25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Şimdi burada kısaca bir Adana sabah kahvaltısını anlat- mizi açıp yemeye başladık. Ben lafı kadın haklarından aç- nuç: Sanırım benim de katkımla termik santraldan vazgeçildi. malıyım: Pazar günleri Adana’da Büyük Saat’in orada bütün Gördüğünüz yerleri, konuştuğunuz insanları öyle bir tım. Elçi, “kadınlara fazla yüz vermeyeceksin sonra başımı- n dükkânlar kapatılır ve seyyar ciğerciler, kebapçılar alanı dol- anlatıyorsunuz ki sanki hepsi kırk yıllık dostunuz, arkada- za çıkarlar” diye söze başladı. Kadınlar adeta ayaklandılar. durur, alçak masa ve iskemleler sıralanır ve kadın erkek çoluk şınız ve sırdaşınız? Bunu nasıl başarıyorsunuz? “Ulan biz olmasak bu pamuk çürümeye kalır, evinde yemek çocuk Adana ahalisi masalara kurulup sabahın köründe boğma Şimdi önemli bir noktaya geldik; ne yazık ki artık böyle yiyemezsin, donunu yıkayan olmaz sen bir sus!” dediler. rakı eşliğinde kebabın ve ciğerin keyfini çıkarırlar. röportajlar yapılmıyor. Tabii bunda televizyondan geçen gö- Sonra bana dönüp “Kızcağızım madem İstanbul’dan geli- Sonra da Kuş Pazarı’na geçip mutlaka bir kuşu özgür bı- rüntülerin de payı var. Ama röportaj sadece görüntüyü an- yorsan bize şöyle damat olacak bir iki delikanlı getirseydin rakırlar. Şimdi bu kenti sevmemek mümkün mü? Galiba ben latmaz, görüntünün ardındakini anlatmalıdır. ya” diye sitem ettiler. Ben, “Bilemedim” diyorum ve anında bu sabah kahvaltısını ve kuşların özgür bırakılmasını ilk ya- Örnek: Maden faciasından sonra Soma’ya gittim. Orada bana yan yana pamuk topladıkları Zübeyde’nin o gece yarısı zan kişiyim. Pirim Yaşar Kemal bile atlamış. da yer gök ağlıyordu ama görünmeyen bir şeyler vardı. Ör- gene pamuk işçisi Yusuf’la İstanbul’a kaçtığını anlatıyorlar. neğin can güvenliği olmayan bir madende insanlar neden Bu kaçma olayı onlara aşkı anımsatmış, sabah bir başka pa- ‘ULUDERE KATLİAMINI YAZARKEN çalışmak zorunda kalmışlardı? muk toplamışlar. Bir cümbüş bir neşe. ÇOK AĞLADIM’ Bu sorunun yanıtını yaşlı bir kadından öğrendim. “Biz” de- Aslında kadınlarla yaptığım her sırdaşlık ayrı bir hikâye, neşe- Bu kadar hikâye bu kadar röportaj içinde mutlaka en n di, “eskiden tütün işçisiydik. Aha bu gördüğün traktör o za- nin, acının, umudun kadınları onlar. Onlara çok şey borçluyum. sevdikleriniz vardır. mandan kalma. Ama yabancı sigaracılar geldiler, rüşvet ver- Anlattığınız hikâyelerde kadınlar çok canlı, çok umutlu, n Öncelikle “Uludere’de (Roboski) Yer Gök Ağlıyor” (27- diler ve tütün üretimi kotayla sınırlandırıldı. Kısaca ölüme terk çok cesur. Hele de aşkları. Sanki onların kırk yıllık dostla- 28 2012) röportajım... 28 Aralık 2011 gecesi Şırnak’ın edildik ve erkeklerimiz Soma’nın güvenli olmayan ocaklarında rı gibisiniz. Bu sizden mi kaynaklanıyor yoksa hepimiz hep Uludere ilçesine bağlı Ortasu köyünde Türk Silahlı çalışmaya mecbur oldu.” İşte röportajı can alıcı kılan bu bilgi. acının dibine vurmuş kadın hikâyelerinin etkisinde miyiz? Kuvvetleri’nin sınırda F-16 uçaklarıyla yaptığı bombardı- Bir başka örnek yine Soma’dan. Can Atalay’ın da içinde Sevgili Hande, Hacıbektaş’ta oğlu intihar eden bir kadını manda 34 sivil öldü. Çoğunluğu bilgisayar borçlarının tak- olduğu Çağdaş Hukukçular daha ilk günden oradaydılar. İn- anlattığım bir hikâye var; kadın “O, bir kuş olup uçtu” diyor. sitlerini ödemek için kaçağa giden çocuklardı. sanlara olup biteni, haklarının ne olduğunu, açıkça herkes Bundan daha çok insanı teselli eden bir cümle duydun mu? Oraya ilk giden gazeteci bendim. Ve yazdıklarım tarafından bilinen ihmalleri anlatmaya ve insanları toplucu Ben çocukların, gençlerin öldürüldüğü Güneydoğu’da TBMM’de mağdurlar lehine tanıklık etti. Yerin göğün ağla- şikâyet etmeye çağırıyorlardı. anaların, kardeşlerin ölülerini almak için beklediği çadırda dığı Uludere katliamını yazarken çok ağladım. Ve lanet ol- Benim gittiğim bir evde baba ölmüştü, geride üç çocuk bı- da günler geçirdim, onlarla bekledim. Bulunan bir kol kemi- sun hâlâ davalar sürüyor. rakmıştı. Anne hiç konuşmuyordu ve onlar için hayat bitmiş gi- ğini yüreğine basan anaları gördüm. Onlar üzgün olabilirler Övündüğüm bir başka röportajım da Sinop’un Gerze il- biydi ama kapılarına gelen avukatlara kapılarını açmamışlardı. ama asla hayattan vazgeçmiyorlar. Umutlarını yitirmiyorlar. çesinin Yaykıl köyünün Çakıroğlu mevkisinde Anadolu Bunun nedeni neydi? Çok yaşlı bir eski maden işçisinden Bütün kadın hikâyelerinde bu umudun peşinden gidebilirsin. Grubu’nun yapmak istediği termik santrala karşı özellik- öğrendim: Daha ilk günden şirket ve madene işçi bulan elçi- le kadınların başı çektiği direnişi yazdığım “Karadeniz’in ‘ÖZELLİKLE DEPREM BÖLGESİNDE ACININ ler bir söylenti yaymışlardı: “İstanbul’dan gelenler sizin pa- Amazon Kadınları” röportajımdır. VE UMUDUN PEŞİNDEN GİTMEK İSTİYORUM!’ ranıza göz dikmişlerdir. Onların sözlerini dinleyenlere, şir- Sürekli nöbet tutulan direniş çadırında günlerce yaşadım, Ne yazık ki bu güzel sohbetimizi kesmek zorundayım n ket tek kuruş ödemeyecek!” santralın yapacağı tahribatı en bilgili insanlardan öğrenip yaz- ama mutlaka şunu söylemek istiyorum: Şimdi de sevimli bir örnek vereyim: Çukurova’dayım, el- dım. Anadolu Grubu’ndan Efes Pilsen beni toplantıya çağırdı. Gorbaçov zamanında gittiğiniz Moskova’da yapılan 4.Ka- çiyle birlikte beş kilometre yol yürümüş kadın işçilerin pa- Bu arada bölgede Efes Pilsen birası boykot edilmişti. En yet- dın Kongresi’ndeki dünyanın her yerinden gelmiş 2 bin ka- muk topladığı tarlalara ulaşmıştık. kili kişilerden öğrendiğim bilgileri sıralayınca söyleyecek söz dını, danslarını, şarkılarını dehşet verici, acı verici konuş- bulamadılar. Ardından Anadolu Grubu’nun kurucusu Tuncay NEŞENİN, ACININ, UMUDUN KADINLARI... maları anlatan röportajınızda ben de olmak isterdim. Özilhan’a -iktisattan sınıf arkadaşım olur- açık bir mektup yaz- Pamuk toplayan kadınlar bizi görünce bir “Vay” çekti- Ben de yeniden özellikle deprem bölgesinde acının ve ler ve hep birlikte öğle paydosu verildiği için yemekleri- dım ve adlarının “Anadolu Grubu” olduğunu hatırlattım. So- umudun peşinden gitmek istiyorum. Teşekkür ederim. n İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ (İKÜ)YAYINEVİ’NİN ‘ÇOK KISA BİR BAŞLANGIÇ’ SERİSİ ÜÇ YENİ İNCELEMEYLE SÜRÜYOR: ‘ KIERKEGAARD’, ‘SOSYALİZM’, ‘HAÇLI SEFERLERİ’ stanbul Kültür Üniversitesi Yayı- uluslararası perdede açıklıyor. 19. yüzyılın nevi (İKÜ), Oxford Üniversitesi sanayi şehirlerinin evrimini günümüzün İ Yayınevi’nin dünyaca ünlü dizisini feminist, Yeşil ve antikapitalist hareket- “Çok Kısa Bir Başlangıç” ismiyle dilimi- lerine yansıması çerçevesinde tartışan ze kazandırmaya devam ediyor. Newman, eşitlik, dayanışma ve işbirliği Öğrenci, eğitimci ve tüm okuyucu- değerleriyle sosyalizmin her zamanki lar için fizikten sanata, felsefeden ta- gibi geçerliliğini koruduğu sonucuna rihe, psikolojiden mimariye kadar bir- varırken, geçmişten çıkarılması gereken çok konuya giriş niteliğinde bilgiler su- dersleri ortaya koyuyor. nan seriden Kierkegaard, Sosyalizm ve CHRISTOPHER TYERMAN’DAN Haçlı Seferleri ile bugüne kadar dilimi- ‘HAÇLI SEFERLERİ’ ze kazandırılan kitap sayısı 28’e ulaştı. Christopher Tyerman, ustalık ve PATRICK GARDNER’DAN özgünlükle, Haçlı seferleri hakkında ‘KIRKEGAARD’ canlı bir tartışma sunuyor, sömürge- Dizinin Patrick Gardiner’ın kaleme aldığı cilik, kültürel alışveriş, ekonomik sö- Kierkegaard adlı kitabında, 19. yüzyılın mürü gibi konuları bir araya getiriyor. öncül düşünürlerinden, dini, psikolojik Haçlı seferlerinin Batı Avrupa’daki sı- ve edebi konularda geniş bir yelpazede radan yaşama etkilerini, sıradan erkek- yazılar yazan Soren Kierkegaard’ın fikirlerinin dönemin hâkim görüşlerini kesin bir lerin ve kadınların çatışmadaki rollerini ele alıyor ve “Haçlı seferi” terimini çağdaş karşıtlık içinde nasıl geliştirdiği açıkça ortaya konuyor. Kitapta Kant ve Hegel’in siyasi amaçlar kapsamında inceliyor. Haçlı seferleri, ister Hıristiyan seferlerinin etik ve dini teorilerine verdiği karşılıkları açıklanırken, Feuerbach ve Marx gibi en romantiği ister barbar istilalarının sonuncusu olarak kabul edilsin, o zamandan düşünürlerin doktrinleriyle de karşılaştırılıyor. beri nesilleri büyüledi ve onların fikirlerinin ve imgelerinin mirası yüzyıllar boyunca Bireysel seçimin önemini vurgulayan Kierkegaard’ın insanlık durumuna ilişkin yankılanarak Hollywood filmlerine ve büyük edebiyat eserlerine ilham verdi. Bu ufuk açıcı teşhisi, özellikle varoluşçuluğun gelişmesi açısından onun en çarpıcı kitapta Tyerman, dünya tarihinin en olağanüstü ve canlı olaylarından birini ustalıkla felsefi mirası olmuştur. Hem bu mirası hem de dini inanca ilişkin paradoksal bir araya getiriyor. n anlayışını eleştirel bir şekilde tartışan Patrick Gardiner, bu çok kısa başlangıcı Çok Kısa Bir Başlangıç: Kierkegaard / Patrick Gardiner / Çeviren: Cenk Özdağ Kierkegaard’ın çağdaş düşünceyi nasıl etkilediğini göstererek sonlandırıyor. / İKÜ Yayınevi / 167 s. / 2023. MICHAEL NEWMAN’DAN ‘SOSYALİZM’ Çok Kısa Bir Başlangıç: Sosyalizm / Michael Newman / Çeviren: Özgün Emre Sosyalizm nedir? Geleceği var mı, yoksa 21. yüzyılda modası geçmiş bir ideoloji Koç / İKÜ Yayınevi / 199 s. / 2023. mi? Michael Newman Sosyalizm adlı incelemesinde, modern sosyalizmin başarılını Çok Kısa Bir Başlangıç: Haçlı Seferleri / Christopher Tyerman / Çeviren: İpek ve başarısızlıklarını, Küba’daki komünizmden İsveç’teki sosyal demokrasiye uzanan Taşkın / İKÜ Yayınevi / 209 s. / 2023. 9 30 Kasım 2023
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear