Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
MİNE SÖĞÜT’TEN ‘ALAYINA İSYAN’ ‘İnsanlık kurduğu sistemle ölümüne yüzleşiyor!’ Alayına İsyan... Savaşa, devlete, düzene, sisteme, aileye, şiddete, ahlaka, mülkiyete karşı; kadına, hayvana, aşka, cinselliğe, sokağa, isyana dair, öfkeli, gözüpek, cüretkâr, kışkırtıcı, kafa karıştırıcı, yoldan çıkarıcı, sorgulatan ve aykırı düşünceler… Mine Söğüt’ün kaleminden... GAMZE AKDEMİR gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr n 2013 baharında, Cumhuriyet gazetesinde başlayan; biçemi ve okura sesleniş biçimiyle de özlenen kişisel ve toplumsal bir gelişimi, bir o kadar da kişisel ve toplumsal bir direnişi ortaya koyan yazılarınızın bu toplamına neler eklendi / eklemlendi? Yazıların bütün metin olarak derlenmesi, dijital arşivlere çok kolay ulaşılan şu çağda, okur için de yazar için de pek fazla bir değer taşımıyor diye düşünüyorum. O yüzden bu kitapta yazıların çekirdeğindeki temel meselelere dair cümleler var. O cümleler de bugün dünya çapında yaşadığımız olağanüstü olayla topyekun fark ettiğimiz temel değerlerin sorgulanmasına dair. Bugün insanlığın eğer bu felaketten sağ çıkarsa sorgulayacağı temel meseleler, bir ifade birliği içinde kavramsal olarak sınıflandırılmış bir şekilde yerleşti kitabın içine. TEKİNSİZ BİR SIÇRAMA, BÜYÜK BİR ÇARESİZLİK’ n İsyanın, isyanınızın merkez noktalarının ifadesini bulduğu öncelikli bağlamları açar mısınız? İsyanın hedefinde öncelikli olarak şiddet var. İnsanın kendi iradesiyle dozunu ayarlayabildiğini bir çok alanda tecrübe ettiğimiz şiddetle ilişkisinde, tercih ettiği konumu sorgulamasını öneren bir dilin peşindeyim. “Neden” sorusu etrafında hayata farklı yerlerden yaklaşmayı ve tabuların gözünün yaşına bakmamayı öneriyorum. Öncelikle hem kişisel hem de evrensel iktidar algısını sorgulamak gerekiyor, sonra da ahlakın tarifini en baştan bambaşka yerden yapmak. n İmlediğiniz gibi “Her şeyi satası, her şeyi aldırası” kapitalizm kemirdi, yedi bitirdi sistemi, bireyi bu net... Kapitalizmin seyrelttiği, esnettiği, askıya aldığı vicdanla kör dövüşünün isyandaki yerini nasıl yorumlarsınız? Bugün, şu olağanüstü süreçte kapitalizm üzerine söylenecek şeyler hızla değişmekte. İnsanlık kurduğu sistemin tüm açıklarıyla “ölümüne” yüzleşiyor. İbadethanelerin neden kapatılması gerektiğini ve hastanelerin neden herkesin ücretsiz bir şekil de eşit olarak faydalanabildikleri, azami olanaklarla donatılmış, bilimsel çalışmalarla desteklenen yerler olması gerektiğini fark edebileceği çok sert bir deneyim yaşıyor. İsyana gerek kalmadan, tekinsiz bir sıçramayla, büyük bir çaresizlik içinde doğrudan fark etmek üzere: Kapitalizmin vahşeti ve acımasızlığı kelimelerle anlatılamayacak kadar serttir. Bu dönemden bu tanıklıkla sağ çıkabilenler, neyi tercih edeceklerine her zaman olduğu gibi yine kendileri karar verecekler. ‘BİREYSEL SİVİL İTAATSİZLİKTEN YANAYIM!’ n Emir kipleriyle barışık iyi susanların yanında ya susmayacak olanlar, toplumun örgütlü ve örgütsüz kesimleri sizce nereye koşuyor? Bireysel bir sivil itaatsizlikten yanayım ben. İsteklerimizi ve değerlerimizi değiştirdiğimiz anda dünya da değişir. Şu anda, şimdiye kadar kaybetmekten korktuğumuz şeyleri yeniden gözden geçirme fırsatımız var. Camilerin neden olduğunu düşünün ve birden neden olmadığını... Ya da okulların... Ya da orduların... Meclislerin... Alışveriş merkezlerinin... Seyahat şirketlerinin... Özel hastanelerin... Sağlık sigortalarının... Şimdi hiçbirinin eski hükmü yok. İsyansa, nereden başlayacağı çok net. Savunmaya ve inanç kurumlarına ayrılan bütçe ağırlıklı olarak önce sağlığa sonra da eğitime aktarılmalı. Eğer birazcık aklı kalmışsa insanlığın, bu büyük felaket onu başına toplaması için belki de son fırsat. n Gençlik... Enerjisi, gücü maddi manevi sömürülen gençliğe ve isyanın elifbasındaki yerlerine ilişkin gözlemleriniz? Gençlik bizden değil başka bir evrenden kökleniyor. Bu da bizden daha iyi olmaları için bir umut. Çünkü köklerinde bizlerin değerleri ve algıları olursa daha iyi bir dünyada yaşamak yüzde yüz imkansız. Ama aradaki kopukluk en azından insanlığa yüzde elli aklını başına getirme fırsatı tanır. O lumun hedefindekiler... Kendisine biçilen kadim(!) kimliği benimseyişi... Ahlâk, toplum ve kader (!) şeytan üçgeninde maktul kadınlığa dair neler söylüyor Alayına İsyan? Kadınlık da, genel iktidar algısının mağduru. İktidar algısı kökten değişirse hatta yok olursa tüm cinsel yönelimler özgürleşebilir ve insanlık tarihinde bambaşka değerler olarak yeniden tanımlanabilir. İnsan kendisini doğayla eşitlemeyi akıl edebilir ve yapay değerler yerine varoluşun talep ettiği temel değerleri kendine baz alırsa kadın sorununu da arkaik bir sorun haline gelebilir. Yoksa, erkeklerle eşitlenme savaşından öteye gidemeyen bir günü kurtarma hengamesi içinde tüm diğer meseleler gibi küçük günlük kazanımlarla sonsuza kadar erkin gölgesinde kalır. ‘TÜM KİMLİKLER SORUNLUDUR’ n Ya tam bir kısırdöngü, tam bir belâ olagelen kimlik sorun salına, kimlik mücadelesi ve sorgulamasına dair tehlikeye nasıl dikkat çekiyorsunuz? KURTULUŞ ARI Önce Türk, önce kadın, önce dindar, önce anne, önce vatanperver ya da önce herhangi bir yüzden isyan bizim sözlüğümüzün kelimesi. Onların sözlüğünde belki olmayacak bile. İsyanla değil ortak kaygılarla ve ortak iradeyle kurabilecekleri bir dünyayı keşfetme şansları bizimkinden bin kat fazla. “şey” olan insan, insan olma sorumluluğundan muaf olabiliyor. Ve savunması gereken bir alanın içinde sıkışıp kalıyor. O andan itibaren, dışarıdan gelen her şey onun varlığına ve değerlerine bir tehdit. O yüzden tüm kimlikler sorunludur. ‘UMUT, DEĞİŞME İSTEĞİNDE...’ n “Bu düzen değişmeden devam eder”... “Halklar zalimleri hep affeder ve tarih aynı vahşetle tekerrür eder”... Umut? İşte umut insanın başına gelenleri doğru okuduğu anda içtenlikle sarılabileceği değişme isteğinde. Bizim nesil değil ama birkaç nesil sonranın gençleri bunu yapabilir diye n Üzerinde çalıştığınız yeni tasarılarınızı sorarak bitirelim söyleşimizi. Yeni bir romanı bitirme gayretindeyim. Bu arada İstanbul Şehir Tiyatroları için bir oyun yazdım ve bir diğeri üzerinde hâlâ çalışıyorum. Bir gün hayat normale dönerse, şu anda yazmakta olduğum ikinci oyunu kendim sahneye koymayı hayal ediyorum. n umuyorum. Ama mevcut değerlerle, inanç larla, tercihlerle ve korkularla imkansız. Alayına İsyan / Mine Söğüt / Can Ya n Kadınlar... Kutsal aile ile kutsal top yınları / 264 s. / 2020. 5 9 Nisan 2020