle- ği” nüfuz suistimaliyle ön soruşturma açmaya karar veriyor. Laura’nın kalacak bir yere ihtiyacı vardır ve başvur- T tişim Yayınları tarafından okuyucularla buluşturuldu. duğu belediye lojmanının kendisine çıktığı haberini bek- Viel’in Ceza Kanunu, 353. Madde adlı romanının ardın- TOPLUMSAL NORMATİF BEKLENTİLERE liyordur. Hikâyenin bu noktasında, karanlık bir atmosfer dan dilimizde yayımlanan ikinci romanı, merkezindeki üç KARŞI GELMENİN BEDELİ! bizi etkisi altına almaya başlıyor. ana karakterin (Laura, ünlü bir boksör olan babası Max Le Yazarın değindiği bir diğer önemli nokta, toplumsal “Liyakat” gibi büyük laflar eden deneyimli siyasetçi Le Corre, belediye başkanı ve geleceğin denizcilik bakanı Qu- normatif beklentilere karşı gelmiş olmanın bugün “mağ- Bars’ın söyledikleri ve vaatleri, kirli yüzüyle çelişirken ger- entin Le Bars) yer aldığı roman, Laura’nın iki polis me- dur” olarak görülmeyi neredeyse olanaksız kılması. çekler Laura’nın şikâyet dilekçesinde bir bir açığa çıkıyor. murunun önünde şikâyet dilekçesi yazdırmasıyla başlıyor. Laura’nın 16 yaşındayken verdiği “açık seçik” poz- larının ortaya çıkması, medya ve toplumun odağının Le BİREYİN RIZASI NE KADAR ÖZGÜR VE BİREYSEL VE TOPLUMSAL BİR ELEŞTİRİ Bars’tan sapmasına neden oluyor. GERÇEKTEN İSTEĞE BAĞLI OLABİLİR? Yazar, olayların bu noktaya nasıl geldiğini Ceza Kanu- Sansasyonel medya tepkisi Laura’yı sadece bir “tele- Görüşmelerinin ilk dakikalarından itibaren Le Bars’ın nu, 353. Madde kitabından da tanıdık, kendine özgü bir kız” olarak damgalamakla kalmayıp savunmasızlığını da politik gücünü kullanarak Laura’yı etkisi altına almasını üslupla aktarıyor ve yalnızca bireysel bir hikâye anlatma- sömürerek bir suçlu gibi görülmesine de yol açıyor. çarpıcı bir şekilde işliyor yazar. nın ötesinde, toplumsal eleştirilere de ustalıkla değiniyor. Tanguy Viel güç, rıza, adalet ve toplumsal normların ke- Laura’nın ne bir söz ne de beden dilini kullanarak “ha- İlk sayfalarda da yazdığı gibi, bu öykünün gerçekte kimin sişimindeki karmaşıklığı inceleyerek düşünsel bir yolculuk öyküsü, Max’ın mı yoksa Laura’nın mı olduğunu söylemek yır” diyebilmesi ve bu duruma rıza göstermesi, hikâyenin sunuyor. Yargı sisteminin çürümüşlüğü önceki romanında derinliklerinde yatan bir soruyu açığa çıkarıyor: Toplum- zor. Ancak kesin olan bir şey var ki, Max bağlayıcı bir fi- olduğu gibi burada da karşımıza çıkıyor ve adaleti sadece sal kontrol mekanizmalarının etkisinde bir bireyin rızası gür olarak karşımıza çıkıyor. Zira bu hikâyede onun varlı- insanların yerine getirebileceğini vurguluyor. n ğı, Laura ve Le Bars’ın bir araya gelmesinde kilit bir unsur. ne kadar özgür ve gerçekten isteğe bağlı olabilir? Bir yanda küçük yaşlarda terk ettiği memleketine geri Viel, patriyarka ve politik güç gerçekliklerinin Telekız / Tanguy Viel / Çeviren: Mehmet Emin Öz- dönen Laura ve diğer yanda, ringde olmadığı günlerde Le Laura’nın yaşamına nasıl nüfuz ettiğini ele alarak rıza can / İletişim Yayınları / 129 s. / 2023. VEYSEL BATMAZ’DAN ‘13 Derste Otoriteryen Kişilik’ Veysel Batmaz, Destek Yayınları tarafından yayımlanan 13 Derste Otoriteryen Kişilik adlı kitabında, otorite, otoriter ve toriteryen kişilik kavramlarının teorik olarak gelişimini geçmişten günümüze 13 başlık altında irdeliyor. ulaşmasının önemi ve anlamı nedir?” sal boyuta ulaşan serüveni ortaya koyuyor. CANER ALMAZ Yazarın bu sorulara getirdiği yanıtla- Kitabın son bölümlerinde ülkemizde ya- ra bir örnek verirsek; “Orhan Kemal, sol pılan otoriteryen kişilik araştırmalarına yer EDEBİYAT–SOSYAL BİLİMLER İLİŞKİSİ! eğilimli olmasına karşın halk dalkavuk- verilirken, Çiğdem Kağıcıbaşı’nın yaptı- 13 Derste Otoriteryen Kişilik (Destek Yayınları), Vey- luğu yaparak siyasetçi gibi roman yazmı- ğı 1973’te ODTÜ tarafından yayımlanan sel Batmaz’ın başta üniversite öğrencileri olmak üzere yordu. İnsanlığın bir üretim tarzı ve sos- otorite-otoriter-otoriteryen kişilik kavramlarına ilgi duyan “Gençlerin Tutumları-Kültürlerarası Bir yal biçimlenme içinde (sınıflı toplumlar- herkesin okuyabileceği biçimde ve ders mahiyetinde ka- Karşılaştırma” adlı araştırması ele alınıyor. da) benzer, evrensel ve çok genel kişi- leme aldığı bir çalışma. lik örüntüleri oluşturduğunun yaşantısı- OTORİTERYEN KİŞİLİK İLE FAŞİZM Kitabın ilk bölümlerinde usta edebiyatçı Orhan Kemal’in nı Çukurova’da çeşitli işler yaparken ve BAĞLAMINDA “MURTAZALAŞMA” VE Murtaza romanı ve romanın karakteri “Bekçi Murtaza” üze- hapishanelerde yatarken deneyimlemişti. rinden, otoriteryen kişilik konusuna bakmaya başlıyor Bat- ADORNO-ORHAN KEMAL BAĞINTISI! Ampirik bir gözlemciydi. Eşine az rastla- maz. Murtaza romanından alıntılar ve karakterin özellikle- Son olarak da kitabın başındaki konu- nır bir romancı; edebiyatçıydı.” (s. 23) ri üzerinden, kitabın yazıldığı dönemlerde kuramsallaştırı- ya geri dönülüyor ve ülkemizdeki oto- lan otoriteryen kavramı ele alınarak çeşitli sorular soruyor: 1900’LERİN BAŞINDAN riteryen kişilik ile faşizm bağlamında “Orhan Kemal dünyaca ünlü Horkheimer’ı, Erich Fromm’u, GÜNÜMÜZE KAVRAMLARIN GELİŞİMİ “Murtazalaşma” başlığıyla Adorno-Orhan Kemal bağın- Adorno’yu okumadan, dahası yayımlandığı zaman olduk- Batmaz, sonraki bölümlerde adım adım otorite-otoriter tısı ele alınıyor ve Veysel Batmaz çalışmasını şu soruyla ça fazla akademik gürültü çıkaran, araştırmanın en temel ve otoriteryen kişilik kavramlarının hangi bilimsel araş- bitiriyor: “Orhan Kemal Adorno’yu okumadı. Peki, Ador- bulgusu olan “faşist-otoriteryen kişilik”i nasıl birebir ben- tırmalar ve çalışmalarla bugünkü kavramsal düzeye ulaş- no Orhan Kemal’i okudu mu? Okumadı ama okusaydı iyi zer şekilde kitabında tipleştirmiştir? tığını irdeliyor. ederdi. Pozitivist ve ampirik olmanın yararlarını ve çer- Araştırma 1945-1950 yılları arasında ABD’de yapıl- Frankfurt Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nden Berkeley çevesini daha iyi kavrardı.” (s. 225) mışken, Türkçeye çevrilmemiş bu araştırmadan bir ha- Grubu’na kavramların yüklendiği siyasi anlamları (özellik- 13 Derste Otoriteryen Kişilik, günümüzün en kilit kav- ber olarak Çukurova’da 1952 yılında tefrika edilen Mur- le 1940’larda Avrupa’da esen antisemitizm rüzgarıyla araş- ramların başında gelen otorite-otoriter-otoriteryen kişi- taza romanı nasıl ortak çıkarıma, otoriteryen kişilik kav- tırmadan araştırmaya anlamların nasıl değişebildiğini gör- ramına ulaşmaktadır? Birbirinden bağımsız bir kurmaca dükçe şaşırmamak olanaksız) ve ilk defa otoriteryen kavra- lik kavramına derinlemesine bakan ve konuya ilgi duyan eseriyle bir bilimsel araştırmanın aynı kişilik örüntüsüne mının kullanıldığı tarihe kadarki ampirik boyuttan kavram- herkesin yararlanabileceği bir kitap. n 12 1 Şubat 2024
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear