26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

KITAP RENKLER... SESLER... HARFLER... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU Gizli kapı ve fantastik dünyalar Burcu Ünsal’ın ilk kitabı “Gizli KapıKarabasan Ormanı”, 2010’da, dizinin ikinci kitabı “Gizli KapıKeramet Lambası” 2013’te okurla buluşmuştu. Üçüncü kitap “Kehribar Saray” ise geçtiğimiz günlerde yayımlandı. KITAP GÖLGESI MAVİSEL YENER www.maviselyener.com Y üzyıllar boyunca insanın toplumsal ve bireysel düzlemde anlatıp durduğu “masallar”a bakılırsa gerçek dışı hikâyelere karşı beslediğimiz içgüdüsel sevgi, genetik kodlarımızdan geliyor. Günümüz gençliğinin fantastik edebiyata duyduğu ilgi, insanın sonsuz evreni anlayabilmesi için gerekli bir var oluş süreci aslında. Gizli Kapı serisi işte bu süreci yaşatıyor. Çok satan fantastik kitapların birer kopyası gibi duran nice fantastik seri yayımlandı. Gizli Kapı onlardan biri değil, özgün bir çalışma. FANTASTİK EDEBİYATIMIZDA DOĞU MASALLARI Farklı gerçeklik ve anlam katmanları içeren metin, Doğu kültürünün zenginliği ile beslenirken, Batı kültürüne ait fantastik yapıtlarda görülen özellikleri de içeriyor. Fantastik roman ve masal akrabalığını hissettiren kurguda, kahramanların bazıları, bilindik Türk ve Doğu masallarından alınmış. İyi bir fantastik kitap okurken “Türkçe yazılmış çocuk edebiyatına ait fantastik edebiyat eserleri niçin dünya çapında başarı kazanmasın?” sorusu da akla düşmüyor değil. Doğal olarak en büyük pazar olan batı pazarında bu kitapların potansiyel okurları hep kendi masallarıyla büyümüş. Oysa doğu kültürünü de içeren fantastik edebiyat eseri, ister istemez farklı göstergeler içerecek, doğu mitolojisine göndermelerde bulunacaktır. Böyle bir metin batılı okurun ilgisini neden çekmesin? Gizli Kapı dizisinin üçüncü kitabı Kehribar Saray da diğerleri gibi bir harita ile kapısını açıyor. Okkaniye, Yosuntaşı, Prinkipos Adası, Kehribar Saray haritanın dikkat çekici yerlerinden. Gizli Kapı serisinin kahramanı Ahmet, daha önceki kitaplarda keşfettiği paralel evrende heyecanlı bir serüven yaşıyor. O evrende tanıştığı arkadaşı Keloğlan, Ahmet’in komşusu Özge, konuşan çiçek Sardunya, bu kitapta da serüvene dâhil oluyor. Ahmet’in keşfettiği paralel dünyanın gizemleriyle birlikte Ahmet’i çok üzen lanetten ikinci kitapta söz edilmişti. Ahmet’i rahatsız eden kolundaki ağrıların ve acıyla kıvranmasına neden olan krampların sıradan bir konu olmadığını, bir lanetten kaynaklandığını öğrenmiştik. Bu, bir taşlaşma büyüsüydü. Ahmet giderek taşlaşıyordu ve derdinin tek dermanı Keramet Lambası’ndaydı. PARALEL EVRENDEKİ YÖNETİCİLERİN HIRSLARI Kehribar Saray, paralel evrendeki Okkaniye Hükümdarlığı’na götürüyor okuru. Sultanı kaçırmak için planlar yapanlar var. Daha önce de bu hükümdarlıkta çirkin komplolar düzenlendiğini öğreniyor, insanoğlunun hırsına bir kez daha tanık oluyoruz. Ahmet’in gerçek kimliğini, herkesin ondan sakladığı korkunç sırrı da serinin üçüncü kitabında öğreneceğiz. Ahmet, neden büyünün, efsunun olmadığı bir dünyada yaşamak zorunda kalmış? Lamba cininin açtığı kapıdan geçmesine neden izin verilmiş? Hükümdarlığın gerçek şehzadesi kimmiş? İlk iki kitaptaki nice sorunun yanıtını Kehribar Saray’da bulacağız. Kitabı okurken aldığım notlar ara sına, Burcu Ünsal’ın yazma sevincini hissettiren diline dikkat çekmişim. Metnin eksenine, aslında hayatın kanayan yerlerinin yerleştirildiğini söyleyebilirim. Umutla umutsuzluk sürekli yer değiştirirken “kanayan” yerler okuru huzursuz etmeden anlatılıyor, Burcu Ünsal okurunun yaş grubunu asla unutmuyor; ona neyin nasıl anlatılacağını iyi biliyor. Ülkeyi yönetenlerin hırsları öfkeleri, kırgınlıkları, aldatılmışlıkları, sinsilikleri, intikam duyguları ve nicesi vurgulanırken merak öğesi de kurguya eşlik ediyor. Serinin üç kitabında da titizlik ve sabırla işlenmiş ironiyi göz ardı etmemeliyiz. Gizli Kapı serisi kitaplarında kardeş ve arkadaşlık ilişkileri, sorun odaklı düşünme ve problem çözme gibi alt temalar dikkat çekici. Ahmet’in, babası Sinan Bey hakkındaki önyargıları aracılığı ile önyargılar üzerine de bir düşünme penceresi açıyor yazar. Kehribar Saray, toplumun çekirdek kurumu olan aile ve etik değerler üzerinde de tartışmak için iyi bir fırsat. “İnsan neye inanmak isterse ona göre yorumlayabilir kanıtları” (s. 25) diyor Gizli Kapı. Belki de serinin dördüncü kitabında felsefeye dalıp fantastiği felsefe ile birleştiren noktaları keşfedeceğiz, kim bilir… Düşünelim, gülelim, eleştirelim, hayal edelim ve Okkaniye’yi yeniden inşa edelim! Serinin dördüncü kitabını merakla bekliyorum. n Gizli Kapı: Kehribar Saray / Burcu Ünsal / Mavibulut Yayıncılık / 2015 / 430 s. / 12+ Mavisel Yener: Ata Cad. Defne Sok. No: 1 D: 1 Balçovaİzmir KITAP KİTAPÇI Hazırlayanlar: AYTÜL AKAL, ÇİĞDEM GÜNDEŞ, MAVİSEL YENER Çürük Ceviz ve Küçük Karınca / Adnan Özyalçıner / Resimleyen: Esin Erden / Evrensel Çocuk / 2015 / 24 s. / 6+ Köylüler ulu ceviz ağacının meyvelerini toplamaya başlar. Bir de bakarlar ki, çuvalda çürük bir ceviz... Hemen onu fırlatıp atarlar. Küçük Çürük Ceviz tarlanın sonundaki çitin dibine kadar yuvarlanır. “Beni de alın götürün,” diye yalvarsa da, onun sesini duyan olmaz. Oracıkta yapayalnız kalıverir. Başına neler gelir acaba? Küçük Çürük Ceviz, birilerinin işine yarayacak mı? Arkadaş bulacak mı? Belki kendisi gibi yapayalnız ve çaresiz canlılar vardır. Topal bir karınca ve onun gözleri görmeyen ağabeyi, belki de soğukta donmak üzere olan bir Hap Böceği… Bizi Ayıran Sokak / Lia HadzopoulouKaravia / Resimleyen: Mustafa Delioğlu / Çeviren: Serpil Ural / Fom Kitap / 2015 / 112 s. / 811 Ayrımcılığın zarif bir biçimde anlatılıp yine aynı zarafetle eleştirilebileceğini başarıyla örnekleyen bir kitap. Ayrı sokaklarda oturan ve birbirleriyle görüşmeyen insanların çocukları için dil din ırk farklılıklarının önemi var mı? Yok elbette. Onlar, büyüklerinin anlamadığı kurallarına uymaya çalışırken doğa, kendi akışı içinde iki ailenin çocuklarını yaralı bir köpeğin başında buluşturur. Gizli gizli köpeği besleyen ve yavrularının sağlıkla doğmasını sağlayan çocuklar, hayvan sevgisinin sıcaklığını, ailelerine de bulaştırmayı ve ayrımcılığı yenmeyi başarabilecek mi? Alexander, Melina, Ayşe ve Ali, küçük yaşına karşın büyüklerinden daha olgun çünkü onlar işe yaramaz kuralları değil, sevgiyi alıyor yaşamının odağına. Tavşan Terliklerim / Ayla Çınaroğlu / Resimleyen: Mustafa Delioğlu / Sarıgaga Yayınları / 2015 / 22 s. / 6+ “Yumuşacık sıcacık / tavşanlı terliklerim/ Ayağıma yaraşır/ gün boyu beni taşır/ Uykuya yattığımda/ bekler ayak ucumda/ uyanınca her zaman/ terlikler ayağımda” (s. 2). İşte bu kadar çok se vermiş terliklerini bir çocuk. Ama bir gece uyurken benekli tav şan, terliklerin aklını çelivermiş. Terlikler bir havuca aldanmış, güle oynaya tavşa nın peşine düşmüş. Kimlerle karşılaş mamışlar ki yol bo yunca; kırmızı tilki kurnazca gülümsemiş, dişlerini göster miş. Terlikler kanmamış gülüşüne yola devam etmiş. Mor salyangozla sohbet etmiş, pembe solucana yol sormuşlar. Evin yolunu bulamamışlar. Dağları aşmış, denizleri geçmiş, gece boyu aramışlar. Derken kocaman sarı gagalı bir leylekle karşılaşmışlar. Sonra ne mi olmuş? Son rasını merak eden ya tavşan terliklerin peşinde düşer ya kitapçıya gider. Büyük boy, parlak kuşe kâğıda basılmış kitabın resimlerini Mustafa Delioğlu yapmış. Şiir masal tadındaki bu güzel öyküyü ve resimlerini çok seveceksiniz. >> 20 24 Mart 2016 KITAP
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear