25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

haluk oral’dan “bir roman kahramanı: orhan veli” tır. Bunlar dünyalarının dışında kalan insanlardır” diyor. Orada çok sevdiğim şöyle bir cümle de kuruyor: “Nasıl ki Goethe nâm boktan şair Verter nâm boktan eserini yazmakla içini sıkan ölüm arzusundan kurtulduysa, ben de belki ‘Dünyalarının Dışında’yı yazarak dünyamın dışında kalma hissinden kurtulurum.” Öyle bir tarif ediyor ki Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı gibi bir roman yazmaya çalışıyor aslında. Atay, 1975’te, Veli’nin ölümünün yirmi beşinci yılında, bir yazı yazar ve Veli’yi “tutunamayan” olarak tarif eder. Müthiş bir çözümleme bence. Atay o yazıda Orhan Veli’nin Yaprak dergisinde yayımlanmış bir hikâyesinden alıntı da yapar. Hikâyede balıkçıyla kızı vardır, küçük bir balıkçıda servis yaparlar, kız kamburdur fakat çok mutludur. Veli o mutluluğu anlatırken romanının ismini kullanır ve Atay da o kısmı alıntılar: “Onların dünyası bu. Kendi dünyalarının içindedirler. Bütün rahatsızlıklar, insanların kendi dünyalarının dışında kalmalarından geliyor.” Bana en müthiş gelen Veli’nin bir roman yazdığını hiç kimse bilmiyordu, Atay da bilmemesine rağmen o “dünyalarının dışında” lafını oradan çekip çıkartıyor, hissediyor bir şekilde. ‘Hüzünlü ve neşeli bir Garip’ti!’ “Bir Roman Kahramanı: Orhan Veli”, ne sistematik bir biyografi ne de klasik bir anı kitabı. Orhan Veli’nin otuz altı yıllık ömrüne tutulmuş bir ışık. Usta şairi, dönemin önemli isimlerinin de dâhil olduğu çevresiyle anlatan Haluk Oral’ın, pek çoğu kişisel koleksiyonunda yer alan yayımlanmamış mektuplar ve tanıklıklar üzerine kurduğu gerçek bir dünya. Oral’la kitabı üzerine söyleştik. “GARİP’LE SARSTILAR VE FARKLI YOLLARA GİTTİLER!” n Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet, Ankara Lisesi’nde birlikte okuyor ve beraber yola çıkıyor... n Oktay Rifat’la aynı sınıfta, Melih Cevdet bir sınıf aşağıda. Çok iyi anlaşıyor, her fırsatta şiir üzerine konuşuyorlar. Şiirdeki gelişimlerine baktığımızda başta hepsi Garip’te ama 1940’larda yolları ayrılıyor. Veli de ölene kadar Garip şiirinin peşinden gitmiş bir şair değil. Askerlik sonrası yazdığı şiirleri de Garip içine koyabileceğimizi sanmıyorum. Onlar istedikleri sarsıntıyı yarattılar sonrasında da yeni arayışlar içinde farklı yollara gittiler. “Bu şiirleri niye yazdım, keşke yazmasaydım” gibi bir duyguları yok tabii fakat kuşkusuz bir değişim yaşıyorlar. Mesela Garip’in ikinci baskının önsözünde de “Shakespeare bugün yaşasaydı acaba yine bu şekilde mi yazardı?” gibi bir benzetme yapar Veli. n Orhan Veli’nin Sabahattin Eyuboğlu’yla mektuplaşmaları da yer alıyor kitapta. n Eyuboğlu, üniversite hocası ve ömrü boyunca da yakın arkadaşıydı. Ölümünde de tüm bürokratik işlemlerle Eyuboğlu ilgilendi. Orhan Veli’nin hayatında her zaman yolunu açmaya çalışan bir ağabey. İş bulma konusunda yardımcı oluyor, dertlerini dinliyor, mektuplaşmalarında da görürüz. Sonra Veli’nin tüm sorumluluğunu üstlendiği, çok önem verdiği Yaprak dergisine Veli’yi yüreklendiren ve isim babalığını yapan da yine Eyuboğlu. GAMZE AKDEMİR gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr itapta Orhan Veli’yi merkezde tutarken kişiliği, ilişkileri ve verimleri bağlamında hem kendisini hem de çevresini mercek altına alıyorsunuz. Başlıca kimlere yer verdiniz? n Hasan Âli Yücel’den tutun da Sabahattin Eyuboğlu, Mualla Eyuboğlu, Erol Güney, Köy Enstitülüler, tabii ki Melih Cevdet, Oktay Rifat’a kadar dönemin bilinen pek çok önemli ismiyle karşılaşıyoruz. Yanı sıra şairin hayatında kesişmeli noktalarda yer alan Fuat Ömer Keskinoğlu gibi çok önemli ama neredeyse hiç bilinmeyen isimler de var. Bu arada Aslı Keskinoğlu’nun arşivinden verdiği Ahmet Hamdi Tanpınar’ın renkli bir fotoğrafı ilk defa bu kitapta yayımlanıyor. n Çalışmada Orhan Veli’nin bazı şiirlerinin arka planında, kendi yaşadıkları olduğunu vurguluyorsunuz. En önemli örnek de kuşkusuz o yazamadığı, taslak olarak tuttuğu notlar ve kapak çizimiyle kalan “Dünyalarının Dışında” adlı romanı. Tam bir Orhan K n Anlıyoruz ki askerlik Orhan Veli’nin hayatında önemli. n Dönüm noktası. Askerden önceki Orhan Veli’yle askerden sonraki çok farklı. Bambaşka bir adam oluyor, kozasından çıkıyor, düşünce dünyası çok gelişiyor. Etrafını çok iyi incelemeye başlıyor. Bir mektubunda kaynanasını öldürdüğü için hapse girmiş, 1933’teki onuncu yıl affıyla dışarı çıkmış Kahveci İbrahim üzerinden toplumu anlatıyor mesela: “Horoz bile kesemeyen bu adam kaynanasını öldürüyor, bunu ona yaptıran toplumumuzdaki cinsel ahlakın Haluk Oral: “Veli, ‘Bir Roman Kahramanı’ adlı şiirinde de yanlış yorumlanmasıdır. diği gibi bir roman kahramanının ‘mevzuunu’ yaşamaya Benim romanımın kahramanlarından biri olacakçalıştı”. Yukarıda Gamze Akdemir’le birlikte. Veli dışavurumu. n Kesinlikle! Derinlerdeki hisleri, ukdeleri ve en önemlisi de toplumla ilgili gözlemlerini görürüz orada. “Yoksa biz.../ Biz bu dünyadan değil miydik?” dizeleriyle bitirdiği “Giderayak”ta da romanı düşündüğünü, tasarladığını ve ona bir gönderme yaptığını anlarız. Yani giderayak öyle bir roman yazacaktı ki tamamlayamamış olması gerçekten çok üzücü. Orhan Veli’nin tam kendini anlattığı şiirlerinden biri “Giderayak” ise öteki de “Bir Roman Kahramanı”. Askerdeyken yazmaya karar verir “Dünyalarının Dışında”yı. Mektuplarında dünyasının dışında kalan insanları anlatır. Bir tanesinde “Dünyamın dışında kalma duygusundan kurtulacağım” diye yazar. “Biribi” diye hitap ettiği asker arkadaşı Necmi Özbingöl’e yazdığı bir mektupta da romanla ilgili geniş bilgi verir. “OĞUZ ATAY’IN ‘TUTUNAMAYANI’YDI” “NÂZIM, VELİ’Yİ DİKKATLE İZLEDİ VE ÖNEMSEDİ” n Nâzım HikmetOrhan Veli ilişkisinde nasıl bir duygu >> 14 10 Aralık 2015 KItap
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear