Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                Eleştirel bakmaya çağrı!
Ute Wegmann, “Dostum Benim”de iki karakteri sahici ve gerçek bir arkadaşlığın, 
dostluğun oyuncuları kılarken sınır tanımaz koruyucu hallerimiz, ölçüsüz ve yalnızlaştıran 
“yasak”larımız, sevgi kılığına bürünmüş korkularımızla da yüzleşmeye çağırıyor. Dahası 
hayallerimizin ışıklı yolunun her şeye karşın yürünmeye değer olduğunu da fısıldıyor.
Evet, şairin (Nâzım Hikmet) deyişiyle ciddi bir hayallerimizin ışıklı yolunun her şeye karşın 
Y. BEKİR YURDAKUL
iştir yaşamak ve şakaya gelmez! Ne ki böylesine 
yürünmeye değer olduğunu da fısıldıyor. Evet, 
katı kurallara, yaşadığınız çağın / vardığınız yaşın fısıldıyor. Çünkü derdini bağıra çağıra demeye 
ir buluşmaya erken gelmişseniz ya da bekledi-
“gereği” türünden sıkıcılıkları, tekdüzeliği ve 
dursa ezberini söylemiş olur yalnızca.
ğiniz gecikmişse vaktin de geçmeyeceği tutar 
birörnekliği de dayatmaz elbette… Bizim olan Anlatının meydanında bizi karşılayıp 
B mı tutar işte… Hele de yetişkinler için… Ama 
zamana çocukluk heyecanlarımızı, meraklarımızı, 
kucaklayansa okulda düzenlenen yüzme yarışıdır. 
çocuklar, o sıkışık, çoğumuzun uflayıp puflama an-
kuşku ve heveslerimizi katmanın önündeki Fritz’e göre Ben de yer almalıdır o yarışta. Ne ki 
ları için bile tutturacak bir oyun buluverirler hem de 
engelleri yıkmak, devirmek, geride bırakmak da o 
Ben, onu çepeçevre kuşatan yasakla sudan da 
kolayca. “Yedi, sekiz, dokuz.” 
ciddiyetin bir parçası olsa gerektir. Çünkü yine şair havuzdan da uzak durmalıdır. Oysa hayatın, çocuk 
Öykümüz böyle başlıyor. Ne güzel! Sanki perdenin bir 
(kulakları çınlasın Ataol Behramoğlu’nun) sözüdür, 
yüreklerin tasarısı yetişkin korkuların çok ötesinde 
ucunu kaldırıp sahneye başını uzatıyor kahramanımız. 
hayat armağandır hepimize… Yo, gönlümden ve uzağındadır. 
Canı sıkılmasın diye evin basamaklarına oturmuş, 
geçtiği için ya da bir hevesle yazmadım şu son 
İki kafadar yakaladıkları “denetim dışı” her anlarını 
geçen beyaz arabaları sayıyor. Üstelik beklemenin 
paragrafı; Dostum Benim’in çığlığından yakalayıp hedefe doğru koşuları için harcarlar. Yarışma günü, 
çok da saçma olduğunu bildiği halde. Ben’i bekliyor. 
sözcüklere çevirdiklerimdir onlar da.
şaşkın bakışlar altında ve her ikisi de havuzdadır. 
Tenis oynamaya gidecekler…
 
Gelin görün ki ne iyi yüzücü Fritz bu kez en ciddi 
“Ben, tenis oynamayı bilmiyor ama ona öğretmeye 
‘KORUMA’NIN VARDIĞI YASAKLAR
rakibi Ali’yle başa çıkabilecektir ne de Fritz birincilik 
söz verdim. Sonuçta o benim en iyi dostum.” Ben, 
Bir vadinin yamacından derinine, yılların 
basamağındadır. Ama yasaklar/koruyuculuklar 
“Fritz’in en iyi dostu. Fritz kim mi? Fritz benim.”
ezberiyle sakince süzülen bir derenin verdiği 
hapishanesi geride kalmıştır. İyi kitaplar yalnızca 
Kahramanın, karakterin tanıtımı, kimliğinin açık 
huzurla akıp giden macerayı size bırakıp kahraman 
hoşça vakit geçirmemizle yetinmezler, ne zamandır 
edilmesi için ne hoş bir yaklaşım.
ve karakterler üzerinden birkaç tümce daha 
unuttuklarımızı akıl defterimize yeniden ve daha sağlam 
Kitap üstüne notlarımın arasına girip şunları 
kuralım ki Wegmann’ın meramına ilişkin birkaç 
yazmamız için de çağrıdırlar. 
n
yazayım bir kıyıcığa:
ipucu daha aktarmış olalım.
Dostum Benim, baştan sona aynı yalınlık, yakınlık 
Annesi İngiliz, babası Alman Fritz’in, “Annem İngiliz 
Dostum Benim / Ute Wegmann / 
ve sıcaklıkla akıp gidiyor. Okuru kucaklayan, hem 
olunca benim de anadilim İngilizce oluyor” sözleri 
Resimleyen: Sabine Wilharm 
kendisinin o benzersiz/ biricik çağına hem de Ben’le 
bir yana sahi anadilimiz hangisidir? Doğduğumuz 
/ Çeviren: Belgin Amann 
Fritz’in her an kendinizi orada duyumsayacağınız 
toprağınki mi, annemizin konuştuğu mu? Üzerinde 
/ İlksatır Çocuk / 174 s. / 
dünyasına taşıyan her anıyla bir kıymet taşıyorsa yapıt, 
durmaya / düşünmeye değer bence…
10+ / 2022.
elbette öncelikle yazara gönül dolusu teşekkürümüz var. 
Ben, kalp kapakçıklarından biri eksik doğunca 
Ne ki sayfalarında sevinçle dolaştığımız, zamanı 
daha bebeklikte ciddi bir ameliyat geçiriyor. 
unuttuğumuz bir anlatı anadilimizden başka 
İyileşiyor ama gelin görün ki annesi, pazartesi 
bir dilde kotarılmışsa onu dilimize aktarırken 
sabahından pazar gecesine, boğucu bir titizlikle 
yakaladığı içtenlik ve sıcaklık dolayısıyla 
“koruyor” oğlunu ya yeniden hasta olursa 
Türkçeleştiren dostumuzu da unutmamalıyız. 
korkusuyla. Ben, yalnız ve ancak okulda 
Öyleyse şuracığa Belgin Amann için kocaman bir 
soluk alabiliyor.
eline sağlık çığlığı bırakıp dönelim kaldığımız yere / 
Evet evet, sabah erkenden başlasa, gün 
sözün başına…
boyu tahta sıralarda oturulsa da soluk alıyor 
okulda Ben. Çünkü en iyi dostu 
GÜNDELİK HAYAT İÇİN ENFES BİR ELEŞTİRİ
Fritz, ona her şeyi öğretmeye kararlı. 
Aslında ciddi ama bir o kadar da güler yüzlü bir 
Dahası sevginin, farkında bile 
gündelik hayat eleştirisi olan Dostum Benim, adıyla, 
olmaksızın ördüğü engelleri 
girişiyle yakaladı beni: Bir yanıyla kendi “boş”a düşmüş, 
aşması için her an 
beklemek zorunda kaldığım zamanlarımda ne yaptığımı 
yanında durmaya 
anımsarken ansızın “zamanda yolculuk”la zaman 
azimli… Öyle de 
içindeki iyi dostlarımla buluşmalara koştum. 
yapıyor.
Yardımlarını gördüğüm, yardımcı olduğum, oyunlarda 
nasıl yitip gittiğimi bile anlayamadığım dostlarım / BAŞTAN 
arkadaşlarım sıra sıra çıkıp geldiler. Sonra o boş SONA SAHİCİ
zamanlarda benzer oyunları hâlâ oynamalarımla Wegmann, iki 
buluştum. Bence Wegmann haklı! Eğer her anınızı bir karakteri sahici 
oyuna çevirmeyi, yeni ve farklı bir oyunun bir parçası ve gerçek bir 
yapmayı becerebiliyorsanız içinizdeki çocuk soluk arkadaşlığın, dostluğun 
alıyor, onu -başta kendiniz- kimselerin öldürmesine oyuncuları kılarken sınır tanımaz 
izin vermemişsiniz demektir. koruyucu hallerimiz, ölçüsüz ve 
Okuyun bence Dostum Benim’i ve çıkıp çıkıp nerelere yalnızlaştıran “yasak”larımız, sevgi 
gittiğinizi (umarım öyledir… belki de gidemediğinizi; kılığına bürünmüş korkularımızla 
oyunlara kapıları çivilediğinizi) kendiniz görün. da yüzleşmeye çağırıyor. Dahası 
Desen: SABINE WILHARM
16 14 Eylül 2023
            
    
