05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

KItap Renkler... Sesler... Harfler... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU Kitap Gölgesi ‘Hayat Pastanesi’ Çiğdem Sezer, “Hayat Pastanesi”nin başkarakteri Ozan’ın ilkgençlik çağında yaşadığı kaygıları, çelişkileri, korkuları, savrulmaları ve çözülmeleri anlatırken aile kavramını da sorguluyor. MAVİSEL YENER maviselyener@yandex.com www.maviselyener.com K öprü kitaplar serisinin editörlüğünü üstlenen Semih Gümüş, kitabın sesleniş yazısında “Bir gençlik hikâyesinin içine neler sığabilir?” sorusundan yola çıkarak şöyle diyor: “Bizim edebiyatımızda gençlerin, onların sorunları içinde çok az anlatıldığını düşünüyorum. Çiğdem Sezer’in yaklaşımı da tersine, onların sorunlarını dışarıdan görülenin ötesine geçerek daha yakından göstermek.” Gümüş’ün dikkat çektiği bir başka nokta da romanın fazlalıklardan arındırılmış olması. Çiğdem Sezer’in (ilgisi yalnızca şiirle sınırlı kalmasa da) çağdaş şiirimizin temsilcilerinden biri olmasının bunda etkisi olduğunu düşünüyorum. AİLENİN ÇALIDİKENİ On dokuz yaşındaki Ozan kendini “ailenin çalıdikeni” olarak niteliyor. Romanın Çiğdem Sezer ilk satırlarını onun dilinden okuyoruz. Ozan biricik dert ortağı dedesi Figan Efendi’yi yitirdikten sonra yalnızlığı büyüyor. Sıklıkla, onun mezarına gidip dertleşiyor. Başarılı abisi ile ablasının gölgesinde kalmış gibi algılansa da aslında her şey görünenden çok farklı. Mahalleli bile dert edinmiş onun üniversiteye girememesini. Figan Efendi’nin dostu Barut Ahmet, Ozan’ın iç sıkıntısını dindirmeye çabalıyor. Barut Dede’nin minik dükkânına gidip iki çift lafın belini kırmak Ozan’a nefes aldırıyor. Romanın ilerleyen bölümlerinde, ona yoldaşlık yapacak biri daha karışıyor Ozan’ın hayatına: İlkay. İlkay ile tanışmasının ardından hayatın rengi değişiyor Ozan için. Önceden ses ya da görüntü olarak algıladığı her şeyin can ile ruh taşıdığını düşünmeye başlıyor. Âşık olmasıyla birlikte kaya bile kaya olmaktan çıkıyor, bir martı şiire dönüşüyor, çakıl taşları daha da anlam kazanıyor… Ne de olsa “Dünyadaki bütün seslerin toplamıdır sevdiğinizin sesi.” KANTOCU BELKIS VE DİĞERLERİ… Hayat Pastanesi’nde kare kare akıp giden fotoğraflar gibi somutlanan insanlık durumlarına tanık oluyoruz. Lavanta kokan çekmeceler, pamuk şekerci Agop Dede, Altın Damla Kolonyası, Lotocu Lütfü, Direksiyon Kemal, Ayhan Işık pozları veren gençler, Mecbure Abla, Cemal Süreya, Ömer Seyfettin, Sabahattin Ali ve nicesi okuru selamlıyor. Hayat Pastanesi, Ozan ile İlkay’ın gençlik heyecanlarının yanı sıra başka bir yolcu luğu da barındırıyor. Bu yolculuk, Ozan’ın sevgili dedesi ile Kantocu Belkıs Hanım’ın sır dolu aşkının duraklarında ilerletiyor okuru. Ozan, dedesinin ilk aşkıyla ilgili ayrıntıları öğrendikçe sahafta bulunan bir kitabın tozlu yaprakları arasında uyuyan bir hikâye ile karşı karşıya olduğunu anlıyor. Roman boyunca ilerlerken Ozanİlkay, FiganBelkıs denklemiyle karşılaşıyoruz, bir “hız” ve “zaman” probleminin eğlenceli çözümünde gibiyiz. Çiğdem Sezer’in akıcı dilinden okunan romanda geçen zamanı sezip kavramak, aşklarda “hız”ı sorgulamak, geçmişşimdigelecek üçgeninde “insan” denen varlığın seçimleriyle yeniden yüzleşmek, zihnimizin yarattığı kavramların yansımalarını görmek, genç okuru kurgunun içine daha da çok çekecek. AİLE OLMAK NE DEMEK? Hayat Pastanesi, Ozan’ın ilkgençlik çağında yaşadığı kaygıları, çelişkileri, korkuları, savrulmaları, çözülmeleri anlatırken aile kavramını da masaya yatırıyor. Ozan’ın annesi, kitabın yazarı Çiğdem Sezer gibi hemşire. Ozan annesini bir kez bile ağız dolusu gülerken görmemiş, babası ise onlara hep uzak duran biri. Anne, çocuklarının meslek seçimlerine baskıcı biçimde müdahale eden bir karakter. Ozan “Aile olmak birlikte alkış sesi çıkarabileceğimiz bir el bulmak mı?” sorusunun yanıtını da bulmaya çalışıyor. “Bu kitapta beni çeken ne?” sorusunun yanıtını herkes kendine itiraf etsin! Hep birlikte görelim iç dünyalarımızın zenginliğini. Yapıtın omurgasındaki şu cümleyle bitireyim yazıyı: “Hayatta hiçbir şey asla yalnızca kendisi değildir!” n Hayat Pastanesi / Çiğdem Sezer / Günışığı Kitaplığı / 144 s. / 2017 / 14+ KItap KİTAPÇI Hazırlayanlar: AYTÜL Akal, ÇİĞDEM Gündeş, MAVİSEL Yener Pera’da Nefes Nefese / Ayfer Gürdal Ünal / Resimleyen: Saadet Ceylan / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 2016 / 132 s. / 10+ Galata Kulesi’nin çevresinde geçen ve soluksuz okunacak romanın kahramanlarından Ayşe on üç, kardeşi Can on bir yaşındadır. Öğretim görevlisi olan anneleri üniversitede çalışırken babaları ise Rusya’nın Krasnodar kentinde bir hastane inşaatının başmühendisi olarak görev yapar. Macera, Sevim Hanım’a gelen bir telefonla başlar. Pera Müzesin’den aranan Sevim Hanım’dan, müzeye getirilen bir tablonun gerçek ten de Osman Hamdi Bey’e ait olup olmadığı konusunda danışmanlık yapması istenir. Kötü niyetli kişiler, Okuyan Genç Emir Portresi adlı tablonun gerçek olduğunu söylemesi için Ayşe’yi kaçırıp Sevim Hanım’a şantaj yaparlar. Can, annesinden aldığı bilgiler ve Ayşe’nin bıraktığı ipuçlarıyla, Komiser İsa Bey’den önce olayı çözmeye başlar. Son sayfalara kadar heyecanını yitirmeyen macera, kültürel zenginliklerimizle ustalıkla harmanlanmış. Hezarfen Ahmet Çelebi, Şair Leyla Hanım, Agatha Christie, Osman Hamdi, Şeyh Galip Pera Müzesi hakkında bilgi edinirken Galata sokaklarını hep birlikte arşınlıyor olacağız. Roman, keyifli bir okumayla kültürel zenginliklerine sahip çıkmaya davet ediyor okurlarını. Gülücük Renkli Kelebek / Çiğdem Gündeş / Resimleyen: Ümmühan Yılmaz / Altın Kitaplar / 2016 / 32 s. / 5+ Günlerden bir gün, kozasını delip yeryüzünü merhabalamış küçük kelebek. Çok mutluymuş ama kanatlarında hiç renk olmadığını fark edince üzülmüş. “Kanatlarını dolamış minik bedenine, kıvrılmış bir yaprağın dibine. Ne güneşin sıcak gülüşü ne rüzgârın şakaları güldürebilmiş yüzünü.” Önce bir türlü teselli bulamamış küçük kelebek. “Güçlüsün, bak nasıl da yırttın kozanı. İstersen dünyayı dolaşırsın, rengin beneğin olmasa da olur” deseler de küskünlüğünü atamamış üzerinden. Sonra, elma kurdunun sözleriyle doğada her rengin var olduğunu keşfetmiş. “Eğer o kadar çok istiyorsan rengini beneğini, aç kanatlarını, düş yollara. Binbir renk var dünyada. Dilediğine boya kanadını” demiş elma kurdu. Yola çıkmış kelebek. Gelinciklerle kırmızıya, papatyalarla sarıya boyanmış kanatları. Gecenin mavisine, güneşin altın rengine... Sonra bir fırtına almış götürmüş renklerini. Olsun… Küçük kelebek, yaşamın türlü renklerine nasıl bulanacağını biliyor ya artık. Vazgeçmez o. Direnir yaşama. Dilediği renklere sarılır, yüzünden gülücükler hiç eksilmez. Tıpkı çocuklar gibi. Siz de bir uçtan bir uca dolaşıp dünyayı, bilinmez izler bırakmak isterseniz ardınızda, ışıltınızı nereden alacağınızı öğrenmelisiniz belki de doğanın binbir güzelliğiyle masalsı bir anlatımı olan bu şiirsel masalı okuyarak. Biz Arkadaşız / Ümit Öğmel, Ekin Yücel / Dafne Kitap / 16 s. / 2017 / 4+ Çocukların görsel ve dilsel zekâsını geliştirecek beş kitaptan oluşan “Öyküsünü Sen Yaz” dizisinde yer alan Biz Arkadaşız, her şeyin sevgi ile büyüyüp geliştiğini, uzaydan dünyaya gelen bir çocuk aracılığıyla anlatıyor. Sessiz kitaplar, hikâyenin temel olarak resimlerle anlatıldığı, tamamen metinsiz veya çok az metinle hazırlanır. Bunlarda metin yönlendirmesi olmadığından her okur hayal gücünü harekete geçirerek bambaşka hikâyeler ortaya çıkarabilir. “Öyküsünü Sen Yaz” dizisindeki diğer kitaplar: Şapkanın Sürprizi, Maya’nın Konukları, Gece Kedi Ve Balık, Zıplaya Zıplaya. Oyun ile okumayı birleştiren eğlenceli bir seri. n 20 16 Şubat 2017 KItap
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear