Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Vulgar Viking Müthiş Kurabiye Yağmacıları / Odin Redbeard / Resimleyen: Sarah Horne / Çeviren: Fatih Erdoğan / Mavibulut Yayıncılık / 2013 / 96s. / 9+ Vulgar Viking, sabah erkenden uyanır. O gün her zamankinden daha heyecanlı ve neşelidir. Çünkü bir Viking köyü olan Uyuşuk Uyuntu köyünde Viking Bayramı kutlamaları yapılacaktır. Vulgar Viking, kahvaltısını bitirip arkadaşı Knut’la buluşur. Birlikte kutlamaların yapılacağı binaya giderler. Kocaman salon Vikingler’e yaraşır şekilde, eski günlere ait savaş resimleri, bayraklar ve savaş silahları ile süslenmiştir. Salonu dolduran çocukların hepsi heyecan içinde kutlamanın başlamasını beklemektedir. Çok geçmeden de Kral Olaf kapıda görünür. Herkes biraz saygı, biraz da korkuyla eğilir. Dile kolay eski ve çok büyük bir Viking savaşçısı Olaf’tır o… Olaf, halkını selamladıktan sonra söze başlar. Eski günleri ballandıra ballandıra anlatır, hele bir tekne ile denizin ortasında tek başına kaldığında yaşadıkları ancak kahramanlara yaraşır bir serüvendir. Olaf, bu korkunç yolculukta açlıktan kurtulmak için burnunun derinliklerinden çıkardığı tatakları yiyerek hayatta kaldığını anlatınca Vulgar biraz şaşırır ve Olaf’ın kaçıp gitmesine sebep olan sorular sorar. Ne yazık ki büyük kutlama beş dakikada bitmiştir ama Vulgar ve Knut’un pes etmeye niyeti yoktur. Derhal kolları sıvayıp ataları gibi iyi birer savaşçı olmaya kararlıdırlar. Ah! Prenses Freya bu serüveni kaçıracak değildir ya… Ne yapar eder Vulgar ve Knut’a katılır. Üç genç Viking, önce bir tekne yapmakla işe başlar. Ardından tıpkı ataları gibi küreklere asılıp yağmalanacak kıyılara doğru yola çıkacaklardır. Gerçi ellerindeki malzeme birkaç kırık tahta, eski bir fıçı, iki kırık kürekten ibarettir ama genç savaşçılar, tekneyle kocaman gölü geçerek köyün pastanesini yağmalamaya ve tüm kurabiyeleri mideye indirmeye kararlıdır. Ne dersiniz, sizce Vulgar, Knut ve Prenses Freya başlarına bir iş gelmeden kurabiyelere ulaşabilecek mi? Bunu öğrenmek çok zor değil… İyi okumalar! Öykü Yazmayı Seviyorum / Mavisel Yener – Aytül Akal / Resimleyen: Murat Sayın / Bilgi Yayınevi / 2014 / 96 s. / 9+ Aytül Akal ve Mavisel Yener birlikte oyun oynamayı, şiirler, romanlar yazmayı seviyor. Sevdikleri bir başka şey de öykü yazmak. Oynayarak, eğlenerek hazırladıkları yeni kitabın adı “Öykü Yazmayı Seviyorum,”. Şimdiye dek yazdıklarından biraz farklı bir kitap; okuru da oyuna katıyor. Oyun oynamayı, öyküleri hele öykü yazmayı seviyorsanız, güzel ve eğlenceli bir deneyime hazır olun. İki yazar, öyküler için birbirlerinden habersiz giriş paragrafları hazırlamışlar ilkin. Sonra KİTAPÇI M. YENER, A. AKAL, N. YILMAZ, Ç. GÜNDEŞ da bunları ortaya koyup “Acaba bu girişle ne yazabilirim?” diye düşünmüşler. Aynı giriş için farklı hem de çok farklı öyküler çıkmış. Aynı girişten yola çıkıp bambaşka noktalara giden bu yolculuk sizin için de çok eğlenceli olacak. Çünkü sadece öykülerini yazıp bitirmemişler kitabı. “Yazmak” isteyen okurları için de bir öykü yaratmanın, sağlam bir kurgu yapmanın yollarını anlatmışlar adım adım… Sorularla başlamak bazen en iyisidir. Ardından iyi iz sürmek gerek. Tıpkı bir dedektif gibi... “Öykü Yazmayı Seviyorum”da okura bir dedektif de eşlik ediyor: “Öykü Dedektifi.” Öykü Dedektifi, pek çok soru ile okura / yazara ışık tutuyor, yeni sorular için kapılar açıyor. Okuduğu bir girişten alacağı esinle öykü yazmak isteyen biri nasıl bakar metne? Neleri merak eder? Nelere dikkat eder? Can alıcı noktalar nelerdir? Bir öykünün okuru etkilemesi için en önemli olan şeyler nelerdir? Bunlar Öykü Dedektifi’nin merak ettikleri? Ya siz neleri ararsınız bir öyküde? Bir öykü yazmak isteseniz ne anlatırdınız? Öykünüzün başlığı nasıl olurdu? Akal ve Yener, yazmak isteyen çocuk ve genç okura boş ve çok şık sayfalar da ayırmış. Onların öykülerindeki girişi kullanarak siz neler yazabilirsiniz acaba? Ne dersiniz denemeye değmez mi? Murat Sayın’ın sevimli çizgileri, Bilgi Yayınevi’nin başarılı tasarımı çocuk okurları sanata davet ediyor. İyi okumalar, ilhamınız bol olsun! Çalınan Kent / Gülsevin Kıral / Ömer Hepçözer Dedektiflik Bürosu 2 / Resimleyen: Suzan Aral / Günışığı Kitaplığı / 2014 / 168 s. / 12+ Bir sabah uyansanız ve yaşadığınız şehirdeki en güzel anıtların, bahçelerin hatta koskocaman bir ormanın yok olduğunu görseniz… Rüya gördüğünüzü sanırdınız, değil mi? Daha doğrusu kâbus… Ama ne yazık ki bu bir kâbus değil. İstanbul’un tarihi mekânları birer birer yok oluyor. Nasıl mı? Mustafa (Mıstık)’ın babası emniyet amiridir. İstanbul’u Çalıyorlar isimli romandan da anımsayacağımız üzere yardımcısı Ömer Hepçözer ile birlikte tarihi mekânları çalan hırsızları ele geçirmiş ve ülke çapında haklı bir üne kavuşmuştur. Soyguncuları hapse attıkları için de huzurludur. Ama hiçbir şey sonsuz değildir ne yazık ki… Başta Mıstık’ın babası ve dedektif Ömer olmak üzere tüm polis teşkilatının ve İstanbul’un huzuru birden bozuluverir. Mıstık, dedektif Ömer Hepçözer, onun kız arkadaşı Özden ve Elif, Yedikule Zindanları’nda bir konsere gitmek üzere hazırlık yapmaktadırlar. Ancak Yedikule zindanları aniden yok olur. Ne gören olmuştur ne duyan. Ortadan kaybolan sadece Zindanlar da değildir. Elif ve Özden’den de haber alınamamaktadır. Ömer onların kaçırılmış olacağından şüphelenmektedir. Sabaha dek süren bir koşturmaca başlar. Ama kâbus bitmez ki… Sabah İstanbul’un simgelerinden birinin daha yerinde yeller estiğini gören haberciler ortalığı ayağa kaldırır. Tüm emniyet birimleri harekete geçer. Bu sırada şehrin en büyük hapishanesinde çıkan yangın başka bir telaşa sebep olur. Yangın sırasında hapishaneden kaçan bir mahkum, olaya başka bir boyut katar. Bizden bu kadar, dedektiflik romanını daha fazla anlatıp heyecanını kaçırmayalım. Üstelik bu serüven çok uzaklara gidiyor. Denizaşırı bir yolculuğa hazır mısınız? Çalınan Kent, sadece bir dedektiflik romanı olarak düşünülmemeli. Kıral, romanında İstanbul’un tarihi, geçmişi, arkeolojik değerlerinden modern yapılaşmaya dek pek çok konuya değinmiş. Roman, bunca tarihi bilgiye karşın kuru ve sıkıcı öğreticilikten uzak hatta tam tersine merak uyandıran, sürükleyici ve heyecan dolu. Bu sayede okurken pek çok şey öğrenme şansınız da olabilir. Gülsevin Kıral’ın anlatımındaki ustalık ve zenginlik de romana değer katan önemli unsurlar. Bir devam kitabı olan Çalınan Kent’in yeni serüvenlerini heyecanla bekliyoruz. Piri Reis’le Açık Denizde / Arslan Sayman / Resimleyen: Deniz Üçbaşaran / Yapı Kredi Yayınları / 2014 / 112 s. / 913 “Piri Reis bugünlerdeki kahramanım,” diyen Azra, Doruk’un kartografi profesörü olan, dedesi ile tanışır. “Ucundan görebildiğim kadarıyla üzerinde Piri Reis’in haritasının çizili olduğu bir kâğıt verdi. Evden çıkınca arkadaşlarımın kıskanç bakışları arasında kâğıdı açıp baktım ve dünyalar benim oldu. Kâğıdın üzerinde elyazısıyla ‘Azra, keşifler bitmez. Sen yeter ki keşfetmek iste!’ yazılıydı.” Dünya üzerinde henüz keşfedilmemiş, kimsenin ayak basmadığı bir yer var mıdır diye merak eden Azra, okulda Kâşifler Kulübü kurmaya karar verir. Kulüp kurulabilmesi için yirmi beş kişinin üyeliği gerekirken, daha ilk günden otuz iki başvuru gelir. Böylece, “Piri Reis Kâşifler Kulübü” kurulur. Çocuklar, ilk etkinliğe Doruk’un dedesini de çağırmaya söz vermişlerdir. Keşifler, haritalar, yelkenliler, yolculuklar ve engin mavi deniz… Azra ve onun gibi keşfe meraklı gençlerin neler yaptığını, nereye gittiğini merak ediyorsanız, hazır olun, çünkü yolculuğa siz de katılacaksınız. Satırlara göz geçirmeye başlayın. Çok Kolay Piyano Şarkıları / Anthony Marks / Resimleyen: Simone Abel ve Kim Blundell / Çeviren: Eray Aytimur / Alfa / 2014 / 32 s. / 6+ Yeni başlayanlar için internetten dinlenebilecek kimi tanıdık, kimi bu kitap için yeni yazılmış, yirmi beşin üzerinde parçanın notalarıyla birlikte yer aldığı, bir başlangıç repertuvarı kitabı... Kitapta, sıfırdan başlayan bir kişinin kendi başına piyano çalabilmesini sağlayacak basit anlatımlarla tüm dünya çocuklarının sevdiği çocuk tekerlemeleri, halk şarkıları, bazı ünlü klasik müzik yapıtları olduğu gibi, bu kitap için yazılan üç yeni beste de var. Parçalar zorluk derecesine göre sıralanmış. Ancak, ne yazık ki parmak numaraları yazılmamış, çocuklar için bu parçaları çalmak hiç de kolay değil. Eğitmenlerinin mutlaka üzerine parmak numaralarını yazması gerekecek! Ayrıca 60’dan fazla çıkartma da yerlerine yapışmak için çocukları bekliyor. Yıldız çıkartmalar ise piyano eğitmeni için. Güzel çaldığınızı düşündüğünde, sayfanın üzerine yapıştırarak size yıldız verecek. Bakalım kaç yıldız kazanacaksınız. Yeni Dilek Noktaları (Sams’ın Yeni Maceraları3) / Paul Maar / Çeviren: Süheyla Kaya / Can Çocuk / 2014 / 168 s. / 9+ Sams’i tanıyan var mı içinizde? Ooo, ne çok kişi okumuş önceki maceralarını. Evet, şimdi üçüncü kitaptayız ve Sams’in yüzündeki dilek noktalarına çok ihtiyacımız var. Bay Suspus onları ikinci kitapta kullandı, hem de çoğu dilek gereksiz yerlere, boşa gitti. Oysa şimdi Bay Suspus hayatının kadınını buldu ve onunla konuşabilmek için cesarete ihtiyacı var. Peki, dilek noktalarını geri getirmenin bir yolu yok mu acaba? Sams bir çözümünü bulur. Bulur ama söylenmesi gereken sihirli sözcükleri Bay Suspus söyleyiverince, ah neler neler olur…“Seni sevmek zorunda olmadan, böyle bir zorunluluk olmadan seni sevmesi daha iyi olmaz mı?” Sams haklı. Bayan Mart dilek noktaları nedeniyle mi onu sevecek, yoksa duyguları gerçek mi, Bay Suspus bunu nasıl bilecek? Bay Suspus önceki kitapta Sams’in hep yanında kalmasını dilemişti. Ama bu kitabın sonunda Sams gidiyor mu yoksa? Yaramaz mı yaramaz, büyülü mü büyülü, ama ondan vazgeçmek zor. n Mavisel Yener n Ata Cad. Defne Sok. No:1 D:1 Balçovaİzmir n www.maviselyener.com n sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1271 2 6 H A Z İ R A N 2 0 1 4 n S A Y F A 1 7