Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Yazın tarihimizde iki paradigma Yazında köklü değişmeler genellikle kültür dünyasındaki gelişmelerle ilintilidir. Kültür alanı yazını da içerir. Kültürde büyük bir değişiklik meydana Bgelirse yazına yansıdığı, giderek yazının da değişime katkı yaptığı görülür. u tür değişimlerin süresi olağan bir insan ömrünü aşar, birkaç yüzyıla yayılabilir. Örnek olarak, Türklerin tarihindeki iki köklü değişimi gös riden getirdiklerine sahip çıkılmazsa deli dolu akabiliyor. Evet, Tarih! “Babacıl dünya görüşü, göçebe düzenden yerleşik düzene geçmenin de bir ön şartıydı: Bilinci, doğadan farklılaşıyor, onu kendinden ayrı lil İnalcık’ın Has Bağçede ‘Ayş u Tarab yapıtına (İş B. Y. 2018, 4. b.) baktım. En önemli tarihçimiz özellikle Saray açısından şiir dünyasını inceliyor. Şaşırabilir insan. Sanki şiir işret âlemlerinin bir öğesi, gönül, terebiliriz. Birincisi, Şama bir ‘nesne’ niteliğiyle görmeye başlıyordu. kösnü mezesi. Gene de, şiir bu, işret ala nizmden İslama geçiş: birkaç yüzyıl sür Toprak Ana’ın, artık yalnızca verdiklerinin nı olsa da kendi yolunu bulup Nedim’e ka müştür. İkincisi batılılaşma da diyebilece kabulü söz konusu olmayacaktı; ekilip bi dar gelmiş. ğimiz modernleşme süreci: sürmektedir, çilecek, neyi ne kadar vereceği eril öğenin Dikkatimi çeken ikinci konu, Farsçanın kimileyin hızla, kimileyin dura dura. (Gaip ‘döllemesi’ne bağlanacaktı.” Ayrı bir konu, egemenliği. Nedim gibi bazı atılımlar dı ten bir ses: geri adımları unutma!) ama İslamla birlikte Türkgil budunların (ka şında aşağılanmış Türkçe. “Türkî ta’birât” M. Bilgin Saydam’ın Deli Dumrul’un Bi vim) büyük atılımlar yaparak tarihi şekillen diyor İnalcık, “köylü ve dağ kabilelerine linci kitabı (Metis, 1997) birinci paradigma dirdikleri de bir gerçektir. özgü sayılmıştır.” Türkçe yazmaya çalı değişikliği üzerine yazılmıştır. Alt başlığı: şan şair Mesîhî özetlemiş sorunu: “Mesîhî “Türk İslam Ruhu Üzerine Bir Kültür Psi MASALDAN ÇAĞDAŞ ANLATIYA gökten insen sana yer yok / Yürü var gel kolojisi Denemesi.” Saydam’ın çalışma İkinci paradigma değişikliğiyle ilgili bir Arab’dan ya Acem’den.” Türkçeyi geliş sı Deli Dumrul üzerinden bir kültür araştır çalışma Zeynep Uysal’dan: Olağanüstü tirmedikleri için de entelektüel hayat Ba ması. Bir yazınsal metnin yakın okuması Masaldan Çağdaş Anlatıya: Muhayyelâtı tı’dakine oranla geri kalmıştır Osmanlı nı da içerdiği için yazın dünyası açısından Aziz Efendi (B.Ü. yay. 2006). Uysal’ınki ya da. Dili düşünceden ayıramazsın. Dil geliş da önemli bir çalışma. Saydam’ın vurgusu zınsal bir çalışma ama Saydam gibi o da mezse düşünce de gelişmez. psikoloji. Oğuz Atay’ın, romanımızda psi özellikle Jung kaynaklı ruh çözümü yön Kitapta asıl ilgimi çeken, bildiğimiz ama kolojinin eksikliğinden söz ettiğini anımsı temlerinden yararlanmış. Bu da daha derin incelemeye yeni yeni yönelebildiğimiz bir yorum. Genel olarak kültü bir okuma, satırların arasın konu oldu: erkek erkeğe eğlenmek. Söz rümüzde psikolojik boyut dan akan tarihi görme olana de dinsel gerekçeyle kadını dışlarlarmış. yeterince gelişmemiştir. ğını arttırıyor elbette. Ne ki dişi öğe olmadan da yapamazlar Oysa, Saydam’ın yazdığı Aziz Efendi yapıtını 1796’da mış. O zaman da gelsin gılmanlar, oğlan gibi, “Bilinçdışının sarma yazmış. İlk bakışta tümüyle lar... İslam öncesine oranla asıl paradig layıcılığı içinde bilincin böl şarklı bir metin; bütün Şark, ma değişikliğinin kadın konusunda oldu gesi çok küçük; görkemi binbir gecesi, gündüzüyle ğu anlaşılıyor. Yazık! Rabia’nın iletisini al nin yanında gücü çok kısıt bu metinde. Ne ki anlatımın gıyamamışlar. Rabia, “Tanrı’ın önünde in lıdır.” Kültürel değişimlerin da değişik bir şeyler seziliyor. san birdir, kadınlık erkeklik sadece biçim uzun sürmesi biraz da bu Uysal, çağdaş anlatıya doğ dir.” fikrini bir türlü anlatamamış Arapla yüzdendir. ru akan yeraltı su yollarını bu ra, erkek egemen bir din yorumu etkile Saydam, Deli Dumrul öy luyor metinde: Masaldan fan yegelmiş bütün müslümanların kültürünü, küsünün “asıl temasının”, tastik öyküye geçiş, Tanzimat giderek, bu kitapta gördüğümüz gibi, şii “şamanistik animistik romanının haberciliği, yaza ri. Modernleşme ve Cumhuriyet ile birlikte Türk’ün doğa yanlı / ana rın değişen konumu, üst kur kadınlar ve Türkçe, yazınımızda ön plana cı (“matripetal”) bilincinin, maca denebilecek bir boyut, geçti. Öyle olması gerekiyordu. mutlak tinselliğin temsilci “romana yaklaşan bir kurma Zaman Tarih şeklini alarak kesintisiz si, babacıl (“patripetal”) İslamiyet’le karşı ca anlatı.” 19. yüzyılda Osmanlı modern akar. Biz onu daha iyi anlamak için bö laşmasının” olabileceğini düşünür; öyküyü leşmeye girişecek. Bu süreç edebiyatı da lümlere ayırırız. Ancak geçmişi ne ka “Pagan çoktanrılı ve anacıl Türk’ün tek kapsayacak. Aziz Efendi, sanki bunları ön dar iyi öğrenirsek, o kesintisiz akı’nın ay tanrılı ve babacıl İslamiyet’le buluşması ceden görmüşcesine son bir reverans ya rımına o kadar varırız. Yineleyelim: geç nı, yaşanılan zorlanmaları sembolik düzey pıyor şark anlatı mirası önünde. Bilirdik mişimizi bilmediğimiz ölçüde geleceği de aktarmış olması açısından çok değer Muhayyelât’ı ama imlediği kültürel dönü miz eksik kalır. Onun için bütün Tarihimi li bir “psikomitolojik kaynak” olarak okur. şümü şimdi daha iyi biliyoruz. ze, Tanpınar’ın dediği gibi, “devam zinci O eski kültürün günümüze yansıyan tatlı Deli Dumrul’dan hâlâ süren değişim ri” halinde sahip çıkalım. Aslında yeni pa esintilerini Buket Uzuner’in Defne Kaman lerin başına kadar uzanan arada divan radigma da, geçmişi değillemeyi değil, romanlarında görüyoruz. Gel gör ki, tarih edebiyatını ön planda görüyoruz. Binler geçmiş ile geleceği birbirine bilinçle bağ tir bu nehrin adı, geriye akmıyor, hele ge ce çalışma konusu. Ben, son olarak, Ha lamayı gerektiriyor. n KItap l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Yayın Yönetmeni: Turgay Fişekçi l Editör: Gamze Akdemir l Tasarım: Bahadır Aktaş l Sorumlu Müdür: Olcay Büyüktaş Akça l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. Aş., Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. MERHABA İ nsanoğlunun ilk büyük yazılı eserleri arasında sayılan İlyada ve Odysseia destanları altmış yıl önce Azra Erhat ve A. Kadir tarafından tam olarak dilimize çevrilmişti. O zamandan buyana çok kereler basıldı, farklı çeviri denemeleri de oldu. Bu sayımızın kapağına taşıdığımız Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Sema Sandalcı, bu iki büyük destanı ilk söylendiği ve yazıya geçirildiği dil olan Eski Yunancadan yeniden çevirdi. Yanına bir de Homeros Sözlüğü katarak destanların dünyasını okurlara daha da yaklaştırmayı denedi. Homeros destanları, yalnızca günümüzden üç bin yıl önce topraklarımızda geçen bir savaşın ve çevresindeki olayların anlatımı değildir, aynı zamanda insanın insan olma serüveninin de en temel belgelerinden biridir. Bu nedenle bütün öğretim kurumlarında önde gelen okuma metinlerinden biridir. Gençlerin insanı ve dünyayı anlama uğraşlarında yardımcıdır. Dahası insanın temel özelliklerinin, duygu ve düşüncelerinin pek de değişmediğinin bir göstergesidir. Mustafa Kemal’in, 1915’te Çanakkale Savaşı’nı kazandıktan sonra, “Hektor’un intikamını aldık” dediği söylenir. Bu söz, Anadolu tarihinin bir bütün olduğunun, tarihsel bağlarının kopmadığının da bir göstergesidir. Sema Sandalcı’yla yaptığımız konuşmanın Homeros destanlarının dünyasına doğru genişleyen içeriğinin ilgiyle okunacağını düşünüyoruz. * Adana’da 4 Ocak’ta açılan Tüyap 13. Çukurova Kitap Fuarı 12 Ocak’a dek sürüyor. Kitapla yılın ilk buluşması için güzel bir fırsat. turgay.fisekci@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap