22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

ÜLKER İNCE ‘CESUR DÂHİLER’İ ANLATIYOR Bir sanatçı niçin vardır? Başka insanların göremediklerini görmek, bilinmeyeni öğrenmek ve doğru bildikleri şeyi söylemek için. İnsanların göremediklerini görmek, göstermek, bilinmeyeni öğrenmek için gereken şey “cesaret” tir. TURGAY FİŞEKÇİ C esur Dahiler, Sean B. Carroll’un, yaşamöyküsü, tarih ve bilimi harmanladığı benzersiz bir kitap. Çevirmeni Ülker İnce’yle bu ilginç kitabı konuştuk. n Cesur Dahiler adlı yeni bir çeviriniz yayımlandı. Kim bu cesur dâhiler? Camus ile Monod. Albert Camus ülkemizde iyi tanınan, kitapları okunan, felsefesi bilinen bir edebiyatçıdır, Monod (Mono okunuyor) da RNA aracılığıyla genlerin nasıl çalıştığını bulan bilim adamı olarak tanınır. Rastlantı ve Zorunluluk adlı kitabı dünyada çoksatar olmuş, 70’lerde dilimize de çevrilmiş, çok ilgi görmüş, okunmuş, tartışılmıştır. Bir yazar, bir felsefeci, bir sanatçı, bir bilim adamı niçin vardır? Başka insanların göremediklerini görmek, bilinmeyeni öğrenmek ve doğru bildikleri şeyi söylemek için. Yani ortak bir yazgıya sahiptirler. İnsanların göremediklerini görmek, insanlara göstermek, bilinmeyeni öğrenmek için hepsine de gereken şey “cesaret”tir elbette, her türlü tehlikeyi göze alma cesareti. ‘BİLİM ADAMI FİLDİŞİ KULEDE OTURMAZ’ Camus ile Monod’nun hayat öyküsü bize her şeyden önce bir yazar olmak için, bir bilim adamı olmak için fildişi kulede oturmak gerekmediğini gösteriyor. Tam tersine bir yazarın, bir bilim adamının, kendilerinden sonra başka yazarların ve bilim adamlarının var olmasını istiyorlarsa, bildikleri en doğru şeyi söylemelerinin şart olduğunu gösteriyor. Politik bir savaş vermekten geri durmamaları gerektiğini, özgürlük, eşitlik, kardeşlik, yaşama saygı savaşı verdikleri zaman gerçekten çok etkili olabileceklerini gösteriyor. Örneğin; dünya ülkelerinin yasalarından ölüm cezasının kaldırılması mücadelesini başlatan kişi Camus’dür. Camus, İkinci Dünya Savaşının, o savaşta yaşanan insanlık dışı korkunç vahşetin, işkence lerin, sürgünlerin, baskıların, korkuların, toplu katliamların ve soykırımların insanları nasıl etkilediğini fark etmiş, sevdikleri kişileri kaybeden insanların bu arada din ve tanrı inançlarını da hızla kaybettiklerini, daha da kötüsü hayatı anlamsız, yaşamaya değmez bulmaya başladıklarını görmüş, hayatı yaşamaya değer kılmanın yollarını gösteren felsefesiyle insanların karşısına çıkmıştır. Hayatını nihilizmle savaşmaya adamış, hayatı anlamsızlıktan kurtaracak şeyin, insanın bu anlamsızlığa baş kaldırması olduğunu ileri sürmüştür. Hayat nedir? Onu anlatmaya çalışmıştır. FELSEFEDE CAMUS, BİLİMDE MONOD! Camus yaşamak için gerekli felsefi araçları açıklarken Monod da bir bilim adamı olarak arkadaşlarıyla birlikte hayatın biyolojik sırlarını araştırıyordu. DNA’nın ve genlerin keşfinden sonra, yanıtlanması gereken sorular vardı: Monod genlerin nasıl çalıştığını buldu. İşte Camus ile Monod’nun hayatlarının kesiştiği noktalardan biri buydu, hayatın sırları konusuydu. Bir başkası da Alman İşgali sırasında Hitler’e karşı savaş veren Fransızların direniş örgütünde de yolları kesişmişti. İkisi de İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler Fransa’yı işgal ettiği zaman oturup seyretmediler, Direniş Örgütü’ne katıldılar. Hiç izlerini belli etmeden gizli gizli çalıştılar. Hele Monod, direniş örgütü içinde üst düzey bir yönetici, planlayıcı, sabotajcı olarak çalışırken bir yandan da Pasteur Enstitüsü’nün tavan arasındaki laboratuvarında bilimsel araştırmalarını sürdürüyordu. Akıl almaz bir şey. Bu kitapta anlatılanların yüzde doksan dokuzunu bilmiyoruz. Öğrenmek ve nefsini eğitmek gerek. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE DİRENİŞ! n Bir yanda bir edebiyatçı bir yanda bir bilim adamı ve biyoloji, bir yanda da tarih, İkinci Dünya Savaşı. Kitabın yazarı Sean B. Carroll bu alanların hepsinin hakkını vermeyi başarıyor mu sizce? Sean B. Carroll. bir moleküler biyolog ve genetikçi, ayrıca üniversitede bilim eğitimi veren, bilim tarihi öğreten bir kişi. O bakımdan kitapta konu edilen bilimsel araştırmaları, deneyleri, tartışmaları, bilimsel terimceyi çok iyi bilen biri ve alabildiğine ayrıntılı biçimde anlatıyor. Öte yandan üniversite öğrencisiyken ikinci bir dal olarak Fransızca bölümünde de okumuş, “Bu sayede Diderot’dan Voltaire’e, elbette Sartre’dan Camus’ye kadar büyük Fransız düşünürlerini” tanıdığını söylüyor. Bu bilgilere bir de özel olarak İkinci Dünya Savaşı merakını ekliyor, “bu savaşla ilgili onlarca kitap okumuş, çok önemli çeşitli muharebe alanlarını, müzeleri ziyaret etmiştim,” diyor. Gerçekten de kitapta, İkinci Dünya Savaşı çok ayrıntılı şekilde anlatılmakta. İnsan bu kitabı okuyunca, hem İkinci Dünya Savaşı konusunda, hem Almanlar tarafından işgale uğrayan Fransa’nın işgal dönemi tarihi ve o ünlü Direniş Örgütü konusunda ne kadar üstünkörü bilgilere sahip olduğunu anlıyor. DEHA NEREDEN GELİR? n Bütün bunları bilmek günümüz okurunun ne işine yarayacak? Dönüp İkinci Dünya Savaşı’nı, o savaş sırasında yaşananları ayrıntısıyla hatırlamak, bir yurdu savunmanın, özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuşturmanın ne büyük bir cesaret ve fedakârlık istediğini, ne soylu bir iş olduğunu hatırlamak çok ilham verici. Sean B. Carroll bu iki kahramanın hayat öykülerinde bilimi, edebiyatı ve tarihi, Camus ile Monod’nun hayatlarının arkasına gizlememiş, hayatlara ayırdığı kadar geniş yer ayırmış bunlara. Dahilik konusunda Monod’nun söylediği bir şey var: “Deha nereden gelir? Biz dehanın çoğu kez zihnin benzersiz, olağan dışı, gizemli bir yeteneğinden geldiğine inanırız. Oysa Pasteur örneğinde, onun dehasının, çoğunlukla zekâsına, kişiliğine ve yaradılışına aykırı çok sayıda yetenekten kaynaklandığını açıkça görürüz. O bir sanatçıydı, düşleri olan bir insandı. Her zaman bilginin sınırlarının ötesine geçen hayal gücünün serapları genellikle onu büyülerdi. Tutkuluydu, baskın bir kişiliği vardı, ancak gerçek zaferler onu sevindirirdi.” Dehanın neredeyse sıra dışılıkla bir ilgisi bulunmadığına bizi inandırıyor kitap ama dehayı harekete geçirecek şeyin cesaret olduğunu vurgulamaktan da geri durmuyor. Bu kitapta nelerin anlatıldığını yazar kendisi şöyle özetlemiş: “Olağan dışı olaylar sonucunda sıradan hayatların sıra dışı hayatlara dönüşüşünün öyküsüdür bu.” n Cesur Dâhiler / Sean B. Carroll / Çeviren: Ülker İnce / e yayınları / 623 s. / Aralık 2019. 8 9 Ocak 2020
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear