27 Eylül 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

>> kuşkularını konuşur. Nash’tan yaptığı “Matematik bilmeyen uluslarda adalet olmaz” alıntısıyla İslamcı düşünce ile laiklik anlayışı arasındaki çelişkileri tartışmaya açar. Fazıl Say’ın “halkın dinî değerlerine hakaret”ten yargılanıp ceza aldığı dava üzerine, ‘Türk Ceza Yasası’ndan “Türklüğe hakaret” maddesinin çıkarılması için mangallarda kül bırakmayan kimi liberal aydınlara seslenir: “Düşünce Özgürlüğü Şampiyonları Neredesiniz?” EVETÇİ TARAFA SORULAR Erendiz Atasü’nün eleştirel yaklaşımı yalnızca din istismarcısı politikalara, Cumhuriyet ve laiklik karşıtlarına karşı, tekil bir bakış açısının ürünü değildir. “Sevgi Soysal’a Mektup”ta, Soysal için “kişisel bunalımları bitti; hayata nesnel gözlerle bakabiliyor,” türünden yapılmış kalın çizgili, birey ve özellikle kadın bireyin öznel konumuna duyarsız kalan sol onayı eleştirir... “Yurdum Gurbet Olurken”de bir kez daha kadına yönelik şiddete çevirir bakışlarını. “Şeytana uydum” türünden gevelemeleri hafifletici neden sayan yargıya dikkat çeker. “Aydınlanma ve Ezbercilik” başlıklı yazıda bir televizyon programında Aydınlanma karşıtı konuşma yapan bir şaire yüklenir. Kitaba adını vermiş “Saldırganı Hoş Tutmak” yazısında Sivas Kırımı’nda Aziz Nesin’in halkı tahrik etmesinin etkili olduğunu söyleyen bir iktidar partisi kadın milletvekili ele alınmıştır. 2010 Referandumu sonrası yazdığı “Referandum Sürecinde Sanatçı ve Toplum” başlıklı yazısında oynanan oyunları gözler önüne serer. Özelikle de demokrasi ve çeşitli sosyal haklar verilecekmiş beklentisiyle referandumda “evet”çi tarafta bulunan kimi aydınlara sorar: “Biz çocuk istismarıyla ya da yurttaşların izlenmesi ile ilgili maddeleri mi oyladık, yüksek yargıyı hükümetin sultası altına sokan değişiklikleri mi?” Özellikle de son zamanlarda gelişen olaylarda tanığı olduğumuz, önceden tasarlayarak gazete basan, cam çerçeve kırıp yakan saldırganların, öldüresiye adam dövenlerin sokaklarda elini kolunu sallayarak dolaştığı, gazetecilerin ad ad tehdit edilenlerin televizyon ekranlarında boy gösterdiği günümüz yargı düzeni, Atasü’nün haklılığını bir kez daha göz önüne sermiş gibidir. “Kürtaj ve Ötesi”nde bir kez daha kadın sorunu üzerindeki duyarlılığını gösterir. Engels’in kadın için yaptığı “ev içi köleliği” tanımını paylaşır; kürtaj yasağı üzerine tartışmalara girer; Anayasa ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden maddelere vurgu yaparak kadın bedeninin ve emeğinin özgürlüğü söylemini yineler. “Unutmaya Hakkımız Var mı?” başlıklı yazıda kimyacı bir bilim kadını olan Serpil Çelenk Güvenç’in ikili anlaşmalar üzerine yazdığı sosyal bilimler tezini konu edinir. 1961 Anayasası’nın topluma getirdiği değişimden, TİP’in Kemalizm üzerine yaklaşırken tutunduğu tavırdan söz eder. Günümüz sol cephesinde sürekli demokrasi karşıtlığı öznesi gibi tarif edilen Kemalizm’in gizli Türkiye Komünist Partisi ve 1965’de on beş milletvekili ile TBMM’de tarihe geçen bir demokrasi mücadelesi vermiş Türkiye İşçi Partisi tarafından ilerici bulunduğuna, Kurtuluş Savaşı’nın kutsallığına ve Cumhuriyet ilkelerine sahip çıkılmış olmasına vurgu yapar. Sonra döner, NATO karşısında boyun eğerek ve yandaşlığına soyunarak kendi kurucu düşüncesine ihanet etmiş Kemalist bürokrasiyi eleştirir... ELEŞTİREL BİR BAKIŞ “Saldırganı Hoş Tutmak”, ülkenin kültürel sorunları üzerine açılmış bir şemsiye gibi kirli düşünce yağmurlarından insan kardeşlerini korumaya, eleştirel bir bakış açısı oluşturmaya yönelir. ”İdam ve Toplumsal Vicdan”da Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı, “Üç Şair” de Sivas’ta öldürülmüş Behçet Aysan, Metin Altıok ve Uğur Kaynar, “Tekel Direnişini Unutmayalım”da o güzel dirençli duruşa düşmüş Balyoz Harekatı gölgesinden, “Doktorun Dramı”nda kendi sorunları ve birey kurtuluşu yerine toplumsal sorumluluklarını önde tutmuş Sivas’ın Dr. Behçet Aysan’ı ile Silivri’nin Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nu onurlandırır. “Hukukun Tükendiği Yerde İnsan Onuru”nda 13 Nisan 2009 günü terörist damgasıyla evi basılan mücadele, sağlık ve barış insanı Prof. Dr. Türkân Saylan’ın dramına selam durur... Kitapta altını çizerek bir kenara ayırdığım iki konuyu da Erendiz Atasü ile uygun bir zamanda tartışmak isterim: Birincisi, Cumhuriyet elitleri denen ve kendilerini “uyuşuk ve tembel” halk karşısında Cumhuriyet’in asli sahibi, epeyce yukarı konumda, öğretici, belletici ve örnek alınması gereken bir zümrenin var olup olmadığı. Diğeri; “kendini yineleyen bir nitelik” giydirerek tanımladığı Doğu sanatıdır. Selçuk kardeşler için yazdığı yazıda örneklediği Nasreddin Hoca ve Bektaşi fıkralarına ek olarak Anadolu’nun tüm hiyerarşilere karşı çıkan, İsmail Hakkı Tonguç’un yarım kalmış mucize Köy Enstitüleri harmanında doyasıya bir biçimde kültüre ve yaşama kattığı seyirlik köylü oyunlarını, Karagöz’ü, Köroğlu’nu, bitip tükenmeyen sözlü kültür zenginliklerini de anımsatarak... n Saldırganı Hoş Tutmak/ Erendiz Atasü/ Can Yayınları/ 160 s. KITAP 24 Mart 2016 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear