Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
M. ZİYA ÜNSEL ABD Tuhaf İkizler Kevin Wilson’ın üçüncü romanı, “Nothing To See Here” o kadar orijinal ki geleneksel kalıplara sığmıyor. Taffy BrodesserAkner B u kitabın ne kadar iyi olduğuna inanamıyorum. Peki nereden başlayayım? Konusu şöyle: Lillian, Güneyli tükenmişliğinden mustarip, sürekli iş değiştirip duran, para diye ağaca tırmanan, Hansel ve Gretel’deki üvey anneyi bile tahtından edebilecek kalpsizlikteki annesiyle yaşamaktadır. Lillian genç yaşta yoksulluğunun katı gerçekliğine meydan okumayı ve “Amazonlar için bir eğitim alanı” olarak da anılan, soylu ailelerin kızlarının eğitim gördüğü yatılı bir okula girmeyi başarır. Lillian’ın oda arkadaşı Madison olur. Lillian ve Madison birbirleriyle çok iyi anlaşır ama Madison’ın Lillian gibi biriyle asla vakit geçirmek istemeyecek türden arkadaşları da vardır. Bir gün kızların odasından uyuşturucu çıkar ve Madison’ın babası Lillian’ın annesiyle konuşup kızının bu suçu üstlenmesi için “iyi bir para” teklif eder. Lillian’ın annesi parayı alır ve kızının kaderini yeniden tayin eder: Vardiyalı bir işle ev arasında geçip giden bir ömür. Gelgelelim Lillian ve Madison birbirlerine yazdıkları mektuplarla iletişimde kalmaya devam ederler ve Madison son yazışmalarında Lillian’a anne olduğunu, dışişleri bakanı olması muhtemel bir senatörle evlendiğini, Tennessee’deki evine gelmesinin onu çok mutlu edeceğini söyler. Madison, Lillian’ı yanında ister çünkü tam da senatör kocasının görevi onaylanmak üzereyken adamın önceki eşi ölmüş ve iki çocuğunun velayeti adama kalmıştır. Üstelik çocuklarla ilgili çok önemli bir konu da vardır. 10 yaşında olan Bessie ve Roland adındaki ikiz kardeşler, yoğun duygularla karşılaştıklarında kendiliğinden alev almalarına sebep olan genetik bir hastalığa sahiptirler. Madison’a hayır diyemeyen Lillian, senatörün onay süreci boyunca malikanenin arkasındaki gizli bir yerde çocuklara bakmayı kabul eder. Bu çözüm geçicidir ama Madison ve kocasına yeterli zamanı kazandıracaktır. Tabii ikilinin verdiği karar ne olursa olsun, Lillian kötü bir şeylerin yaşanacağını düşünmeden de duramaz. Ve kitabın üçüncü kısmında yazar dehşet bir manevrayla anlatıyı bambaşka bir yöne taşır! Çünkü bu hastalık başlı başına karışıklığa neden olmak için yeterlidir. Çocukları mahvetmez ama temas halinde oldukları her türlü yanıcı maddenin yanıp tutuşmasına yol açar. Lillian her ne kadar çocukları normal bir yaşama uygun hale getirmek için çabalasa da hiçbir şey normal olmak için yetmez. Bu hastalığın neyin metaforu olduğunu merak etmem gerektiğinden eminim: Toplum için uygun olmayan bir şey? Ya da utanç verici geçmiş? Az Rastlanır Bir Anlatıcı Öte yandan romanın yıldızı Lillian son yıllarda okuduğum en ilginç ve tatmin edici anlatıcı. Asla Madison gibi biri olamayacağını bilen ve bununla yetiniyor gibi görünen, gerçek bir kaybeden. Kronik bir kayıtsız, kolayca hırçınlaşan, sabırsız bir kadın; haliyle bir zamanlar seçkin bir yatılı okula girmesini sağlayan niteliklerden de artık yoksun. Öyle ki onu tanıdığımızda geçmişini doğru düzgün anlatmaktan bile aciz olduğunu görüyoruz. Lillian’ın kişiliği, onu sevmesi gereken insanların onu mahvetmesi üzerine kurulu. Haliyle bu hem kaçınılmaz bir sonuç hem de ona koruyucu bir kalkan sağlayan, bilinçli bir tercih. Daha önce hiç böyle bir kadın karakter okumamıştım. Bu yüzden tek kelimeyle sarsıcıydı. “Nothing To See Here” başta kadın dayanışmasını merkeze alan, alçakgönüllü ama beklenmedik bir roman olarak algılanabilir ama temelde sevdiklerimize karşı sorumluluklarımızla ilgili bir hikâye. Ve kadın dayanışmasına dair okuduğum en ince ve keskin tasvirin, bir erkek tarafından yazılmış olmasına içerlediğimi de itiraf etmeliyim. Dahası Wilson’un hafif dokunuşlarının, okurda duygusal bir ağırlık bırakmayacağı da düşünülebilir fakat romanın esas başarısı tam da burada yatıyor. Wilson dikkatinizi bu garip karakterlerle; büyüleyici, eğlenceli cümlelerle dağıttıktan sonra hiç ummadığınız anda attığı bir tokatla sizi derinden sarsıyor. Öyle çok gülecek, öyle çok eğleneceksiniz ki tutuşmaya başladığınızı son anda fark edeceksiniz. n 29.10.2019, The New York Times. İngilizceden çeviren: Şafak Tahmaz Nothing To See Here / Kevin Wilson / 256 s. / Harper Collins 2716 Ocak 2020 Gezmek, görmek, anlatmak ve yazmak. İşte M. Ziya Ünsel. . . Sadece Malatya ve Hatay’ı değil tüm Anadolu’yu yazdı. Bu dünyaya geldi, gezdi, ve yazdı. O, zamanının Evliya Çelebi’sidir. Amacı, kendisinden sonraki kuşaklara kültürel bir miras bırakmaktı. İyi bir gözlemci ve anlatıcıdır. Sadece bir yazar gözüyle değil, bir mimar, bir arkeolog, titiz bir araştırmacı kimliğiyle, camileri, pınarları, anıtları, köprüleri, tarihi ve doğal güzellikleri ortaya koyuyor. Bu toprakları, denizleri, yeryüzünü, gökyüzünü akıcı, heyecanlı ve sade bir dille bize anlatıyor. M. Ziya Ünsel, “Acı Deniz”le Hatay’ın dağının denizinin, ovasının acısını, insanın mücadelesini anlatıyor. Daha çok aldatma, tutku ve insanlığın varolduğu zamanlardan beri üstesinden gelemediği tehlikeli ilişkiler, aşklar, pişmanlıklar… Bu sürükleyici tutku öyküsü her gün, her an ülkemizin bir yerinde veya dünyanın herhangi bir noktasında yaşanılan sevdaları, aşkları anlatıyor. Sevinçle başlayıp hüzünle, acıyla biten yaşamlar. Anlatılan insandır. “Mutlu Güney’i yazar şöyle betimliyor”... Hatay’da deniz deniz, dağ dağ dolaştım; yol yol gezdim. Yeşil çam ormanlarında, buzlu pınar başlarında, yazları bütün Çukurova ağalarının doldurduğu yaylalarında oturdum. Yağlı bir kayış gibi parıl parıl yanan kara asfalt aşağıda dolam dolam olur ve Akdeniz’in mavi atlası göklerin maviliği ile birlikte ufuklarca uzanıp gider. Ve nihayet, palmiyeler, muz ağaçları, kan kırmızısı tropika çiçekleriyle süslü bahçeler, yer yer acı zakkumlar…. Zeytinlikler, incirliklerle dolu yamaçlar. . . ” “Yeşil Malatya” Malatya’nın bir dönemini değil, geleceğin Malatya’sını da anlatıyor. Akıcı ve sade üslubu, anlatımındaki zenginlik, okuyanlarda oraya gitme isteği yaratıyor. Gezip gördüğü yerleri bir sinema filmi izler gibi gözlerimizin önüne seriyor. Ortabahçe Yayınları ferdakitabevi@yahoo.com İletişim: (0216) 334 52 55 0530 311 85 26 kemaldz@hotmail.com Ortabahçe Yayınları bir Ferda Kitabevi kuruluşudur.