22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

YUSUF ÇOTUKSÖKEN’DEN “DÜŞÜNCE AKRABALARIMIN ARASINDA” afYoarizzıvmnetaraleadnrı “Düşünce Akrabalarımın Arasında”da yer alan “Aforizmalar”, Yusuf Çotuksöken’in sözlükçülüğünden gelen yönlendirmeyle ve özsözlerin ana kavramlarının ‘acele, acelecilik’ten ‘zulüm’e dek abecesel sıralanmasıyla düzenlenmiş. KEMAL BEK Y usuf Çotuksöken’’in, “Uygarlık Çizgisi” dizisinin ilk iki kitabı Denemenin Kıyılarında ve Yaşamın İçine Yolculuk’tan sonra (Toroslu Kitaplığı, 2015) Düşünce Akrabalarımın ArasındaAforizmalar da yayımlandı. Kitabın alt başlığı, “Özümden Özüme Özsözler / Özdeyişler”. Yapıtın önsözünde, yazar şöyle diyor: “Bu yapıtta yer alan özsözler (aforizmalar) kimin? Doğrusunu söylemek gerekirse hiçbiri tam ve kesin olarak benim değil bir bakıma; onları okuma ve düşünme akrabalarımdan ödünç aldığımı söyleyebilirim. Okumalarımdan bende kalanlar bunlar diye de özetleyebilirim. Bir başka bakıma göreyse bu özsözlerin tümü benim. Çünkü çok azını olduğu gibi aktardığımı sanıyorum. Ama büyük çoğunluğu, benim bilgim, kültürüm, dünya görüşüm, imgelemim, tasarımlarım, duyarlığımdan (...) süzülen damlalar sanki” (s. 3). Çotuksöken’in deyişiyle “özsöz”ler, benim deyişimle “özdeyiş”ler de Batı dillerinden ödünç alınan “maksimler” ya da “aforizmalar” da ya “damla” olarak söylenmiş ya da geniş düşünce örgülü yazı ve kitaplardan seçilmiş; şaşırtıcı, düşündürücü, bilgilendirici, kimi zaman yargılayıcı ve ders verici sözlerdir; adlarındaki “öz”ün hakkını verircesine “özlü” ve kısadır. Ne var ki telif ve çeviri ayrımı yap maksızın Türkçede bu türden yapıtların, derlemelerin pek zengin olduğu söylenemez. Yayımlanmış “özlüsöz” yapıtlarının, “doğrudan doğruya özlüsöz biçiminde yazılanlar”la “bir yazarın ya da düşünürün yapıtlarının taranmasıyla derlenenler” olmak üzere iki ana sınıfa ayrıldığı görülür. Başta Epikuros’un Özdeyişler, Mektuplar ve Aforizmalar (Arya Yayıncılık) ve La Rochefoucauld’nun Özdeyişleri (Varlık) kitapları olmak üzere, çeviri özdeyiş kitapları teliflerden daha çok. Çeşitli yazarların özdeyişlerini bir araya getiren derlemeler de bu arada sayılabilir. Daha çok “seçme düşünceler” diye adlandırılabilecek kitaplara örnek olarak da Şerif Oktürk’ün Tanpınar’ın çeşitli yapıtlarını tarayarak derlediği Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Seçme Düşünceler Görüşler Özdeyişler (Kültür Basın Yayın Birliği yayını, 1993) verilebilir. AKLA DÜŞEN SORULAR “Aforizmalar”, Çotuksöken’in sözlükçülüğünden gelen yönlendirmeyle ve özsözlerin ana kavramlarının ‘acele, acelecilik’ten ‘zulüm’e dek abecesel sıralanmasıyla düzenlenmiş. Bu yöntem elbette akılcı ve okunma kolaylığı getirriyor. Böylece okurun, bu kavramları daha iyi izlemesini ve özsözler arasında bir anlam ilişkisi kurmasını sağlıyor. “Özsöz”ler, Çotuksöken’in kişiliği ve dünya görüşü konusunda okuru aydınlatıyor. Bu; akılcı, mantıkçı ve sağlıklı bir kişilik ve aydınlık, insansever, umutlu, yaşama dingin bakabilen, toplumcul bir dünya görüşü. “Ölümden daha acı olan durumlar: Unutulmak, yalnızlaşmak, ötekileştirilmek... Bu aşamada ölüm sanki bir kurtuluş” derken gerçekte özlü bir dille toplumculluğun övgüsünü yapıyor. Bu görüşe katılmayabilirsiniz, “özsöz”lerde de aslında sizi söyleneneni kabul etmeye zorlayıcı bir nitelik yok; bu, özellik “özsöz”lerin temel özyapısıdır... Kimi “özsöz”lerdeki düşünceleri soyut bulunabilir, tartışabilirsiniz; “Adalet demokrasinin belkemiğidir... Adaletsiz bir demokrasi örneği gösterebilir misiniz tarihten, bugünden? Sanmıyorum” “özsöz”ünü okurken aklınıza önce “Adalet nedir?” ve “Demokrasi nedir?” soruları gelebilir. Bunlara vereceğiniz yanıtlar, Çotuksöken’inkilerle örtüşmeyebilir ama yine de sizi “adalet” ve “demokrasi” konularında bir kez daha düşünmeye yönlendirdiğinden bu “özsöz”, görevini yerine getirir. Kitapta öyle “özsöz”ler var ki bunlara karşı çıkamazsınız; “Ailenin tarihi, aslında sivil toplumun tarihidir; orada yaşanan mutluluk ve mutsuzluklar, toplumsal yaşamın özünü oluşturur”, herkes için genel bir doğrunun anlatımı. Aynı zamanda yazarın aile kavramı konusundaki dünya görüşünün de kaynağı gibi. Hele “Aşk tarafların birbirine güzel yalanlar söylemesiyle başlar, sevişmelerle kısa sürer, karşılıklı saç baş yolmalarıyla sonuçlanır” ya da “Evlilik bir halkaya boynunu geçiren iki insanın çektiği bir araba gibidir” “özsöz”lerinde anlatılan duyguyu hangimiz yaşamadık? Hele bir de “Siyasetçiler dürüst olamazlar. Dürüst olsalardı zaten siyasetçi olamazlardı” “özsöz”ü var ki onaylamamak elde değil. “Düşünce özgürlüğü hiç kimseye başkalarının düşünce özgürlüğünü sınırlandırma / kısıtlama hakkı vermez” yolundaki “özsöz,” bilinçaltımızda var olan, sık sık yinelediğimiz genelgeçer yargıları oluşturur ama böyle olmaları, onların önemini azaltmaz. Bu nitelikteki “özsöz”leri, zaman zaman birbirimize anımsatma durumundayız çünkü en aydınımızda bile bu “özsöz”lerin dile getirdiği toplumsal hastalıklar hâlâ var. YANLIŞLARI DÜZELTME KAYGISI “Eğitimde dinsel eğilimler artmaya başladı mı... Artık evlerimizi de laik / seküler, çağdaş, bilimsel eğitim”in odakları yapmalıyız. Ailenin verdiği eğitim, inanıyorum ki çarpıtılmış resmî eğitimden her zaman daha etkilidir... Etkili olmalıdır... Demokrasi, seçtiklerimizi denetlemek, yapmadıklarını yapmak / yaptırmak, yanlış yaptıklarını da düzeltmek / düzelttirmek değil midir?” “özsöz”ü, çağdaş eğitim özlemini ve günümüzdeki durumunu yansıtıyor. Kimi “özsöz”lere itirazınız da olabilir. Sözgelimi yazarın “eleştiri” başlığı altında bir “özsöz” için uzun sayılabilecek sözlerine, “Kardeşim, günlük yaşamda yapacağımız eleştiri dört aşama içermeli, dedikten sonra bunları ‘Olumlu yönleri görme, gösterme’; ‘Eksikleri gösterme’; ‘Yanlışları gösterme’ ve ‘Genel değerlendirme’ olarak belirtiyorsun ama ya ben bunlar sana göre eksikler, yanlışlar; bana göreyse eksik ve yanlış değil...” diye karşılık verebilirsiniz. Belki ben de böyle diyebilirim. Bence Çotuksöken’in “eleştiri”de böyle “yanlışları düzeltme” kaygısı, uzun yıllar emek verdiği öğretmenlik, eğiticilik özelliğini farkında olmadan benliğine yedirmesinden doğuyor. Ama bütün kitapta bunun gibi en azından benim itiraz edebileceğim “özsöz” sayısı çok az. Benim asıl itirazım, “Bütün yarışmalar adaletsizdir, diyor Kemal Bek dostum. Adaletli olsaydı zaten, yarışma olmazdı. Yarışmada doğası gereği adalet yoktur, tartışılamayan beğeniler vardır. Beğenilerde de adalet aranmaz, kanımca... Ölçüye de gelmez, ortak ölçüleri hiç bulunmaz” şeklindeki “özsöz”e. Sevgili dostum, “Ölçüye gelmeyecekse ve ortak ölçüleri hiç bulunmayacaksa neden yarıştırıyoruz?” diye sorma hakkını kendimde bulurum. Sanat yapıtı biricikse ve eşi benzeri yoksa bunları yarıştırmada da adâlet olmaz... Çotuksöken’in kitabını okurken çoğaldığınızı ve yoğunlaştığınızı duyumsuyorsunuz. n Düşünce Akrabalarımın ArasındaAforizmalar / Yusuf Çotuksöken / Toroslu Kitaplığı / 140 s. 28 15 Mart 2018 KITAP
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear